|
- What we're suggesting for you, Archer, isn't a permanent transplant like that, just a temporary trade.
- Archer, bizim sana önerdiğimiz şey kalıcı bir nakil değil, geçici bir değişim.
- Look, I'm sorry this is hard for you.
- Bak, bu sana zor geldiği için üzgünüm.
- Hannah, I did that out of love and concern for you.
- Hannah, bunu sana olan sevgim ve ilgim yüzünden yaptım.
- Look, I'm sorry this is hard for you.
- Bak, bunun sana zor gelmesine üzüldüm.
- These people are too powerful for you.
- Bu insanlar sana göre fazla güçlü.
- Maybe this whole general counsel gig isn't for you.
- Belki de bu genel danışman işi sana göre değildir.
- Get ready, because tonight I've got another for you.
- Hazırlan, çünkü bu gece sana başka bir tane daha getireceğim.
- I'm telling you, this guy's perfect for you.
- Sana söylüyorum, bu adam senin için mükemmel.
- Maybe this whole general counsel gig isn't for you.
- Belki de bu genel danışmanlık işi sana uygun değildir.
- What we're suggesting for you, Archer, isn't a permanent transplant like that, just a temporary trade.
- Sana önerdiğimiz şey, Archer, böyle kalıcı bir nakil değil, sadece geçici bir değişim.
- In that case, I got another one for you.
- Bu durumda sana başka bir tane daha ayarladım.
- I have a message for you.
- Sana bir mesajım var.
- I think you're a great guy, but I don't have any romantic feelings for you.
- Bence harika bir adamsın ama sana karşı romantik hislerim yok.
- I really feel for you.
- Gerçekten sana acıyorum.
- I'll cook for you.
- Ben sana yemek yaparım.
- I have lost all respect for you.
- Sana olan tüm saygımı kaybettim.
- I brought something for you.
- Sana bir şey getirdim.
- I'll get one for you right away.
- Sana hemen bir tane getireceğim.
- I'll make breakfast for you.
- Sana kahvaltı hazırlayacağım.
- Tom, I've got a surprise for you.
- Tom, sana bir sürprizim var.
- This is a present for you?
- Bu sana bir hediye mi?
- Tell me what you want me to buy for you.
- Sana ne almamı istediğini söyle.
- I've got a few questions for you.
- Sana birkaç sorum olacak.
- I have a surprise for you.
- Sana bir sürprizim var.
- Everyone knows that Jessie has a thing for you.
- Herkes Jessie'nin sana karşı bir şeyler hissettiğini biliyor.
- I have some good news for you.
- Sana bazı iyi haberlerim var.
- I have a check for you.
- Sana vereceğim bir çek var.
- Let me tell you what I'm going to do for you.
- Sana senin için ne yapacağımı söyleyeyim.
- I have good news for you.
- Sana iyi haberlerim var.
- Tom still has feelings for you.
- Tom'un hala sana karşı duyguları var.
- I have a little present for you.
- Sana ufak bir hediyem var.
- Phone for you.
- Telefon sana.
- I bought them for you.
- Onları sana aldım.
- I'll vote for you.
- Oyumu sana vereceğim.
- I'm sure I can find something for you to wear.
- Eminim sana giyecek bir şeyler bulabilirim.
- There is a message for you.
- Sana bir mesaj var.
- I have no use for you anymore.
- Artık sana ihtiyacım yok.
- Who cooks for you?
- Sana kim yemek yapıyor?
- I have a big surprise for you.
- Sana büyük bir sürprizim var.
- Tom left that for you.
- Tom bunu sana bıraktı.
- Tell me which one you want me to buy for you.
- Sana hangisini almamı istediğini söyle.
- I have a question for you.
- Benim de sana bir sorum var.
- I have a proposition for you.
- Sana bir teklifim var.
- Tom has a thing for you.
- Tom sana karşı bir şeyler hissediyor.
- I have some wonderful news for you.
- Sana harika haberlerim var.
- I have some presents for you.
- Sana bazı hediyelerim var.
- I've got news for you, Tom.
- Sana haberlerim var, Tom.
- That hat is too small for you.
- Bu şapka sana çok küçük.
- I brought a present for you.
