gasp - Inglés Turco Frases
Inglés Turco
gasp nefes nefese kalmak v.
  • Tom was gasping for air.
  • Tom nefes nefese kalmıştı.
  • Sami was gasping for life.
  • Sami nefes nefese kalmıştı.
  • Diana gasped.
  • Diana nefes nefese kaldı.
Show More (9)
gasp nefesi kesilmek v.
  • The man gasped in pain and said call an ambulance.
  • Adamın acıyla nefesi kesildi ve ambulans çağırmalarını söyledi.
  • I gasped.
  • Nefesim kesildi.
  • Tom gasped in pain.
  • Tom acıdan nefesi kesildi.
Show More (3)
gasp nefes n.
  • The patient's breath started to come in quick gasps.
  • Hastanın soluması hızlı nefesler halinde gelmeye başladı.
  • Tom came up for a gasp of air.
  • Tom nefes almak için yukarı çıktı.
  • Everyone gasps.
  • Herkes nefes aldı.
Show More (1)
gasp soluk soluğa kalmak v.
  • Emma went for the door, gasping for air.
  • Emma hava almak için soluk soluğa kapıya yöneldi.
Show More (-2)
gasp inleme n.
  • She gave a little gasp when she hit his toe on the corner of the desk.
  • Ayak parmağını masanın köşesine çarptığında kısa bir inleme koyuverdi.
Show More (-2)
gasp nefesini tutmak v.
  • Diana gasped.
  • Diana nefesini tuttu.
Show More (-2)
Inglés Turco
extortion gasp n.
  • This would undoubtedly lead to exploitation by many employers and the extortion I mentioned earlier.
  • Bu durum şüphesiz birçok işveren tarafından sömürülmelerine ve daha önce bahsettiğim gasp olaylarına yol açacaktır.
  • They control drugs, arms smuggling, black market diamonds, human trafficking, and even murder and extortion.
  • Uyuşturucu, silah kaçakçılığı, karaborsa elmas, insan kaçakçılığı ve hatta cinayet ve gasp kontroleri altında.
  • Tom was the victim of an extortion attempt.
  • Tom bir gasp girişimi kurbanıydı.
Show More (1)
hijacking gasp n.
  • We must do everything we can to prevent the peace process being hijacked.
  • Barış sürecinin gasp edilmesini önlemek için elimizden gelen her şeyi yapmalıyız.
Show More (-2)