|
- On the one hand, there were the Chechens, a people fighting for their freedom and their right to self-determination.
- Bir yanda özgürlükleri ve kendi kaderlerini tayin etme hakları için savaşan bir halk olan Çeçenler vardı.
- Two men fighting for the same piece of earth.
- Aynı toprak parçası için savaşan iki adam.
- It is fighting for a just cause like any other liberation movement.
- Diğer kurtuluş hareketleri gibi haklı bir amaç için savaşıyor.
- They're here with us, fighting for the same cause.
- Onlar da burada bizimle birlikte aynı amaç için savaşıyorlar.
- They fight for truth and peace.
- Onlar hak ve barış için savaşırlar.
- She's a kid who fought for her right for education.
- Eğitim hakkı için savaşan bir çocuk.
- It is fighting for a just cause like any other liberation movement.
- Diğer tüm kurtuluş hareketleri gibi bu da haklı bir dava için savaşıyor.
- Two men fighting for the same piece of earth.
- Aynı yer için savaşan iki adam.
- They fight for truth and peace.
- Onlar hakikat ve barış için savaşırlar.
- They fight for truth and peace.
- Hakikat ve barış için savaşırlar.
- Two men fighting for the same piece of earth.
- Aynı topraklar için savaşan iki adam.
- They fought for their homeland.
- Vatanları için savaştılar.
- There are times when you need to fight for what you believe in.
- İnandığınız şey için savaşmanız gereken zamanlar vardır.
- Nations are fighting for freedom.
- Uluslar özgürlük için savaşıyor.
- She's fighting for her life.
- Hayatı için savaşıyor.
- I was fighting for my life.
- Hayatım için savaşıyordum.
- If you value your liberty, you must fight for it.
- Eğer özgürlüğünüze değer veriyorsanız, onun için savaşmalısınız.
- Tom died fighting for his country.
- Tom ülkesi için savaşırken öldü.
- The people of America fought for their independence.
- Amerika halkı bağımsızlığı için savaştı.
- They fought for freedom.
- Onlar özgürlük için savaştılar.
- We don't even know what we're fighting for.
- Ne için savaştığımızı bile bilmiyoruz.
- If you want freedom, you have to fight for it.
- Eğer özgürlük istiyorsanız, onun için savaşmalısınız.
- Women in that country are fighting for their freedom.
- O ülkedeki kadınlar özgürlükleri için savaşıyorlar.
- The people of the United States fought for their independence.
- Birleşik Devletler halkı bağımsızlıkları için savaştı.
- If you value your liberty, you must fight for it.
- Özgürlüğünüze değer veriyorsanız, onun için savaşmalısınız.
- We fought for everyone.
- Herkes için savaştık.
- Dan was fighting for his life.
- Dan yaşamı için savaşıyordu.
- Tom had to fight for his life.
- Tom hayatı için savaşmak zorunda kaldı.
- The people of the United States fought for their independence.
- Amerika Birleşik Devletleri halkı, bağımsızlığı için savaştı.
- The president said that he would fight for his people.
- Başkan halkı için savaşacağını söyledi.
- We don't fight for trendy clothes, we fight for justice.
- Modaya uygun kıyafetler için savaşmıyoruz, adalet için savaşıyoruz.
- The people of America fought for their independence.
- Amerikan halkı, bağımsızlıkları için savaştı.
- We're fighting for our lives.
- Hayatlarımız için savaşıyoruz.
- They're fighting for liberty.
- Özgürlük için savaşıyorlar.
- What are we fighting for?
- Ne için savaşıyoruz?
- It is easier to fight for one's principles than to live according to them.
- Birinin ilkeleri için savaşmak onlara göre yaşamaktan daha kolaydır.
- Tom is fighting for his freedom.
- Tom özgürlüğü için savaşıyor.
- Freedom can never be secure if people don't fight for it.
- Eğer insanlar onun için savaşmazsa, özgürlük asla güvenli olamaz.
- Tom is fighting for his life.
- Tom hayatı için savaşıyor.
- It is easier to fight for one's principles than to live according to them.
- Birinin ilkeleri için savaşmak, onlara göre yaşamaktan daha kolaydır.
- If you value your liberty, you have to fight for it.
- Özgürlüğüne değer veriyorsan onun için savaşmak zorundasın.
- Tom had to fight for his life.
- Tom hayatı için savaşmak zorundaydı.
- The president said that he would fight for his country.
- Başkan ülkesi için savaşacağını söyledi.
- Sami and Layla were fighting for their lives.
- Sami ve Layla hayatları için savaşıyorlardı.
- They fought for their liberty.
- Onlar özgürlükleri için savaştılar.
- This country remains the land of the free because there are so many brave to fight for it.
- Bu ülke özgürler ülkesi olmaya devam ediyor çünkü bu ülke için savaşacak çok fazla cesur insan var.
- They fought for their liberty.
- Özgürlükleri için savaştılar.
- They fought for freedom.
- Özgürlük için savaştılar.
- I know what I'm fighting for.
- Ne için savaştığımı biliyorum.
- He's fighting for his life.
- Hayatı için savaşıyor.
- I am fighting for my future.
- Geleceğim için savaşıyorum.
- That's what I'm fighting for.
- Ben bunun için savaşıyorum.
- They fought for their country.
- Ülkeleri için savaştılar.
- There are times when you need to fight for what's right, even at the risk of your own life.
- Doğru olan için savaşmanız gereken zamanlar vardır, kendi hayatınız pahasına bile olsa.
- If you value your liberty, you have to fight for it.
- Eğer özgürlüğünüze değer veriyorsanız, onun için savaşmalısınız.
- They fought for their homeland.
- Onlar vatanları için savaştılar.
- If you want freedom, you have to fight for it.
- Özgürlük istiyorsan onun için savaşmalısın.
- Sami was fighting for his life.
- Sami hayatı için savaşıyordu.
- I will fight for my people.
- Halkım için savaşacağım.
- Tom had to fight for his life.
- Tom kendi yaşamı için savaşmak zorunda kaldı.
- They're fighting for their lives.
- Hayatları için savaşıyorlar.
- They fought for freedom of religion.
- Din özgürlüğü için savaştılar.
- People can't have freedom if they don't fight for it.
- Eğer onun için savaşmazlarsa insanlar özgürlüğe sahip olamazlar.
- They fought for freedom of religion.
- Onlar din özgürlüğü için savaştılar.
Show More (61)
|