- Sana bir hediye getirdim.
- I'll make something for you to eat.
- Sana yiyecek bir şeyler hazırlayayım.
- I feel a deep affection for you.
- Sana karşı derin bir sevgi besliyorum.
- I have some advice for you to think about.
- Sana düşünmen için bazı tavsiyelerim var.
- This isn't for you.
- Bu sana göre değil.
- Who makes breakfast for you?
- Sana kim kahvaltı hazırlıyor?
- I brought some candy for you.
- Sana biraz şeker getirdim.
- That coat is too big for you.
- Bu palto sana çok büyük.
- I don't want to buy it for you unless I'm sure you want it.
- Onu istediğinden emin olmadıkça, sana onu satın almak istemiyorum.
- I have bad news for you.
- Sana kötü haberlerim var.
- I have three questions for you.
- Sana üç sorum var.
- I know you love me, but all I feel for you is just affection.
- Beni sevdiğini biliyorum ama sana karşı hissettiğim tek şey şefkat.
- I've got some good news for you.
- Sana iyi haberlerim var.
- If I make an exception for you, everyone will expect the same treatment.
- Sana bir istisna yapsam, aynı muameleyi herkes bekleyecektir.
- Was I supposed to buy something for you on my way home?
- Eve giderken sana bir şey almam gerekiyor muydu?
- There's a package for you.
- Sana bir paket var.
- I still have feelings for you.
- Hâlâ sana karşı hislerim var.
- I have some news for you.
- Sana bazı haberlerim var.
- I don't have any time for you right now.
- Şu anda sana ayıracak vaktim yok.
- No, I won't cook for you.
- Hayır, ben sana yemek yapmam.
- Come see what I got for you.
- Gel bak sana ne aldım.
- Can I get anything for you?
- Sana bir şey getireyim mi?
- I'll make tea for you.
- Sana çay yapacağım.
- It's a present for you.
- Bu sana bir hediye.
- Burn the eyes that look at you and the hearts that are waiting for you!
- Sana bakan gözleri ve seni bekleyen kalpleri yak!
- I've got a question for you about Tom.
- Tom hakkında sana bir sorum var.
- I forgot to buy a gift for you.
- Sana bir hediye almayı unuttum.
- I couldn't drink both bottles, so I left one for you.
- İki şişeyi de içemedim, o yüzden birini sana bıraktım.
- I have nothing for you.
- Sana verecek bir şeyim yok.
- Tom left this for you.
- Tom bunu sana bıraktı.
- I want you to wear that new hat I bought for you.
- Sana aldığım yeni şapkayı takmanı istiyorum.
- That jacket is way too big for you.
- Bu ceket sana çok büyük.
- I've got great news for you, Tom.
- Sana harika haberlerim var, Tom.
- I feel for you.
- Sana acıyorum.
- I'm just looking out for you.
- Ben sadece sana bakıyorum.
- There is a letter for you.
- Sana bir mektup var.
- I've got a surprise for you.
- Sana bir sürprizim var.
- I have some more questions for you.
- Sana birkaç sorum daha var.
- I've got good news for you.
- Sana iyi haberlerim var.
- I'm trying my best to provide for you and your brother.
- Ben de sana ve kardeşine bakmak için elimden geleni yapıyorum.
- Tom, there's a telephone call for you.
- Tom, sana bir telefon var.
- Those shoes are too small for you.
- Bu ayakkabılar sana çok küçük.
- I won't buy that for you.
- Onu sana almayacağım.
- Shall I get some for you?
- Sana biraz getireyim mi?
- I have a little surprise for you.
- Sana küçük bir sürprizim var.
- I don't have time for you.
- Sana ayıracak vaktim yok.
- I have a business proposition for you.
- Sana bir iş teklifim var.
- I'm afraid we have some bad news for you.
- Korkarım sana kötü haberlerimiz var.
- I'll get something for you, too.
- Sana da bir şeyler getireyim.
- Do you want me to buy a sandwich for you?
- Sana bir sandviç almamı ister misin?
- Even if there wasn't any gravity on earth, I would still fall for you.
- Yeryüzünde herhangi bir yer çekimi olmasa bile ben yine de sana düşerim.
