Tureng - glass - Inglés Turco Frases

Historia

	Inglés	Turco
1	glass	bardak	n.
	Whether the glass is half full or half empty. Bardağın yarısı dolu mu yoksa yarısı boş mu? A single glass can contain a similar amount of sugar as several pieces of whole fruit. Tek bir bardak, birkaç tane bütün meyve ile eşdeğer miktarda şeker içerebilir. A glass of water would be nice, just out of the faucet. Musluktan akan bir bardak su iyi olurdu. Get me a glass of water, kid. Bana bir bardak su getir evladım. Get me a glass of water, kid. Bana bir bardak su getir evlat. A glass of water would be nice, just out of the faucet. Musluktan bir bardak su iyi olurdu. A single glass can contain a similar amount of sugar as several pieces of whole fruit. Tek bir bardak, birkaç adet bütün meyve ile aynı miktarda şeker içerebilir. A glass of red wine, please. Bir bardak kırmızı şarap lütfen. Tom asked me for a glass of cold water. Tom benden bir bardak soğuk su aldı. Whose glass is this? Bu kimin bardağı? I quenched my thirst with this single glass of tea. Susuzluğumu bu tek bardak çayla giderdim. Let me refill your glass. Bardağındakini tazeleyeyim. Tom poured some milk into a glass and handed it to Mary. Tom bardağa biraz süt koydu ve Mary'ye uzattı. I drank another glass of wine. Bir bardak daha şarap içtim. Sami's fingerprints were found on a glass. Sami'nin parmak izleri bir bardağın üzerinde bulundu. A glass of cold water is very refreshing in hot weather. Sıcak havalarda bir bardak soğuk su çok ferahlatıcıdır. Tom poured Mary a glass of water. Tom Mary'ye bir bardak su doldurdu. There's nothing like a glass of natural, freshly squeezed juice. Bir bardak doğal, taze sıkılmış meyve suyu gibisi yoktur. Do you want another glass of fruit punch? Bir bardak daha meyve kokteyli ister misiniz? Drinking just one glass of wine a day will damage your health, according to a study. Bir araştırmaya göre, günde sadece bir bardak şarap içmek sağlığınıza zarar verecektir. There is little water in the glass. Bardakta çok az su var. Will you have another glass of wine? Bir bardak daha şarap alır mısın? Tom said that he broke the glass. Tom bardağı kırdığını söyledi. Tom filled the empty glass with ice. Tom boş bardağı buzla doldurdu. The glass got broken. Bardak kırıldı. Are you sure you don't want a glass of water? Bir bardak su istemediğine emin misin? Tom was holding a glass of whiskey in one hand and a cigarette in the other. Tom bir elinde bir bardak viski ve diğerinde de bir sigara tutuyordu. I'll bring you a glass of water. Sana bir bardak su getireceğim. Another glass of beer, please. Bir bardak bira daha, lütfen. Give me a full glass of water. Bana dolu bir bardak su ver. A glass of water, please. Bir bardak su, lütfen. Tom poured some milk into a glass and handed it to Mary. Tom bir bardağa biraz süt doldurdu ve Mary'ye uzattı. He raised the glass to his lips and drained it at one gulp. Bardağı dudaklarına götürdü ve bir yudumda boşalttı. Tom looked down at his glass and saw that it was empty. Tom bardağına baktı ve boş olduğunu gördü. A glass of water, please. Bir bardak su lütfen. All Tom really wanted was glass of water. Tom'un gerçekten tüm istediği bir bardak suydu. You can pour the wine into the glass. Şarabı bardağa doldurabilirsin. Tom is pouring a glass of milk. Tom bir bardak süt dolduruyor. I had another glass of wine. Bir bardak daha şarap içtim. Tom took a drink from his glass. Tom bardağından bir içki aldı. She makes a point of drinking a glass of milk every morning. Her sabah bir bardak süt içmeye özen gösterir. Another glass of beer, please. Bir bardak bira daha lütfen. Tom ordered a glass of orange juice and a cup of coffee. Tom bir bardak portakal suyu ve bir fincan kahve sipariş etti. I have a glass of milk after every workout. Her antrenmandan sonra bir bardak süt içerim. Tom took a drink from his glass. Tom bardağından bir yudum aldı. A glass of mineral water is going to quench my thirst. Bir bardak maden suyu benim susuzluğumu giderecek. The boy knocked the glass over. Çocuk bardağa çarptı. I poured myself another glass of orange juice. Kendime bir bardak portakal suyu doldurdum. Tom got Mary a glass of water. Tom, Mary'ye bir bardak su getirdi. I need a glass of water. Bir bardak suya ihtiyacım var. He satisfied his thirst with a large glass of beer. Susuzluğunu büyük bir bardak birayla giderdi. Tom drank a glass of milk and went back to bed. Tom bir bardak süt içti ve yatağına geri döndü. Bring me that glass of milk. O bardak sütü bana getir. It was a glass that he broke. Kırdığı bir bardaktı. The waitress set a glass of juice in front of me. Garson önüme bir bardak meyve suyu koydu. Tom was cleaning up some broken glass. Tom kırılmış bir bardağı temizliyordu. Tom offered Mary a glass of champagne. Tom Mary'ye bir bardak şampanya verdi. Get me a glass of milk. Bana da bir bardak süt getir. The glass is empty. Bardak boş. Could you get me a glass of water, please? Bana bir bardak su getirir misiniz, lütfen? All I want now is a glass of water. Şu an tek istediğim bir bardak su. I broke the glass. Bardağı kırdım. Would you care for another glass of beer? Bir bardak daha bira ister misin? Bottle or glass? Şişe mi yoksa bardak mı? Are we going to empty a glass? Bardağı boşaltacak mıyız? My glass is dirty. Bardağım kirlidir. Tom toyed with his empty glass. Tom boş bardağıyla oynadı. Tom handed a glass of wine to Mary. Tom, Mary'ye bir bardak şarap verdi. I'd like to have a glass of water. Bir bardak su içmek istiyorum. Tom clinked his glass with Mary's. Tom bardağını Mary'ninkiyle tokuşturdu. I broke a glass. Ben bir bardak kırdım. Tom drank a glass of milk and went back to bed. Tom bir bardak süt içti ve yatağa geri döndü. Find me a glass. Bana bir bardak bulun. Are you sure you don't want a glass of water? Bir bardak su istemediğinden emin misin? I can get you a glass of water if you like. İstersen sana bir bardak su getirebilirim. You're drowning in a glass of water. Bir bardak suda boğuluyorsun. Could you get me a glass of ice water please. Bana bir bardak buzlu su getirir misiniz lütfen? You drank from my glass. Sen bardağımdan içtin. Please bring me a glass of water. Lütfen bana bir bardak su getir. I'd like to have a glass of water. Ben bir bardak su istiyorum. Before he went to the dentist, Tom drank a glass of schnapps. Dişçiye gitmeden önce, Tom bir bardak schnapps içti. Tom dropped the glass. Tom bardağı düşürdü. This glass is dirty. Bu bardak kirli. Let