|
- We must, on both counts, find a way out of this dead end.
- Her iki açıdan da bu çıkmazdan kurtulmanın bir yolunu bulmalıyız.
- Finding a way of assessing its possible impact is a natural subject for the interinstitutional agreement.
- Bunun olası etkilerini değerlendirmenin bir yolunu bulmak, kurumlar arası anlaşma için doğal bir konudur.
- We must find a way out of this impasse.
- Bu çıkmazdan kurtulmanın bir yolunu bulmalıyız.
- We urgently need to find a way of preventing further deaths.
- Acilen daha fazla ölümün önüne geçmenin bir yolunu bulmalıyız.
- Then we shall also have to find a way to do it.
- O halde biz de bunu yapmanın bir yolunu bulmalıyız.
- I hope that the Commission will look at that and find a way of engaging them more coherently in EU activities.
- Umarım Komisyon bunu inceler ve onları AB faaliyetlerine daha tutarlı bir şekilde dahil etmenin bir yolunu bulur.
- We need to find a way of ensuring that Parliament's suggestions are followed up.
- Parlamentonun önerilerinin takip edilmesini sağlamanın bir yolunu bulmalıyız.
- We are trying to find a way forward here which will enable us to avoid problems of this sort with budgets.
- Burada, bütçelerle ilgili bu tür sorunlardan kaçınmamızı sağlayacak bir yol bulmaya çalışıyoruz.
- Only through an agreement based on equality can two peoples find a way to live peacefully as good neighbours.
- Sadece eşitliğe dayalı bir anlaşma yoluyla iki halk iyi komşular olarak barış içinde yaşamanın bir yolunu bulabilir.
- We must find a way to stop that.
- Bunu durdurmanın bir yolunu bulmalıyız.
- But how can we compromise, how can we find a way out between two radically different solutions?
- Ancak nasıl uzlaşabiliriz, birbirinden tamamen farklı iki çözüm arasında nasıl bir çıkış yolu bulabiliriz?
- Then we shall also have to find a way to do it.
- O zaman biz de bunu yapmanın bir yolunu bulmalıyız.
- We must be serious when we say we must find a way of solving that.
- Bunu çözmenin bir yolunu bulmamız gerektiğini söylerken ciddi olmalıyız.
- If you really want to get home, you'll find a way.
- Gerçekten eve dönmek istiyorsan bir yolunu bulacaksın.
- They didn't give in and found a way.
- Onlar pes etmediler ve bir yolunu buldular.
- Ben feels the pressure of fame and finds a way to be in several places at once.
- Ben şöhretin baskısını hissediyor ve aynı anda birkaç yerde olmanın bir yolunu buluyor.
- If you really want to get home, you'll find a way.
- Eve gitmeyi gerçekten istiyorsanız, bir yolunu bulursunuz.
- If you really want to get home, you'll find a way.
- Eğer gerçekten eve gitmek istiyorsan, bir yolunu bulursun.
- Tom will find a way to get you out of here.
- Tom sizi buradan çıkarmanın bir yolunu bulacak.
- I need to find a way to get inside.
- İçeri girmenin bir yolunu bulmam lazım.
- We found a way to win.
- Kazanmanın bir yolunu bulduk.
- We've got to find a way out of here.
- Buradan çıkmanın bir yolunu bulmalıyız.
- We'll find a way to do that.
- Bunu yapmanın bir yolunu bulacağız.
- I think I've found a way to solve the problem.
- Sanırım sorunu çözmenin bir yolunu buldum.
- We think we've found a way to help you.
- Size yardım etmenin bir yolunu bulduğumuzu düşünüyoruz.
- Love will find a way.
- Aşk bir yolunu bulur.
- I think I've found a way to help you.
- Sana yardım etmenin bir yolunu buldum sanırım.
- Tom will find a way to get it done.
- Tom bunu yapmanın bir yolunu bulacaktır.
- We have to find a way out of here.
- Buradan çıkmanın bir yolunu bulmalıyız.
- Tom will find a way to do that.
- Tom onu yapmanın bir yolunu bulacak.
- We have to find a way to do that.
- Bunu yapmanın bir yolunu bulmalıyız.
- I'm sure you'll find a way.
- Bir yolunu bulacağına eminim.
- We must find a way to do that.
- Onu yapmanın bir yolunu bulmalıyız.
- I'll find a way.
- Bir yolunu bulacağım.
- I'm sure I will find a way.
- Bir yolunu bulacağıma eminim.
- Tom will likely find a way to do that.
- Tom muhtemelen bunu yapmanın bir yolunu bulacak.