- Do I have to spell this out for you?
- Bunu sana açıklamak zorunda mıyım?
- I have a message from Tom for you.
- Tom'dan sana bir mesaj var.
- I'm just so grateful for you.
- Ben sadece sana çok minnettarım.
- I could have bought that for you.
- Onu sana alabilirdim.
- Nothing's going to change my love for you.
- Hiçbir şey sana olan aşkımı değiştiremez.
- Tom will find another lawyer for you.
- Tom sana başka bir avukat bulacak.
- This is not for you.
- Bu sana göre değil.
- I'm just so grateful for you.
- Sana çok minnettarım.
- Should I get them for you?
- Onları sana getireyim mi?
- I've got good news for you, Tom.
- Sana iyi haberlerim var, Tom.
- The next one's for you.
- Sıradaki sana.
- Tom has a surprise for you.
- Tom'un sana bir sürprizi var.
- He will grant permission for you to go out.
- Dışarı çıkman için sana izin verecek.
- I have good news and bad news for you.
- Sana bir iyi, bir de kötü haberim var.
- She will care for you from now on.
- Şu andan itibaren sana o bakacak.
- I've got real bad news for you, Tom.
- Sana gerçekten kötü haberlerim var, Tom.
- I cooked breakfast for you.
- Sana kahvaltı hazırladım.
- I'm afraid I have some bad news for you.
- Korkarım sana kötü haberlerim var.
- Is there anything you want me to buy for you while I'm at the supermarket?
- Süpermarketteyken sana almamı istediğin bir şey var mı?
- I have some bad news for you.
- Sana kötü haberlerim var.
- That shirt's too big for you.
- Bu gömlek sana çok büyük.
- I can't hide my feelings for you.
- Sana olan duygularımı saklayamam.
- I've got a proposition for you.
- Sana bir teklifim var.
- I've got a few questions for you.
- Benim de sana birkaç sorum var.
- I'm sending a car for you in thirty minutes.
- Otuz dakika içinde sana bir araba gönderiyorum.
- Perhaps it's strange for you to see an ordinary girl without makeup?
- Belki de sıradan bir kızı makyajsız görmek sana garip geliyordur?
- I couldn't drink both bottles, so I left one for you.
- Her iki şişeyi içemedim, bu yüzden birini sana bıraktım.
- Everyone knows that Tom has a thing for you.
- Herkes Tom'un sana karşı bir şeyler hissettiğini biliyor.
- I can't keep pretending that I don't have feelings for you.
- Sana karşı duygularım yokmuş gibi davranmaya devam edemem.
- Those pajamas are too big for you.
- Bu pijamalar sana çok büyük.
- Tom will install the new software for you.
- Tom sana yeni yazılımı kuracak.
- That coat is too small for you.
- Bu palto sana çok küçük.
- Someone left this for you.
- Biri bunu sana bıraktı.
- This watch is meant for you.
- Bu saat tam sana göre.
- I have a special surprise for you.
- Sana özel bir sürprizim var.
- These clothes are too big for you.
- Bu kıyafetler sana çok büyük.
- I've been saving all my time for you.
- Tüm zamanımı sana ayırıyorum.
- I guess my only question for you is why.
- Sanırım sana tek sorum bunun neden olduğu.
- My feelings for you haven't changed.
- Sana karşı hislerim değişmedi.
- I have new messages for you.
- Sana yeni mesajlarım var.
- I'm trying my best to provide for you and your sister.
- Sana ve kardeşine bakmak için elimden geleni yapıyorum.
- I have a surprise for you, sweetheart.
- Sana bir sürprizim var, tatlım.
- It's just big enough for you.
- Tam da sana yetecek kadar büyük.
- Here's a letter for you.
- İşte sana bir mektup.
- You want me to cook for you?
- Sana yemek yapmamı ister misin?
- I have some advice for you, Tom.
- Sana bir tavsiyem var, Tom.
- This letter's for you.
- Bu mektup sana.
- I have some advice for you.
- Sana bir tavsiyem var.
- As for you, you will bring me your letter of resignation by this evening.
- Sana gelince, bu akşama kadar bana istifa mektubunu getireceksin.
- This is enough for you.
