|
- They meet every week in Brussels and negotiate the larger part of our laws.
- Her hafta Brüksel'de toplanıyor ve yasalarımızın büyük bölümünü müzakere ediyorlar.
- Every week we hear across the EU story after story about this issue.
- Her hafta AB genelinde bu konuyla ilgili hikaye üstüne hikaye duyuyoruz.
- If safety were to be held constant at the 1996 level, this could result in a serious accident every week by 2015.
- Eğer güvenlik 1996 seviyelerinde sabit tutulursa, bu durum 2015 yılına kadar her hafta ciddi bir kazaya yol açabilir.
- Every week a 25 litre drum was taken away and the chef was given GBP 5, part of the black economy.
- Her hafta 25 litrelik bir bidon alınıyor ve şefe kara ekonominin bir parçası olan 5 Sterlin veriliyor.
- Every week we hear of more police officers and civilians murdered.
- Her hafta daha fazla polis memurunun ve sivilin öldürüldüğünü duyuyoruz.
- We come here every week, and nothing.
- Her hafta buraya geliyoruz ama hiçbir şey olmuyor.
- We come here every week, and nothing.
- Her hafta buraya geliyoruz ve hiçbir şey yok.
- We come here every week, and nothing.
- Biz her hafta buraya geliyoruz, elde var sıfır.
- It is said that every week, a language goes extinct somewhere in the world.
- Her hafta dünyanın bir yerinde bir dilin yok olduğu söylenir.
- He wrote me every week from Germany.
- Bana her hafta Almanya'dan yazdı.
- How much wine do you drink every week?
- Her hafta ne kadar şarap içiyorsun?
- I eat with the children every week.
- Her hafta çocuklarla yemek yerim.
- I do that every week.
- Bunu her hafta yapıyorum.
- Do you visit your grandparents every week?
- Her hafta büyük ebeveynlerini ziyaret eder misin?
- I live in São Paulo, but I travel to Rio de Janeiro almost every week.
- Sao Paulo'da yaşıyorum ancak hemen hemen her hafta Rio de Janeiro'ya seyahat ediyorum.
- Mr and Mrs Jones pay their servants every week.
- Bay ve Bayan Jones hizmetçilerine her hafta ödeme yapıyor.
- My father banks part of his salary every week.
- Babam her hafta maaşının bir kısmını bankaya yatırır.
- Tom washes his car every week.
- Tom her hafta arabasını yıkar.
- He never forgets to write to his mother every week.
- Her hafta annesine yazmayı asla unutmaz.
- He never fails to write to his mother every week.
- O her hafta annesine yazmaktan geri kalmaz.
- Tom and I meet every week.
- Tom'la her hafta buluşuyoruz.
- Tom writes a letter to his mother every week.
- Tom annesine her hafta bir mektup yazar.
- Tom went to the movies every week.
- Tom her hafta sinemaya giderdi.
- He never fails to write to her every week.
- Her hafta ona yazmayı asla ihmal etmiyor.
- Tom sees Mary every week.
- Tom her hafta Mary'yle görüşür.
- Tom and Mary do that every week.
- Tom ve Mary bunu her hafta yapar.
- I update my blog every week.
- Ben her hafta bloğumu güncelleştiririm.
- To exercise, I swim in the pool every week.
- Egzersiz yapmak için her hafta havuzda yüzüyorum.
- I bake two or three loaves of bread every week.
- Her hafta iki ya da üç somun ekmek pişiriyorum.
- They go to the hammam every week.
- Her hafta hamama giderler.
- How many hours do you actually exercise every week?
- Her hafta gerçekten kaç saat egzersiz yapıyorsunuz?
- He puts ten dollars aside every week.
- Her hafta kenara on dolar koyuyor.
- I go to Boston every week.
- Ben her hafta Boston'a giderim.
- My dad saves some of his wages every week.
- Babam her hafta maaşının bir kısmını biriktirir.
- To exercise, I swim in the pool every week.
- Egzersiz için her hafta havuzda yüzüyorum.
- He never forgets to write to his mother every week.
- O, her hafta annesine yazmayı asla unutmaz.
- I give Tom money every week.
- Tom'a her hafta para veriyorum.
- Andi writes a letter to her mother every week.
- Andi her hafta annesine mektup yazıyor.
- I go fishing every week.
- Ben her hafta balık tutmaya giderim.
- How much time do you spend shopping every week?
- Her hafta alışverişe ne kadar zaman ayırıyorsunuz?
- I do that every week.
- Ben bunu her hafta yaparım.
- How many hours of TV do you watch every week?
- Her hafta kaç saat televizyon izliyorsun?
- Tom promised to write to me every week.
- Tom bana her hafta yazacağına söz verdi.
- As it is, prices are going up every week.
- Zaten fiyatlar her hafta yükseliyor.
- It's amazing how much money Tom spends every week.
- Tom'un her hafta ne kadar para harcadığı şaşırtıcı.
- Tom writes to me every week.
- Tom bana her hafta yazıyor.
- I update my blog every week.
- Blogumu her hafta güncelliyorum.
- Does he come here every week?
- Buraya her hafta gelir mi?
- Tom and I meet every week.
- Tom ve ben her hafta buluşuruz.
- How many hours do you actually exercise every week?
- Aslında her hafta kaç saat egzersiz yapıyorsun?
- How many hours do you exercise every week?
- Her hafta kaç saat egzersiz yapıyorsun?
- He reads as many as twenty books every week.
- O her hafta yirmi kadar çok sayıda kitap okur.
