|
- This is a key point for us too.
- Bu bizim için de kilit bir noktadır.
- The two topics I have concentrated on today are of crucial importance for us at this time.
- Bugün üzerinde yoğunlaştığım iki konu şu anda bizim için hayati önem taşımaktadır.
- This dream has become a reality for us in Western Europe.
- Bu rüya Batı Avrupa'da bizim için gerçeğe dönüştü.
- For us the only solution is the intervention of the UN and the European Union in particular.
- Bizim için tek çözüm BM ve özellikle Avrupa Birliği'nin müdahalesidir.
- We believe such a development would make GATS even more of a trap for us.
- Böyle bir gelişmenin GATS'ı bizim için daha da büyük bir tuzak haline getireceğine inanıyoruz.
- That will be a big task for us because after all we need majorities in the population.
- Bu bizim için büyük bir görev olacak çünkü sonuçta nüfusun çoğunluğuna ihtiyacımız var.
- It is actually extremely important for us when an amendment is adopted or rejected by a single vote.
- Aslında bir değişikliğin tek bir oyla kabul edilmesi ya da reddedilmesi bizim için son derece önemlidir.
- That is the opportunity for us genuinely to resolve this problem once and for all.
- Bu, bizim için bu sorunu kesin olarak çözme fırsatıdır.
- It is an enormously important point for us to make.
- Bu bizim için son derece önemli bir noktadır.
- When Finland became a member of the EU, it was difficult for us to maintain important aid arrangements.
- Finlandiya AB'ye üye olduğunda, önemli yardım düzenlemelerini sürdürmek bizim için zordu.
- It is important for us to take the first step now.
- Şimdi ilk adımı atmamız bizim için önemli.
- What was of primary importance for us was finding a harmonised system for the calculation method.
- Bizim için öncelikli önem taşıyan husus, hesaplama yöntemi için uyumlaştırılmış bir sistem bulmaktı.
- For us, the preservation of Article 3 is an essential part of this reform.
- Bizim için 3. Maddenin korunması bu reformun önemli bir parçasıdır.
- For us, it is, however, these very things that go to the heart of the general interest.
- Ancak bizim için, genel menfaatin kalbine giden tam da bu şeylerdir.
- This principle of non-discrimination is vital for us.
- Ayrımcılık yapmama ilkesi bizim için hayati önem taşımaktadır.
- In our countries, there is one boat for every seven inhabitants, so this is an important source of employment for us.
- Ülkelerimizde her yedi kişiye bir tekne düşmektedir; dolayısıyla bu bizim için önemli bir istihdam kaynağıdır.
- This is in no way a party political issue for us.
- Bu bizim için hiçbir şekilde siyasi bir mesele değildir.
- For us, it is important for the EU to concentrate instead on areas in which it can really do some good.
- Bizim için AB'nin bunun yerine gerçekten iyi şeyler yapabileceği alanlara yoğunlaşması önemlidir.
- Russia is a big partner for us.
- Rusya bizim için büyük bir ortaktır.
- That too is an important point for us.
- Bu da bizim için önemli bir nokta.
- It is right for us to encourage competition but the timing, elements and basics have to be right.
- Rekabeti teşvik etmek bizim için doğrudur ancak zamanlama, unsurlar ve temeller doğru olmalıdır.
- For us, as socialists, stability is important.
- Sosyalistler olarak bizim için istikrar önemlidir.
- This was a challenge for us.
- Bu bizim için bir meydan okumaydı.
- It is not an option for us to be in the middle of activities, still, when the first new Members join.
- İlk yeni Üyeler katıldığında hala faaliyetlerin ortasında olmak bizim için bir seçenek değil.
- That is a fundamental principle for us which we hope will be fully respected in the next round.
- Bu bizim için temel bir ilkedir ve bir sonraki turda buna tam olarak riayet edileceğini umuyoruz.
- But for us, unfortunately, the Commission's proposals move in the completely opposite direction.
- Ancak ne yazık ki Komisyon'un önerileri bizim için tamamen ters yönde ilerliyor.
- To abolish this principle is to rob the European Union of its basis and, for us, this is unacceptable.
- Bu ilkeyi ortadan kaldırmak Avrupa Birliği'nin temelini ortadan kaldırmak demektir ve bizim için bu kabul edilemez.
- That, too, is important for us and I should like to highlight in particular the areas of asylum and immigration policy.
- Bu da bizim için önemlidir ve özellikle iltica ve göç politikası alanlarını vurgulamak isterim.
- For us the choice is to come or not; for the staff who work here the choice is somewhat different.
- Bizim için seçim gelmek ya da gelmemektir; burada çalışan personel için seçim biraz daha farklıdır.
- It would certainly be helpful for us to know what the Italian Presidency’s position is on this matter.
- İtalya Dönem Başkanlığı'nın bu konudaki tutumunun ne olduğunu bilmek bizim için kesinlikle faydalı olacaktır.
- It is an obligation for us to follow these cases very closely and to make sure that we act accordingly.
- Bu davaları çok yakından takip etmek ve buna uygun hareket ettiğimizden emin olmak bizim için bir yükümlülüktür.
- It will be a red line for us.
- Bu bizim için kırmızı çizgi olacaktır.
- In fact, we call on other powers to carry out this communication role for us.
- Aslında diğer güçleri de bu iletişim rolünü bizim için yerine getirmeye çağırıyoruz.
- The clear message for us is that producing mountains of glossy brochures is not getting the message across.
- Bizim için açık olan mesaj, dağlar kadar parlak broşürler üretmenin mesajı iletmeye yetmeyeceğidir.
- It goes without saying that that was not enough for us.
- Bunun bizim için yeterli olmadığını söylemeye gerek yok.
- That is why it is also extremely important for us to promote the application of European patent law.
- Bu nedenle Avrupa patent yasasının uygulanmasını teşvik etmek de bizim için son derece önemlidir.
- I hope that we will be able to demonstrate in our vote that this is what this is all about for us.
- Umarım ki oylarımızda bizim için önemli olanın bu olduğunu gösterebiliriz.
- This shows how important Lebanon is for us in the European Union.
- Bu da Lübnan'ın Avrupa Birliği'nde bizim için ne kadar önemli olduğunu göstermektedir.
- It might just as well be called Rumpelstiltskin; the important thing for us is what it does.
- Bunun adı Rumpelstiltskin de olabilirdi; bizim için önemli olan ne yaptığıdır.
- If we are unwilling to limit the catching capacity of the fleet, nature will do it for us.
- Filonun avlanma kapasitesini sınırlamak istemezsek doğa bunu bizim için yapacaktır.
- That is for us of primary importance.
- Bu bizim için birincil öneme sahiptir.
- For us in Germany and Austria, water is an extraordinarily important area.
- Almanya ve Avusturya'da bizim için su olağanüstü önemli bir alan.
- I hope that you can also satisfactorily answer this question for us.
- Umarım bu soruyu da bizim için tatmin edici bir şekilde yanıtlayabilirsiniz.
- The matter of the language regime was equally irksome for us.
- Dil rejimi konusu da bizim için aynı derecede can sıkıcıydı.
- There is the difficult issue of ethics which I do not wish to tackle, as this is an area of concern for us.
- Etik gibi zor bir konu var ki bu bizim için endişe verici bir alan olduğu için bu konuya girmek istemiyorum.
- From that point of view, it should be a lesson for us.
- Bu açıdan bakıldığında, bu bizim için bir ders olmalıdır.
- It is important for us to take the first step now.
- İlk adımı şimdi atmamız bizim için önemlidir.
- Year one is actually the big year of expenditure for us.
- Birinci yıl aslında bizim için büyük harcama yılıdır.
- Security of occupational pensions is the top priority for us.
- Mesleki emeklilik maaşlarının güvenliği bizim için en önemli önceliktir.
- Clearly, however, for us, this European constitutional process is not yet finished.
- Ancak bizim için bu Avrupa anayasal sürecinin henüz tamamlanmadığı açıktır.
- The clear message for us is that producing mountains of glossy brochures is not getting the message across.
- Bizim için açık olan mesaj, dağlar dolusu gösterişli broşür üretmenin mesajı iletmek için yeterli olmadığıdır.
- That is a dilemma for us.
- Bu bizim için bir ikilem.
- You could say that the arena is now entirely open for us in this area.
- Bu alanda arenanın artık bizim için tamamen açık olduğunu söyleyebiliriz.
- You have said correctly that this is a first step for us.
- Doğru bir şekilde bunun bizim için bir ilk adım olduğunu söylediniz.
- As you know, this agreement is a very important agreement for us.
- Bildiğiniz gibi bu anlaşma bizim için çok önemli bir anlaşmadır.
- The report raises the issue of the importance that Taiwan holds for us.
- Rapor, Tayvan'ın bizim için taşıdığı önemi gündeme getirmektedir.
- It is important for us to share our various experiences of linguistic diversity and language learning.
- Dilsel çeşitlilik ve dil öğrenimine ilişkin çeşitli deneyimlerimizi paylaşmamız bizim için önemlidir.
- He can be assured that it is a priority for us.
- Bunun bizim için bir öncelik olduğundan emin olabilir.
- Your Majesty, it is a great honour and a pleasure for us to welcome you to the European Parliament today.
- Majesteleri, bugün sizi Avrupa Parlamentosu'nda ağırlamak bizim için büyük bir onur ve zevktir.
- There is a challenge here for us.
- Burada bizim için bir meydan okuma var.
- Europe, for us, is social engineering, social responsibility and social sensitivities.
- Avrupa bizim için sosyal mühendislik, sosyal sorumluluk ve sosyal duyarlılıktır.
- It is of great importance for us to join forces in a common research programme.
- Ortak bir araştırma programında güçlerimizi birleştirmek bizim için büyük önem taşımaktadır.
- This shows how important Lebanon is for us in the European Union.
- Bu, Lübnan'ın Avrupa Birliği'nde bizim için ne kadar önemli olduğunu gösteriyor.
- I think that would be helpful for us.
- Bunun bizim için faydalı olacağını düşünüyorum.
- That would be good for us, and I hope it would be good for the next generation of leaders in Latin America.
- Bu bizim için iyi olacaktır ve umarım Latin Amerika'nın gelecek nesil liderleri için de iyi olacaktır.
- This is a major challenge and obligation for us.
- Bu bizim için büyük bir zorluk ve yükümlülüktür.
- The two topics I have concentrated on today are of crucial importance for us at this time.
- Bugün üzerinde durduğum iki konu şu anda bizim için hayati önem taşımaktadır.
- It is of great importance for us to be able to announce progress in the European climate policy in New Delhi.
- Yeni Delhi'de Avrupa iklim politikasında kaydedilen ilerlemeyi duyurabilmek bizim için büyük önem taşımaktadır.
- Its cultural diversity and its economic power, which is slowly developing once more, are important for us.
- Kültürel çeşitliliği ve yavaş yavaş yeniden gelişmekte olan ekonomik gücü bizim için önemlidir.
- This is really the main priority for me and for us.
- Bu benim ve bizim için gerçekten ana önceliktir.
- That is an advantage for us, too, not just for the east Europeans.
- Bu sadece Doğu Avrupalılar için değil, bizim için de bir avantajdır.
- Geneva, for us, will be the moment of truth.
- Cenevre, bizim için kader anı olacaktır.
- We must, however, realise that this will still be a great struggle for us.
- Ancak bunun bizim için hala büyük bir mücadele olacağının da farkında olmalıyız.