me refill your glass. Bardağınızı yeniden doldurayım. Tom poured himself another glass. Tom kendine bir bardak daha doldurdu. Can you get me a glass of water? Bana bir bardak su getirebilir misin? Is that your or your sister's glass? Bu senin mi yoksa kardeşinin mi bardağı? Tom poured some bourbon into the glass. Tom bardağa biraz burbon döktü. A glass of sparkling water, please. Bir bardak köpüklü su lütfen. Don't drop that glass. O bardağı düşürme. Tom dropped his glass, but it didn't break. Tom bardağını düşürdü ama kırılmadı. Tom's glass is empty. Tom'un bardağı boş. Tom poured some apple juice into a glass. Tom bir bardağa biraz elma suyu doldurdu. Let's have a glass of champagne. Bir bardak şampanya içelim. There is little water left in the glass. Bardakta çok az su kalmış. Could I have a glass of white wine? Bir bardak beyaz şarap alabilir miyim? Would you like a glass of tea? Bir bardak çay ister misiniz? I drink a glass of milk every morning. Her sabah bir bardak süt içerim. I'll just have a glass of water. Ben bir bardak su içeceğim. I offered her father a glass of punch. Babasına bir bardak punç ikram ettim. I poured myself another glass of wine. Kendime bir bardak şarap daha doldurdum. What about a glass of beer? Bir bardak biraya ne dersin? Dissolve the tablet in a glass of water. Tableti bir bardak su içinde erit. The glass shattered into pieces. Bardak parçalara ayrıldı. Tom emptied his glass. Tom bardağını boşalttı. Won't you have another glass of milk? Bir bardak daha süt almaz mısınız? Would you fetch me a glass of water? Bana bir bardak su getirir misiniz? She filled the glass with wine. O, bardağı şarapla doldurdu. Tom put the glass on the table. Tom bardağı masaya koydu. What use is a glass, if you don't have anything to pour into it? İçine dolduracak bir şeyin yoksa, bir bardağın ne faydası var? Do you want another glass of fruit punch? Bir bardak daha meyve kokteyli ister misin? He emptied his glass in one gulp. Bardağını bir yudumda boşalttı. I've filled the glass. Ben bardağı doldurdum. Did Tom really drink a glass of wine? Tom gerçekten bir bardak şarap içti mi? Go get her medicine and a glass of water. Git ona ilaç ve bir bardak su getir. Tom went to get a glass of water for Mary. Tom Mary için bir bardak su almaya gitti. Who drank from my glass? Benim bardağımdan kim içti? He emptied his glass. O, bardağını boşalttı. I drank a glass of red wine after dinner. Akşam yemeğinden sonra bir bardak kırmızı şarap içtim. Can I get a glass of water? Bir bardak su alabilir miyim? May I have a glass of milk? Bir bardak süt alabilir miyim? I filled a glass. Ben bir bardak doldurdum. Find me a glass. Bana bir bardak bul. I'd like a glass of tequila. Bir bardak tekila istiyorum. Would you like a glass of wine? Bir bardak şarap ister misiniz? Pour a little wine in my glass. Bardağıma biraz şarap dök. Sami gave Layla a glass. Sami, Layla'ya bir bardak verdi. It is true that Rosa had a glass of wine. Rosa'nın bir bardak şarap içtiği doğru. Tom took another sip from his glass of beer. Tom bira bardağından bir yudum daha aldı. There is a little milk in the glass. Bardakta biraz süt vardır. She poured her sister a glass of water. O, kız kardeşine bir bardak su doldurdu. Take care not to drop that glass. Bardağı düşürmemeye dikkat edin. Tom drank a glass of orange juice. Tom bir bardak portakal suyu içti. I'd like a glass of red wine, please. Bir bardak kırmızı şarap istiyorum, lütfen. There's almost no milk in the glass. Bardakta neredeyse hiç süt yok. Whose glass is that? O kimin bardağı? Would you like a glass of water? Bir bardak su ister misin? Sami's fingerprints were on that glass. Sami'nin parmak izleri o bardağın üzerindeydi. Tom broke the glass. Tom bardağı kırdı. Tom drank out of Mary's glass by mistake. Tom yanlışlıkla Mary'nin bardağından içti. Tom poured Mary a glass of water. Tom, Mary'ye bir bardak su doldurdu. Bill brought me a glass of water. Bill bana bir bardak su getirdi. I'd like a glass of water. Bir bardak su istiyorum. Tom poured milk into the glass and then handed it to Mary. Tom bardağa süt doldurdu ve sonra Mary'ye uzattı. A glass of water will do you good. Bir bardak su sana iyi gelecek. When I'm hot, a glass of cool water really refreshes me. Ben sıcakladığım zaman, bir bardak soğuk su gerçekten beni serinletir. Tom filled the glass with water. Tom bardağı suyla doldurdu. Tom drank a glass of wine. Tom bir bardak şarap içti. Tom drinks a glass of water every morning before he eats breakfast. Tom her sabah kahvaltı yapmadan önce bir bardak su içer. My glass is empty. Benim bardağım boş. I'll just have a glass of water. Ben yalnızca bir bardak su alırım. Tom poured some wine into Mary's glass. Tom, Mary'nin bardağına biraz şarap doldurdu. Tom drank a glass of milk. Tom bir bardak süt içti. Tom wiped the glass with a dishcloth. Tom bardağı bir bulaşık beziyle sildi. Mary gulped down a tall glass of orange juice. Mary büyük bir bardak portakal suyunu yutuverdi. She drank a glass of milk. Bir bardak süt içti. Could you get me a glass of water, please? Bana bir bardak su getirir misin, lütfen? Tom asked me for a glass of cold water. Tom benden bir bardak soğuk su istedi. Could you get me a glass of ice water please. Bana bir bardak buzlu su getirir misin, lütfen? Do you want a glass of soda? Bir bardak soda ister misin? I knocked a glass off the table. Masadan bir bardak düşürdüm. Tom poured me a glass of wine. Tom bana bir bardak şarap koydu. Tom took a sip of water from the glass and suddenly started coughing, as it went down the wrong way. Tom bardaktan bir yudum su aldı ve yanlış yöne gittiği için aniden öksürmeye başladı. I filled the glass. Bardağı doldurdum. Tom poured himself another glass of milk. Tom kendine bir bardak daha süt doldurdu. What use is a glass, if you don't have anything to pour into it? İçine dökecek bir şeyin yoksa bardağın ne faydası var? Would you like a glass of tea? Bir bardak çay ister misin? Tom handed Mary a glass of water and two aspirins. Tom, Mary'ye bir bardak su ve iki aspirin verdi. Have another glass of beer, please. Bir bardak bira daha alın, lütfen. Bring me a glass of water, please. Bana bir bardak su getir lütfen. Waiter, please bring me another glass of beer. Garson, lütfen bana bir bardak daha bira getir. Tom poured Mary a glass of wine. Tom Mary'ye bir bardak şarap doldurdu. Before Tom went to the dentist, he drank a glass of schnapps. Tom dişçiye gitmeden önce bir bardak schnapps