|
- In any event, we must nevertheless enhance the status of Fridays.
- Her halükarda, yine de Cuma günlerinin statüsünü geliştirmeliyiz.
- Today, some of the leading players who were not in favour of Fridays have been gone since midday.
- Bugün, Cuma günlerini desteklemeyen önde gelen oyunculardan bazıları öğle saatlerinden beri yoklar.
- For a long time, fisheries debates were held in Strasbourg on Fridays.
- Balıkçılık tartışmaları uzun bir süre boyunca Cuma günleri Strazburg'da yapıldı.
- I am a supporter of Strasbourg and a supporter of Fridays.
- Ben Strazburg'un ve Cuma günlerinin destekçisiyim.
- Why do many Catholics eat fish on Fridays?
- Neden birçok Katolik Cuma günleri balık yer?
- I work on Mondays, Tuesdays, Wednesdays, Thursdays and Fridays.
- Pazartesi, Salı, Çarşamba, Perşembe ve Cuma günleri çalışıyorum.
- Tom always wears a tie to work, except on Fridays.
- Tom, Cuma günleri hariç, işe her zaman kravat takarak gider.
- The bank shuts late on Fridays.
- Banka cuma günleri geç kapanır.
- I love Fridays!
- Ben cuma günlerini severim!
- I hate working late, especially on Fridays.
- Geç saatlerde, özellikle cuma günleri çalışmaktan nefret ediyorum.
- Every day, except Thursdays and Fridays, he gathered with his friends for chatting.
- Perşembe ve Cuma günleri hariç her gün arkadaşlarıyla sohbet etmek için toplanırdı.
- They eat fish on Fridays.
- Cuma günleri balık yiyorlar.
- Tom and Mary often go out for dinner together on Fridays.
- Tom ve Mary genellikle Cuma günleri birlikte yemeğe çıkarlar.
- What do you do on Fridays?
- Cuma günleri ne yapıyorsun?
- Every week I study piano on Monday and Tuesday, and dancing on Wednesday and Friday.
- Her hafta Pazartesi ve Salı günleri piyano, Çarşamba ve Cuma günleri de dans çalışıyorum.
- I work on Mondays, Tuesdays, Wednesdays, Thursdays and Fridays.
- Ben pazartesi, salı, çarşamba, perşembe ve cuma günleri çalışırım.
- What do you do on Fridays?
- Cuma günleri ne yaparsın?
- They eat fish on Fridays.
- Onlar cuma günleri balık yerler.
- I hate working late, especially on Fridays.
- Geç saatlere kadar çalışmaktan nefret ediyorum, özellikle de Cuma günleri.
- Tom and Mary often go out for dinner together on Fridays.
- Tom ve Mary cuma günleri akşam yemeği için sık sık birlikte dışarı çıkarlar.
- I love Fridays!
- Cuma günlerini seviyorum!
Show More (18)
|