- It is therefore somewhat painful for us to have to make clear our present position on the issue of employees' salaries.
- Bu nedenle, çalışanların maaşları konusundaki mevcut tutumumuzu netleştirmek zorunda kalmak bizim için biraz acı verici.
- That is a dilemma for us.
- Bu bizim için bir ikilemdir.
- Lastly, a key priority area for us is the Common Foreign and Security Policy.
- Son olarak bizim için kilit öneme sahip bir alan da Ortak Dış ve Güvenlik Politikası'dır.
- Most importantly for us in Ireland, it gives us a considerable advantage in relation to the export market.
- İrlanda'da bizim için en önemlisi, ihracat pazarında bize önemli bir avantaj sağlamasıdır.
- That is not something for us to be happy about.
- Bu bizim için mutlu olunacak bir şey değil.
- TGV is not an option for us.
- TGV bizim için bir seçenek değil.
- Only when religious freedom is granted and only when these standards are applied can Vietnam become a partner for us.
- Ancak dini özgürlük sağlandığında ve bu standartlar uygulandığında Vietnam bizim için bir ortak olabilir.
- For us, an annual growth limit in peat is quite enough.
- Bizim için torfta yıllık büyüme limiti oldukça yeterli.
- It is an obligation for us to follow these cases very closely and to make sure that we act accordingly.
- Bu vakaları çok yakından takip etmek ve buna uygun hareket ettiğimizden emin olmak bizim için bir zorunluluktur.
- It will not work if we think that it will take care of itself or that the media will do it all for us.
- Her şeyin kendi kendine hallolacağını ya da medyanın bizim için her şeyi yapacağını düşünürsek bu işe yaramayacaktır.
- It will create problems for us, and we must discuss this.
- Bu bizim için sorun yaratacaktır ve bunu tartışmalıyız.
- Therefore, for us, the electoral turnout is of paramount importance.
- Bu nedenle bizim için seçimlere katılım büyük önem taşımaktadır.
- It is vital for us in the European Parliament to retain our influence at European level.
- Avrupa Parlamentosu olarak Avrupa düzeyindeki etkimizi korumak bizim için hayati önem taşımaktadır.
- You could say that the arena is now entirely open for us in this area.
- Bu alanda arenanın artık bizim için tamamen açık olduğunu söyleyebilirdiniz.
- Clearly, the Middle East is an area of major concern for us.
- Orta Doğu'nun bizim için büyük bir endişe kaynağı olduğu açıktır.
- I therefore think it important for us to highlight this issue.
- Bu nedenle bu konunun altını çizmenin bizim için önemli olduğunu düşünüyorum.
- So what was important for us?
- Peki bizim için önemli olan neydi?
- Keeping up with changing technology will always be a challenge for us.
- Değişen teknolojiye ayak uydurmak bizim için her zaman bir zorluk olacaktır.
- For us, the Members of the National Front, it is different.
- Bizim için, yani Ulusal Cephe üyeleri için durum farklı.
- That is why it is important for us to have obtained the activity-based budget.
- Bu nedenle faaliyet bazlı bütçeyi elde etmiş olmamız bizim için önemlidir.
- The most important issue for us in this context is the One China policy.
- Bu bağlamda bizim için en önemli konu Tek Çin politikasıdır.
- That would be good for us, and I hope it would be good for the next generation of leaders in Latin America.
- Bu bizim için iyi olur ve umarım Latin Amerika'daki gelecek nesil liderler için de iyi olur.
- The WTO will also have budgetary consequences for us in 2002.
- DTÖ'nün 2002 yılında bizim için bütçesel sonuçları da olacaktır.
- For us, with a few exceptions, it was not a success.
- Bizim için, birkaç istisna dışında, bir başarı değildi.
- But what is important is for us to maintain the employment strategy without chopping and changing.
- Ama önemli olan bizim için istihdam stratejisini kesip biçmeden sürdürmektir.
- Peace is vital for the Palestinians, for the Israelis, for the entire region and for us too.
- Barış Filistinliler için, İsrailliler için, tüm bölge için ve bizim için de hayati önem taşımaktadır.
- For us there are therefore always two options when we enter a discharge procedure.
- Dolayısıyla bizim için bir işten çıkarma prosedürüne girdiğimizde her zaman iki seçenek vardır.
- Therefore, for us using the annual growth in peat makes sense.
- Bu nedenle, bizim için turbadaki yıllık büyümeyi kullanmak mantıklıdır.
- It is very important for us to take a longer policy view of the situation already at this stage.
- Bu aşamada duruma daha uzun vadeli bir politika açısından bakmak bizim için çok önemlidir.
- This is a major challenge and obligation for us.
- Bu bizim için büyük bir zorluk ve yükümlülük.
- So it is extraordinarily important for us not to throw oil on the fire.
- Dolayısıyla ateşe benzin dökmemek bizim için fevkalade önemlidir.
- For us in Wales, in particular, there is a worrying under-spend in the gender-specific measures.
- Özellikle Galler'de bizim için, cinsiyete özel önlemlerde endişe verici bir yetersiz harcama söz konusudur.
- It is actually extremely important for us when an amendment is adopted or rejected by a single vote.
- Bir değişikliğin tek bir oyla kabul edilmesi ya da reddedilmesi bizim için son derece önemlidir.
- I would urge you once again to clarify the situation for us.
- Sizden bir kez daha durumu bizim için açıklığa kavuşturmanızı rica ediyorum.
- That is an appalling fact for us to take on board.
- Bu bizim için kabul edilmesi gereken korkunç bir gerçek.
- Our second partner is the EIB, which is an important partner for us.
- İkinci ortağımız ise bizim için önemli bir ortak olan AYB'dir.
- For us, the defence of these traditions has a very clear limit.
- Bizim için bu geleneklerin savunulmasının çok net bir sınırı vardır.
- There is the difficult issue of ethics which I do not wish to tackle, as this is an area of concern for us.
- Bizim için endişe verici bir alan olduğu için ele almak istemediğim zor bir etik meselesi var.
- That is why it is absolutely crucial for us to include these express services, this sprinter class, in this regulation.
- Bu nedenle, bu ekspres hizmetleri, bu sprinter sınıfını bu yönetmeliğe dahil etmek bizim için kesinlikle çok önemlidir.
- The resolutions on Agenda 2000 are for us the binding foundation.
- Gündem 2000'e ilişkin kararlar bizim için bağlayıcı temeldir.
- The inclusion of supply-chain responsibility for us is crucial.
- Tedarik zinciri sorumluluğunun dahil edilmesi bizim için çok önemlidir.
- We must, however, realise that this will still be a great struggle for us.
- Bununla birlikte, bunun bizim için hala büyük bir mücadele olacağının farkına varmalıyız.
- I think it is important for us to know what he thinks.
- Bence onun ne düşündüğünü bilmek bizim için önemli.
- But it is not enough for us to have separate programmes and projects, welcome as those may be.
- Ancak, her ne kadar hoş karşılansa da, ayrı program ve projelere sahip olmak bizim için yeterli değildir.
- The matter of the language regime was equally irksome for us.
- Dil rejimi konusu da bizim için aynı derecede rahatsız ediciydi.
- For us, CITES would be useful as a complement to CAMELAR.
- Bizim için CITES, CAMELAR'ı tamamlayıcı bir unsur olarak faydalı olacaktır.
- It is very important for us to recognise that this resolution is being debated here today at a very important time.
- Bu kararın bugün burada çok önemli bir zamanda tartışıldığını kabul etmek bizim için çok önemlidir.
- Would the Commission map this out for us soon?
- Komisyon bunu bizim için yakında açıklayabilir mi?
- That is why it is important for us not to adopt provisions that are ambiguous.
- Bu nedenle muğlak hükümler benimsememek bizim için önemlidir.
- The report raises the issue of the importance that Taiwan holds for us.
- Rapor, Tayvan'ın bizim için taşıdığı önem konusunu gündeme getiriyor.
- This is creating problems for us.
- Bu bizim için sorun yaratıyor.
- The resolutions on Agenda 2000 are for us the binding foundation.
- Gündem 2000 kararları bizim için bağlayıcı bir temeldir.
- This is really the main priority for me and for us.
- Bu benim ve bizim için gerçekten temel önceliktir.
- There are great lessons there for us in the Convention and in the IGC.
- Sözleşme'de ve Hükûmetlerarası Konferans'da bizim için büyük dersler var.
- Yet in Latvia, this was a highly sensitive issue, just as agricultural policy is for us.
- Ancak Letonya'da bu, tıpkı tarım politikasının bizim için olduğu gibi son derece hassas bir konuydu.
- It will not work if we think that it will take care of itself or that the media will do it all for us.
- Eğer bunun kendi kendine hallolacağını ya da medyanın bizim için her şeyi yapacağını düşünürsek bu işe yaramayacaktır.
- I would be grateful if the Bureau could clarify matters for us.
- Büro bizim için meseleleri açıklığa kavuşturabilirse minnettar olurum.
- I regard that higher profile as being very important, because this is a new departure for us.
- Bu yüksek profilin çok önemli olduğunu düşünüyorum çünkü bu bizim için yeni bir başlangıç.
- It is important here for us to have flexible transition times.
- Burada esnek geçiş sürelerine sahip olmak bizim için önemlidir.
- I hope we have all been able to fortify ourselves with the delicious Dutch herrings that have been provided for us.
- Umarım hepimiz bizim için sağlanan lezzetli Hollanda ringa balıklarıyla kendimizi güçlendirebilmişizdir.
- For us, it is important that the EU instead concentrate on a small number of areas in which it can really do some good.
- Bizim için AB'nin bunun yerine gerçekten iyi şeyler yapabileceği az sayıda alana odaklanması önemlidir.
- For us, energy is an absolutely essential requirement and access to it a fundamental right.
- Bizim için enerji kesinlikle temel bir ihtiyaçtır ve ona erişim de temel bir haktır.
- It is a question of credibility for us.
- Bu bizim için bir güvenilirlik meselesi.
- There is a dilemma here for us and cause for concern.
- Burada bizim için bir ikilem ve endişe kaynağı var.
- For us, it was exclusively legal considerations that mattered.
- Bizim için önemli olan yalnızca yasal hususlardı.
- That was a task for us here in Parliament.
- Bu Parlamento'da bizim için bir görevdi.
- For us, that too is a significant act of politics and not merely a gesture.
- Bizim için bu da sadece bir jest değil, önemli bir siyasi eylemdir.
- This morning you introduced this topic for us.
- Bu sabah bu konuyu bizim için açtınız.
- It is important for us to demonstrate our concern in this area.
- Bu alandaki endişelerimizi ortaya koymamız bizim için önemlidir.
- That was a task for us here in Parliament.
- Bu bizim için burada, Parlamento'da bir görevdi.
- It is a great honour and a pleasure for us to welcome you to the European Parliament today.
- Bugün sizleri Avrupa Parlamentosunda ağırlamak bizim için büyük bir onur ve zevktir.
- The real work therefore starts here, not only for the Commission staff but also for us.
- Dolayısıyla asıl iş burada başlıyor, sadece Komisyon personeli için değil bizim için de.
- I believe that this is the first objective for us to pursue.
- Bunun bizim için takip edilmesi gereken ilk hedef olduğuna inanıyorum.
- The second is that, for us, liberalisation in sectors such as energy is not an end itself.
- İkincisi, bizim için enerji gibi sektörlerde serbestleşme kendi başına bir amaç değildir.
- It is important for us to remember Ukraine, which is a very important country in Europe.
