|
- The dividing line is between democrats and antidemocrats and we must remember that extremes clash, in politics too.
- Ayrım çizgisi demokratlar ve antidemokratlar arasındadır ve siyasette de aşırı uçların çatıştığını unutmamalıyız.
- The discussion is sometimes about extremes.
- Tartışma bazen aşırı uçlarla ilgilidir.
- When I use the fascist label for these communists, this is in fact to show that both extremes have merged.
- Bu komünistler için faşist etiketini kullandığımda bu aslında her iki aşırı ucun birleştiğini göstermek içindir.
- Then, however, the extremes on both sides saw another chance to sow the seeds of hatred.
- Ancak daha sonra her iki taraftaki aşırı uçlar nefret tohumları ekmek için yeni bir fırsat gördüler.
- Then, however, the extremes on both sides saw another chance to sow the seeds of hatred.
- Ancak daha sonra, her iki taraftaki aşırı uçlar nefret tohumları ekmek için yeni bir fırsat gördüler.
- We are not at extremes in this area.
- Bu alanda aşırı uçlarda değiliz.
- My Group of the European United Left has introduced two extremes to this debate.
- Avrupa Birleşik Sol Grubum bu tartışmaya iki aşırı uç getirmiştir.
- As the earth grows warmer, widespread heat extremes become more and more likely.
- Dünya ısındıkça, aşırı uç sıcakların yaygınlaşması giderek daha olası hale geliyor.
- There tend to be two extremes on women working.
- Kadınların çalışması konusunda iki aşırı uç olma eğilimi vardır.
- Fadil went to extremes to cover up his greed.
- Fadıl açgözlülüğünü örtbas etmek için aşırı uçlara gitti.
Show More (7)
|
