|
- He fell down on the floor.
- O, yere düştü.
- Some apples fell down from the tree.
- Bazı elmalar ağaçtan düştü.
- She fell down and broke her left leg.
- Düştü ve sol bacağını kırdı.
- He fell down on the ice and broke his arm.
- Buzda düştü ve kolunu kırdı.
- You'll fall down.
- Düşeceksin.
- I fell down the stairs and hit my head.
- Merdivenlerden düştüm ve başımı çarptım.
- Did Tom really laugh when Mary tripped and fell down?
- Mary tökezleyip düştüğünde Tom gerçekten güldü mü?
- Susie fell down.
- Susie düştü.
- I fell down and bruised my knee.
- Düştüm ve dizimi yaraladım.
- Tom missed a step and fell down the stairs.
- Tom bir basamağı kaçırdı ve merdivenlerden düştü.
- He lost his balance and fell down.
- Dengesini kaybetti ve düştü.
- Tom almost fell down.
- Tom neredeyse düşüyordu.
- He fell down on the floor.
- Yere düştü.
- He fell down the stairs.
- Merdivenlerden düştü.
- When the full moon falls down on the roof at night, all the farmers are woken up.
- Gece dolunay çatının üzerine düştüğünde, tüm çiftçiler uyanır.
- Tom fell down from the horse's back.
- Tom atın sırtından düştü.
- I fell down and bruised my knee.
- Düştüm ve dizimi incittim.
- The old man fell down on the ground.
- Yaşlı adam yere düştü.
- Tom fell down into the ravine.
- Tom uçuruma düştü.
- Tom fell down the hatch.
- Tom kapaktan aşağı düştü.
- The instant he came in, he fell down.
- İçeri girdiği anda yere düştü.
- The instant he came in, he fell down.
- O içeriye girer girmez düştü.
- How did you fall down there?
- Oraya nasıl düştün?
- He fell down the stairs.
- O, merdivenden düştü.
- Tom fell down into the ravine.
- Tom çukurun içine düştü.
- The teacup fell down and shattered.
- Çay fincanı düştü ve parçalandı.
- I fell down the stairs in my haste.
- Aceleyle merdivenlerden düştüm.
- She fell down the stairs.
- O, merdivenlerden düştü.
- I lost my balance and fell down the stairs.
- Dengemi kaybettim ve merdivenlerden düştüm.
- My pants fall down without a belt.
- Pantolonum kemersiz düşüyor.
- A drunk man fell down the stairs.
- Sarhoş bir adam merdivenlerden düştü.
- I tried to get up, but I fell down again.
- Kalkmaya çalıştım ama tekrar düştüm.
- Fadil fell down like a baby.
- Fadıl bir bebek gibi yere düştü.
- Tom fell down and hurt his knee.
- Tom yere düştü ve dizini incitti.
- Tom fell down from the horse's back.
- Tom attan düştü.
- Tom hurt his knee when he fell down.
- Tom düştüğünde dizini yaraladı.
- I fell down and hurt my wrist.
- Düştüm ve bileğimi yaraladım.
- She fell down the stairs.
- Merdivenlerden düştü.
- Tom fell down.
- Tom düştü.
- He got hurt when he fell down.
- Yere düştüğünde yaralandı.
- Tom got hurt when he fell down.
- Tom düştüğünde yaralandı.
- I didn't fall down.
- Ben düşmedim.
- I fell down and hurt my wrist.
- Düştüm ve bileğimi incittim.
- I fell down the steps.
- Merdivenlerden düştüm.
- Tom saw Mary fall down.
- Tom, Mary'nin düştüğünü gördü.
- Sami fell down directly to the floor.
- Sami doğrudan yere düştü.
- Tom fell down the stairs and hit his head.
- Tom merdivenlerden düştü ve kafasını çarptı.
- Why doesn't the moon fall down?
- Ay neden düşmüyor?
- Sami fell down.
- Sami yere düştü.
- You fell down the stairs.
- Sen merdivenlerden düştün.
- I tried to get up, but I fell down again.
- Kalkmaya çalıştım ama yine düştüm.
- I fell down the stairs.
- Merdivenlerden düştüm.
- You fell down the stairs.
- Merdivenlerden düştün.
- Tom fell down two flights of stairs and is now in the hospital.
- Tom iki kat merdivenden düştü ve şu anda hastanede.
- I fell down really hard and got a black bruise on my knee.
- Çok sert düştüm ve dizimde siyah bir çürük oluştu.
- Grandpa fell down the stairs and was seriously injured.
- Büyükbaba merdivenlerden düştü ve ciddi biçimde yaralandı.
- She fell down and hurt her knee.
- O, düştü ve dizini incitti.
- Sami fell down.
- Sami düştü.
- Tom fell down and hurt his knee.
- Tom düştü ve dizini incitti.
- Babies often fall down.
- Bebekler çoğunlukla düşerler.
- He fell down on the ice and hurt his leg.
- Buzun üstünde düştü ve bacağını incitti.
- She hurt her elbow when she fell down.
- Düştüğünde dirseğini incitmiş.
- Tom fell down on the floor.
- Tom yere düştü.
- She fell down the ladder.
- O, merdivenden düştü.
- Grandpa fell down the stairs and was seriously injured.
- Büyükbabam merdivenlerden düştü ve ciddi şekilde yaralandı.
- Tom hurt his knee when he fell down.
- Tom yere düştüğünde dizini incitti.
- The man fell down on the ground.
- Adam yere düştü.
- I fell down the stairs and hit my head.
- Basamaklardan düşüp başımı vurdum.
- The teacup fell down and shattered.
- Çay fincanı düştü ve paramparça oldu.
- He fell down on the ice and hurt his leg.
- Buzun üzerine düştü ve bacağını incitti.
- I got hurt when I fell down.
- Düştüğümde yaralandım.
- A drunk man fell down the stairs.
- Bir sarhoş merdivenlerden düştü.
- You fell down, didn't you?
- Düştün, değil mi?
- I fell down the stairs.
- Merdivenden düştüm.
- Tom slipped on the ice and fell down.
- Tom buzda kaydı ve düştü.
- She hurt her elbow when she fell down.
- O, düştüğünde dirseğini incitti.
- Tom lost his balance and fell down.
- Tom dengesini kaybetti ve düştü.
- Tom didn't fall down.
- Tom yere düşmedi.
- With the arrival of winter, the leaves on the trees fall down.
- Kışın gelmesiyle birlikte ağaçlardaki yapraklar düşer.
- She fell down and hurt her knee.
- Düştü ve dizini incitti.
- Tom fell down the stairs and hit his head.
- Tom merdivenlerden düştü ve başını çarptı.
- Tom had a fear that he would fall down.
- Tom'un düşme korkusu vardı.
- Dead birds started to fall down from the sky and nobody knew why.
- Gökyüzünden ölü kuşlar düşmeye başladı ve kimse nedenini bilmiyordu.
- She fell down the ladder.
- Merdivenden düştü.
- He fell down on the ice and broke his arm.
- Buzun üzerine düştü ve kolunu kırdı.
- I almost fell down.
- Neredeyse yere düşüyordum.
- The clown fell down on purpose.
- Palyaço bilerek düştü.
Show More (84)
|
