|
- We've participated in a few contests before and have won the first prize.
- Daha önce birkaç yarışmaya katıldık ve birincilik ödülü aldık.
- She boasted of having won the first prize.
- O, birincilik ödülünü kazanmakla övündü.
- If he enters a competition, the first prize is his for sure.
- Eğer bir yarışmaya katılırsa, birincilik ödülü kesinlikle onun olur.
- I was very proud when my son won first prize at the competition.
- Oğlum yarışmada birincilik ödülü aldığında çok gururlandım.
- My father was a contestant in a cooking contest and won first prize.
- Babam bir yemek yarışmasında yarışmacıydı ve birincilik ödülünü kazandı.
- In fact, I've given your invention first prize.
- Aslında, icadınıza birincilik ödülü verdim.
- To my great delight, he won the first prize.
- Büyük bir mutlulukla birincilik ödülünü kazandı.
- Because first prize is an antique glass angel, hand-blown thousands of years ago.
- Çünkü birincilik ödülü, binlerce yıl önce elle üflenmiş antika bir cam melek.
- In fact, I've given your invention first prize.
- Aslında buluşuna birincilik ödülünü verdim.
- Once we won first prize in a dancing competition.
- Bir keresinde, dans yarışmasında birincilik ödülü kazanmıştık.
- If he enters a competition, the first prize is his for sure.
- Eğer bir yarışmaya girerse, birincilik ödülünü kesin kazanır.
- She prided herself on having won first prize.
- Birincilik ödülünü kazandığı için kendisiyle gurur duyuyordu.
- I have got the first prize in that contest.
- O yarışmada birincilik ödülünü ben aldım.
- Once we won first prize in a dancing competition.
- Bir keresinde bir dans yarışmasında birincilik ödülü almıştık.
- Because first prize is an antique glass angel, hand-blown thousands of years ago.
- Çünkü birincilik ödülü binlerce yıl önce elle üflenmiş antika bir cam melek.
- Still think they should have given you first prize.
- Hala birincilik ödülünü sana vermeleri gerektiğini düşünüyorum.
- Have a pet show with stuffed animals and give one first prize.
- Doldurulmuş hayvanlarla bir evcil hayvan gösterisi yapın ve birincilik ödülü verin.
- My father was a contestant in a cooking contest and won first prize.
- Babam bir yemek yarışmasında yarışmacıydı ve birincilik ödülünü aldı.
- It's far from winning the first prize.
- Birincilik ödülünü kazanmaktan çok uzakta.
- It's far from winning the first prize.
- O, birincilik ödülünü kazanmaktan çok uzakta.
- I have got the first prize in that contest.
- O yarışmada birincilik ödülünü aldım.
- It's far from winning the first prize.
- Birincilik ödülünü kazanmaktan çok uzak.
- Have a pet show with stuffed animals and give one first prize.
- Doldurulmuş hayvanlarla bir evcil hayvan gösterisi düzenleyin ve birine birincilik ödülü verin.
- She boasted of having won the first prize.
- Birincilik ödülünü kazanmış olmakla övünüyordu.
- My father ran in the cooking contest and won the first prize.
- Babam yemek yarışmasına katıldı ve birincilik ödülünü kazandı.
- We've participated in a few contests before and have won the first prize.
- Daha önce de birkaç yarışmaya katıldık ve birincilik ödülü kazandık.
- Once we won first prize in a dancing competition.
- Bir keresinde bir dans yarışmasında birincilik ödülü kazanmıştık.
- Our team members won the first prize, national awards and so on.
- Ekip üyelerimiz birincilik ödülü, ulusal ödüller vb. kazandı.
- Still think they should have given you first prize.
- Yine de sana birincilik ödülünü vermeleri gerektiğini düşünüyorum.
- He won the first prize at the chess tournament.
- Satranç turnuvasında birincilik ödülünü aldı.
- I was very proud when my son won first prize at the competition.