- Avrupa'da çok önemli bir ülke olan Ukrayna'yı hatırlamak bizim için önemlidir.
- That is why it is really important for us to consider what we want to stand up for.
- Bu nedenle neyi savunmak istediğimizi düşünmek bizim için gerçekten önemli.
- The reunification of Eastern and Western Europe is for us an historical challenge.
- Doğu ve Batı Avrupa'nın yeniden birleşmesi bizim için tarihi bir meydan okumadır.
- For us, transparency in the EU's work is important when it comes to all the institutions.
- Bizim için AB'nin çalışmalarında şeffaflık, tüm kurumlar söz konusu olduğunda önemlidir.
- This is a meaningful message for us to stress at the moment.
- Bu bizim için şu anda vurgulanması gereken anlamlı bir mesajdır.
- For us, this is a question of principle and we cannot abandon this demand.
- Bizim için bu bir ilke meselesidir ve bu talebimizden vazgeçemeyiz.
- It is therefore somewhat painful for us to have to make clear our present position on the issue of employees' salaries.
- Bu nedenle, çalışanların maaşları konusundaki mevcut pozisyonumuzu açıklamak zorunda kalmak bizim için biraz acı verici.
- Could the President of the Commission clarify for us what this sentence means?
- Komisyon Başkanı bu cümlenin ne anlama geldiğini bizim için açıklayabilir mi?
- It is particularly important for us to have a clear definition of political responsibility.
- Siyasi sorumluluğun net bir şekilde tanımlanması bizim için özellikle önemlidir.
- At the moment, we are still in shock and this shock is at once good and bad for us.
- Şu anda hala şoktayız ve bu şok bizim için hem iyi hem de kötü.
- That, though, is quite a commitment for us, and even for our grandchildren.
- Ancak bu bizim için ve hatta torunlarımız için büyük bir taahhüttür.
- It is important for us to have a strong and independent OLAF.
- Güçlü ve bağımsız bir Avrupa Dolandırıcılıkla Mücadele Bürosu'na sahip olmak bizim için önemlidir.
- For us the pyres were not on the television screen, they were over the garden fence.
- Bizim için ateşler televizyon ekranında değil, bahçe çitlerinin üzerindeydi.
- I think that the message concerning the political importance that this question holds for us has got through.
- Bu sorunun bizim için taşıdığı siyasi öneme ilişkin mesajın yerine ulaştığını düşünüyorum.
- It is important for us to remember that this is a framework.
- Bunun bir çerçeve olduğunu unutmamak bizim için önemlidir.
- These initiatives may well be a good thing in themselves, but they are increasingly creating problems for us.
- Bu girişimler kendi içlerinde iyi bir şey olabilir, ancak bizim için giderek daha fazla sorun yaratıyorlar.
- However, we have, yet again, chosen to waste an opportunity, at least for us, to uphold a democratic principle.
- Bununla birlikte bir kez daha, en azından bizim için, demokratik bir ilkeyi destekleme fırsatını heba etmeyi seçtik.
- That means having rules that are observed, for them as well as for us.
- Bu, bizim için olduğu kadar onlar için de uyulması gereken kurallara sahip olmak anlamına gelir.
- It is a good opportunity for us to present our country.
- Ülkemizi tanıtmak bizim için iyi bir imkan.
- He was always on our side and worked very hard for us.
- Her zaman yanımızdaydı ve bizim için çok sıkı çalıştı.
- For us, moving in together was absolutely the right decision.
- Bizim için birlikte yaşamak kesinlikle doğru bir karardı.
- It's shining for us, like that first night.
- Bizim için ışıldıyor, tıpkı o ilk geceki gibi.
- It's hard for us to think of a planet as a neighbour.
- Bir gezegeni komşumuz olarak düşünmek bizim için zor.
- So for us to resist means to first transform ourselves.
- Dolayısıyla direnmek bizim için önce kendimizi dönüştürmek anlamına gelir.
- It's hard for us to think of a planet as a neighbour.
- Bizim için bir gezegeni komşu olarak görmek güç.
- As I said, this was an easy decision for us.
- Dediğim gibi, bu bizim için kolay bir karar oldu.
- He was always on our side and worked very hard for us.
- Her zaman bizim tarafımızdaydı ve bizim için çok çalıştı.
- At this point, the blame game does nothing for us.
- Sonunda, bu suçlama, bizim için bir şey yapmıyor.
- For us, moving in together was absolutely the right decision.
- Bizim için beraber eve çıkmak kesinlikle doğru bir seçimdi.
- As I said, this was an easy decision for us.
- Dediğim gibi bu bizim için kolay bir karardı.
- The only thing it does faithfully for us is break down.
- Bizim için sadakatle yaptığı tek şey yıkmaktır.
- So for us to resist means to first transform ourselves.
- Yani bizim için direnmek demek, önce kendimizi dönüştürmek demektir.
- Tom told me he'd do that for us.
- Tom bunu bizim için yapacağını söyledi.
- It was very generous of you to buy all these things for us.
- Bütün bunları bizim için satın alman çok cömertçe.
- The teacher interpreted the sentence for us.
- Öğretmen bizim için cümleyi yorumladı.
- I want you to know I appreciate all you've done for us.
- Bizim için yaptığınız her şeyi takdir ettiğimi bilmenizi istiyorum.
- Tom made it clear that he didn't want to work for us.
- Tom bizim için çalışmak istemediğini açıkça belirtti.
- Tom will handle that for us.
- Tom bunu bizim için halledecek.
- It is very important for us to know each other.
- Birbirimizi tanımamız bizim için çok önemli.
- I don't think Tom will do that for us.
- Tom'un bunu bizim için yapacağını sanmıyorum.
- This is a slap in the face for us.
- Bu bizim için bir tokat.
- Tom seems to be willing to do that for us.
- Tom bunu bizim için yapmaya istekli görünüyor.
- Aren't you still working for us?
- Sen hâlâ bizim için çalışmıyor musun?
- Tom has been working for us for some time.
- Tom bir süredir bizim için çalışıyor.
- I appreciate everything you've done for us.
- Bizim için yaptığın her şeyi takdir ediyorum.
- Today is a holy day for us.
- Bugün bizim için kutsal bir gündür.
- What's in it for us?
- Onun içinde bizim için ne var?
- Can you do that for us?
- Bunu bizim için yapabilir misin?
- We should probably ask Tom to do that for us.
- Muhtemelen Tom'dan onu bizim için yapmasını rica etmemiz gerek.
- Tom cooks for us every day.
- Tom her gün bizim için yemek pişirir.
- The doorman will call a taxi for us.
- Kapıcı bizim için bir taksi çağıracak.
- I'm not sure that I want Tom working for us.
- Tom'un bizim için çalışmasını istediğimden emin değilim.
- The place is too small for us.
- Yer bizim için çok küçük.
- Tom knows what's best for us.
- Tom bizim için en iyisini bilir.
- Tom agreed to work for us.
- Tom bizim için çalışmaya razı oldu.
- What's in it for us?
- Bizim için ne var?
- There's nothing here for us.
- Burada bizim için hiçbir şey yok.
- I know the situation is very difficult for us.
- Durumun bizim için çok zor olduğunu biliyorum.
- The house is small, but it's enough for us.
- Ev küçük fakat bizim için yeterli.
- I have to do what I think is best for us.
- Bizim için en iyi olduğunu düşündüğüm şeyi yapmalıyım.
- It's dangerous for us to stay here.
- Burada kalmak bizim için tehlikelidir.
- Tom is going to take care of everything for us.
- Tom bizim için her şeyle ilgilenecek.
- Tom often does that for us.
- Tom sıklıkla bunu bizim için yapar.
- Tom has made coffee for us.
- Tom bizim için kahve yaptı.
- For us tourism is very important.
- Bizim için turizm çok önemli.
- It was sweet of you to do this for us.
- Bunu bizim için yapman çok hoş.
- It's ideal for us.
- Bizim için ideal.
- That house is small, but it's big enough for us.
- Bu ev küçük ama bizim için yeterince büyük.
- They've got something for us.
- Bizim için bir şeyleri var.
- The house is small, but it's enough for us.
- Ev küçük ama bizim için yeterli.
- Can Tom buy that for us?
- Tom bunu bizim için satın alabilir mi?
- This is a very important day for us.
- Bu bizim için çok önemli bir gün.
- Tom has worked for us for three years.
- Tom üç yıldır bizim için çalışıyor.
- Tom has brought presents for us.
- Tom bizim için hediyeler getirdi.
- Tom has already done a lot for us.
- Tom zaten bizim için çok şey yaptı.
- Tom offered to do that for us.
- Tom onu bizim için yapmayı önerdi.
- Can you get tickets for us?
- Bizim için bilet alabilir misin?
- The statistical data presented in her paper is of great use for us in estimating the frequency of the movement.
- Onun raporunda sunulan istatistiki veriler hareketin sıklığını tahmin etmede bizim için çok faydalı.
- I asked Tom to do that for us.
- Tom'un onu bizim için yapmasını istedim.
- Tom wasn't working for us at that time.
- Tom o zamanlar bizim için çalışmıyordu.
- My older brother did all the preparation for us.
- Ağabeyim bizim için bütün hazırlığı yaptı.
- How long did you work for us?
- Bizim için ne kadar çalıştın?
- Tom promised me that he'd do that for us.
- Tom bunu bizim için yapacağına söz vermişti.
- Tom and I had hoped you could do that for us.
- Tom ve ben bunu bizim için yapabileceğini umuyorduk.
- They left that for us.
- Onlar bunu bizim için bıraktılar.
- My uncle brought a new TV set for us.
- Amcam bizim için yeni bir televizyon getirdi.
- He did what he promised to do for us.
- O bizim için yapmaya söz verdiği şeyi yaptı.
- Tom stands up for us.
- Tom bizim için ayağa kalktı.
- Tom made the decision for us.
- Tom bizim için karar verdi.
- I think Tom is doing a pretty good job for us.
- Bence Tom bizim için oldukça iyi bir iş çıkarıyor.
- This one is for us.
- Bu bizim için.
- Nothing comes easy for us.
- Bizim için hiçbir şey kolay değil.
- Tom is making stew for us.
- Tom bizim için güveç yapıyor.
- Did you know Tom before he came to work for us?
- Bizim için çalışmaya gelmeden önce Tom'u tanıyor muydun?
- Do you think Tom might do that for us?
- Tom'un bizim için onu yapabileceğini düşünüyor musun?
- I know you're working for us.
- Bizim için çalıştığını biliyorum.
- My older brother did all the preparation for us.
- Bizim için bütün hazırlıkları ağabeyim yaptı.
- Can we count on Tom to do that for us?
- Tom'un bunu bizim için yapacağına güvenebilir miyiz?
- Who'll buy that for us?
- Bunu bizim için kim alacak?
- I think we should ask Tom to do that for us.
- Sanırım Tom'dan onu bizim için yapmasını istememiz gerek.
- If you decided to work for us we would pay you twice as much.
- Eğer bizim için çalışmaya karar verirsen, sana iki katı ödeme yaparız.
- You worked for us, didn't you?
- Bizim için çalıştın, değil mi?
- It's important for us to think about the future of the world.
- Dünyanın geleceğini düşünmemiz bizim için önemlidir.
- Can you come work for us?
- Gelip bizim için çalışabilir misin?
- Today is a holy day for us.
- Bugün bizim için kutsal bir gün.
- This is extremely hard for us.
- Bu bizim için son derece zordur.
- That's too expensive for us.