- Bu sana yeter.
- Are these shoes too big for you?
- Bu ayakkabılar sana çok mu büyük?
- Tom left a gift for you.
- Tom sana bir hediye bıraktı.
- That jacket is too big for you.
- Bu ceket sana çok büyük.
- I have some questions for you.
- Sana bazı sorularım var.
- Tom, there's a call for you.
- Tom, sana bir telefon var.
- There's a call for you.
- Sana bir telefon var.
- Even if there were no gravity on Earth, I would still fall for you.
- Dünya'da hiçbir yer çekimi olmasaydı bile yine sana düşerdim.
- That jacket is too big for you.
- Bu ceket sana çok bol.
- I've got bad news for you.
- Sana kötü haberlerim var.
- I wanted to be the one who bought that for you.
- Bunu sana alan kişi ben olmak istiyordum.
- You know Tom has a thing for you.
- Tom'un sana karşı bir şeyler hissettiğini biliyorsun.
- I have two questions for you.
- Sana iki sorum var.
- Who bought that for you?
- Bunu sana kim aldı?
- I have a lot of respect for you.
- Sana çok saygı duyuyorum.
- Here's a little nugget of advice for you, Tom.
- İşte sana küçük bir tavsiye, Tom.
- I'm looking out for you.
- Sana göz kulak oluyorum.
- This letter is for you.
- Bu mektup sana.
- I've got real feelings for you.
- Sana karşı gerçek hislerim var.
- We've got some news for you.
- Sana bazı haberlerimiz var.
- Is there anything you want me to buy for you while I'm at the supermarket?
- Süpermarketteyken sana satın almamı istediğin bir şey var mı?
- I feel a deep affection for you.
- Sana karşı derin bir şefkat hissediyorum.
- We've got good news for you.
- Sana iyi haberlerimiz var.
- I'm sure I can find something for you to eat.
- Eminim sana yiyecek bir şeyler bulabilirim.
- I have many questions for you.
- Sana soracak çok sorum var.
- There is an urgent message for you.
- Sana acil bir mesaj var.
- Shall I pour some beer for you?
- Sana biraz bira koyayım mı?
- I have a proposal for you.
- Sana bir teklifim var.
- I'll get Tom's number for you.
- Sana Tom'un numarasını veririm.
- I want to buy a gift for you.
- Sana bir hediye almak istiyorum.
- I have a present for you.
- Sana bir hediyem var.
- Maybe next time you come over I'll cook for you.
- Belki bir dahaki gelişinde sana yemek yaparım.
- Would you like to know who bought this jacket for you?
- Bu ceketi sana kimin aldığını bilmek ister misin?
- Why don't you get Tom to buy that for you?
- Neden Tom'a sana onu almasını söylemiyorsun?
- I have feelings for you, Tom.
- Sana karşı duygularım var, Tom.
- Nothing's going to change my love for you.
- Sana olan aşkımı hiçbir şey değiştirmeyecek.
- Here's a message for you.
- İşte sana bir mesaj.
- I have good news for you, Tom.
- Sana iyi haberlerim var, Tom.
- I have one final question for you.
- Sana son bir sorum var.
- I've lost all respect for you.
- Sana olan tüm saygımı kaybettim.
- I wish I had an answer for you.
- Keşke sana verecek bir cevabım olsaydı.
- Here's something for you.
- İşte sana bir şey.
- I only have one more question for you.
- Sana yalnızca bir sorum daha var.
- I still have one more question for you.
- Sana hala bir sorum daha var.
- Life is sweet for you.
- Hayat sana güzel!
- Would you like to know who bought this jacket for you?
- Bu ceketi sana kimin satın aldığını bilmek ister misin?
- Even if there wasn't any gravity on earth, I would still fall for you.
- Dünyada hiç yerçekimi olmasaydı bile, yine de sana düşerdim.
- I've got a message for you.
- Sana bir mesajım var.
- I'll get Tom for you.
- Tom'u sana getireceğim.
- I've got an attractive proposition for you.
- Sana çekici bir teklifim var.
- I have a gift for you.
- Sana bir hediyem var.
- When did Tom tell you that it was necessary for you to do that?
