|
- Do not let it gather dust in a drawer; it is too valuable to be eaten away by moths.
- Bir çekmecede tozlanmasına izin vermeyin; güveler tarafından yenip yok edilemeyecek kadar değerlidir.
- It has shoved the draft in a drawer, done nothing with it, and still does not want to do anything with it.
- Taslağı bir çekmeceye itti, onunla hiçbir şey yapmadı ve hala onunla hiçbir şey yapmak istemiyor.
- Tom has a drawer full of letters from Mary.
- Tom'un bir çekmecesi Mary'den gelen mektuplarla dolu.
- The desk drawer is open.
- Masa çekmecesi açık.
- Tom opened the left-hand drawer.
- Tom soldaki çekmeceyi açtı.
- Tom put the hairbrush back in the drawer.
- Tom saç fırçasını çekmeceye geri koydu.
- I found what I was looking for in the drawers.
- Çekmecelerde aradığımı buldum.
- She was careful opening the drawer.
- O, çekmeceyi açarken dikkatliydi.
- The butcher knife is in the drawer.
- Kasap bıçağı çekmecede.
- Close this drawer.
- Kapat şu çekmeceyi.
- Mary neatly folded her clothes and placed them in her dresser drawers.
- Mary elbiselerini düzgünce katladı ve onları şifoniyer çekmecelerine yerleştirdi.
- Tom closed the drawer and locked it.
- Tom çekmeceyi kapattı ve onu kilitledi.
- Tom yanked open the drawer and grabbed a pencil.
- Tom çekmeceyi çekip açtı ve bir kalem aldı.
- Tom took a pair of scissors out of the drawer.
- Tom çekmeceden bir makas çıkardı.
- The file cabinet drawers are open.
- Dosya dolabı çekmeceleri, açıktır.
- Tom put his appointment book in the drawer.
- Tom randevu defterini çekmeceye koydu.
- I usually toss my loose change into my desk drawer.
- Bozuk paralarımı genellikle masamın çekmecesine atarım.
- I put one in the drawer.
- Ben çekmeceye bir tane koydum.
- Tom put the scissors in his desk drawer.
- Tom makası masasının çekmecesine koydu.
- My grandmother's old watch has been lying in the drawer for years.
- Büyükannemin eski saati yıllardır çekmecede duruyordu.
- Tom looked through the drawers.
- Tom çekmecelere baktı.
- Put these dishes inside the drawer, please.
- Bu kapları çekmeceye koyun lütfen.
- Tom looked through the drawer to see if there was a pen he could use.
- Tom kullanabileceği bir kalem olup olmadığını görmek için çekmeceye baktı.
- It's in the drawer.
- O, çekmecede.
- Put the knife back in the drawer.
- Bıçağı çekmeceye geri koy.
- Tom opened the left-hand drawer.
- Tom sol çekmeceyi açtı.
- I can put it back in the drawer if you want me to.
- Eğer istersen onu çekmeceye geri koyabilirim.
- If you find 30 euros in the drawer, it's because I had too many bills and left them with you.
- Çekmecede 30 avro bulursan, çok fazla banknotum olduğu ve onları sana bıraktığım içindir.
- Tom has a drawer full of USB cables.
- Tom'un bir çekmece dolusu USB kablosu var.
- There's nothing in this drawer.
- Bu çekmecede bir şey yok.
- The file cabinet drawers are open.
- Dosya dolabının çekmeceleri, açık.
- Tom closed the drawer and locked it.
- Tom çekmeceyi kapattı ve kilitledi.
- I opened the drawer.
- Çekmeceyi açtım.
- Put these dishes inside the drawer, please.
- Bu tabakları çekmecenin içine koy lütfen.
- He looked for the keys in the drawer.
- O, çekmecede anahtarları aradı.
- The desk drawer is open.
- Masanın çekmecesi açık.
- Tom has a drawer full of letters from Mary.
- Tom'un Mary'den gelen mektuplarla dolu bir çekmecesi var.
- Her sewing basket, dresser drawers and pantry shelves are all systematically arranged in apple-pie order.
- Dikiş sepeti, şifonyer çekmeceleri ve kiler rafları sistematik bir şekilde elmalı turta düzeninde yerleştirilmiştir.
- Tom hid his money in a bureau drawer.
- Tom parasını büro çekmecesine sakladı.
- Tom didn't know how to open the drawer.
- Tom çekmeceyi nasıl açacağını bilmiyordu.
- He opened the drawer, and took out a letter.
- O, çekmeceyi açtı ve bir mektup çıkardı.
- Tom pulled open the drawer.
- Tom çekmeceyi çekerek açtı.
- I can put it back in the drawer if you want.
- İstersen çekmeceye geri koyabilirim.
- Tom tried to get the drawer open.
- Tom çekmeceyi açmaya çalıştı.
- The clean towels are in the drawer.
- Temiz havlular çekmecede.
- Tom keeps a lot of cash in his desk drawer.
- Tom masasının çekmecesinde bir sürü para saklıyor.
- A big spider lives behind the chest of drawers.