- O bizim için fazla pahalı.
- Tom always does that for us.
- Tom bunu bizim için hep yapar.
- It's all over for us.
- Bizim için artık yolun sonu.
- Tom started working for us last Monday.
- Tom geçen pazartesi günü bizim için çalışmaya başladı.
- Tom did that for us for quite a few years.
- Tom bunu bizim için birkaç yıl boyunca yaptı.
- I think this is good for us.
- Bunun bizim için iyi olduğunu düşünüyorum.
- Tom often buys food for us.
- Tom bizim için sık sık yemek alır.
- I'd like to thank you again for everything you've done for us.
- Bizim için yaptığınız her şey için size tekrar teşekkür etmek istiyorum.
- Everything that they did was for us.
- Yaptıkları her şey bizim içindi.
- Tom is willing to do that for us.
- Tom bunu bizim için yapmaya istekli.
- It was a difficult year for us.
- Bizim için zor bir yıldı.
- Tom started working for us last Monday.
- Tom geçen pazartesi bizim için çalışmaya başladı.
- Tom cooks for us.
- Tom bizim için yemek yapıyor.
- My uncle bought a new television for us.
- Amcam bizim için yeni bir televizyon aldı.
- I bet Tom will do that for us.
- Tom'un onu bizim için yapacağına eminim.
- Tom sacrificed his life for us.
- Tom bizim için hayatını feda etti.
- It is becoming important for us to know how to use a computer.
- Bir bilgisayarın nasıl kullanılacağını bilmemiz bizim için önemli hale geliyor.
- Tom did everything for us.
- Tom bizim için her şeyi yaptı.
- I want you to know I appreciate all you've done for us.
- Bizim için yaptıklarını takdir ettiğimi bilmeni isterim.
- Could you sing for us?
- Bizim için şarkı söyleyebilir misin?
- Thank you for everything you did for us.
- Bizim için yaptığın her şey için teşekkür ederim.
- I've planned a wonderful meal for us.
- Bizim için harika bir yemek planladım.
- Tom hasn't done anything for us yet.
- Tom henüz bizim için hiçbir şey yapmadı.
- Tom really stepped up for us.
- Tom gerçekten bizim için adım attı.
- We'll never forget what you've done for us.
- Bizim için yaptıklarını asla unutmayacağız.
- There must be a way we can convince Tom to work for us.
- Tom'u bizim için çalışmaya ikna etmenin bir yolu olmalı.
- It's ideal for us.
- Bizim için idealdir.
- Tom set up a meeting for us.
- Tom bizim için bir toplantı ayarladı.
- Tom will fix that for us.
- Tom onu bizim için halleder.
- We have someone working for us named Tom Jackson.
- Bizim için çalışan Tom Jackson adında biri var.
- I bet Tom will do that for us.
- Eminim Tom bunu bizim için yapacaktır.
- My uncle brought a new TV set for us.
- Dayım bizim için yeni bir TV seti getirdi.
- Did you buy these for us?
- Bunları bizim için mi aldın?
- I want Tom to do that for us.
- Tom'un bunu bizim için yapmasını istiyorum.
- It was easy for us to find Jane.
- Jane'i bulmak bizim için kolay oldu.
- Wouldn't it be nice if they did that for us?
- Onu bizim için yapsalar hoş olmaz mıydı?
- Tom doesn't want to continue working for us.
- Tom bizim için çalışmaya devam etmek istemiyor.
- Tom used to work for us.
- Tom eskiden bizim için çalışırdı.
- Please reserve this table for us.
- Lütfen bu masayı bizim için ayırın.
- It works for us.
- Bizim için çalışıyor.
- We had hoped that you could do that for us.
- Bunu bizim için yapabileceğini ummuştuk.
- Do you think Tom would be willing to sing for us?
- Sence Tom bizim için şarkı söylemekte istekli olur mu?
- Tom often does that for us.
- Tom bunu bizim için sık sık yapar.
- Let's see what Tom can do for us.
- Bakalım Tom bizim için ne yapabilecek.
- It wouldn't be all that difficult for us to do what Tom wants us to do.
- Tom'un yapmamızı istediği şeyi yapmak bizim için o kadar da zor olmaz.
- Tom said Mary is going to do that for us.
- Tom Mary'nin bunu bizim için yapacağını söyledi.
- She did what she promised to do for us.
- Bizim için yapmaya söz verdiği şeyi yaptı.
- Could you do that for us?
- Onu bizim için yapabilir miydiniz?
- They left that for us.
- Bunu bizim için bırakmışlar.
- He's going to testify for us.
- O bizim için ifade verecek.
- It is becoming important for us to know how to use a computer.
- Bilgisayar kullanmayı bilmek bizim için önemli hale geliyor.
- Mom bought a puppy for us.
- Annem bizim için bir köpek yavrusu aldı.
- Tom has agreed to do that for us.
- Tom onu bizim için yapmayı kabul etti.
- I wonder if I should just pretend to appreciate the dinner that Mary made for us.
- Acaba Mary'nin bizim için yaptığı yemeğe müteşekkir olmuş gibi mi yapmalıyım?
- I was hoping you'd consider working for us.
- Bizim için çalışmayı düşüneceğini umuyordum.
- Tom seldom does that for us.
- Tom bunu bizim için nadiren yapar.
- Do you know whether or not Tom is going to sing for us tonight?
- Bu gece Tom'un bizim için şarkı söyleyip söylemeyeceğini biliyor musun?
- I think we should ask Tom to sing for us.
- Bence Tom'dan bizim için şarkı söylemesini rica etmeliyiz.
- I did that for us.
- Bunu bizim için yaptım.
- I think this is good for us.
- Bence bu bizim için iyi.
- She cooked vegetable soup for us.
- Bizim için sebze çorbası pişirdi.
- Maybe Tom can do that for us.
- Belki Tom bunu bizim için yapabilir.
- Could you buy that for us?
- Bunu bizim için alır mısın?
- It's important for us to do that.
- Bunu yapmak bizim için önemli.
- He doesn't work for us anymore.
- Artık bizim için çalışmıyor.
- This room is too small for us.
- Bu oda bizim için çok küçük.
- Can you clarify this for us?
- Bunu bizim için açıklayabilir misin?
- Tom and I had hoped you could do that for us.
- Tom ve ben bunu bizim için yapmanı umuyorduk.
- We're lucky to have Tom working for us.
- Tom bizim için çalıştığı için şanslıyız.
- Tom isn't the type of person I want working for us.
- Tom bizim için çalışmasını isteyeceğim türden biri değil.
- Tom will do everything for us.
- Tom bizim için her şeyi yapar.
- It's been a bad week for us.
- Bizim için kötü bir hafta oldu.
- Why are you always the one deciding everything for us?
- Neden bizim için her şeye karar veren hep sen oluyorsun?
- I'll ask Tom to buy some tickets for us.
- Tom'dan bizim için bilet almasını isteyeceğim.
- We need you to do that for us.
- Onu bizim için yapmana ihtiyacımız var.
- Tom has also written many articles for us.
- Tom da bizim için birçok makale yazdı.
- I think we should ask Tom to do that for us.
- Bence Tom'dan bunu bizim için yapmasını istemeliyiz.
- We need more people like Tom working for us.
- Tom gibi bizim için çalışan daha fazla insana ihtiyacımız var.
- Tom sang for us.
- Tom bizim için şarkı söyledi.
- Thank you for all you've done for us.
- Bizim için yaptığınız her şey için size teşekkür ederim.
- It is an honor for us.
- Bu bizim için bir onurdur.
- I bought this for us.
- Bunu bizim için aldım.
- She will take care of everything for us.
- Bizim için her şeyle ilgilenecek.
- Tom is still reluctant to do that for us.
- Tom, bunu bizim için yapmaya hâlâ isteksiz.
- This is a fortune for us.
- Bu bizim için bir servet.
- Wouldn't it be nice if they did that for us?
- Bunu bizim için yapsalar güzel olmaz mıydı?
- Tom will take care of everything for us.
- Tom bizim için her şeyle ilgilenecek.
- I'll get Tom to do that for us.
- Tom'a bunu bizim için yaptıracağım.
- Tom agreed to work for us.
- Tom bizim için çalışmayı kabul etti.
- Pray for us.
- Bizim için dua et.
- Why are you doing all this for us?
- Neden bütün bunları bizim için yapıyorsun?
- They were waiting for us.
- Bizim için bekliyorlardı.
- It'll be easy for us to do that.
- Bunu yapmak bizim için kolay olacak.
- English is not easy for us.
- İngilizce bizim için kolay değildir.
- You did some work for us a couple of years ago.
- Birkaç yıl önce bizim için bazı işler yapmıştın.
- Tom has done a good job for us.
- Tom bizim için iyi bir iş yaptı.
- I've got some coffee for us.
- Bizim için kahvem var.
- What've you got for us?
- Bizim için ne aldın?
- I could ask Tom to babysit for us tonight.
- Bu gece Tom'dan bizim için çocuğa bakmasını isteyebilirim.
- Have you got any other fun facts for us?
- Bizim için başka eğlenceli bilgileriniz var mı?
- What else can you do for us?
- Bizim için başka ne yapabilirsiniz?
- I made a snack for us.
- Bizim için atıştırmalık bir şeyler hazırladım.
- The school will provide tents for us.
- Okul bizim için çadır temin edecek.
- We lost our cat and Tom found it for us.
- Kedimizi kaybettik ve Tom onu bizim için buldu.
- I thought Tom would make snacks for us.
- Tom'un bizim için atıştırmalıklar hazırlayacağını düşündüm.
- Tom worked for us for about three years.
- Tom bizim için yaklaşık üç yıl çalıştı.
- This work is hard for us.
- Bu iş bizim için zor.
- This wasn't an easy decision for us.
- Bu bizim için kolay bir karar değildi.
- Tom always does that for us.
- Tom her zaman bunu bizim için yapar.
- I wish we had more people like Tom working for us.
- Keşke Tom gibi daha çok insan bizim için çalışsaydı.
- Wait for us, Tom.
- Bizim için bekle, Tom.
- We don't know what the future holds for us.
- Geleceğin bizim için ne getireceğini bilmiyoruz.
- We need you to do that for us.
- Bunu bizim için yapman gerek.
- We need more people like Tom working for us.
- Tom gibi daha çok insanın bizim için çalışmasına ihtiyacımız var.
- It won't be easy for us to do that.
- Bunu yapmak bizim için kolay olmayacak.
- You've done a lot for us already.
- Zaten bizim için çok şey yaptın.
- Tom bought that for us.
- Tom onu bizim için aldı.
- Tom seems to be willing to do that for us.
- Tom bizim için bunu yapmaya istekli görünüyor.
- He sometimes makes dinner for us.
- Bazen bizim için akşam yemeği yapar.
- She prepared a wonderful meal for us.
- Bizim için harika bir yemek hazırladı.
- How is that good for us?
- O bizim için ne kadar iyi?
- They're preparing a meal for us.
- Bizim için yemek hazırlıyorlar.
- Would you do that for us?
- Bunu bizim için yapar mısın?
- Someone seems to have done that for us already.
- Birisi bunu bizim için çoktan yapmış gibi görünüyor.
- It's dangerous for us to stay here.
- Burada kalmak bizim için tehlikeli.
- Tom is still reluctant to do that for us.
- Tom bunu bizim için yapmak konusunda hâlâ isteksiz.
- I have to do what I think is best for us.
- Bizim için iyi olduğunu düşündüğüm şeyi yapmak zorundayım.
