|
- A cap or a trading scheme can be achieved by auctioning or grandfathering.
- Bir üst sınır veya ticaret planı, açık artırma veya büyükbabalık yoluyla elde edilebilir.
- The remains of my grandfather, like many others, lie somewhere in Flanders on the battlefield of the Somme.
- Büyükbabamın kalıntıları da diğerleri gibi Somme savaş alanında, Flandre'da bir yerlerde yatıyor.
- You must talk to my grandmother and to my grandfather and to anyone else.
- Büyükannemle, büyükbabamla ve diğer herkesle konuşmalısınız.
- Tom learned how to do that from his grandfather.
- Tom bunu yapmayı büyükbabasından öğrenmiş.
- His grandfather is a native Liechtensteiner.
- Büyükbabası yerli bir Liechtensteiner.
- I am Tom's grandfather.
- Ben Tom'un büyükbabasıyım.
- I take care of my grandfather.
- Büyükbabama ben bakarım.
- Grandfather has retired because he is getting old.
- Büyükbabam yaşlandığı için emekli oldu.
- I love my grandfather's anecdotes.
- Büyükbabamın anekdotlarını severim.
- You shouldn't visit my grandfather today.
- Bugün büyükbabamı ziyaret etmemelisin.
- Is he my grandfather?
- O benim büyükbabam mı?
- Tom is Mary's grandfather, isn't he?
- Tom, Mary'nin büyükbabası, değil mi?
- My grandfather lived to be ninety-nine years old.
- Büyükbabam doksan dokuz yaşına kadar yaşadı.
- Tom has no idea who Mary's grandfather is.
- Tom'un Mary'nin büyükbabasının kim olduğu hakkında hiçbir fikri yok.
- His grandfather passed away peacefully.
- Büyükbabası huzur içinde vefat etti.
- Where's my grandfather?
- Büyükbabam nerede?
- The scent of tobacco cologne brought back memories of Tom's visits to his grandfather's.
- Tütün kolonyasının kokusu Tom'un büyükbabasına yaptığı ziyaretlerin anılarını canlandırdı.
- He must have been named after his grandfather.
- İsmini büyükbabasından almış olmalı.
- Since when do you care what happens to your grandfather's house?
- Ne zamandan beri büyükbabanın evine ne olduğunu önemsiyorsun?
- Mary's grandfather used to harvest by scythe.
- Mary'nin büyükbabası tırpanla hasat kaldırırdı.
- It was your grandfather's.
- Bu büyükbabanındı.
- My grandfather has a piece of shrapnel in his chest.
- Büyükbabamın göğsünde bir şarapnel parçası var.
- He must have been named after his grandfather.
- Büyükbabasının ismini almış olmalı.
- It's the living image of your grandfather.
- O senin büyükbabanın kopyası adeta.
- My grandfather died three years ago.
- Büyükbabam üç yıl önce öldü.
- I can barely remember what my grandfather looked like.
- Büyükbabamın neye benzediğini zar zor hatırlıyorum.
- My grandfather comes from Osaka.
- Büyükbabam Osaka'lıdır.
- Tom's grandfather was a soldier.
- Tom'un büyükbabası bir askerdi.
- Did you know that Tom's grandfather died of a heart attack?
- Tom'un büyükbabasının kalp krizinden öldüğünü biliyor muydun?
- When he was forty-nine years old, my grandfather emigrated to Brazil.
- Büyükbabam kırk dokuz yaşındayken Brezilya'ya göç etti.
- My grandfather gave me a birthday present.
- Büyükbabam bana bir doğum günü hediyesi verdi.
- My grandfather is 90 years old and very lively.
- Büyükbabam 90 yaşında ve hayat dolu.
- My grandfather built this house.
- Büyükbabam bu evi inşa etti.
- They named the boy after his grandfather.
- Çocuğa büyükbabasının adını verdiler.
- Has Tom told Mary who his grandfather is?
- Tom Mary'ye büyükbabasının kim olduğunu söyledi mi?
- It's the living image of your grandfather.
- Büyükbabanın canlı görüntüsü.