içti. Wouldn't you like another glass of beer? Bir bardak daha bira istemez misin? He began his meal by drinking half a glass of ale. Yarım bardak bira içerek yemeğine başladı. Let me get you a glass of water. Sana bir bardak su getireyim. Tom took Mary's empty glass from her hand and refilled it. Tom, Mary'nin boş bardağını elinden aldı ve yeniden doldurdu. The glass is dirty. Bardak kirli. Would you like a glass of milk? Bir bardak süt ister misiniz? Tom passed a glass of milk to Mary. Tom, Mary'ye bir bardak süt uzattı. She dropped the glass. Bardağı düşürdü. Give me a glass of milk! Bana bir bardak süt verin! I tried a glass of one of the emperor's favorite drinks that used to be served in the palace. Eskiden sarayda servis edilen, imparatorun en sevdiği içkilerden birinden bir bardak denedim. I'd like another glass of water, please. Bir bardak su daha istiyorum, lütfen. Put the glass on the table! Bardağı masanın üstüne koy! Give me a glass of milk! Bana bir bardak süt ver! I poured myself a tall glass of apple juice. Kendime koca bir bardak elma suyu doldurdum. I poured myself a glass of milk. Ben de kendime bir bardak süt koydum. The glass was broken to pieces. Bardak parçalara ayrılmıştı. Tom dropped his glass. Tom bardağını düşürdü. Tom brought me a glass of water. Tom bana bir bardak su getirdi. Sami gave Layla a glass of water. Sami, Leyla'ya bir bardak su verdi. Would you care for another glass of beer? Bir bardak bira daha ister misin? Would you like another glass of water? Bir bardak daha su ister misiniz? Don't put the glass near the edge of the table. Bardağı, masanın kenarına koymayın. Tom polished off his martini and put the glass on the waiter's tray. Tom martinisini bitirdi ve bardağı garsonun tepsisine koydu. Would you fetch me a glass of water? Bana bir bardak su getirir misin? Tom picked the glass up and took a sip. Tom bardağı kaldırdı ve bir yudum aldı. Tom put his glass down. Tom bardağını yere koydu. Tom asked for a glass of water. Tom bir bardak su istedi. Could I please have a glass of water? Bir bardak su alabilir miyim lütfen? May I have a glass of beer, please? Bir bardak bira alabilir miyim, lütfen? Tom filled his glass with wine. Tom bardağını şarapla doldurdu. There is a little water in the glass. Bardakta biraz su var. Sami drank out of that glass. Sami o bardaktan içmiş. Didn't I ask you not to drink out of my glass? Sana bardağımdan içmemeni söylemedim mi? The little boy accidentally broke the glass. Küçük çocuk kazara bardağı kırdı. Tom took a sip of water from the glass and suddenly started coughing, as it went down the wrong way. Tom bardaktan bir yudum su aldı ve genzine kaçtığı için aniden öksürmeye başladı. Laurie broke the glass. Laurie bardağı kırdı. He drinks a glass of water every morning. O her sabah bir bardak su içer. Could I please have a glass of water? Ben bir bardak su alabilir miyim? He drinks a glass of water every morning. Her sabah bir bardak su içiyor. Tom opened the bottle of rum and poured some into a glass. Tom rom şişesini açtı ve bir bardağa biraz döktü. I always drink a glass of milk before going to bed. Yatmadan önce hep bir bardak süt içerim. Tom broke a glass. Tom bir bardak kırdı. Please give me a glass of milk. Lütfen bana bir bardak süt verin. Tom dropped his glass, but it didn't break. Tom bardağını düşürdü ama o kırılmadı. I'll get you a glass of water. Sana bir bardak su getireyim. Tom pointed at the empty glass on the bar. Tom barın üzerindeki boş bardağı işaret etti. I took a bath and then had a glass of beer. Banyo yaptım ve sonra bir bardak bira içtim. There is little water in the glass. Bardakta biraz su var. The glass is clean. Bardak temiz. My glass was empty. Bardağım boştu. May I have a glass of milk, please? Bir bardak süt alabilir miyim, lütfen? Tom poured himself a glass of milk. Tom kendine bir bardak süt doldurdu. Are we going to empty a glass? Bir bardak boşaltacak mıyız? The glass is broken. Bardak kırık. I filled this glass with milk. Bu bardağı sütle doldurdum. He filled the glass with wine. O, bardağı şarapla doldurdu. Let me fill up your glass, Tom. Bardağını doldurayım, Tom. I poured myself a glass of milk. Kendime bir bardak süt doldurdum. Tom filled his glass with water. Tom bardağını su ile doldurdu. Would you like a glass of OJ with your breakfast? Kahvaltınızın yanında bir bardak portakal suyu ister misiniz? Will you have another glass of wine? Bir bardak şarap daha içer misin? Tom finished his glass of milk. Tom bir bardak sütünü bitirdi. Tom picked up the glass and took a drink. Tom bardağı aldı ve bir yudum içti. Didn't I ask you not to drink out of my glass? Sana benim bardağımdan içmemeni istemedim mi? Tom filled his glass with cold water. Tom bardağını soğuk suyla doldurdu. Give me a glass of water. Bana bir bardak su ver. Will you give me another glass of milk? Bana bir bardak daha süt verir misin? I'll have a glass of red wine. Bir bardak kırmızı şarap alacağım. I'd really love a cold glass of milk. Soğuk bir bardak süt içmeyi çok isterdim. There is a little wine left in the bottom of the glass. Bardağın dibinde kalmış biraz şarap var. A pineapple juice, a tea with lemon, a beer, and a glass of red wine. Bir ananas suyu, bir limonlu çay, bir bira ve bir bardak kırmızı şarap. Would you like another glass of wine? Bir bardak daha şarap ister misiniz? Please get me a glass of water. Lütfen bana bir bardak su getir. Could I have another glass of beer? Bir bardak daha bira alabilir miyim? There is nothing like a glass of beer after a whole day's work. Bütün gün çalıştıktan sonra bir bardak bira gibisi yoktur. Tom passed a glass of milk to Mary. Tom bir bardak sütü Mary'ye uzattı. Tom held a glass filled with wine in his left hand. Tom sol elinde şarap dolu bir bardak tutuyordu. Tom is getting a glass of water for me. Tom benim için bir bardak su alıyor. You must be careful with the wine glass. Şarap bardağına dikkat etmelisin. Would you get me a glass of water? Bana bir bardak su getirir misin? Could someone get me a glass of water? Biri bana bir bardak su getirebilir mi? Sami's DNA was found on the glass. Sami'nin DNA'sı bardağın üzerinde bulundu. He began his meal by drinking half a glass of ale. Yemeğe yarım bardak bira içerek başladı. Don't move that spoon and glass. Kaşığı ve bardağı hareket ettirme. A glass of water will make you feel better. Bir bardak su seni daha iyi hissettirecektir. Who drank from my glass? Bardağımdan kim içti? Tom put