- My older brother made all the preparations for us.
- Bizim için tüm hazırlıkları ağabeyim yaptı.
- Tom asked Mary to do that for us.
- Tom Mary'den onu bizim için yapmasını istedi.
- I thought Tom might sing a couple of songs for us.
- Tom'un bizim için birkaç şarkı söyleyebileceğini düşündüm.
- It was difficult for us to figure out how it works.
- Nasıl çalıştığını anlamak bizim için zor oldu.
- I don't think that it's important for us to do that.
- Bunu yapmamızın bizim için önemli olduğunu sanmıyorum.
- Tom often buys food for us.
- Tom sık sık bizim için yiyecek alır.
- This Chinese book is not too difficult for us.
- Bu Çince kitap bizim için çok zor değildir.
- Can Tom do that for us today?
- Tom bugün bizim için bunu yapabilir mi?
- They're coming for us.
- Onlar bizim için geliyor.
- Don't you think you can do that for us?
- Bunu bizim için yapabileceğini düşünmüyor musun?
- We need more men like Tom working for us.
- Bizim için çalışan Tom gibi daha çok adama ihtiyacımız var.
- You've done so much for us already.
- Bizim için halihazırda çok şey yaptın.
- Is Tom the right coach for us?
- Bizim için doğru çalıştırıcı Tom mu?
- If you decide to work for us, we will pay you twice as much.
- Eğer bizim için çalışmaya karar verirsen, sana iki kat fazla ödeme yapacağız.
- Tom has also written many articles for us.
- Tom bizim için birçok makale de yazdı.
- Tom promised to do that for us.
- Tom bunu bizim için yapacağına söz verdi.
- The long voyage was a trial for us.
- Uzun yolculuk bizim için bir sınavdı.
- I'm happy to hear you're still working for us.
- Hâlâ bizim için çalıştığını duyduğuma sevindim.
- Tom is going to do that for us.
- Tom bunu bizim için yapacak.
- Officially, he works for us as an interpreter.
- Resmi olarak, bizim için tercüman olarak çalışıyor.
- It was inevitable for us to lose.
- Kaybetmek bizim için kaçınılmazdı.
- Tom sometimes makes dinner for us.
- Tom bazen bizim için akşam yemeği yapar.
- Tom didn't do that for us.
- Tom bunu bizim için yapmadı.
- As everyone knows, today is a very significant day for us.
- Herkesin bildiği gibi bugün bizim için çok önemli bir gün.
- I wonder if I should just pretend to appreciate the dinner that Mary made for us.
- Acaba Mary'nin bizim için yaptığı yemeğe müteşekkirmiş gibi mi davranmalıyım?
- I'm glad you've done this for us.
- Bunu bizim için yaptığına sevindim.
- It hasn't been easy for us to adapt.
- Uyum sağlamak bizim için kolay olmadı.
- Tom did a lot for us, but he could've done much more.
- Tom bizim için çok şey yaptı ama daha fazlasını da yapabilirdi.
- Tom started working for us when he was only thirteen.
- Tom daha on üç yaşındayken bizim için çalışmaya başladı.
- Nothing comes easy for us.
- Bizim için hiçbir şey kolay gelmiyor.
- Tom will buy that for us.
- Tom onu bizim için satın alacak.
- I wish I could've persuaded Tom to do that for us.
- Keşke Tom'u bunu bizim için yapmaya ikna edebilseydim.
- What's Tom going to do for us?
- Tom bizim için ne yapacak?
- It is important for us to choose good friends.
- İyi arkadaşlar seçmek bizim için önemli.
- This is for us.
- Bu bizim için.
- Did you buy anything for us?
- Bizim için bir şey aldın mı?
- I didn't do it for us.
- Ben onu bizim için yapmadım.
- Tom is going to ask Mary to do that for us.
- Tom Mary'den bunu bizim için yapmasını isteyecek.
- She provided a good dinner for us.
- Bizim için güzel bir akşam yemeği hazırladı.
- I didn't do it for us.
- Bunu bizim için yapmadım.
- Tom really stepped up for us.
- Tom gerçekten bizim için hızlandırdı.
- I'd just like to thank all of you for what you've done for us.
- Bizim için yaptıklarınızdan dolayı hepinize teşekkür etmek istiyorum.
- We should get Tom to do that for us.
- Bunu bizim için Tom'a yaptırmalıyız.
- Sami was happy for us.
- Sami bizim için mutluydu.
- Jack is busy cooking for us.
- Jack, bizim için yemek yapmakla meşgul.
- Would you do it for us?
- Bunu bizim için yapar mısın?
- I appreciate everything Tom has done for us.
- Tom'un bizim için yaptığı her şeyi takdir ediyorum.
- Tom is going to take care of that for us.
- Tom bizim için bununla ilgilenecek.
- That's very difficult for us.
- Bu bizim için çok zor.
- Tom will take care of everything for us.
- Tom bizim için her şeyi halledecek.
- This house is too big for us.
- Bu ev bizim için çok büyük.
- Tom made coffee for us.
- Tom bizim için kahve yaptı.
- Let's ask Tom to do that for us.
- Tom'dan bunu bizim için yapmasını isteyelim.
- That was a big win for us.
- Bizim için büyük bir zaferdi.
- We should ask Tom to come work for us.
- Tom'dan bizim için çalışmasını istemeliyiz.
- Whenever my uncle comes, he brings some nice things for us.
- Amcam ne zaman gelse, bizim için güzel şeyler getirir.
- You've done so much for us already.
- Zaten bizim için çok şey yaptın.
- Would Tom really sing for us?
- Tom bizim için gerçekten şarkı söyler mi?
- Do you know what this means for us?
- Bunun bizim için ne anlama geldiğini biliyor musun?
- I'm sure they'll come back for us.
- Bizim için döneceklerinden eminim.
- Mom bought a puppy for us.
- Annem bizim için bir köpek yavrusu satın aldı.
- That's too expensive for us.
- Bizim için çok pahalı.
- Are you going to sing for us?
- Bizim için şarkı söyleyecek misin?
- Your assistance is indispensable for us.
- Yardımınız bizim için çok önemlidir.
- It would be great if you could sing for us.
- Bizim için şarkı söylersen harika olur.
- Tom seldom does that for us.
- Tom onu nadiren bizim için yapar.
- He made a desk and two benches for us.
- Bizim için bir masa ve iki bank yaptı.
- I've have already ordered a pizza and a couple of drinks for us.
- Zaten bizim için bir pizza ve birkaç içki ısmarladım.
- Tom has done a great job for us.
- Tom bizim için harika bir iş çıkardı.
- Tom is willing to do that for us.
- Tom bunu bizim için yapmaya hazır.
- Tom made some sandwiches for us.
- Tom bizim için sandviç yaptı.
- Tom has done everything for us already.
- Tom zaten her şeyi bizim için yaptı.
- We have good people working for us.
- Bizim için çalışan iyi insanlar var.
- For us, English is more difficult than Spanish.
- Bizim için İngilizce İspanyolcadan daha zor.
- Tom works for us.
- Tom bizim için çalışır.
- I might be able to convince Tom to dance for us.
- Tom'u bizim için dans etmeye ikna edebilirim.
- Tom says he'll wait for us.
- Tom bizim için bekleyeceğini söylüyor.
- She sang a Japanese song for us.
- Bizim için Japonca bir şarkı söyledi.
- Tom made some sandwiches for us.
- Tom bizim için birkaç sandviç yaptı.
- Do you think Tom would be willing to dance for us?
- Sence Tom bizim için dans etmeye istekli olur mu?
- My mother often bakes apple pies for us.
- Annem bizim için sık sık elmalı turta pişirir.
- Tom promised he'd do that for us.
- Tom bunu bizim için yapacağına söz verdi.
- Thank you for all you've done for us.
- Bizim için yaptığın her şey için teşekkür ederim.
- The fun thing about crowdsourcing is letting other people do the work for us.
- Kitle kaynak kullanımının eğlenceli yanı, başkalarının bizim için iş yapmasına izin vermektir.
- It's time for us to fight back.
- Bizim için karşı koyma zamanı.
- Our nephew is buying apples for us.
- Yeğenimiz bizim için elma satın alıyor.
- If you decide to work for us, we will pay you twice as much.
- Bizim için çalışmaya karar verirsen sana iki mislini öderiz.
- Tom did what he promised to do for us.
- Tom bizim için söz verdiği şeyi yaptı.
- Everything's been easy for us.
- Her şey bizim için kolaydı.
- The statistical data presented in her paper is of great use for us in estimating the frequency of the movement.
- Makalesinde sunduğu istatistiksel veriler, hareketin sıklığını tahmin etmede bizim için çok yararlı.
- Tom asked Mary to do that for us.
- Tom, Mary'den bunu bizim için yapmasını istedi.
- It won't be easy for us to do that.
- Onu yapmak bizim için kolay olmayacak.
- It's been a bad week for us.
- Bu bizim için kötü bir haftaydı.
- Tom is going to take care of that for us.
- Tom bu işi bizim için halledecek.
- It was not easy for us to find his house.
- Evini bulmak bizim için kolay olmadı.
- I wonder what's next for us?
- Bizim için sırada ne var merak ediyorum?
- I bought these for us.
- Bunları bizim için aldım.
- What can you do for us?
- Bizim için ne yapabilirsin?
- Coziness is a national icon for us.
- Rahatlık bizim için ulusal bir simgedir.
- I'm happy to hear you're still working for us.
- Ben hâlâ bizim için çalıştığınızı duyduğum için mutluyum.
- I hope Tom does that for us.
- Umarım Tom onu bizim için yapar.
- Tom said he'd do that for us.
- Tom bunu bizim için yapacağını söyledi.
- How much money will we have to spend to have someone do that for us?
- Birinin bunu bizim için yapması için ne kadar para harcamamız gerekecek?
- Do you think Tom could do that for us?
- Sence Tom bizim için bunu yapabilir mi?
- We're lucky Tom did that for us.
- Tom bunu bizim için yaptığı için şanslıyız.
- Tom is supposed to do that for us.
- Tom'un bunu bizim için yapması gerekiyordu.
- You did some work for us a couple of years ago.
- Birkaç yıl önce bizim için bazı işler yaptın.
- This is a very important day for us.
- Bugün bizim için çok önemli bir gün.
- We arrived to find a huge meal ready for us.
- Oraya vardığımızda bizim için kocaman bir yemek hazırdı.
- Do you think Tom would be willing to do that for us?
- Sence Tom bunu bizim için yapmak ister mi?
- This is difficult for us.
- Bu bizim için çok zor.
- Will Tom do that for us?
- Tom onu bizim için yapacak mı?
- That's very difficult for us.
- O bizim için çok zor.
- Tom has finally agreed to work for us.
- Tom sonunda bizim için çalışmayı kabul etti.
- We should ask Tom to come work for us.
- Tom'dan bizim için işe gelmesini istemeliyiz.
- I'd be grateful if you did that for us.
- Bunu bizim için yaparsan sana minettar olurum.
- It's good for us to eat vegetables every day.
- Her gün sebze yemek bizim için iyi.
- Would Tom really sing for us?
- Tom gerçekten bizim için şarkı söyler mi?
- Tom told me he did that for us.
- Tom bunu bizim için yaptığını söyledi.
- How is that good for us?
- Bu bizim için nasıl iyi olur?
- I'm not sure I want Tom working for us.
- Tom'un bizim için çalışmasını istediğimden emin değilim.