- Onu yapmanın gerekli olduğunu Tom sana ne zaman söyledi?
- I have a small gift for you.
- Benim de sana küçük bir hediyem var.
- I can't buy the bicycle for you.
- Sana bisiklet alamam.
- I'll make a cup of coffee for you.
- Sana bir fincan kahve yapacağım.
- I've got news for you.
- Sana haberlerim var.
- I bought that book for you.
- O kitabı sana aldım.
- I'll send for you.
- Sana haber göndereceğim.
- Look what I got for you.
- Bak sana ne aldım.
- I'll get this bag for you.
- Bu çantayı sana getireyim.
- Tom still has feelings for you.
- Tom'un hâlâ sana karşı hisleri var.
- I was just looking out for you.
- Ben sadece sana dikkat ediyordum.
- I've got a few questions for you.
- Sana birkaç sorum var.
- I've got a surprise for you, Tom.
- Sana bir sürprizim var, Tom.
- If you want, I'll cook for you.
- İstersen sana yemek yaparım.
- I still have feelings for you.
- Hala sana karşı duygularım var.
- I think he's got a thing for you.
- Sanırım sana karşı bir şeyler hissediyor.
- This just came in for you.
- Bu az önce sana geldi.
- Do you know why I've sent for you?
- Neden sana gönderdiğimi biliyor musun?
- Tom still has feelings for you.
- Tom hala sana karşı bir şeyler hissediyor.
- I have a message for you from your father.
- Babandan sana bir mesaj getirdim.
- I'd jump through hoops for you.
- Ben sana kul köle olurdum.
- I prepared for you a surprise.
- Sana bir sürpriz hazırladım.
- I'm sure I can find something for you to drink.
- Eminim sana içecek bir şeyler bulabilirim.
- I'd like to explain some things for you.
- Sana bazı şeyleri açıklamak istiyorum.
- I'll get some for you right away.
- Sana hemen bir tane getireyim.
- Here's a problem for you.
- İşte sana bir sorun.
- I can't keep pretending that I have feelings for you that I don't.
- Sana karşı hissetmediğim hislerim varmış gibi davranmaya devam edemem.
- You'll need someone to care for you.
- Sana bakacak birine ihtiyacın olacak.
- Should I get Tom for you?
- Tom'u sana getireyim mi?
- I'll cook for you tonight.
- Bu akşam sana yemek pişireceğim.
- I don't intend to buy that for you.
- Onu sana almaya niyetim yok.
- What did Tom buy for you?
- Tom sana ne aldı?
- We did what we promised to do for you.
- Sana söz verdiğimiz şeyi yaptık.
- I've got great news for you.
- Sana harika haberlerim var.
- Nancy, here's a letter for you.
- Nancy, sana bir mektup var.
- Is there anything you want me to buy for you?
- Sana almamı istediğin bir şey var mı?
- Have you read the book Tom bought for you?
- Tom'un sana aldığı kitabı okudun mu?
- I have some news for you!
- Sana bazı haberlerim var!
- I'm sorry I couldn't buy that for you.
- Bunu sana alamadığım için üzgünüm.
- I just have a few questions for you.
- Sana birkaç sorum var.
- I can't hide my feelings for you.
- Sana olan hislerimi saklayamam.
- I don't have any feelings for you.
- Sana karşı hiçbir şey hissetmiyorum.
- I have a few easy questions for you.
- Sana birkaç kolay sorum var.
- I have feelings for you.
- Sana karşı hislerim var.
- I have bad news for you, Tom.
- Sana kötü haberlerim var, Tom.
- Tom left a message for you.
- Tom sana bir mesaj bıraktı.
- I can vouch for you.
- Sana kefil olabilirim.
- I have work for you.
- Sana göre bir işim var.
- I've got a package for you.
- Sana bir paket getirdim.
- There's a message for you.
- Sana bir mesaj var.
- I wish I had better news for you.
- Keşke sana daha iyi haberlerim olsaydı.
- I can get a gun for you within five hours.
- Beş saat içinde sana bir silah bulabilirim.
- It can't hurt for you to spend a little time with Tom.
- Tom'la biraz zaman geçirmenin sana zararı olmaz.