his empty glass on the table. Tom boş bardağını masanın üzerine koydu. I would like to have a glass of tea. Bir bardak çay içmek istiyorum. A glass of mineral water is going to quench my thirst. Bir bardak maden suyu susuzluğumu giderecek. Tom was thirsty, so he drank a glass of water. Tom susamıştı, bu yüzden bir bardak su içti. One glass of red wine a night is enough to damage health, say scientists. Bilim adamları bir gecede bir bardak kırmızı şarap sağlığa zarar vermek için yeterlidir diyor. Could you get me a glass of water? Bana bir bardak su getirir misin? This is a glass of water. Bu bir bardak su. There's a glass here. Burada bir bardak var. Tom picked the broken glass off the floor. Tom kırık bardağı yerden aldı. Tom picked up the glass of juice and took a sip. Tom meyve suyu bardağını aldı ve bir yudum içti. I want a glass. Bir bardak istiyorum. There is a glass on the table. Masanın üzerinde bir bardak var. Tom picked up the glass of water and took a sip. Tom su bardağını aldı ve bir yudum içti. The glass is full of milk. Bardak sütle dolu. Tom asked for another glass of water. Tom bir bardak daha su istemişti. Get me a glass of milk. Bana bir bardak süt getir. My glass is dirty. Bardağım kirli. Tom poured himself a glass of water. Tom kendine bir bardak su doldurdu. Please pour him a glass of beer. Lütfen ona bir bardak bira doldur. Is this glass dirty? Bu bardak kirli mi? The wine is in the glass. Şarap, bardakta. I think Tom drank out of my glass by mistake. Sanırım Tom yanlışlıkla benim bardağımdan içti. Tom poured some wine into a glass. Tom bir bardağa biraz şarap doldurdu. All Tom really wanted was glass of water. Tom'un tek istediği bir bardak suydu. Would you like another glass of water? Bir bardak daha su ister misin? Don't move that spoon and glass. O kaşığı ve bardağı hareket ettirmeyin. Tom poured some milk into the glass. Tom bardağa biraz süt doldurdu. You can pour the wine into the glass. Şarabı bardağa dökebilirsin. He asked for a glass of beer. O, bir bardak bira istedi. May I offer you a glass? Ben bir bardak ikram edebilir miyim? Give me a glass of water, please. Bana bir bardak su verin lütfen. I'd like another glass of water, please. Bir bardak daha su istiyorum, lütfen. A glass of water will do you good. Bir bardak su sana iyi gelecektir. There isn't any milk in the glass. Bardakta hiç süt yok. Would you like a glass of red wine? Bir bardak kırmızı şarap ister misin? Tom poured a glass of wine for himself. Tom kendisi için bir bardak şarap doldurdu. He makes it a rule to drink a glass of water before breakfast. Kahvaltıdan önce bir bardak su içmeyi kural haline getirdi. You have to take a tablet with a glass of water two or three times a day. Günde iki ya da üç kez bir bardak suyla bir tablet almalısın. Can I have a glass of milk, please? Bir bardak süt alabilir miyim lütfen? Please give me a glass of water. Lütfen bana bir bardak su verin. They gave him a glass of orange juice laced with vodka. Ona votka katılmış bir bardak portakal suyu verdiler. Fill the glass to the brim. Bardağı ağzına kadar doldur. Bring me a glass of beer. Bana bir bardak bira getir. I always drink a glass of milk before going to bed. Yatmaya gitmeden önce her zaman bir bardak süt içerim. Sami's DNA was found on the glass. Bardakta Sami'nin DNA'sı bulundu. I finished the wine and set down the glass. Şarabı bitirdim ve bardağı koydum. Tom was holding a glass of whiskey in one hand and a cigarette in the other. Tom bir elinde bir bardak viski, diğerinde sigara tutuyordu. Tom poured himself another glass of milk. Tom kendine bir bardak süt daha doldurdu. Would you like to have a glass of water? Bir bardak su ister misin? Tom gave me a couple of slices of toast and a glass of milk. Tom bana birkaç dilim kızarmış ekmek ve bir bardak süt verdi. Bring me that glass of milk. Bana şu bir bardak sütü getir. Can I get you another glass of wine? Bir bardak daha şarap alabilir miyim? Tom took Mary's empty glass from her hand and refilled it. Tom Mary'nin boş bardağını elinden aldı ve onu yeniden doldurdu. Tom held out his empty glass and Mary filled it with orange juice. Tom boş bardağını uzattı ve Mary bardağa portakal suyu doldurdu. Tom handed Mary a glass of wine. Tom Mary'ye bir bardak şarap uzattı. Tom went to get a glass of water for Mary. Tom, Mary için bir bardak su almaya gitti. A glass of white wine, please. Bir bardak beyaz şarap, lütfen. Tom handed Mary a glass of red wine. Tom Mary'ye bir bardak kırmızı şarap uzattı. Tom reached for his glass of milk. Tom süt bardağına uzandı. Tom offers his glass to Mary. Tom bardağını Mary'ye uzattı. There is a glass on the table. Masanın üstünde bir bardak var. Would you get me a glass of water, please? Bana bir bardak su getirir misiniz, lütfen? I'd like to have a glass of wine. Bir bardak şarap içmek istiyorum. Mary gulped down a tall glass of orange juice. Mary uzun bir bardak portakal suyunu yutar gibi içti. Dissolve the tablet in a glass of water. Tableti bir bardak suda eritin. A glass of wine, a beer, an orange juice, and a coffee with milk. Bir bardak şarap, bir bira, bir portakal suyu ve bir sütlü kahve. Tom turned the glass upside down. Tom bardağı ters çevirdi. I tried a glass of one of the emperor's favorite drinks that used to be served in the palace. İmparatorun sarayda servis edilen gözde içkilerinin birinden bir bardak denedim. Tom wants a glass of water. Tom bir bardak su istiyor. Give me a glass of water, please. Bana bir bardak su ver, lütfen. Tom handed Mary a glass of water and two aspirins. Tom Mary'ye bir bardak su ve iki aspirin verdi. A glass of cold water, please! Bir bardak soğuk su, lütfen! Sami filled a glass with antifreeze. Sami bir bardağa antifriz doldurdu. Sami poured a glass of antifreeze. Sami bir bardak antifriz doldurdu. May I have a glass of wine, please? Bir bardak şarap alabilir miyim, lütfen? Tom drank the glass of vodka. Tom bir bardak votkayı içti. Could I have a glass of water, please? Bir bardak su alabilir miyim, lütfen? Tom poured the contents of his glass into the sink. Tom bardağının içindekileri lavaboya döktü. I dropped the glass. Bardağı düşürdüm. I'd like a glass of water, please. Bir bardak su istiyorum, lütfen. You have to take a tablet with a glass of water two or three times a day. Günde iki ya da üç kez bir bardak suyla bir tablet almak zorundasın. Take a clean glass from the cupboard. Dolaptan temiz bir bardak al. Sami gave Layla a glass of water. Sami