- Tom will ask Mary to do that for us.
- Tom, Mary'den bunu bizim için yapmasını isteyecek.
- Everything's been easy for us.
- Bizim için her şey kolay oldu.
- It's a special time for us.
- Bu, bizim için özel bir zaman.
- Tom says he's willing to do that for us.
- Tom bunu bizim için yapabileceğini söyledi.
- Could you do that for us?
- Bunu bizim için yapabilir misin?
- Tom and Mary were waiting for us.
- Tom ve Mary bizim için bekliyordu.
- Tom started working for us when he was only thirteen.
- Tom sadece on üç yaşındayken bizim için çalışmaya başladı.
- This work is difficult for us.
- Bu iş bizim için zordur.
- I'd just like to thank all of you for what you've done for us.
- Bizim için yaptıklarınızdan ötürü hepinize teşekkür etmek istiyorum.
- She doesn't work for us anymore.
- O artık bizim için çalışmıyor.
- Tom made some coffee for us.
- Tom bizim için biraz kahve yaptı.
- Tom said Mary was going to do that for us.
- Tom, Mary'nin bunu bizim için yapacağını söyledi.
- Would you mind cooking something for us?
- Bizim için bir şeyler pişirebilir misin?
- This new word is particularily important for us.
- Bu yeni kelime bizim için özellikle önemli.
- Coziness is a national icon for us.
- Samimiyet bizim için ulusal bir simgedir.
- Tom hasn't done anything for us yet.
- Tom henüz bizim için bir şey yapmadı.
- Tom has done everything for us already.
- Tom bizim için her şeyi yaptı zaten.
- These desks are too small for us.
- Bu masalar bizim için çok küçük.
- It won't be hard for us to do that.
- Bunu yapmak bizim için zor olmayacak.
- Tom will just have to ask Mary to do that for us, won't he?
- Tom, Mary'den bunu bizim için yapmasını istemek zorunda kalacak, değil mi?
- This work is difficult for us.
- Bu iş bizim için çok zor.
- It is a very difficult job for us.
- Bu, bizim için çok zor bir iş.
- Tom is still working for us, isn't he?
- Tom hala bizim için çalışıyor, değil mi?
- Tom has done everything for us already.
- Tom bizim için her şeyi yaptı.
- What have you ever done for us?
- Sen bizim için ne yaptın?
- It's important for us to think about the future of the world.
- Dünyanın geleceğini düşünmek bizim için önemli.
- I want to thank you for what you did for us last week.
- Geçen hafta bizim için yaptıklarından dolayı sana teşekkür etmek istiyorum.
- She will take care of everything for us.
- O, bizim için her şeyle ilgilenecek.
- Pray for us to God.
- Bizim için Tanrı'ya dua et.
- Tom promised he'd do that for us.
- Tom onu bizim için yapacağına söz verdi.
- This wasn't an easy decision for us.
- Bizim için bu kolay bir karar değildi.
- Tom sometimes cooks dinner for us.
- Tom bazen bizim için akşam yemeği pişiriyor.
- Do you think Tom could do that for us?
- Tom'un onu bizim için yapabileceğini düşünüyor musun?
- They'll come for us.
- Onlar bizim için gelecekler.
- If you decided to work for us we would pay you twice as much.
- Bizim için çalışmaya karar verirsen sana iki mislini öderiz.
- Will you sing some English songs for us?
- Bizim için birkaç İngilizce şarkı söyler misin?
- That was a big win for us.
- Bu bizim için büyük bir zaferdi.
- The place is too small for us.
- Burası bizim için çok küçük.
- There's nothing else for us here.
- Burada bizim için başka bir şey yok.
- It is a very difficult job for us.
- Bizim için çok zor bir iş.
- Tom is making breakfast for us.
- Tom bizim için kahvaltı hazırlıyor.
- Tom worked for us for three years.
- Tom üç yıl boyunca bizim için çalıştı.
- He doesn't work for us anymore.
- O artık bizim için çalışmıyor.
- It might be easy for us to do that.
- Bunu yapmak bizim için kolay olabilir.
- Can Tom get tickets for us?
- Tom bizim için bilet alabilir mi?
- I was hoping you'd be able to babysit for us next Monday evening.
- Gelecek pazartesi akşamı bizim için çocuk bakabileceğini umuyordum.
- I've decided to make something for us to eat.
- Bizim için yiyecek bir şeyler yapmaya karar verdim.
- This is a fortune for us.
- Bu bizim için bir şanstır.
- It was a difficult year for us.
- Bu bizim için zor bir yıldı.
- She did what she promised to do for us.
- O bizim için yapmaya söz verdiği şeyi yaptı.
- Tom got Mary to do that for us.
- Tom Mary'ye onu bizim için yaptırdı.
- I want to thank you for what you've done for us.
- Bizim için yaptıklarınız için size teşekkür etmek istiyorum.
- Tom knows what's best for us.
- Tom bizim için neyin en iyi olduğunu biliyor.
- That's good for us.
- Bu bizim için iyi.
- I think Tom may be able to do that for us.
- Bence Tom bunu bizim için yapabilir.
- It's been fun for us.
- Bizim için eğlenceliydi.
- I asked Tom to do that for us.
- Tom'dan bunu bizim için yapmasını istedim.
- Tom works for us.
- Tom bizim için çalışıyor.
- Tom did that for us.
- Tom bunu bizim için yaptı.
- It's been fun for us.
- Bu bizim için eğlenceliydi.
- It is difficult for us to persuade him.
- Onu ikna etmek bizim için zor.
- One day, Jesus will return for us and we will be with him forever.
- Bir gün İsa bizim için geri dönecek ve sonsuza dek onunla olacağız.
- I'll ask Tom to cook something for us.
- Tom'dan bizim için bir şeyler pişirmesini isteyeceğim.
- It's going to be easy for us to do that.
- Bunu yapmak bizim için kolay olacak.
- Tom has done so much for us.
- Tom bizim için çok şey yaptı.
- Let's see what Tom can do for us.
- Tom'un bizim için ne yapabileceğine bakalım.
- I think it's important for us to stay calm.
- Bence sakin olmak bizim için önemli.
- Can you clarify this for us?
- Bunu bizim için açıklığa kavuşturabilir misin?
- I wonder if Tom can babysit for us tonight.
- Tom'un bu gece bizim için çocuk bakıp bakmayacağını merak ediyorum.
- Tom cooked dinner for us last night.
- Tom dün gece bizim için akşam yemeği pişirdi.
- It was very nice of you to do that for us.
- Bunu bizim için yapman çok hoştu.
- I'm glad you enjoy working for us.
- Bizim için çalışmaktan keyif aldığına sevindim.
- Tom said he would do that for us.
- Tom bunu bizim için yapacağını söyledi.
- I thanked Tom for what he did for us.
- Tom'a bizim için yaptıklarından dolayı teşekkür ettim.
- Tom said Mary is going to do that for us.
- Tom, Mary'nin bunu bizim için yapacağını söyledi.
- She cooked vegetable soup for us.
- O, bizim için sebze çorbası yaptı.
- The teacher interpreted the sentence for us.
- Öğretmen bizim için cümleyi tercüme etti.
- I got one for us.
- Bizim için bir tane aldım.
- For us tourism is very important.
- Bizim için turizm çok önemlidir.
- Tom cooked dinner for us.
- Tom bizim için yemek pişirdi.
- Tom has done so much for us already.
- Tom zaten bizim için çok şey yaptı.
- Tom is supposed to do that for us.
- Tom'un bizim için onu yapması gerekiyor.
- Do you think Tom would be willing to sing for us?
- Sence Tom bizim için şarkı söylemek ister mi?
- I think Tom may be able to do that for us.
- Sanırım Tom bunu bizim için yapabilir.
- It won't be easy for us to do this.
- Bunu yapmak bizim için kolay olmayacak.
- I'd be grateful if you did that for us.
- Bunu bizim için yaparsan minnettar olurum.
- I've asked Tom to babysit for us on Monday night.
- Tom'dan Pazartesi gecesi bizim için bebek bakmasını istedim.
- Tom wants to continue working for us.
- Tom bizim için çalışmaya devam etmek istiyor.
- I thought that Tom had done that for us.
- Tom'un bunu bizim için yaptığını düşündüm.
- The best policy for us to observe is to mind our own business.
- Bizim için en iyi politika kendi işimize bakmaktır.
- Do you want to work for us?
- Bizim için çalışmak ister misin?
- Let's hope Tom does that for us.
- Umalım da Tom bunu bizim için yapsın.
- Can Tom buy that for us?
- Tom bunu bizim için alabilir mi?
- I think we should ask Tom to sing for us.
- Bence Tom'dan bizim için şarkı söylemesini istemeliyiz.
- That was a big win for us.
- Bu bizim için büyük bir galibiyetti.
- You did what you promised to do for us.
- Bizim için yapacağına söz verdiğin şeyi yaptın.
- Do you think you could sing for us?
- Bizim için şarkı söyleyebilir misin sence?
- Tom said Mary was going to do that for us.
- Tom Mary'nin bunu bizim için yapacağını söyledi.
- Did you buy these for us?
- Bunları bizim için aldın mı?
- I thought that Tom had done that for us.
- Tom'un bunu bizim için yaptığını sanıyordum.
- Why do you want to work for us?
- Neden bizim için çalışmak istiyorsun?
- It was very generous of you to buy all these things for us.
- Bütün bunları bizim için aldığın için çok cömertsin.
- This new word is particularily important for us.
- Bu yeni sözcük bizim için özellikle önemlidir.
- Do you know whether or not Tom is going to sing for us tonight?
- Tom'un bu gece bizim için şarkı söyleyip söylemeyeceğini biliyor musun?
- I got one for us.
- Bizim için bir tane var.
- Tom and Mary are going to do that for us.
- Tom ve Mary bunu bizim için yapacaklar.
- What else can you do for us?
- Bizim için başka ne yapabilirsin?
- Are you really going to cook dinner for us?
- Gerçekten bizim için akşam yemeği pişirecek misin?
- Tom usually does that for us.
- Tom bunu genellikle bizim için yapar.
- Tom has more than enough room for us.
- Tom'un bizim için fazlasıyla yeri var.
- Officially, he works for us as an interpreter.
- Resmi olarak, o bir tercüman olarak bizim için çalışıyor.
- They're going to do it for us.
- Bizim için yapacaklar.
- Our nephew is buying apples for us.
- Yeğenimiz bizim için elma alıyor.
- It hasn't been easy for us.
- Bizim için kolay olmadı.
- This is a small house, but it will do for us.
- Bu küçük bir ev ama bizim için yeterli.
- It won't be easy for us to find Tom.
- Tom'u bulmak bizim için kolay olmayacak.
- Tom and Mary will do that for us.
- Tom ve Mary bunu bizim için yapacak.
- Tom did what he promised to do for us.
- Tom bizim için yapmaya söz verdiği şeyi yaptı.
- We've always been told to do what's best for us.
- Bize hep bizim için en iyi olanı yapmamız söylendi.
- Tom will buy that for us.
- Tom bunu bizim için alacak.
- I've made a picnic lunch for us.
- Bizim için piknik yemeği hazırladım.
- Tom is still working for us.
- Tom hala bizim için çalışıyor.
- I think it isn't possible for us to make up for lost time.
- Bizim için kayıp zamanı telafi etmenin mümkün olmadığını düşünüyorum.
- Can Tom do that for us?
- Tom bunu bizim için yapabilir mi?
- I appreciate everything you've done for us.