- We have to find a way to narrow down the list.
- Listeyi daraltmanın bir yolunu bulmalıyız.
- We have to find a way to stop it.
- Onu durdurmanın bir yolunu bulmalıyız.
- I'd like to find a way to improve my memory.
- Hafızamı geliştirmek için bir yol bulmak istiyorum.
- I'll find a way to do that.
- Onu yapmanın bir yolunu bulacağım.
- Tom wanted to find a way to fix the problem.
- Tom sorunu çözmenin bir yolunu bulmak istiyordu.
- We have to find a way to get that done.
- Bunu yapmanın bir yolunu bulmalıyız.
- Let's find a way to do that.
- Bunu yapmak için bir yol bulalım.
- We need to find a way to help Tom.
- Tom'a yardım etmenin bir yolunu bulmalıyız.
- Tom is likely to find a way to do that.
- Tom muhtemelen bunu yapmanın bir yolunu bulacaktır.
- We'll find a way to use it.
- Kullanmanın bir yolunu bulacağız.
- Tom is going to find a way to get it done.
- Tom bunu yapmanın bir yolunu bulacak.
- He has found a way, right?
- Bir yolunu bulmuş, değil mi?
- We need to find a way to stop Tom.
- Tom'u durdurmanın bir yolunu bulmalıyız.
- Tom will find a way to get you out of here.
- Tom seni buradan çıkarmanın bir yolunu bulacaktır.
- I must find a way to help her.
- Ona yardım etmek için bir yol bulmalıyım.
- We've got to find a way out of here.
- Buradan bir çıkış yolu bulmak zorundayız.
- We're gonna find a way for us to be together.
- Birlikte olmamız için bir yol bulacağız.
- You'll find a way.
- Bir yolunu bulursun.
- Tom found a way to get it done.
- Tom bunu yaptırmanın bir yolunu buldu.
- We need to find a way to do that.
- Bunu yapmak için bir yol bulmalıyız.
- Tom is going to find a way to do that.
- Tom bunu yapmanın bir yolunu bulacak.
- We have to find a way to reach Tom.
- Tom'a ulaşmanın bir yolunu bulmalıyız.
- Layla found a way to safety.
- Layla güvende olmanın bir yolunu buldu.
- I have to find a way to make a lot of money.
- Çok para kazanmanın bir yolunu bulmalıyım.
- I'm sure you'll find a way to do it.
- Bunu yapmanın bir yolunu bulacağından eminim.
- Tom is likely to find a way to do that.
- Tom onu yapmak için muhtemelen bir yol bulacak.
- We have to find a way to stop Tom.
- Tom'u durdurmanın bir yolunu bulmalıyız.
- I will find a way to repay you.
- Sana borcumu ödemenin bir yolunu bulacağım.
- I need to find a way out of this problem.
- Bu sorundan kurtulmanın bir yolunu bulmalıyım.
- We'll find a way to do it.
- Bunu yapmak için bir yol bulacağız.
- I must find a way to help her.
- Ona yardım etmenin bir yolunu bulmalıyım.
- Do you think we'll ever find a way to do that?
- Bunu yapmanın bir yolunu bulacağımızı mı düşünüyorsun?
- Someone must find a way to stop inflation.
- Birisi enflasyonu durdurmanın bir yolunu bulmalı.
- I'll find a way to make it happen.
- Bunu gerçekleştirmenin bir yolunu bulacağım.
- I need to find a way out of this problem.
- Bu sorundan bir çıkış yolu bulmam gerek.
- We must find a way to do that.
- Bunu yapmanın bir yolunu bulmalıyız.
- I must find a way to help him.
- Ona yardım etmenin bir yolunu bulmalıyım.
- We must find a way to do that.
- Bunu yapmak için bir yol bulmalıyız.
- We must find a way to stop Tom.
- Tom'u durdurmanın bir yolunu bulmalıyız.
- I'll find a way to get a raise.
- Zam almanın bir yolunu bulacağım.
- We have to find a way to help Tom.
- Tom'a yardım etmek için bir yol bulmak zorundayız.
- Tom needs to find a way to do that.
- Tom'un bunu yapmanın bir yolunu bulması gerekiyor.
- I'll find a way to get the money to you.
- Parayı sana ulaştırmanın bir yolunu bulacağım.
- Allied military leaders found a way to defeat the Japanese plan.
- Müttefik askeri liderler Japon planını bozguna uğratmanın bir yolunu buldular.
- We must find a way to stop Tom.
- Tom'u durdurmak için bir yol bulmalıyız.