- He washes the car every week.
- Her hafta arabasını yıkar.
- I go fishing every week.
- Her hafta balığa giderim.
- I read one or two books every week.
- Her hafta bir veya iki kitap okurum.
- Tom seems to come every week.
- Tom her hafta geliyor gibi görünüyor.
- She writes me every week.
- O her hafta bana yazar.
- How much time do you spend shopping every week?
- Her hafta alışverişe ne kadar zaman harcıyorsunuz?
- Do you wash clothes every week?
- Her hafta çamaşır yıkıyor musun?
- Tom sees Mary every week.
- Tom her hafta Mary'yi görür.
- Tom does that every week.
- Tom bunu her hafta yapıyor.
- Tom writes to me every week.
- Tom bana her hafta yazar.
- Tom wrote to Mary every week.
- Tom her hafta Mary'ye yazdı.
- How much time do you spend at the gym every week?
- Her hafta spor salonunda ne kadar zaman geçiriyorsun?
- He reads as many as twenty books every week.
- Her hafta yirmi kadar kitap okuyor.
- I go to the movies every week.
- Her hafta sinemaya giderim.
- It's amazing how much money Tom spends every week.
- Tom'un her hafta bu kadar çok para harcaması şaşırtıcı.
- Mr and Mrs Jones pay their servants every week.
- Bay ve Bayan Jones her hafta hizmetçilerine ödeme yapar.
- It's getting better every week.
- Her hafta daha da iyi oluyor.
- They pay them €500 every week.
- Onlara her hafta 500 Avro ödüyorlar.
- She made a promise to write to me every week.
- Bana her hafta yazacağına söz verdi.
- Every week I study piano on Monday and Tuesday, and dancing on Wednesday and Friday.
- Her hafta Pazartesi ve Salı günleri piyano, Çarşamba ve Cuma günleri de dans çalışıyorum.
- He remembers writing to her every week.
- Ona her hafta yazdığını hatırlıyor.
- I eat with the kids every week.
- Her hafta çocuklarla yemek yiyorum.
- Does he come here every week?
- O her hafta buraya gelir mi?
- I go to the mosque every week.
- Her hafta camiye giderim.
- I go to Boston every week.
- Her hafta Boston'a giderim.
- I read one or two books every week.
- Her hafta bir ya da iki kitap okuyordum.
- Do you visit your grandparents every week?
- Büyükanne ve büyükbabanı her hafta ziyaret ediyor musun?
- Tom went to the movies every week.
- Tom her hafta sinemaya gitti.
- Tom writes a letter to his mother every week.
- Tom her hafta annesine bir mektup yazar.
- She writes me every week.
- Bana her hafta yazıyor.
- Do you go shopping every week?
- Her hafta alışverişe gider misin?
- The grass was growing so quickly, it had to be cut every week.
- Çimler o kadar hızlı büyüyordu ki, her hafta kesilmesi gerekiyordu.
- Andi writes a letter to her mother every week.
- Andi her hafta annesine bir mektup yazar.
- He wrote me every week from Germany.
- Almanya'dan bana her hafta mektup yazdı.
- It's getting better every week.
- Her hafta daha iyiye gidiyor.
- I eat fish every week.
- Her hafta balık yerim.
- He writes to me every week.
- Bana her hafta yazıyor.
- Tom does that every week.
- Tom her hafta onu yapar.
- It is often said that the world loses a language every week.
- Dünyanın her hafta bir dil kaybettiği söylenir.
- She writes to him every week.
- Ona her hafta mektup yazıyor.
- He washes the bike every week.
- O her hafta bisikleti yıkar.
- How much time do you spend at the gym every week?
- Her hafta spor salonunda ne kadar zaman harcıyorsunuz?
- He remembers to write to her every week.
- Ona her hafta yazmayı unutmuyor.
- I eat with the kids every week.
- Ben her hafta çocuklarla yemek yerim.
- How much wine do you drink every week?
- Her hafta ne kadar şarap içersin?
- Tom and Mary do that every week.
- Tom ve Mary bunu her hafta yaparlar.
- The magazine comes out every week.
- Dergi, her hafta çıkıyor.
- He writes to me every week.
- O bana her hafta yazar.
- Tom washes his car every week.
- Tom arabasını her hafta yıkar.
- Do you wash clothes every week?
- Her hafta çamaşır yıkar mısın?
- She always writes to her mother every week.
- Annesine her hafta mutlaka yazar.
- Every week he goes fishing.
- Her hafta balığa gider.
- As it is, prices are going up every week.
- Zaten fiyatlar her hafta artıyor.
- He never fails to write to his mother every week.
- Her hafta annesine yazmayı asla ihmal etmez.
- Tom wrote to Mary every week.
- Tom her hafta Mary'ye mektup yazıyordu.
- How much time every week do you spend doing fun stuff with your children?
- Her hafta çocuklarınızla eğlenceli şeyler yapmak için ne kadar zaman harcıyorsunuz?
- How much time every week do you spend doing fun stuff with your children?
- Her hafta ne kadar süre çocuklarınızla eğlenceli şeyler yaparak zaman geçirirsiniz?
- They go to the hammam every week.
- Onlar her hafta hamama giderler.
- He washes the bike every week.
- Her hafta bisikletini yıkar.
- The magazine comes out every week.
- Dergi, her hafta çıkar.
- He washes the car every week.
- O her hafta arabayı yıkar.
- He puts ten dollars aside every week.
- O her hafta bir kenara on dolar koyar.
Show More (111)
|