- Bizim için yaptığınız her şeyi takdir ediyorum.
- These Chinese characters are not too difficult for us.
- Bu Çince karakterler bizim için çok zor değildir.
- My father bought this house for us when we got married.
- Evlendiğimizde babam bu evi bizim için almıştı.
- It was never hard for us to find something to talk about.
- Konuşacak bir şey bulmak bizim için hiç zor olmadı.
- Tom is still working for us.
- Tom hâlâ bizim için çalışıyor.
- Who's going to do that for us?
- Bunu bizim için kim yapacak?
- How long did you work for us?
- Bizim için ne kadar süre çalıştınız?
- It went pretty well for us.
- Bizim için oldukça iyi geçti.
- Is Tom the right coach for us?
- Tom bizim için doğru koç mudur?
- Don't you think you'd like to work for us?
- Bizim için çalışmayı düşünmüyor musun?
- Tom is going to ask Mary to do that for us.
- Tom, Mary'den bunu bizim için yapmasını isteyecek.
- Tom put in a good word for us.
- Tom bizim için iyi şeyler söyledi.
- Do you think Tom would be willing to dance for us?
- Tom'un bizim için dans etmeye istekli olacağını düşünüyor musun?
- Tom has done well for us.
- Tom bizim için iyi iş çıkardı.
- Tom said he did that for us.
- Tom bunu bizim için yaptığını söyledi.
- What's next for us?
- Bizim için sırada ne var?
- Tom may do that for us, but then again, he may not.
- Tom bunu bizim için yapabilir ama yapmayabilir de.
- It is difficult for us to get along with her, because she is hard to please.
- Onunla geçinmek bizim için zor, çünkü memnun edilmesi güç biri.
- Would Tom really do that for us?
- Tom gerçekten onu bizim için yapacak mı?
- It's for us.
- Bu bizim için.
- Who'll do that for us?
- Onu bizim için kim yapacak?
- Everyone working for us earns more than the minimum wage.
- Bizim için çalışan herkes asgari ücretten daha fazla kazanıyor.
- Please do that for us.
- Lütfen bunu bizim için yap.
- Tom and Mary will do that for us.
- Tom ve Mary bunu bizim için yapacaklar.
- The house is too big for us, and what is more, it is too expensive.
- Ev bizim için çok büyük ve dahası çok pahalı.
- Do you think Tom might do that for us?
- Sence Tom bunu bizim için yapar mı?
- Can Tom get tickets for us?
- Tom bizim için bilet bulabilir mi?
- Tom said he would do that for us.
- Tom onu bizim için yapacağını söyledi.
- Mom made lunch for us.
- Annem bizim için öğle yemeği hazırladı.
- Did you buy this for us?
- Bunu bizim için aldın mı?
- It's not so easy for us.
- Bizim için o kadar kolay değil.
- Tom cooked spaghetti for us.
- Tom bizim için spagetti pişirdi.
- Rather than working for a low salary, it is better for us to be unemployed.
- Düşük bir maaşla çalışmaktansa işsiz kalmak bizim için daha iyi.
- Tom said he could handle that for us.
- Tom bunu bizim için halledebileceğini söyledi.
- Your assistance is indispensable for us.
- Yardımın bizim için olmazsa olmazdır.
- There's nothing here for us.
- Burada bizim için bir şey yok.
- Tom has done so much for us already.
- Tom bizim için çok şey yaptı.
- I'll ask Tom to buy tickets for us.
- Tom'un bizim için bilet satın almasını isteyeceğim.
- They've got something for us.
- Onların bizim için bir şeyi var.
- I'd like to thank you again for everything you've done for us.
- Bizim için yaptığın her şey için sana tekrar teşekkür etmek isterim.
- Tom cooked dinner for us last night.
- Tom dün gece bizim için yemek pişirdi.
- Tom thinks he's too good for us.
- Tom bizim için fazla iyi olduğunu düşünüyor.
- Do you have any questions for us?
- Bizim için herhangi bir sorunuz var mı?
- French isn't easy for us.
- Fransızca bizim için kolay değil.
- Each evening, a nightingale sang for us.
- Her akşam, bir bülbül bizim için şarkı söyledi.
- It is dangerous for us to be out after eight o'clock.
- Saat sekizden sonra dışarıda olmak bizim için tehlikeli.
- It is important for us to choose good friends.
- İyi arkadaşlar seçmek bizim için önemlidir.
- You'll look into it for us, won't you?
- Onu bizim için araştıracaksın, değil mi?
- I don't think we'll find anyone who can do that for us.
- Onu bizim için yapabilen birini bulacağımızı sanmıyorum.
- Tom did it for us.
- Tom bizim için yaptı.
- I just want what's best for us.
- Sadece bizim için en iyi olanı istiyorum.
- Do you think you could sing for us?
- Bizim için şarkı söyleyebileceğini düşünüyor musun sen?
- Do you think Tom would really sing for us?
- Sence Tom bizim için gerçekten şarkı söyler mi?
- Tom sang a French song for us.
- Tom bizim için Fransızca bir şarkı söyledi.
- Tom has some advice for us.
- Tom'un bizim için bazı tavsiyeleri var.
- Would you like to work for us?
- Bizim için çalışmak ister misin?
- I wonder if I should just pretend to appreciate the dinner that Mary made for us.
- Mary'nin bizim için yaptığı akşam yemeğine minnettar olmuş gibi davranmamızın gerekip gerekmediğini merak ediyorum.
- You did what you promised to do for us.
- Bizim için yapmaya söz verdiğin şeyi yaptın.
- Let's ask Tom if he'd do that for us.
- Tom'a bunu bizim için yapıp yapmayacağını soralım.
- I've asked Tom to do that for us.
- Tom'dan bunu bizim için yapmasını istedim.
- I thanked Tom for what he did for us.
- Tom'a bizim için yaptıkları için teşekkür ettim.
- Tom is going to take care of everything for us.
- Tom bizim için her şeyi halledecek.
- Tom has refused to do that for us.
- Tom onu bizim için yapmayı reddetti.
- I don't think we'll find anyone who can do that for us.
- Bunu bizim için yapabilecek birini bulabileceğimizi sanmıyorum.
- This is good for us.
- Bu bizim için iyi.
- Mother is making tea for us.
- Annem bizim için çay yapıyor.
- Tom sometimes makes dinner for us.
- Tom bazen bizim için yemek yapar.
- Can we count on Tom to do that for us?
- Tom'un onu bizim için yapmasına güvenebilir miyiz?
- Would Tom really do that for us?
- Tom gerçekten bizim için bunu yapar mı?
- He sometimes makes dinner for us.
- Bazen bizim için akşam yemeği hazırlıyor.
- We should probably ask Tom to do that for us.
- Muhtemelen Tom'dan bunu bizim için yapmasını istemeliyiz.
- Tom is still working for us, isn't he?
- Tom hâlâ bizim için çalışıyor, değil mi?
- Tom would do anything for us.
- Tom bizim için her şeyi yapardı.
- Tom is coming for us.
- Tom bizim için geliyor.
- I was told that you might be willing to play a couple of songs for us.
- Bana senin bizim için birkaç şarkı çalmakta istekli olabileceğin söylendi.
- Tom told me he did that for us.
- Tom, bana bunu bizim için yaptığını söyledi.
- These are for us.
- Bunlar bizim için.
- They're going to do it for us.
- Onlar bunu bizim için yapacak.
- It was very nice of you to do that for us.
- Bizim için bunu yapmanız gerçekten çok büyük bir incelikti.
- Tom is no longer working for us.
- Tom artık bizim için çalışmıyor.
- Don't you think you'd like to work for us?
- Bizim için çalışmak istemez misin?
- Each time, Mother had a surprise for us.
- Her seferinde, annemin bizim için bir sürprizi vardı.
- You've done a lot for us already.
- Bizim için çok şey yaptın zaten.
- What would be best for us?
- Bizim için en iyisi ne olurdu?
- That house is small, but it's big enough for us.
- O ev küçük ama bizim için yeterince büyük.
- Could you sing for us?
- Bizim için şarkı söyler misiniz?
- I suppose I should offer to pay Tom for what he did for us.
- Sanırım Tom'a bizim için yaptıklarının karşılığını ödemeyi teklif etmeliyim.
- It wouldn't be very difficult for us to do that.
- Bunu yapmak bizim için çok zor olmazdı.
- Tom offered to do that for us.
- Tom bunu bizim için yapmayı teklif etti.
- This is a fortune for us.
- Bu bizim için bir talih.
- How long have you been working for us?
- Bizim için ne kadar süredir çalışıyorsun?
- My mother often bakes apple pies for us.
- Annem bizim için sık sık elmalı turta yapar.
- I want to thank you for what you did for us last week.
- Geçen hafta bizim için yaptıkların için teşekkür etmek istiyorum.
- It's very likely that someone will be waiting for us.
- Büyük olasılıkla birisi bizim için bekliyor olacak.
- I'm sure they'll come back for us.
- Eminim bizim için geri geleceklerdir.
- Tom doesn't work for us anymore.
- Tom artık bizim için çalışmıyor.
- This is extremely hard for us.
- Bu bizim için çok zor.
- Tom has refused to do that for us.
- Tom bunu bizim için yapmayı reddetti.
- Tom did that for us for quite a few years.
- Tom bunu bizim için birkaç yıl yaptı.
- I hope Tom does that for us.
- Umarım Tom bunu bizim için yapar.
- Tom said he'll do that for us.
- Tom bunu bizim için yapacağını söyledi.
- There's a place for us.
- Bizim için bir yer var.
- Jack is busy cooking for us.
- Jack, bizim için yemek pişirmekle meşgul.
- You could do that for us.
- Bunu bizim için yapabilirsin.
- I know Tom is working for us.
- Tom'un bizim için çalıştığını biliyorum.
- Can Tom do that for us today?
- Tom bugün onu bizim için yapabilir mi?
- Tom has agreed to do that for us.
- Tom bunu bizim için yapmayı kabul etti.
- Who's going to cook for us?
- Kim bizim için yemek yapacak?
- Can you buy that for us?
- Bunu bizim için alabilir misin?
- Let's hope Tom does that for us.
- Tom'un bunu bizim için yapacağını umalım.
- Tom bought that for us.
- Tom bunu bizim için aldı.
- I thought Tom would make dinner for us.
- Tom'un bizim için akşam yemeği yapacağını düşündüm.
- It should be easy for us to do that.
- Bunu yapmak bizim için kolay olmalı.
- Aren't you still working for us?
- Hala bizim için çalışmıyor musun?
- I think we should have Tom do that for us.
- Bence bunu bizim için Tom yapmalı.
- Tom has done a great job for us.
- Tom bizim için harika bir iş yaptı.
- Tom made it clear that he didn't want to work for us.
- Tom bizim için çalışmak istemediğini açıkladı.
- Tom used to work for us.
- Tom bizim için çalışırdı.
- These Chinese characters are not too difficult for us.
- Bu Çince karakterler bizim için çok zor değil.
- They'll come for us.
- Bizim için gelecekler.
- It would be easy for us to do that.
- Bunu yapmak bizim için kolay olurdu.
- Tom has been working for us for three years.
- Tom üç yıldır bizim için çalışıyor.
- Tom will ask Mary to do that for us.
- Tom, Mary'den onu bizim için yapmasını isteyecektir.
- I wish Tom would do that for us.
- Keşke Tom bunu bizim için yapsa.
- You could buy that for us.
- Bunu bizim için satın alabilirsin.