- Oğlum yarışmada birincilik ödülünü kazandığında ben çok gurur duydum.
- Because first prize is an antique glass angel, hand-blown thousands of years ago.
- Çünkü birincilik ödülü binlerce yıl önceden kalma üfleme camdan antik bir melek heykeli.
- Still think they should have given you first prize.
- Hala birincilik ödülünün size verilmesi gerektiğini düşünüyorum.
- I competed with him for the first prize.
- Birincilik ödülü için onunla yarıştım.
- He took the first prize.
- Birincilik ödülünü aldı.
- He got the first prize.
- Birincilik ödülünü aldı.
- She won first prize in the exhibition.
- Sergide birincilik ödülü kazandı.
- She boasted of having won the first prize.
- Birincilik ödülünü kazanmakla övündü.
- I congratulate you on winning first prize in the speech contest.
- Konuşma yarışmasında birincilik ödülünü kazandığın için seni tebrik ederim.
- He was after the first prize.
- Birincilik ödülünün peşindeydi.
- She took first prize in the race.
- Yarışta birincilik ödülünü aldı.
- He got the first prize in a 100m race.
- Bir 100 metre yarışında birincilik ödülü aldı.
- He carried off the first prize at the chess tournament.
- Satranç turnuvasında birincilik ödülünü aldı.
- Tom won first prize in the speech contest.
- Tom konuşma yarışmasında birincilik ödülü kazandı.
- He will win the first prize.
- Birincilik ödülünü kazanacak.
- Tom took the first prize.
- Tom birincilik ödülünü aldı.
- He will win the first prize.
- O, birincilik ödülü kazanacak.
- It is true that he won first prize.
- Birincilik ödülü kazandığı doğru.
- Tom never dreamed that he would win first prize.
- Tom birincilik ödülünü kazanacağını hiç hayal etmemişti.
- She will win the first prize.
- O, birincilik ödülünü kazanacak.
- I've won first prize!
- Birincilik ödülünü ben kazandım!
- She got first prize in the eating contest.
- O yeme yarışmasında birincilik ödülü aldı.
- He took the first prize.
- O birincilik ödülünü aldı.
- He got the first prize in the contest.
- Yarışmada birincilik ödülünü aldı.
- I congratulate you on winning first prize in the speech contest.
- Konuşma yarışmasında birincilik ödülünü kazandığın için seni kutlarım.
- Through his own efforts and a bit of luck, he won first prize in the contest.
- Kendi çabaları ve biraz da şansı sayesinde yarışmada birincilik ödülünü kazandı.
- Luckily, I won first prize.
- Şansıma, birincilik ödülünü kazandım.
- Elana won first prize.
- Elena birincilik ödülünü kazandı.
- Máire married the man who got first prize.
- Máire birincilik ödülü alan adamla evlendi.
- It was Janet that won first prize.
- Birincilik ödülünü kazanan Janet'ti.
- She won first prize in the speech contest.
- Konuşma yarışmasında birincilik ödülü kazandı.
- Tom got first prize, didn't he?
- Tom birincilik ödülünü aldı, değil mi?
- Emily won first prize in the speech contest.
- Emily konuşma yarışmasında birincilik ödülünü kazandı.
- She won first prize in the exhibition.
- Sergide birincilik ödülü almıştır.
- Tom won first prize in the speech contest.
- Tom konuşma yarışmasında birincilik ödülünü kazandı.
- I was able to win the first prize.
- Birincilik ödülünü kazanabildim.
- I won first prize.
- Ben birincilik ödülü kazandım.
- Either you or I will get the first prize.
- Ya sen ya da ben birincilik ödülünü alırız.
- It looks like he might win first prize.
- Birincilik ödülünü kazanacak gibi görünüyor.
- Either you or I will get the first prize.
- Ya sen ya da ben birincilik ödülünü alacağız.
- His hope was to win first prize.
