|
- Hostility towards foreigners is also becoming increasingly widespread.
- Yabancılara karşı düşmanlık da giderek yaygınlaşıyor.
- At any rate, it means that millions of foreigners live on our soil permanently and illegally.
- Her halükarda bu, milyonlarca yabancının topraklarımızda kalıcı ve yasadışı olarak yaşadığı anlamına geliyor.
- Investment by foreigners in the field of real estate is also restricted.
- Emlak alanında yabancı sermaye yatırımları da kısıtlamaya tabidir.
- In the EU's Member States, we have received a report to the effect that foreigners and refugees are being persecuted.
- AB'ye Üye Devletlerde yabancılara ve mültecilere zulüm yapıldığına dair bir rapor aldık.
- I learnt from transit travellers that foreigners are often asked to pay EUR 5 to customs officials.
- Transit geçiş yapan yolculardan öğrendiğime göre yabancılardan gümrük memurlarına 5 Avro ödemeleri isteniyormuş.
- Most of them are foreigners.
- Çoğu yabancı.
- They hate foreigners; I hate everybody.
- Onlar yabancılardan nefret ediyorlar; ben herkesten nefret ediyorum.
- It is difficult for foreigners to get used to Japanese food.
- Yabancıların Japon yemeklerine alışması zordur.
- People shouldn't stare at foreigners.
- İnsanlar yabancılara gözlerini dikip bakmamalı.
- The Grand-Duchy of Luxembourg has a population of 563,000 of which 46% are foreigners.
- Lüksemburg Büyük Dükalığı 563.000 nüfusa sahiptir ve bunların %46'sı yabancıdır.
- This law only applies to foreigners.
- Bu yasa sadece yabancılara uygulanır.
- Do you know any foreigners living in your country?
- Ülkenizde yaşayan hiç yabancı tanıyor musunuz?
- I met two foreigners, one was from Canada, and the other from England.
- İki yabancı ile tanıştım, biri Kanadalı idi ve diğeri İngiltereli.
- The Grand-Duchy of Luxembourg has a population of 563,000 of which 46% are foreigners.
- Lüksemburg Büyük Dükalığı'nın 563.000 kişilik nüfusunun %46'sı yabancılardan oluşuyor.
- I hate both foreigners and my countrymen.
- Hem yabancılardan hem de vatandaşlarımdan nefret ediyorum.
- It is difficult for foreigners to get used to Japanese meals.
- Yabancıların Japon yemeklerine alışması zordur.
- These people hate all foreigners.
- Bu insanlar tüm yabancılardan nefret ediyor.
- Thousands of foreigners visit Japan each year.
- Her yıl binlerce yabancı Japonya'yı ziyaret ediyor.
- There are too many foreigners in this country.
- Bu ülkede çok fazla yabancı var.
- Tom is used to talking to foreigners.
- Tom yabancılarla konuşmaya alışkındır.
- This rule is applied to foreigners only.
- Bu kural sadece yabancılar için geçerlidir.
- The rule only applies to foreigners.
- Bu kural sadece yabancılar için geçerli.
- Making friends with foreigners is interesting.
- Yabancılarla arkadaş olmak ilginçtir.
- He has a prejudice against foreigners.
- Yabancılara karşı ön yargısı var.
- He has two friends who are foreigners.
- Yabancı olan iki arkadaşı var.
- Tom hates foreigners.
- Tom yabancılardan nefret eder.
- Yet Japan is still not sufficiently understood by other countries, and the Japanese, likewise, find foreigners difficult to understand.
- Ancak Japonya hala diğer ülkeler tarafından yeterince anlaşılabilmiş değil ve Japonlar da yabancıları anlamakta zorlanıyor.
- Have you ever taught Chinese to foreigners?
- Hiç yabancılara Çince öğrettin mi?
- I'm used to talking to foreigners.
- Ben yabancılarla konuşmaya alışkınım.
- It is hard for foreigners to learn Japanese.
- Yabancıların Japonca öğrenmesi zordur.
- Thousands of foreigners visit Japan every year.