Layla'ya bir bardak su verdi. Tom raised his glass to Mary. Tom onun bardağını Mary'ye kaldırdı. Could I have a glass of wine? Bir bardak şarap alabilir miyim? I poured myself another glass of orange juice. Kendime bir bardak portakal suyu daha doldurdum. Sami filled a glass with antifreeze. Sami bir bardağı antifrizle doldurdu. Have another glass of beer, please. Bir bardak bira daha al, lütfen. There is little milk in the glass. Bardakta çok az süt var. There is a crack in the glass. Bardakta bir çatlak var. Tom gave me a couple of slices of toast and a glass of milk. Tom bana birkaç dilim tost ve bir bardak süt verdi. The glass broke to pieces. Bardak parçalara ayrıldı. Would you like a glass of milk? Bir bardak süt ister misin? I drank a glass of milk. Bir bardak süt içtim. Sami's fingerprints were found on a glass. Sami'nin parmak izleri bir bardakta bulundu. May I have a glass of water? Bir bardak su alabilir miyim? The glass is full of water. Bardak suyla dolu. Tom's face is reflected in the glass. Tom'un yüzü bardağa yansımış. I'd like a glass of beer. Bir bardak bira istiyorum. He called for another glass of beer. Seslenerek bir bardak daha bira istedi. Tom handed Mary a glass of wine. Tom, Mary'e bir bardak şarap uzattı. I poured myself a glass of whisky. Kendime bir bardak viski doldurdum. The glass is filled with milk. Bardak sütle doludur. Tom put his empty glass on the table. Tom boş bardağını masaya koydu. I want a glass of water. Bir bardak su istiyorum. Tom ordered a glass of orange juice and a cup of coffee. Tom bir bardak portakal suyu ve bir fincan kahve istedi. Tom brought Mary a glass of water. Tom Mary'ye bir bardak su getirdi. A single glass of alcohol increases the risk of cancer. Tek bir bardak alkol kanser riskini artırır. I smashed the glass. Bardağı kırdım. A glass of water will make you feel better. Bir bardak su seni daha iyi hissettirecek. Give me a glass of milk. Bana bir bardak süt ver. He won't say no to a glass of liqueur. Bir bardak liköre hayır demez. A glass of cold water is very refreshing in hot weather. Bir bardak soğuk su sıcak havada çok ferahlatıcıdır. Can I have a glass of water, please? Ben bir bardak su alabilir miyim, lütfen? Put the glass on the table! Bardağı masaya koy! May I have a glass of water, please? Bir bardak su alabilir miyim, lütfen? I drank a glass of milk this morning. Bu sabah bir bardak süt içtim. The glass is full of milk. Bardak süt doludur. How about getting me another glass of wine? Bana bir bardak daha şarap getirmeye ne dersin? Bring me a glass of water, please. Bana bir bardak su getirin lütfen. This glass isn't mine. Bu bardak benim değil. I always drink a glass of milk before going to sleep. Ben her zaman uyumadan önce bir bardak süt içerim. Whose glass is that? O bardak kimin? She poured her sister a glass of water. Kız kardeşine bir bardak su koydu. Tom ate a turkey sandwich and drank a glass of orange juice. Tom hindili sandviç yedi ve bir bardak portakal suyu içti. I had a glass of beer to quench my thirst. Susuzluğumu gidermek için bir bardak bira içtim. Bring me a glass of tea with lemon. Bana bir bardak limonlu çay getirin. Tom drank a large glass of water. Tom büyük bir bardak su içti. I'll bring you a glass of water. Sana bir bardak su getireyim. The glass dropped from his hand. Bardak onun elinden düştü. Is this glass good? Bu bardak iyi mi? He wants a glass of cold water. Bir bardak soğuk su istiyor. I got Tom a glass of water. Tom'a bir bardak su getirdim. He wants a glass of cold water. O bir bardak soğuk su istiyor. I broke a glass - try not to step on the shards before I clean them up. Bir bardak kırdım - onları temizlemeden önce kırıkların üzerine basmamaya çalış. He drank a glass of red wine. Bir bardak kırmızı şarap içti. I have a paper glass. Kağıt bardağım var. Take care not to drop that glass. Bardağı düşürmemek için dikkat et. Tom filled his glass again. Tom bardağını tekrar doldurdu. When I'm hot, a glass of cool water really refreshes me. Sıcakladığımda, bir bardak soğuk su beni gerçekten ferahlatıyor. I usually have a glass of milk for breakfast. Kahvaltıda genellikle bir bardak süt içerim. Tom poured himself a glass of whisky. Tom kendine bir bardak viski doldurdu. Tom poured me a glass of wine. Tom bana bir bardak şarap doldurdu. Tom had to make do with a glass of water with his food because he had no beer at home. Tom, evde birası olmadığı için yemeğinin yanında bir bardak suyla yetinmek zorunda kaldı. The glass is full of wine. Bardak şarap dolu. He satisfied his thirst with a large glass of beer. O büyük bir bardak bira ile susuzluğunu giderdi. Sami drank out of that glass. Sami o bardaktan içti. There is a little wine left in the bottom of the glass. Bardağın dibinde biraz şarap kalmış. Will you give me a glass of milk? Bana bir bardak süt verir misin? I drank a glass of red wine after dinner. Yemekten sonra bir bardak kırmızı şarap içtim. There's a little bit of water in the glass. Bardakta birazcık su var. I'd really love a cold glass of milk. Gerçekten bir bardak soğuk süt istiyorum. It's a bottomless glass. Bu dipsiz bir bardak. Don't put the glass near the edge of the table. Bardağı, masanın kenarına yakın koymayın. Tom was carrying a glass of water. Tom bir bardak su taşıyordu. I broke a glass when I did the dishes. Bulaşıkları yıkarken bir bardak kırdım. Tom refilled his glass. Tom bardağını yeniden doldurdu. He emptied his glass. Bardağını boşalttı. A glass of white wine, please. Bir bardak beyaz şarap lütfen. Could I have a glass of milk? Bir bardak süt alabilir miyim? Would you get me a glass of water, please? Bana bir bardak su getirir misin, lütfen? He won't say no to a glass of liqueur. O bir bardak liköre hayır demeyecek. Tom looked down at his glass and saw that it was empty. Tom bardağına baktı ve onun boş olduğunu gördü. Sami drank out of Layla's glass. Sami, Layla'nın bardağından içmiş. Would you like to have a glass of water? Bir bardak su içmek ister misin? He asked for a glass of beer. Bir bardak bira istedi. He has broken the glass. O, bardağı kırdı. Tom picked the glass up and took a sip. Tom bardağı aldı ve bir yudum içti. Let me fill your glass again. Bardağını tekrar doldurayım. I cut myself on some broken glass. Kırık bir bardakla kendimi kestim. The glass was broken by someone. Bardak biri tarafından kırıldı. He emptied his glass in one gulp. Bardağını bir yudumda bitirdi. This glass contains water. Bu bardakta su var. Please