- Çekmecenin arkasında büyük bir örümcek yaşıyor.
- Will that key unlock this drawer?
- Bu anahtar çekmecenin kilidini açacak mı?
- Tom searched the kitchen drawers.
- Tom mutfak çekmecelerini aradı.
- I can put it back in the drawer if you want.
- İstiyorsan onu çekmeceye geri koyabilirim.
- Close that drawer.
- Şu çekmeceyi kapat.
- There's a secret drawer in the desk.
- Masada gizli bir çekmece var.
- She was careful opening the drawer.
- Çekmeceyi açarken dikkatli davrandı.
- He fished in the drawer for the key.
- Çekmecede anahtarı aradı.
- Tom rummaged through the drawer.
- Tom çekmeceyi karıştırdı.
- Close this drawer.
- Bu çekmeceyi kapat.
- I forgot to lock the drawer.
- Çekmeceyi kilitlemeyi unuttum.
- I shut the drawer.
- Çekmeceyi kapattım.
- Tom put the stack of receipts into the drawer.
- Tom makbuzları çekmeceye koydu.
- I put it in the drawer.
- Çekmeceye koydum.
- These were in my drawer.
- Bunlar çekmecemdeydi.
- Tom put the stack of receipts into the drawer.
- Tom makbuz destesini çekmeceye koydu.
- What's in this drawer?
- Bu çekmecenin içindeki ne?
- Tom wanted to see what was in the drawer.
- Tom çekmecede ne olduğunu görmek istiyordu.
- I kept it locked in my top desk drawer.
- Masamın üst çekmecesinde kilitli tuttum.
- The drawer won't open.
- Çekmece açılmıyor.
- What else is in that drawer?
- O çekmecede başka ne var?
- This drawer's stuck.
- Bu çekmece sıkışmış.
- There's nothing left in the drawer.
- Çekmecede hiçbir şey kalmamış.
- Put it in the drawer.
- Çekmeceye koy.
- Tom put his keys in the top dresser drawer.
- Tom anahtarlarını üst şifonyer çekmecesine koydu.
- Tom took a spatula out of the drawer.
- Tom çekmeceden bir spatula çıkardı.
- I opened the drawer to get a pencil.
- Bir kurşun kalem almak için çekmeceyi açtım.
- Why is this knife not in the drawer?
- Bu bıçak neden çekmecede değil?
- Tom spent fifteen minutes trying to pry open the drawer with a crowbar, but he couldn't get it opened.
- Tom çekmeceyi levye ile açmak için on beş dakika uğraştı ama açamadı.
- Tom put his keys in the top dresser drawer.
- Tom anahtarlarını şifonyerin üst çekmecesine koydu.
- There's more money in the drawer.
- Çekmecede daha fazla para var.
- Close the drawer.
- Çekmeceyi kapatın.
- Mary neatly folded her clothes and placed them in her dresser drawers.
- Mary kıyafetlerini özenle katladı ve şifonyerinin çekmecelerine yerleştirdi.
- It's in the drawer.
- Çekmecede.
- He looked for the keys in the drawer.
- Çekmecede anahtarları aradı.
- Tom keeps an extra tie in his desk drawer at work.
- Tom iş yerindeki masasının çekmecesinde fazladan bir kravat tutuyor.
- Tom pulled a bottle of bourbon out of his desk drawer.
- Tom masasının çekmecesinden bir şişe burbon çıkardı.
- Tom rummaged through the drawer, looking for a pencil.
- Tom çekmeceyi karıştırıp bir kalem aradı.
- Tom quickly opened the drawer and pulled out a gun.
- Tom hızla çekmeceyi açtı ve bir silah çıkardı.
- There's something else in the drawer.
- Çekmecede başka bir şey var.
- I opened the drawer to get a pencil.
- Kalem almak için çekmeceyi açtım.
- I think I have the key to that drawer.
- Sanırım o çekmecenin anahtarı bende.
- Tom opened the drawer.
- Tom çekmeceyi açtı.
- There's nothing else in the drawer.
- Çekmecede başka bir şey yok.
- I found this in your desk drawer.
- Masa çekmecenizde bunu buldum.
- Tom took a knife out of a drawer in the kitchen.
- Tom mutfaktaki çekmeceden bir bıçak aldı.
- Will that key unlock this drawer?
- O anahtar bu çekmeceyi açar mı?
- Tom opened the drawer again and took out a notepad.
- Tom çekmeceyi tekrar açtı ve bir not defteri çıkardı.
- I folded my socks and put them into the drawer.
- Çoraplarımı katladım ve çekmeceye koydum.
- I think I have the key to that drawer.
- Sanırım o çekmece için anahtarım var.
- Tom locked the drawer and put the key his pocket.
- Tom çekmeceyi kilitledi ve anahtarı cebine koydu.
- Close this drawer.
- Bu çekmeceyi kapatın.
- Tom couldn't get the drawer open.
- Tom çekmeceyi açamadı.
- I searched the drawer for the key.
- Anahtar için çekmeceyi aradım.
Show More (97)
|
