1 |
folly |
aptallık |
n. |
|
- This shows the folly of making policy on the hoof.
- Bu, ayaküstü politika yapmanın aptallığını göstermektedir.
- This is folly and, say what you will, it is simply unacceptable.
- Bu aptallıktır ve ne derseniz deyin, kabul edilemez.
- I cannot help laughing at your folly.
- Aptallığınıza gülmemek elimde değil.
- Exporting water from an arid country to the rainy Europe is pure folly.
- Kurak bir ülkeden yağmurlu Avrupa'ya su ihraç etmek tamamen aptallıktır.
- You should be ashamed of your folly.
- Aptallığından utanmalısın.
- I cannot help laughing at your folly.
- Aptallığına gülmekten kendimi alamıyorum.
- That would be folly.
- Bu aptallık olurdu.
Show More (4)
|
2 |
folly |
ahmaklık |
n. |
|
- It would be sheer folly to believe a Council of 25 members could ever reach unanimous agreement.
- Yirmi beş üyeden oluşan bir Konseyin oy birliğiyle bir anlaşmaya varabileceğine inanmak tam anlamıyla ahmaklık olur.
- It would be sheer folly to believe a Council of 25 members could ever reach unanimous agreement.
- Yirmi beş üyeden oluşan bir Konsey'in oybirliğiyle bir anlaşmaya varabileceğine inanmak tam anlamıyla ahmaklık olur.
Show More (-1)
|
3 |
folly |
çılgınlık |
n. |
|
- Exporting water from an arid country to the rainy Europe is pure folly.
- Kurak bir ülkeden yağışlı Avrupa'ya su ihraç etmek saf çılgınlık.
- Who lives without folly is not so wise as he thinks.
- Çılgınlık yapmadan yaşayan insan düşündüğü kadar akıllı değildir.
Show More (-1)
|