|
- Parliament alone has the privilege of coming to a decision on every single accession treaty.
- Parlamento, her bir katılım anlaşması hakkında karar verme ayrıcalığına tek başına sahiptir.
- I shall merely make the one observation, to the effect that I stand by every single word I said in my speech.
- Konuşmamda söylediğim her bir kelimenin arkasında olduğumu belirtmekle yetineceğim.
- The turnout in every single election has been low.
- Her seçimde katılım oranı düşük olmuştur.
- Parliament alone has the privilege of coming to a decision on every single accession treaty.
- Parlamento tek başına her bir katılım anlaşması hakkında karar verme ayrıcalığına sahiptir.
- Is there any reason why every single Member State should host at least one of these bodies?
- Her bir Üye Devletin bu organlardan en az birine ev sahipliği yapması için herhangi bir neden var mı?
- Poverty is spreading, and the gulf between rich and poor is growing every single day.
- Yoksulluk yayılıyor ve zengin ile yoksul arasındaki uçurum her geçen gün büyüyor.
- Millions of human beings have to suffer these affronts every single day.
- Milyonlarca insan her gün bu hakaretlere maruz kalmaktadır.
- It cannot ensure that every single plant is carrying out its work properly and carefully.
- Her bir tesisin işini düzgün ve dikkatli bir şekilde yürütmesini sağlayamaz.
- Every single year we hold the same debate at first reading.
- Her yıl ilk okumada aynı tartışmayı yapıyoruz.
- The candidate countries have to copy every single EU law without the least consideration of their own democracies.
- Aday ülkeler, kendi demokrasilerini en ufak bir şekilde dikkate almaksızın her bir AB yasasını kopyalamak zorundadır.
- It's about every single thing that makes this country great.
- Bu ülkeyi harika yapan her şeyle ilgili.
- Science has since proven that every single finger has veins running to the heart.
- Bilim o zamandan beri her bir parmağın kalbe giden damarları olduğunu kanıtlamıştır.
- Every single human has desires like these.
- Her insanın böyle arzuları vardır.
- Science has since proven that every single finger has veins running to the heart.
- Bilim o zamandan beri her parmakta kalbe giden damarlar olduğunu kanıtladı.
- Science has since proven that every single finger has veins running to the heart.
- Bilim o zamandan beri her parmağın kalbe giden damarları olduğunu kanıtladı.
- Every single human has desires like these.
- Her insanın buna benzer arzuları vardır.
- We miss Tom every single day.
- Tom'u her bir gün özlüyoruz.
- Police interviewed every single house owner in the neighborhood.
- Polis mahalledeki her bir ev sahibiyle görüşmüştür.
- Police interviewed every single house owner in the neighborhood.
- Polis bölgedeki her ev sahibi ile görüştü.
- Sami took pictures every single day.
- Sami her gün fotoğraf çekiyordu.
- Sami took pictures every single day.
- Sami her bir gün fotoğraflar çekti.
- Tom practices every single day.
- Tom her gün pratik yapıyor.
- One should take good care of every single thing.
- Biri her şeye iyi bakmalı.
- Tom comes here every single day.
- Tom her gün buraya gelir.
- Tom practices every single day.
- Tom her gün pratik yapar.
- I don't want to do it every single day.
- Bunu her Allah'ın günü yapmak istemiyorum.
- Tom does this every single time.
- Tom bunu her seferinde yapıyor.
- I think about that every single day.
- Bunu her gün düşünüyorum.
- Every single thing that you eat affects your body.
- Yediğin her şey vücudunu etkiler.
- Tom does this every single time.
- Tom bunu her zaman yapar.
- I think about that every single day.
- Her gün onu düşünürüm.
- I don't want to do it every single day.
- Bunu her gün yapmak istemiyorum.
- One should take good care of every single thing.
- Kişi her bir şeye iyi bakmalıdır.
- We miss Tom every single day.
- Tom'u her gün özlüyoruz.
- Every single thing that you eat affects your body.
- Yediğiniz her şey vücudunuzu etkiler.
- I want every single thing in this box.
- Bu kutudaki her şeyi istiyorum.
Show More (33)
|