give me a glass of water. Lütfen bana bir bardak su ver. Please bring this gentleman a glass of beer. Lütfen bu beyefendiye bir bardak bira getirin. I found the glass empty. Bardağı boş buldum. Tom is getting a glass of water for me. Tom benim için bir bardak su getiriyor. Please give me a glass of milk. Lütfen bana bir bardak süt ver. My glass is empty. Bardağım boş. He makes it a rule to drink a glass of water before breakfast. O kahvaltıdan önce bir bardak su içmeyi prensip edinir. I'll take a glass of champagne. Bir bardak şampanya alacağım. Tom wiped the glass with a dishcloth. Tom bardağı bulaşık beziyle sildi. Pour me a glass of wine. Bana bir bardak şarap doldur. Tom poured some wine into Mary's glass. Tom, Mary'nin bardağına biraz şarap döktü. Would you like a glass of water? Bir bardak su ister misiniz? Tom ate a turkey sandwich and drank a glass of orange juice. Tom bir hindili sandviç yedi ve bir bardak portakal suyu içti. Even if you don't like rum, try a glass of this. Rom sevmeseniz bile, bundan bir bardak deneyin. The glass dropped from his hand. Bardak elinden düştü. Let me fill up your glass, Tom. Bardağınızı doldurayım, Tom. She broke a glass. O bir bardak kırdı. Tom drank a glass of schnapps before he went to the dentist. Tom dişçiye gitmeden önce bir bardak schnapps içti. I've filled a glass. Bir bardak doldurdum. There's water in the glass. Bardakta su var. Tom poured some milk into the glass. Tom bardağa biraz süt döktü. It's a bottomless glass. O, dipsiz bir bardak. Tom poured some wine into a glass. Tom bir bardağa biraz şarap koydu. Put the glass on the table! Bardağı masanın üzerine koy! The investigators sent a glass and a pair of socks to be examined. Müfettişler incelenmesi için bir bardak ve bir çift çorap gönderdi. Tom drank a glass of water. Tom bir bardak su içti. Tom broke a glass and cut one of his fingers. Tom bir bardak kırdı ve parmaklarından birini kesti. Tom's glass was empty. Tom'un bardağı boştu. Tom set down the empty glass. Tom boş bardağı yere koydu. Tom poured some apple juice into a glass. Tom bardağa biraz elma suyu koydu. Will you get me a glass of water? Bana bir bardak su getirir misin? Tom handed Mary a glass of champagne. Tom Mary'ye bir bardak şampanya verdi. I'll just have a glass of water. Ben bir bardak su alayım. All I want now is a glass of water. Şimdi tek istediğim bir bardak su. Would you like a glass of white wine? Bir bardak beyaz şarap ister misin? Bring me a glass of tea with lemon. Bana limonlu bir bardak çay getir. Tom offers his glass to Mary. Tom bardağını Mary'ye teklif ediyor. Even if you don't like rum, try a glass of this. Romdan hoşlanmasan bile, bundan bir bardak dene. Tom put his glass down. Tom bardağını yere bıraktı. So, is the glass half full or half empty? Bardağın yarısı dolu mu yoksa boş mu? I broke a glass - try not to step on the shards before I clean them up. Bir bardak kırdım - temizlemeden önce kırıklara basmamaya çalışın. Don't pour hot water into the glass or it will crack. Bardağa sıcak su koymayın yoksa çatlar. There's a little bit of water in the glass. Bardağın içinde biraz su var. A glass of sparkling water, please. Bir bardak köpüklü su, lütfen. There is little milk in the glass. Bardakta biraz süt var. The glass was broken to pieces. Bardak parçalara ayrıldı. Can I have a glass of water, please? Bir bardak su alabilir miyim, lütfen? Can I get a glass of water? Ben bir bardak su alabilir miyim? I broke a glass. Bir bardak kırdım. Please bring this gentleman a glass of beer. Lütfen bu beyefendiye bir bardak bira getir. Do not drink the water in the dirty glass! Kirli bardaktaki suyu içmeyin! Tom poured himself a glass of vodka. Tom kendine bir bardak votka doldurdu. Tom asked for another glass of water. Tom bir bardak daha su istedi. I poured myself a glass of wine. Kendime bir bardak şarap doldurdum. Tom turned the glass upside down. Tom bardağı baş aşağı çevirdi. She broke a glass. Bir bardak kırdı. Shall I bring you a glass of water? Sana bir bardak su getireyim mi? The boy knocked the glass over. Çocuk bardağı devirdi. She makes a point of drinking a glass of milk every morning. Her sabah bir bardak süt içmeyi ihmal etmez. You drank from my glass. Benim bardağımdan içtin. Tom drank a glass of red wine. Tom bir bardak kırmızı şarap içti. The glass is full of water. Bardak su doludur. Bring me a glass of water, please. Bir bardak su getiriniz lütfen. Bring me a glass of water. Bana bir bardak su getir. Shall I bring you a glass of water? Size bir bardak su getireyim mi? I think you're drinking out of my glass. Sanırım benim bardağımdan içiyorsun. There is a little milk in the glass. Bardakta biraz süt var. This is the first time I've ever broken a glass. İlk defa bir bardak kırıyorum. I drank another glass of wine. Bir bardak şarap daha içtim. Do you want a glass of water? Bir bardak su ister misin? I always drink a glass of milk before going to sleep. Uyumadan önce hep bir bardak süt içerim. I poured myself a glass of water. Kendime bir bardak su doldurdum. Bring me a glass of water. Bana bir bardak su getirin. He drank a glass of red wine. O bir bardak kırmızı şarap içti. Tom drank the glass of vodka. Tom bir bardak votka içti. Please bring me a big glass of water! Lütfen bana büyük bir bardak su getir! I would really appreciate a glass of cold beer. Bir bardak soğuk biraya gerçekten minnettar olurum. I'm going to drink a glass of milk before I go to bed. Yatmadan önce bir bardak süt içeceğim. Before he went to the dentist, Tom drank a glass of schnapps. Dişçiye gitmeden önce Tom bir bardak schnapps içti. Tom downed the glass of wine. Tom bir bardak şarabı hızla içti. Mary gulped down a tall glass of orange juice. Mary büyük bir bardak portakal suyunu tek nefeste içti. Wouldn't you like another glass of beer? Bir bardak daha bira istemez misiniz? The glass crashed to the ground. Bardak yere düştü. There is little water left in the glass. Bardakta çok az su kaldı. I have a paper glass. Benim bir kağıt bardağım var. The spoons are in the glass. Kaşıklar bardağın içinde. You're drowning in a glass of water. Bir bardak suda boğuluyorsunuz. Tom cut his finger on the broken glass. Tom kırık bardakla parmağını kesti. The glass is filled with milk. Bardak sütle dolu. She filled the glass with wine. Bardağı şarapla doldurdu. Tom held out his glass. Tom bardağını uzattı. May I offer you a glass? Size bir bardak ikram edebilir miyim? Show More (521)
2	glass	cam	n.