- Gönlünden geçen birincilik ödülüydü.
- She won first prize in the speech contest.
- Konuşma yarışmasında birincilik ödülünü kazandı.
- She prided herself on having won first prize.
- Birincilik ödülü kazandığı için kendisiyle gurur duyuyordu.
- She never dreamed that she could win first prize.
- O, birincilik ödülünü kazanabileceğini hiç hayal etmedi.
- Tom got first prize, didn't he?
- Tom birincilik ödülü aldı, değil mi?
- She got first prize in the eating contest.
- Yemek yeme yarışmasında birincilik ödülü aldı.
- I've won first prize!
- Birincilik ödülünü kazandım.
- His hope was to win first prize.
- Umudu birincilik ödülünü kazanmaktı.
- My sister, a university student, won first prize in the speech contest.
- Üniversite öğrencisi olan kız kardeşim konuşma yarışmasında birincilik ödülü kazandı.
- He won first prize at the spelling contest.
- Heceleme yarışmasında birincilik ödülü kazandı.
- We are giving the first prize to a Japanese student.
- Birincilik ödülünü Japon bir öğrenciye veriyoruz.
- It is true that he won first prize.
- Onun birincilik ödülünü kazandığı doğrudur.
- I never dreamed that I would win first prize.
- Birincilik ödülünü kazanacağımı hiçbir zaman hayal etmedim.
- He carried off the first prize at the chess tournament.
- O, satranç turnuvasında birincilik ödülünü aldı.
- Tom won first prize.
- Tom birincilik ödülünü kazandı.
- It was Janet that won first prize.
- Birincilik ödülünü Janet kazandı.
- I never dreamed that I would win first prize.
- Birincilik ödülünü kazanacağımı hiç hayal etmemiştim.
- Nancy was surprised that Bob won the first prize in the contest.
- Nancy, Bob'un yarışmada birincilik ödülünü kazanmasına şaşırdı.
- She never dreamed that she could win first prize.
- Birincilik ödülünü kazanabileceğini hiç hayal etmemişti.
- Tom won first prize.
- Tom birincilik ödülü kazandı.
- He got the first prize in a 100m race.
- O bir 100 metre yarışında birincilik ödülünü aldı.
- I was very proud when my son won first prize at the competition.
- Oğlum yarışmada birincilik ödülünü kazandığında çok gururlandım.
- Elana won first prize.
- Elana birincilik ödülünü kazandı.
- He won the first prize at the chess tournament.
- O, satranç turnuvasında birincilik ödülü aldı.
- He was after the first prize.
- O, birincilik ödülünün peşindeydi.
- It looks like he might win first prize.
- Birincilik ödülünü kazanabilir gibi görünüyor.
- I was able to win the first prize.
- Birincilik ödülünü kazanmayı başardım.
- Either you or I will get the first prize.
- Birincilik ödülünü ya sen ya da ben alacağım.
- To my great delight, he won the first prize.
- Benim için büyük sevinç, o birincilik ödülünü kazandı.
- He got the first prize.
- O, birincilik ödülü aldı.
- Tom's hope was to win first prize.
- Tom'un umudu birincilik ödülünü kazanmaktı.
- I was surprised by the news that Mary had won the first prize.
- Mary'nin birincilik ödülünü kazandığı haberine şaşırdım.
- He got the first prize in the contest.
- Yarışmada birincilik ödülü aldı.
- He won first prize at the spelling contest.
- O yazım yarışmasında birincilik ödülü kazandı.
- He won the first prize at the chess tournament.
- Satranç turnuvasında birincilik ödülünü kazandı.
- I was surprised by the news that Mary had won the first prize.
- Mary'nin birincilik ödülünü kazandığı haberi beni şaşırttı.
- I won first prize.
- Birincilik ödülünü kazandım.
- She will win the first prize.
- Birincilik ödülünü o kazanacak.
Show More (105)
|