- I must find a way to help you.
- Sana yardım etmek için bir yol bulmalıyım.
- We have to find a way to help Tom.
- Tom'a yardım etmenin bir yolunu bulmalıyız.
- Let's find a way out.
- Bir çıkış yolu bulalım.
- We have to find a way to do that.
- Onu yapmak için bir yol bulmak zorundayız.
- We have to find a way to stop Tom.
- Tom'u durdurmak için bir yol bulmak zorundayız.
- We'll find a way out of here.
- Buradan çıkmanın bir yolunu bulacağız.
- We need to find a way to stop Tom.
- Tom'u durdurmak için bir yol bulmamız gerek.
- I must find a way to help Tom.
- Tom'a yardım etmek için bir yol bulmalıyım.
- Facebook always finds a way to annoy promoters.
- Facebook her zaman reklamcıları kızdırmanın bir yolunu bulur.
- Tom will find a way.
- Tom bir yolunu bulacaktır.
- We're gonna find a way for us to be together.
- Birlikte olmamızın bir yolunu bulacağız.
- I'm sure you'll find a way to do it.
- Eminim bunu yapmanın bir yolunu bulacaksın.
- We have to find a way to narrow down the list.
- Listeyi daraltmanın bir yolunu bulmak zorundayız.
- I must find a way to make a lot of money.
- Çok para kazanmak için bir yol bulmak zorundayım.
- I hope we can find a way to do that.
- Umarım bunu yapmanın bir yolunu bulabiliriz.
- I hope we find a way to do that.
- Umarım onu yapmak için bir yol buluruz.
- I have to find a way to earn a lot of money.
- Çok para kazanmanın bir yolunu bulmalıyım.
- I must find a way to earn a lot of money.
- Çok para kazanmanın bir yolunu bulmalıyım.
- We have to find a way to correct that.
- Onu düzeltmenin bir yolunu bulmalıyız.
- I hope Tom finds a way to do that.
- Umarım Tom bunu yapmanın bir yolunu bulur.
- We have to find a way to reach Tom.
- Tom'a ulaşmak için bir yol bulmak zorundayız.
- Sami found a way to keep himself amused.
- Sami kendini eğlendirmenin bir yolunu buldu.
- We must find a way to stop her.
- Onu durdurmanın bir yolunu bulmalıyız.
- We were unable to find a way out.
- Bir çıkış yolu bulamadık.
- I'll find a way to do that.
- Bunu yapmanın bir yolunu bulacağım.
- I must find a way to help him.
- Ona yardım etmek için bir yol bulmalıyım.
- I need to find a way to get out of here.
- Buradan çıkmanın bir yolunu bulmam lazım.
- Sami found a way to make a little extra money.
- Sami biraz fazla para kazanmanın bir yolunu buldu.
- I hope Tom finds a way to do that.
- Umarım Tom bunu yapmak için bir yol bulur.
- We'll find a way to do it.
- Bunu yapmanın bir yolunu bulacağız.
- We must find a way to stop them.
- Onları durdurmanın bir yolunu bulmalıyız.
- We have to find a way to get Tom to help us.
- Tom'un bize yardım etmesini sağlamanın bir yolunu bulmalıyız.
- Do you think we'll ever find a way to do that?
- Sence bunu yapmanın bir yolunu bulabilecek miyiz?
- We'll find a way to use it.
- Onu kullanmak için bir yol bulacağız.
- I had to find a way to make it up to Tom.
- Tom'un gönlünü almak için bir yol bulmalıydım.
- I have to find a way to help Tom.
- Tom'a yardım etmenin bir yolunu bulmalıyım.
- I'll find a way to get a raise.
- Bir zam almak için bir yol bulacağım.
- We'll find a way.
- Biz bir yol bulacağız.
- He has found a way, right?
- Bir yolunu buldu, değil mi?
- We must find a way to do that.
- Onu yapmak için bir yol bulmalıyız.
- I have to find a way to help Tom.
- Tom'a yardım etmenin bir yolunu bulmak zorundayım.
- Tom will find a way.
- Tom bir yol bulacak.
- Facebook always finds a way to annoy promoters.
- Facebook her zaman promotörleri kızdırmak için bir yol bulur.
- I hope we find a way to do that.
- Umarım bunu yapmanın bir yolunu buluruz.
- Tom will find a way to do that.
- Tom bunu yapmanın bir yolunu bulacaktır.
- Tom will likely find a way to do that.
- Tom muhtemelen bunu yapmanın bir yolunu bulacaktır.
- Fadil wanted to find a way to fix his money problems.