	Different materials such as paper, metal, glass and plastic must compete on an environmental quality basis. Kağıt, metal, cam ve plastik gibi farklı malzemeler çevresel kalite bazında rekabet etmelidir. Soft drinks can be wrapped in cardboard, metal, glass, plastic or a combination of these. Alkolsüz içecekler karton, metal, cam, plastik ya da bunların bir kombinasyonuna sarılabilir. Because first prize is an antique glass angel, hand-blown thousands of years ago. Çünkü birincilik ödülü binlerce yıl önce elle üflenmiş antika bir cam melek. Because first prize is an antique glass angel, hand-blown thousands of years ago. Çünkü birincilik ödülü binlerce yıl önceden kalma üfleme camdan antik bir melek heykeli. Because first prize is an antique glass angel, hand-blown thousands of years ago. Çünkü birincilik ödülü, binlerce yıl önce elle üflenmiş antika bir cam melek. Don't touch the glass. Cama dokunma. Tom cut himself on some broken glass. Tom kırık bir camla kendini kesti. A colloquial term for an ocular prosthetic is a glass eye. Göz protezi için halk arasında kullanılan terim cam gözdür. He deliberately broke the glass. Camı kasten kırdı. Glass breaks easily. Cam kolayca kırılır. The glass was broken by someone. Camı biri kırmış. Bulletproof glass has already saved many lives. Kurşun geçirmez cam zaten birçok hayatı kurtardı. Bottle or glass? Şişe mi cam mı? My uncle has a glass eye and a wooden leg. Amcamın camdan bir gözü ve tahta bir bacağı var. Tom banged his knees on the glass coffee table. Tom dizlerini cam sehpa üzerine çarptı. I cut my right hand on a piece of glass. Sağ elimi bir cam parçasıyla kestim. Tom's face is reflected in the glass. Tom'un yüzü cama yansıyor. The glass is broken. Cam kırılmış. Tom cut his finger on a piece of glass. Tom bir cam parçası ile parmağını kesti. I stepped on a piece of broken glass. Kırık bir cam parçasına bastım. I bought a glass vase. Ben cam bir vazo aldım. Glass developed dramatically in the Roman era when glass blowing techniques were invented. Cam, Roma döneminde cam üfleme teknikleri icat edildiğinde dramatik bir şekilde gelişti. There is a glass sculpture in the garden. Bahçede cam bir heykel var. A colloquial term for an ocular prosthetic is a glass eye. Protez göze halk arasında cam göz de denir. Fiber-optic cables are made up of tiny glass fibers which are as thin as human hairs. Fiber-optik kablolar, insan saçı kadar ince olan küçük cam liflerden oluşur. The glass bowl broke into tiny fragments. Cam kase minik parçalara ayrıldı. The back of Tom's right hand was injured by a splinter of glass. Tom'un sağ elinin arkası bir cam parçasıyla yaralandı. My uncle has a glass eye and a wooden leg. Amcamın cam gözü ve tahta bacağı vardır. There was shattered glass everywhere. Her yerde cam kırıkları vardı. Paper, glass and plastic are recyclable materials. Kağıt, cam ve plastik geri dönüştürülebilir malzemelerdir. I cut glass. Cam kesiyorum. The glass got broken. Cam kırıldı. Tom cut his finger on a piece of glass. Tom parmağını bir cam parçasıyla kesti. Glass has the ability to be broken under pressure. Camın baskı altında kırılma özelliği vardır. A mother with a wooden leg and glass eye is coming. Tahta bacaklı ve cam gözlü bir anne geliyor. Tom banged his knees on the glass coffee table. Tom dizlerini cam sehpaya vurdu. Break the glass in case of emergency. Acil durumlarda camı kır. Is this glass good? Bu cam iyi mi? Are the flasks made of glass or plastic? Şişeler camdan mı yoksa plastikten mi yapılmış? Glass is a transparent and easily breakable material. Cam şeffaf ve kolay kırılabilir bir malzemedir. The glass broke to pieces. Cam parçalara bölündü. Is this glass dirty? Bu cam kirli mi? I cut my right hand on a piece of glass. Bir cam parçasıyla sağ elimi kestim. He deliberately broke the glass. O, camı kasten kırdı. Glass is an important material. Cam önemli bir malzemedir. The glass was broken by someone. Cam biri tarafından kırıldı. Bulletproof glass has already saved many lives. Kurşun geçirmez camlar şimdiden birçok hayat kurtardı. I cut myself on some broken glass. Kırık bir camla kendimi kestim. I have a glass eye. Benim gözüm cam. Is early medieval glass production a continuation of Roman glass technology? Erken ortaçağ cam üretimi Roma cam teknolojisinin bir devamı mı? Break this glass in case of fire. Yangın durumunda bu camı kır. Glass is breakable. Cam kırılabilir. The sea was as smooth as glass. Deniz cam kadar pürüzsüzdü. Glass is made from sand. Cam kumdan yapılır. Is early medieval glass production a continuation of Roman glass technology? Erken Ortaçağ cam üretimi Roma cam teknolojisinin bir devamı mıdır? The first thing that caught his eye was a fingerprint on the glass. Onun gözünün takıldığı ilk şey camdaki bir parmak iziydi. I bought a glass vase. Cam bir vazo aldım. There is a glass sculpture in the garden. Bahçede camdan bir heykel var. He deliberately broke the glass. Camı kasıtlı kırdı. Raindrops are hitting the glass. Yağmur damlaları cama vuruyor. The first thing that caught his eye was a fingerprint on the glass. Gözüne çarpan ilk şey camdaki bir parmak iziydi. Tom pressed his nose against the glass. Tom burnunu cama dayadı. I cut glass. Ben cam kestim. Don't pour hot water into the glass or it will crack. Camın içine sıcak su dökmeyin yoksa cam çatlar. Tom heard the sound of breaking glass. Tom kırılan camın sesini duydu. All the police cars were equipped with bulletproof glass. Tüm polis arabaları kurşun geçirmez cam ile donatılmış. Glass is an important material. Cam önemli bir maddedir. Tom stepped on some broken glass. Tom kırık bir cama bastı. The glass bowl broke into tiny fragments. Cam kase küçük parçalara ayrıldı. He deliberately broke the glass. O, camı kasıtlı olarak kırdı. Break the glass in case of emergency. Acil durumda, camı kır. She broke a glass. O bir cam kırdı. Those who live in houses made of glass mustn't throw stones at the houses of other people. Camdan evlerde oturanlar başkalarının evlerine taş atmamalıdır. The back of Tom's right hand was injured by a splinter of glass. Tom'un sağ elinin arkası bir cam kıymığı tarafından yaralandı. Sami's fingerprints were on that glass. Camda Sami'nin parmak izleri vardı. Break this glass in case of fire. Yangın durumunda bu camı kırın. Tom walked right into the glass window. Tom cam pencereye doğru yürüdü. Tom is a glass melter. Tom bir cam eriticisi. Most cars have clear glass. Çoğu arabanın camı temizdir. Tom pressed his nose against the glass. Tom burnunu cama bastırdı. Show More (77)
3	glass	kadeh	n.