- Her yıl binlerce yabancı Japonya'yı ziyaret ediyor.
- Foreigners astound me.
- Yabancılar beni şaşırtır.
- Why did you only stop the foreigners?
- Neden sadece yabancıları durdurdunuz?
- It is hard for foreigners to learn Japanese.
- Yabancılar için Japonca öğrenmek zordur.
- Many foreigners speak good Japanese.
- Çok sayıda yabancı iyi Japonca konuşuyor.
- A group of foreigners arrived in Edo, in other words Tokyo.
- Bir grup yabancı Edo'ya vardı, başka bir deyişle Tokyo'ya.
- Tom always rants to Mary about the supposed dangers of foreigners, but Mary is more afraid of Tom than anyone.
- Tom her zaman Mary'ye yabancıların sözde tehlikeleri hakkında atıp tutar, ama Mary herkesten çok Tom'dan korkuyor.
- They're foreigners.
- Onlar yabancı.
- Many foreigners speak good Japanese.
- Birçok yabancı, iyi Japonca konuşmaktadır.
- This law only applies to foreigners.
- Bu yasa sadece yabancılar için geçerli.
- Why did you stop only the foreigners?
- Neden yalnızca yabancıları durdurdunuz?
- In order to visit our country, foreigners will from now on need a special visa.
- Ülkemizi ziyaret etmek için yabancıların bundan böyle özel bir vizeye ihtiyacı olacaktır.
- Recently, the number of foreigners working or studying in Japan has increased.
- Son zamanlarda Japonya'da çalışan veya okuyan yabancıların sayısı arttı.
- He is used to talking to foreigners.
- O yabancılarla konuşmaya alışkındır.
- I'm used to talking to foreigners.
- Yabancılarla konuşmaya alışkınım.
- It is difficult for foreigners to master Japanese.
- Yabancılar için Japonca'da ustalaşmak zordur.
- I'm a teacher of Spanish for foreigners, so believe me, I know what I'm talking about.
- Ben yabancılar için bir İspanyolca öğretmeniyim, bu yüzden inan bana, ben ne hakkında konuştuğumu biliyorum.
- This rule is applied to foreigners only.
- Bu kural yalnızca yabancılar için uygulanır.
- They only hate foreigners, while I hate everybody.
- Ben herkesten nefret ederken onlar sadece yabancılardan nefret ediyorlar.
- Foreigners are interesting, aren't they?
- Yabancılar ilginç, değil mi?
- Thousands of foreigners visit Japan each year.
- Japonya'yı her yıl binlerce yabancı ziyaret eder.
- Native Chinese people are working alongside foreigners to change the culture of Shanghai.
- Yerli Çinliler, Şanghay'ın kültürünü değiştirmek için yabancılarla birlikte çalışıyorlar.
- The audience were all foreigners.
- Seyircilerin hepsi yabancıydı.
- Let's act like we're foreigners.
- Yabancı gibi davranalım.
- The hotel is full of foreigners.
- Otel yabancılarla dolu.
- The rule only applies to foreigners.
- Bu kural sadece yabancılar için geçerlidir.
- They despise foreigners.
- Yabancıları küçümserler.
- Don't make fun of foreigners.
- Yabancılarla dalga geçmeyin.
- Are there a lot of foreigners in Armenia?
- Ermenistan'da çok fazla yabancı var mı?
- Don't make fun of foreigners.
- Yabancılarla alay etme.
- Some Japanese are concerned about how their country looks in the eyes of foreigners.
- Bazı Japonlar ülkelerinin yabancıların gözünde nasıl göründüğü konusunda endişelidir.
- In order to visit our country, foreigners will from now on need a special visa.
- ülkemizi ziyaret etmek için, yabancıların şu andan itibaren özel bir vizeye ihtiyaçları olacak.
- Palestinians aren't foreigners on their own land.
- Filistinliler kendi topraklarında yabancı statüsünde değiller.
- Foreigners are very intolerant.
- Yabancılar çok hoşgörüsüz.
- I saw a group of foreigners on my way to school this morning.
- Bu sabah okula giderken bir grup yabancı gördüm.