- Fadıl para sorunlarını çözmenin bir yolunu bulmak istedi.
- Let's find a way to do that.
- Bunu yapmanın bir yolunu bulalım.
- I must find a way to help them.
- Onlara yardım etmenin bir yolunu bulmalıyım.
- We've got to find a way to win.
- Kazanmanın bir yolunu bulmak zorundayız.
- Someone must find a way to stop inflation.
- Biri enflasyonu durdurmak için bir yol bulmalı.
- Tom has found a way to do it.
- Tom bunu yapmanın bir yolunu buldu.
- We just found a way to win.
- Kazanmanın bir yolunu bulduk.
- I want to find a way for us to be happy.
- Mutlu olmamız için bir yol bulmak istiyorum.
- I've found a way to do that.
- Bunu yapmanın bir yolunu buldum.
- Tom is likely to find a way to do that.
- Tom'un onu yapmak için bir yol bulması muhtemeldir.
- I'll find a way to get the money to you.
- Sana paraya kavuşmanın bir yolunu bulacağım.
- So I will find a way to take revenge against you.
- Bu yüzden senden intikam almanın bir yolunu bulacağım.
- We need to find a way to do that.
- Bunu yapmanın bir yolunu bulmalıyız.
- I'll find a way to do it.
- Yapmanın bir yolunu bulacağım.
- I think I've found a way to help you.
- Sanırım sana yardım etmenin bir yolunu buldum.
- We have to find a way to correct that.
- Bunu düzeltmenin bir yolunu bulmalıyız.
- I must find a way to make a lot of money.
- Çok para kazanmanın bir yolunu bulmalıyım.
- I hope we can find a way to do that.
- Umarım onu yapmanın bir yolunu bulabiliriz.
- I need to find a way to get out of here.
- Buradan çıkmanın bir yolunu bulmalıyım.
- We have to find a way to stop it.
- Bunu durdurmanın bir yolunu bulmalıyız.
- Sami found a way to make a little extra money.
- Sami fazladan para kazanmanın bir yolunu buldu.
- You'll find a way.
- Bir yol bulacaksın.
- We'll find a way out of here.
- Buradan bir çıkış yolu bulacağız.
- Fadil wanted to find a way to fix his money problems.
- Fadıl para problemlerini çözmenin bir yolunu bulmak istiyordu.
- I must find a way to help you.
- Sana yardım etmenin bir yolunu bulmalıyım.
- I've been trying to find a way to reach Tom, but I can't.
- Tom'a ulaşmak için bir yol bulmaya çalışıyorum ama bulamıyorum.
- We've got to find a way to win.
- Kazanmanın bir yolunu bulmalıyız.
- I must find a way to help Tom.
- Tom'a yardım etmenin bir yolunu bulmalıyım.
- I'm sure I'll find a way.
- Bir yolunu bulacağıma eminim.
- Tom will find a way to do that, I'm sure.
- Tom bunu yapmanın bir yolunu bulacaktır, eminim.
- I need to find a way out.
- Bir çıkış yolu bulmalıyım.
- We'll find a way.
- Bir yol buluruz.
- I'll find a way to do it.
- Onu yapmak için bir yol bulacağım.
- I'm sure I will find a way.
- Ben bir yolunu bulacağıma eminim.
- Tom will find a way to do that, I'm sure.
- Tom onu yapmak için bir yol bulacaktır, eminim.
- Tom is likely to find a way to do that.
- Tom bunu yapmanın bir yolunu bulacaktır.
- I'm sure I'll find a way.
- Ben bir yolunu bulacağıma eminim.
- I'll find a way.
- Bir yol bulacağım.
- When I find myself in trouble, I try to find a way to get out of it.
- Başım belaya girdiğinde, kurtulmak için bir yol bulmaya çalışırım.
- We have to find a way out of here.
- Buradan bir çıkış yolu bulmak zorundayız.
- We were unable to find a way out.
- Biz bir çıkış yolu bulamadık.
- Tom wanted to find a way to fix the problem.
- Tom sorunu çözmenin bir yolunu bulmak istedi.
- Tom has found a way to do that.
- Tom bunu yapmanın bir yolunu buldu.
- Tom will find a way to get it done.
- Tom işi bitirmenin bir yolunu bulacak.
- Tom found a way to get it done.
- Tom bunu yapmanın bir yolunu buldu.
- I have to find a way to earn a lot of money.
- Çok para kazanmak için bir yol bulmalıyım.
- We've just got to find a way to get this done.
- Bu işi halletmenin bir yolunu bulmalıyız.
Show More (171)
|