	Wine is a pure and clear product of nature, clear and golden in the glass. Şarap doğanın saf ve berrak bir ürünüdür, kadehte berrak ve altın rengindedir. Tom and Mary clinked glasses and sipped their wine. Tom ve Mary kadehlerini tokuşturup şaraplarını yudumladılar. Could I have a glass of wine? Bir kadeh şarap alabilir miyim? I've filled a glass. Ben bir kadeh doldurdum. Let's have a glass of champagne. Bir kadeh şampanya içelim. Drinking just one glass of wine a day will damage your health, according to a study. Bir araştırmaya göre, günde sadece bir kadeh şarap içmek sağlığınıza zarar verir. How about we have a glass of wine? Bir kadeh şarap içmeye ne dersin? I filled a glass. Bir kadeh doldurdum. Would you like me to get you a glass of wine? Size bir kadeh şarap getirmemi ister misiniz? I poured myself a glass of wine. Kendime bir kadeh şarap doldurdum. I think a glass of wine would help me calm my nerves. Sanırım bir kadeh şarap sinirlerimi yatıştırmama yardımcı olur. It is true that Rosa had a glass of wine. Rosa'nın bir kadeh şarap içtiği doğrudur. Pour a little wine in my glass. Kadehime biraz şarap koy. Would you like me to get you a glass of wine? Sana bir kadeh şarap getireyim ister misin? How about a glass of wine? Bir kadeh şaraba ne dersin? I'd like to have a glass of wine. Bir kadeh şarap içmek istiyorum. How about we have a glass of wine? Bir kadeh şarap içmeye ne dersiniz? They raised their glasses and toasted to their success. Kadehlerini kaldırdılar ve başarılarına kadeh kaldırdılar. Can I get you another glass of wine? Sana bir kadeh şarap daha getireyim mi? We had a couple glasses of wine. Birkaç kadeh şarap içtik. Tom enjoys a glass of wine every now and then. Tom arada sırada bir kadeh şarap içmekten hoşlanır. Tom drank a glass of red wine. Tom bir kadeh kırmızı şarap içti. How many glasses of wine do you drink every day? Her gün kaç kadeh şarap içiyorsun? A single glass of alcohol increases the risk of cancer. Tek bir kadeh alkol kanser riskini artırır. Would you like a glass of red wine? Bir kadeh kırmızı şarap ister misin? I'll take a glass of champagne. Bir kadeh şampanya alacağım. Let's raise our glasses for a toast. Kadehlerimizi kaldıralım. Tom had another glass of wine. Tom bir kadeh şarap daha içti. Tom poured Mary a glass of wine. Tom, Mary'ye bir kadeh şarap doldurdu. He downed the glass in one. Kadehi bir dikişte bitirdi. Tom offered Mary a glass of champagne. Tom, Mary'ye bir kadeh şampanya ikram etti. Tom handed a glass of wine to Mary. Tom, Mary'ye bir kadeh şarap uzattı. After the second glass of wine, Tom became talkative. İkinci kadeh şaraptan sonra Tom konuşkan oldu. He filled the glass with wine. Kadehi şarapla doldurdu. Tom drank three glasses of wine at the party. Tom partide üç kadeh şarap içti. Tom raised his glass to Mary. Tom kadehini Mary'ye kaldırdı. One glass of red wine a night is enough to damage health, say scientists. Bilim insanları, gecede bir kadeh kırmızı şarabın sağlığa zarar vermek için yeterli olduğunu söylüyor. Tom picked up his glass and took a big sip of wine. Tom kadehini kaldırdı ve şaraptan büyük bir yudum aldı. Be like me and have a glass of wine. Benim gibi ol ve bir kadeh şarap iç. I've filled the glass. Kadehi doldurdum. A glass of wine in the evening helps me to unwind after a busy day. Akşamları bir kadeh şarap, yoğun bir günün ardından gevşememe yardımcı oluyor. Tom and Mary clinked glasses and sipped their wine. Tom ve Mary kadeh tokuşturup şaraplarını yudumladılar. Tom raised his glass to his lips. Tom kadehini dudaklarına götürdü. Tom filled both glasses with wine. Tom iki kadehi de şarapla doldurdu. I think a glass of wine would help me calm my nerves. Bir kadeh şarabın sinirlerimi sakinleştirmeme yardımcı olacağını düşünüyorum. I filled both glasses with wine. İki kadehi de şarapla doldurdum. Tom and Mary clinked their glasses together. Tom ve Mary kadehlerini tokuşturdular. She drank two glasses of wine at the party. Partide iki kadeh şarap içti. Tom poured himself a glass of wine. Tom kendine bir kadeh şarap doldurdu. Tom has had three glasses of wine already. Tom şimdiden üç kadeh şarap içti. I'll have a glass of red wine. Bir kadeh kırmızı şarap içeceğim. I had another glass of wine. Bir kadeh şarap daha içtim. A few glasses of wine can loosen the tongue. Birkaç kadeh şarap dili gevşetebilir. Tom was relaxing, drinking a glass of wine. Tom bir kadeh şarap içerek dinleniyordu. Tom says he's had three glasses of wine. Tom üç kadeh şarap içtiğini söyledi. Tom handed Mary a glass of champagne. Tom, Mary'ye bir kadeh şampanya uzattı. The glass is full of wine. Kadeh şarapla dolu. How about another glass of wine? Bir kadeh şaraba daha ne dersin? During the second glass, he became talkative. İkinci kadehte konuşkanlaştı. Tom held out his glass. Tom kadehini uzattı. Let's discuss this over a glass of wine in the hot springs. Bunu kaplıcada bir kadeh şarap içerken tartışalım. Mary usually has a few glasses of wine while cooking dinner. Mary yemek pişirirken genellikle birkaç kadeh şarap içer. Come have a glass of wine with me. Gel benimle bir kadeh şarap iç. I ordered a glass of wine. Bir kadeh şarap sipariş ettim. Would you like me to get you a glass of wine? Sana bir kadeh şarap getirmemi ister misin? Tom enjoyed a glass of wine. Tom bir kadeh şarabın tadını çıkardı. I'd like a glass of wine. Bir kadeh şarap istiyorum. Tom and Mary said they've each had three glasses of wine. Tom ve Mary üçer kadeh şarap içtiklerini söylediler. I only had two glasses of wine. Sadece iki kadeh şarap içtim. They clinked their glasses and drank. Kadehlerini tokuşturdular ve içtiler. How many glasses of wine did you drink before I got here? Ben gelmeden önce kaç kadeh şarap içtin? Would you like a glass of wine? Bir kadeh şarap ister misiniz? Let me pour you a glass of wine. Sana bir kadeh şarap koyayım. Whose glass is this? Bu kimin kadehi? I finished the wine and set down the glass. Şarabı bitirdim ve kadehi yere bıraktım. Show More (72)
4	glass	bardak dolusu	n.
	Drinking a full glass of water may help break down the medicine much more efficiently. Bir bardak dolusu su içmek ilacın çok daha etkili bir şekilde parçalanmasına yardımcı olabilir. My glass is full. Bardağım dolu. Tom's a glass half full man. Tom bardağın dolu tarafını gören bir adam. Show More (0)
5	glass	sırça	n.
	Those who live in glass houses should not throw stones. Sırça köşkte oturanlar başkalarına taş atmamalılar. People who live in glass houses shouldn't throw stones. Sırça köşkte oturan komşusuna taş atmamalı. Show More (-1)