- Even if there were no gravity on Earth, I would still fall for you.
- Dünyada hiç yerçekimi olmasaydı bile, yine de sana düşerdim.
- I'll act as a guide for you.
- Sana rehberlik edeceğim.
- I have good news and bad news for you.
- Sana hem iyi hem de kötü haberlerim var.
- I'm so grateful for you.
- Sana çok minnettarım.
- I wish I had some good news for you.
- Keşke sana iyi haberlerim olsaydı.
- What have you done with the watch I bought for you?
- Sana aldığım saati ne yaptın?
- Tom has a lot of respect for you.
- Tom sana çok saygısı var.
- I have a delivery for you.
- Sana bir teslimatım var.
- There's a letter for you.
- Sana bir mektup var.
- I've got a question for you.
- Sana bir sorum var.
- Do you really think you can convince Tom to buy that for you?
- Gerçekten Tom'u sana bunu almaya ikna edebileceğini düşünüyor musun?
- Tom has a message for you.
- Tom'un sana bir mesajı var.
- I've got some questions for you.
- Sana bazı sorularım var.
- I have news for you.
- Sana haberlerim var.
- Is there anything I can buy for you while I'm at the supermarket?
- Süpermarketteyken sana alabileceğim bir şey var mı?
- I have feelings for you, Tom.
- Sana karşı bir şeyler hissediyorum, Tom.
- Even your faults do not lessen my respect for you, and in friendship this is what counts.
- Senin hataların bile sana olan saygımı azaltmaz ve arkadaşlıkta önemli olan budur.
- Let me sing a song for you.
- İzin ver sana bir şarkı söyleyeyim.
- That shirt is too large for you.
- Bu gömlek sana çok büyük.
- Here's a present for you.
- İşte sana bir hediye.
- I have one more question for you.
- Sana bir sorum daha var.
- My love for you is hard to explain.
- Sana olan sevgimi anlatmak çok zor.
- I'll make some broth for you.
- Sana biraz et suyu yapayım.
- No sugar for you?
- Sana şeker yok mu?
- I bought these flowers for you.
- Bu çiçekleri sana aldım.
- I'll get something for you, too.
- Ben de sana bir şey getireceğim.
- I have great news for you.
- Sana harika haberlerim var.
- I'll make a cup of coffee for you.
- Sana bir fincan kahve yapayım.
- She meant this gift for you.
- Bu hediyeyi sana düşünmüştü.
- I have work for you.
- Sana verecek bir işim var.
- Here's a box of chocolates for you.
- Al sana bir kutu çikolata.
- I can't pretend I don't have feelings for you.
- Sana karşı hislerim yokmuş gibi davranamam.
- I have a little present for you.
- Sana küçük bir hediyem var.
Show More (282)
|
|
- I have a few direct questions for you, Minister.
- Size doğrudan birkaç sorum var Sayın Bakan.
- I have a few direct questions for you, Minister.
- Size doğrudan birkaç sorum olacak Sayın Bakan.
- Mr President-in-Office of the Council, I therefore have some very specific questions for you.
- Sayın Konsey Dönem Başkanı, bu nedenle size çok özel bazı sorularım var.
- Allow me to give you another rundown of events, for you will then be able to judge for yourself.
- İzin verirseniz size olayların bir özetini daha sunayım, o zaman kendiniz karar verebilirsiniz.
- If you really want to impress, this is the hotel for you.
- Eğer gerçekten etkilemek istiyorsanız, bu otel tam size göre.
- Maybe this whole general counsel gig isn't for you.
- Belki de bu genel danışmanlık işi size göre değildir.
- Folks, we got a real treat for you tonight.
- Millet, bu akşam size çok güzel bir sürprizimiz var.
- Natural cotton fibers create the optimum sleeping climate for you to enjoy a comfortable and healthy sleep.
- Doğal pamuk lifleri, size rahat ve sağlıklı bir uykunun keyfini çıkarmanız için ideal bir ortam sağlar.
- Here is a scary story for you.
- İşte size korkutucu bir hikaye.
- Tom still has feelings for you.
- Tom'un hâlâ size karşı hisleri var.
- We're thankful for you.
- Size minnettarız.
- That's for you to decide.