- Every year without fail, lots of foreigners come to Japan.
- Her yıl mutlaka bir sürü yabancı Japonya'ya geliyor.
- Don't make fun of foreigners' mistakes in Japanese.
- Yabancıların Japoncadaki hatalarıyla alay etmeyin.
- Are there many foreigners here?
- Burada çok yabancı var mı?
- Recently, the number of foreigners working or studying in Japan has increased.
- Son zamanlarda, Japonya'da çalışan ya da okuyan yabancıların sayısı arttı.
- We are all foreigners in other countries.
- Biz hepimiz diğer ülkelerde yabancıyız.
- Many foreigners work in our company.
- Şirketimizde birçok yabancı çalışır.
- They hate foreigners; I hate everybody.
- Onlar yabancılardan nefret ediyor; ben herkesten nefret ediyorum.
- I met two foreigners, one was from Canada, and the other from England.
- İki yabancıyla tanıştım, biri Kanada'dan diğeri İngiltere'dendi.
- He is used to talking to foreigners.
- Yabancılarla konuşmaya alışkındır.
- Foreigners are interesting, aren't they?
- Yabancılar ilginçtir, değil mi?
- Every year without fail, lots of foreigners come to Japan.
- Her yıl mutlaka Japonya'ya bir sürü yabancı gelir.
- We are all foreigners in other countries.
- Hepimiz başka ülkelerde yaşayan yabancılarız.
- Don't poke fun at foreigners.
- Yabancılarla dalga geçme.
- Why did you stop only the foreigners?
- Neden sadece yabancıları durdurdunuz?
- Thousands of foreigners visit Japan every year.
- Her yıl binlerce yabancı Japonya'yı ziyaret eder.
- Many foreigners come to Japan to work.
- Birçok yabancı, çalışmak için Japonya'ya geliyor.
- They only hate foreigners, while I hate everybody.
- Onlar sadece yabancılardan nefret ediyor, ben ise herkesten nefret ediyorum.
- People shouldn't stare at foreigners.
- İnsanlar yabancılara dik dik bakmamalılar.
- These people hate all foreigners.
- Bu insanlar, bütün yabancılardan nefret ederler.
- It is difficult for foreigners to master Japanese.
- Japoncaya hakim olmak yabancılar için zordur.
- Don't poke fun at foreigners.
- Yabancılarla alay etme.
- The hotel's full of foreigners.
- Otel yabancılarla dolu.
- Are there a lot of foreigners in Armenia?
- Ermenistan'da çok yabancı var mı?
- Many foreigners come to Japan to work.
- Birçok yabancı Japonya'ya çalışmak için geliyor.
- Some Japanese are concerned about how their country looks in the eyes of foreigners.
- Bazı Japonlar ülkelerinin yabancıların gözünde nasıl göründüğü hakkında endişeli.
- I am teaching Kazakh to foreigners.
- Yabancılara Kazakça öğretiyorum.
- Palestinians aren't foreigners on their own land.
- Filistinliler kendi topraklarında yabancı değiller.
- Why did you only stop the foreigners?
- Neden sadece yabancıları durdurdun?
- Most of them are foreigners.
- Onların çoğu yabancı.
- Foreigners astound me.
- Yabancılar beni şaşırtıyor.
- They despise foreigners.
- Yabancıları küçümsüyorlar.
- Many foreigners work in our company.
- Şirketimizde birçok yabancı çalışıyor.
- Don't make fun of foreigners' mistakes in Japanese.
- Yabancıların Japonca hatalarıyla dalga geçmeyin.
- Let's act like we're foreigners.
- Hadi biz yabancıymışız gibi rol yapalım.
- I'm a teacher of Spanish for foreigners, so believe me, I know what I'm talking about.
- Ben yabancılar için İspanyolca öğretmeniyim, bu yüzden inanın bana, neden bahsettiğimi biliyorum.
- A group of foreigners arrived in Edo, in other words Tokyo.
- Bir grup yabancı Edo'ya, yani Tokyo'ya geldi.
Show More (98)
|