- Tom could do that for us.
- Tom bunu bizim için yapabilir.
- Do you think Tom could do that for us?
- Sence Tom bunu bizim için yapabilir mi?
- Tom usually does that for us.
- Tom genellikle bunu bizim için yapar.
- Please do that for us.
- Lütfen bizim için onu yap.
- This is very difficult for us.
- Bu bizim için çok zor.
- Why are you doing this for us?
- Bunu bizim için neden yapıyorsun?
- I'll ask Tom to buy tickets for us.
- Tom'dan bizim için bilet almasını isteyeceğim.
- It's not so easy for us.
- Bizim için o kadar da kolay değil.
- Thanks for doing that for us.
- Bunu bizim için yaptığın için teşekkürler.
- Tom cooks for us.
- Tom bizim için yemek pişirir.
- Tom did a great job for us.
- Tom bizim için harika bir iş yaptı.
- Maybe Tom can do that for us.
- Belki Tom onu bizim için yapabilir.
- That's good for us.
- O bizim için iyi.
- Tom has done a lot for us.
- Tom bizim için çok şey yaptı.
- One day, Jesus will return for us and we will be with him forever.
- Bir gün, İsa bizim için geri dönecek ve biz sonsuza dek onunla olacağız.
- It was sweet of you to do this for us.
- Bizim için bunu yapman çok hoştu.
- I was hoping Tom would do that for us.
- Tom'un bunu bizim için yapacağını umuyordum.
- Would you mind cooking something for us?
- Bizim için bir şey pişirir misin?
- What've you got for us?
- Bizim için neyiniz var?
- It was easy for us to do that.
- Bunu yapmak bizim için kolaydı.
- You'll look into it for us, won't you?
- Bunu bizim için araştıracaksın, değil mi?
- It is a good idea for us to play shogi after dinner.
- Akşam yemeğinden sonra shogi oynamak bizim için iyi bir fikir.
- Did you buy this for us?
- Bunu bizim için mi aldın?
- I'm glad you enjoy working for us.
- Bizim için çalışmayı sevdiğine sevindim.
- Tom has done a good job for us.
- Tom bizim için iyi bir iş çıkardı.
- Play another song for us.
- Bizim için bir şarkı daha çal.
- This Chinese book is not too difficult for us.
- Bu Çince kitap bizim için çok zor değil.
- He's going to testify for us.
- Bizim için tanıklık edecek.
- Tom has done everything for us already.
- Tom her şeyi bizim için çoktan yaptı.
- Can you get tickets for us?
- Bizim için bilet bulabilir misin?
- What've you got for us?
- Bizim için ne getirdin?
- Maybe Tom will do that for us.
- Belki Tom bunu bizim için yapar.
- Can you tell me why you want to work for us?
- Neden bizim için çalışmak istediğini bana söyler misin?
- I wish I could've persuaded Tom to do that for us.
- Keşke Tom'u bunu bizim için yapması için ikna edebilseydim.
- They're coming for us.
- Bizim için geliyorlar.
- Everyone working for us earns more than the minimum wage.
- Bizim için çalışan herkes asgari ücretten daha fazla kazanır.
- He's going to testify for us.
- O bizim için tanıklık yapacak.
- Tom never said he would babysit for us.
- Tom bizim için bebek bakacağını asla söylemedi.
- I've have already ordered a pizza and a couple of drinks for us.
- Bizim için bir pizza ve birkaç içki sipariş ettim bile.
- Tom will fix that for us.
- Tom bunu bizim için tamir eder.
- It's all over for us.
- Bizim için her şey bitti.
- My uncle brought a new TV set for us.
- Dayım bizim için yeni bir televizyon getirdi.
- It isn't safe for us to remain in this area.
- Bu bölgede kalmak bizim için güvenli değil.
- It's a special time for us.
- Bizim için özel bir zaman.
- Tom ordered wine for us.
- Tom bizim için şarap sipariş etti.
- My uncle bought a new television for us.
- Amcam bizim için yeni bir televizyon satın aldı.
- Tom got Mary to do that for us.
- Tom bunu bizim için Mary'ye yaptırdı.
- Tom didn't want to continue working for us.
- Tom bizim için çalışmaya devam etmek istemedi.
- Why don't you sing for us?
- Neden bizim için şarkı söylemiyorsun?
- Why are you doing all this for us?
- Neden bizim için tüm bunu yapıyorsun?
- Tom will do everything for us.
- Tom bizim için her şeyi yapacaktır.
- Tom and Mary are waiting for us.
- Tom ve Mary bizim için bekliyorlar.
- We have people who do that for us.
- Bunu bizim için yapacak insanlara sahibiz.
- Someone seems to have done that for us already.
- Birisi bunu bizim için zaten yapmış gibi görünüyor.
- She was kind enough to make tea for us.
- Bizim için çay yapacak kadar kibardı.
- Will Tom do that for us?
- Tom bunu bizim için yapacak mı?
- Tom will fix that for us.
- Tom bunu bizim için tamir edecek.
- Tom set up a meeting for us.
- Tom bizim için bir görüşme ayarladı.
- Thank you for everything you did for us.
- Bizim için yaptığın her şey için teşekkürler.
- I hope that Tom and Mary do that for us.
- Umarım Tom ve Mary bunu bizim için yapar.
- Tom does everything for us.
- Tom bizim için her şeyi yapar.
- Last year was a pretty tough year for us.
- Geçen yıl bizim için oldukça zor bir yıldı.
- It's going to be difficult for us to do that.
- Bunu yapmak bizim için zor olacak.
- Can you tell me why you want to work for us?
- Neden bizim için çalışmak istediğini söyler misin?
- My older brother made all the preparations for us.
- Ağabeyim bizim için tüm hazırlıklarını yaptı.
- I want to thank you for what you've done for us.
- Bizim için yaptıklarınızdan dolayı size teşekkür etmek istiyorum.
- Tom promised me that he'd do that for us.
- Tom bana bunu bizim için yapacağına söz verdi.
- I wonder if I should just pretend to appreciate the dinner that Mary made for us.
- Acaba Mary'nin bizim için yaptığı yemeği takdir ediyormuş gibi mi yapmalıyım?
- They're not ready for us.
- Onlar bizim için hazır değiller.
- It's curtains for us.
- Bu bizim için perde.
- It'll be difficult for us to do that.
- Bunu yapmak bizim için zor olacak.
- Is that good or bad for us?
- Bu bizim için iyi mi kötü mü?
- This is a huge step forward for us.
- Bu bizim için büyük bir adım.
- She has been a wonderful role model for us.
- O bizim için harika bir rol modeliydi.
- She has been a wonderful role model for us.
- Bizim için harika bir rol model oldu.
- Do you have any feedback for us?
- Bizim için herhangi bir geri bildiriminiz var mı?
- The next few years won't be easy for us.
- Önümüzdeki birkaç yıl bizim için kolay olmayacak.
- We want Tom to play a song or two for us on his banjo.
- Tom'un bançosuyla bizim için bir iki şarkı çalmasını istiyoruz.
- We had hoped you could do it for us.
- Bunu bizim için yapabileceğini umuyorduk.
- Tom made the decision for us.
- Tom bizim için karar aldı.
- Don't you think it might be a bit too expensive for us to buy?
- Sence de satın almak bizim için biraz pahalı değil mi?
- How long have you been working for us?
- Ne zamandır bizim için çalışıyorsunuz?
- Mom made lunch for us.
- Annem bizim için öğle yemeği yaptı.
- Tom told me he'd do that for us.
- Tom bana bunu bizim için yapacağını söyledi.
- Who'll do that for us?
- Bunu bizim için kim yapacak?
- Are you still working for us?
- Hâlâ bizim için mi çalışıyorsun?
- The shortage of manpower poses a big problem for us.
- İnsan gücü eksikliği bizim için büyük bir sorun teşkil ediyor.
- Are you still working for us?
- Hâlâ bizim için çalışıyor musun?
- Tom could buy that for us.
- Tom bunu bizim için alabilir.
- This is difficult for us.
- Bu bizim için zor.
- This shouldn't be hard for us to figure out.
- Bunu çözmek bizim için zor olmamalı.
- I'm glad you've done this for us.
- Bunu bizim için yaptığına memnun oldum.
- Tom did it for us.
- Tom bunu bizim için yaptı.
- He did what he promised to do for us.
- O bizim için söz verdiği şeyi yaptı.
- Could you buy that for us?
- Bunu bizim için alabilir misin?
- The shortage of manpower poses a big problem for us.
- İşgücü sıkıntısı bizim için büyük bir sorun oluşturur.
- Tom worked for us for about three years.
- Tom bizim için üç sene çalıştı.
- I did that for us.
- Onu bizim için yaptım.
- It would be great if you could sing for us.
- Bizim için şarkı söyleyebilsen harika olur.
- Tom has brought presents for us.
- Tom bizim için hediyeler getirmiş.
- They're not ready for us.
- Bizim için hazır değiller.
- Let's get Tom to do that for us.
- Bunu bizim için Tom'a yaptıralım.
- Will you sing some English songs for us?
- Bizim için İngilizce şarkı söyler misiniz?
- Who's going to do that for us?
- Kim bunu bizim için yapacak?
- Tom cooked dinner for us.
- Tom bizim için akşam yemeği pişirdi.
- I hope that Tom and Mary do that for us.
- Umarım Tom ve Mary bunu bizim için yaparlar.
- Everything that they did was for us.
- Onların yaptığı her şey bizim içindi.
- This house is too big for us.
- Bu ev bizim için fazla büyük.
- I hope you do that for us.
- Umarım bunu bizim için yaparsın.
- Aren't you still working for us?
- Hâlâ bizim için çalışmıyor musun?
- Monday was a busy day for us.
- Pazartesi bizim için yoğun bir gündü.
- We want Tom to sing for us.
- Tom'un bizim için şarkı söylemesini istiyoruz.
- Tom has made some sandwiches for us.
- Tom bizim için sandviç yapmış.
- Do you have any advice for us?
- Bizim için hiç tavsiyen var mı?
- Tom promised to do that for us.
- Tom onu bizim için yapmaya söz verdi.
- We had hoped that you could do that for us.
- Bunu bizim için yapabileceğini umuyorduk.
- Tom has finally agreed to work for us.
- Tom nihayet bizim için çalışmayı kabul etti.
- The question was impossible for us to answer.
- Soruyu yanıtlamak bizim için imkansızdı.
- We're lucky Tom did that for us.
- Tom, bunu bizim için yaptığı için şanslıyız..
- Tom has agreed to work for us.
- Tom bizim için çalışmayı kabul etti.
- We'll never forget what you've done for us.
- Bizim için yaptığınızı asla unutmayacağız.
- We had hoped you could do it for us.
- Bunu bizim için yapabileceğini ummuştuk.
- I was told that you might be willing to play a couple of songs for us.
- Bizim için birkaç şarkı çalmak isteyebileceğin söylendi.
- We want you to dance for us.
- Bizim için dans etmeni istiyoruz.
- It's not necessary for us to do that.
- Onu yapmak bizim için gerekli değil.
- There's nothing for us here.
- Burada bizim için hiçbir şey yok.
- Each evening, a nightingale sang for us.
- Her akşam bir bülbül bizim için şarkı söylerdi.
- Tom wasn't working for us at that time.
- Tom o zaman bizim için çalışmıyordu.
- It's for us.
- O bizim için.
- It went pretty well for us.
- Bizim için oldukça iyi gitti.
Show More (877)
|