- Karar vermek size kalmış.
- I have a message for you from Tom.
- Tom'dan size bir mesajım var.
- I have a surprise for you guys.
- Size bir sürprizim var.
- Is eating liver good for you?
- Ciğer yemek size iyi geliyor mu?
- Even your faults do not lessen my respect for you, and in friendship this is what counts.
- Hatalarınız bile size olan saygımı azaltmıyor ve dostlukta önemli olan budur.
- I just have one question for you.
- Size sadece bir sorum var.
- When did Tom tell you that it was necessary for you to do that?
- Tom bunu yapmanızın gerekli olduğunu size ne zaman söyledi?
- We have some questions for you.
- Size bazı sorularımız var.
- It's illegal to give someone else medication that was prescribed for you.
- Size reçete edilmiş ilacı başkasına vermeniz yasa dışıdır.
- There is a message for you.
- Size bir mesaj var.
- I bought this for you.
- Bunu size aldım.
- We're coming for you.
- Size geliyoruz.
- It's for you to decide.
- Size kalmış.
- OK, only this time, for you.
- Peki bu seferlik olsun size.
- Mr Yamada, there's a call for you.
- Bay Yamada, size bir telefon var.
- I'd like to ask you some questions about some of the people who work for you.
- Sizin için çalışan insanların bazıları hakkında size bazı sorular sormak istiyorum.
- This sounds like a job for you.
- Bu tam size göre bir iş gibi.
- Here is a present for you in token of our appreciation.
- İşte size minnettarlığımızın göstergesi olarak bir hediye.
- What can I get for you?
- Size ne getireyim?
- People who will lie for you, will lie to you.
- Sizin için yalan söyleyecek insanlar, size de yalan söyleyeceklerdir.
- I've got some questions for you.
- Size soracak sorularım var.
- Now for my next number, I'd like to play a song for you that I learned from my father.
- Şimdi sıradaki şarkım olarak size babamdan öğrendiğim bir şarkıyı çalmak istiyorum.
- I have a job for you.
- Bende size göre bir iş var.
- We have some questions for you.
- Size birkaç sorumuz var.
- I'm afraid that I have some other bad news for you.
- Korkarım size başka kötü haberlerim var.
- I have a few questions for you.
- Size birkaç sorum var.
- A new job, a new environment would be good for you.
- Yeni bir iş, yeni bir çevre size iyi gelecektir.
- I care a great deal for you.
- Size çok değer veriyorum.
- I have some good news for you.
- Size iyi haberlerim var.
- Here's some news for you.
- İşte size bazı haberler.
- I'm sorry to disturb you, but there's a phone call for you.
- Rahatsız ettiğim için özür dilerim ama size bir telefon var.
- We have a few questions for you.
- Size birkaç sorumuz var.
- I just have a few questions for you.
- Size birkaç sorum olacaktı.
- A book came for you in the mail today.
- Bugün postayla size bir kitap geldi.
- He is certainly able to be good to you, but he can never be good for you.
- Size karşı kesinlikle iyi olabilir, ama sizin için asla iyi olamaz.
- My advice is for you to go home.
- Size tavsiyem eve gitmeniz.
- What kind of briefcase do you want me to buy for you?
- Size ne tür bir evrak çantası almamı istersiniz?
- I have one question for you.
- Size bir sorum var.
- I won't cook for you.
- Size yemek yapmayacağım.
- Spending time in forest is good for you.
- Ormanda vakit geçirmek size iyi gelir.
- This letter's for you.
- Bu mektup size.
- Tom thinks beer is good for you.
- Tom biranın size iyi geleceğini düşünüyor.
- It's for you to decide.
- Karar vermek size kalmış.
- I've got some bad news for you.
- Size kötü haberlerim var.
- I only have one more question for you.
- Size sadece bir sorum daha var.
- Tom will have an answer for you by next week.
- Tom gelecek haftaya kadar size bir cevap verecek.
- We've got news for you.
- Size haberlerimiz var.
- I can vouch for you.
- Size kefil olabilirim.
- If you cannot afford an attorney, one will be provided for you.
- Avukat tutacak paranız yoksa, size bir avukat sağlanacaktır.
Show More (57)
|