- Tom had to pawn the watch his grandfather had given him.
- Tom, büyükbabasının ona verdiği saati rehin vermek zorunda kaldı.
- The car my grandfather gave me only got ten miles to the gallon.
- Büyükbabamın bana verdiği araba bir galonla sadece 10 mil gidebiliyor.
- I look after my grandfather.
- Büyükbabama ben bakıyorum.
- My grandfather cannot walk without a walking stick.
- Büyükbabam bastonsuz yürüyemez.
- My grandfather is living on a pension.
- Büyükbabam emekli maaşıyla geçiniyor.
- My grandfather is sick.
- Büyükbabam hasta.
- He must have been named after his grandfather.
- Büyükbabasının adını almış olmalı.
- Dan gave Linda a book that once belonged to his grandfather.
- Dan, Linda'ya bir zamanlar büyükbabasına ait olan bir kitap verdi.
- Tom bought an engagement ring for Mary with money he inherited from his grandfather.
- Tom, büyükbabasından kalan parayla Mary'ye bir nişan yüzüğü aldı.
- My grandfather is very healthy.
- Büyükbabam çok sağlıklıdır.
- My grandfather doesn't know how to take money out of an ATM.
- Büyükbabam bankamatikten para çekmesini bilmiyor.
- My grandfather could sing quite well when he was young.
- Büyükbabam gençken oldukça iyi şarkı söyleyebiliyordu.
- My grandfather no longer has a driver's license.
- Büyükbabamın artık bir ehliyeti yok.
- I can't believe that Tom is a grandfather.
- Tom'un bir büyükbaba olduğuna inanamıyorum.
- My grandfather raises ducks.
- Büyükbabam ördek yetiştirir.
- My grandfather has snowy white hair.
- Büyükbabamın kar beyazı saçı var.
- Our grandfather learned five languages when he was growing up.
- Büyükbabamız büyürken beş dil öğrenmiş.
- Sometimes my grandfather talks to himself when left alone.
- Bazen büyükbabam yalnız kaldığında kendi kendine konuşur.
- My grandfather could sing quite well when he was young.
- Büyükbabam gençken çok iyi şarkı söylerdi.
- My grandfather goes for a walk on fine days.
- Büyükbabam, güzel günlerde yürüyüşe çıkar.
- I'm coming from my grandfather's and going to my uncle's.
- Büyükbabamdan gelip amcama gideceğim.
- Tom's grandfather was a signal officer in the army.
- Tom'un büyükbabası orduda bir muhabere subayıydı.
- Tom pawned the pocket watch he had gotten from his grandfather.
- Tom büyükbabasından aldığı cep saatini rehin bıraktı.
- Tom was raised by his grandfather.
- Tom büyükbabası tarafından büyütüldü.
- My grandfather's photograph is on the wall.
- Büyükbabamın fotoğrafı duvarda.
- Tom was reasonably certain that Mary had stolen his grandfather's gold watch.
- Tom, Mary'nin büyükbabasının altın saatini çaldığından oldukça emindi.
- The baby was named Alfred after his grandfather.
- Bebeğe, büyükbabasının adı olan Alfred ismi verildi.
- Sami went to get his grandfather's medicine.
- Sami büyükbabasının ilacını almaya gitti.
- My grandfather used to say that.
- Büyükbabam böyle söylerdi.
- My grandfather still endeavors to absorb new ideas.
- Büyükbabam hala yeni fikirleri özümsemeye gayret ediyor.
- Tom looks a lot like his grandfather.
- Tom büyükbabasına çok benziyor.
- My grandfather has never consulted a doctor in his life.
- Büyükbabam hayatında hiç doktora gitmedi.
- Your grandfather is very charismatic.
- Büyükbaban çok karizmatik.
- My grandfather would often read and study at this desk.
- Büyükbabam sık sık bu masada okur ve ders çalışırmış.
- The grandfather is on his deathbed.
- Büyükbaba ölüm döşeğinde.
- Your freaking grandfather nearly ran me over!
- Lanet olası büyükbaban neredeyse beni eziyordu!
- He was named after his grandfather.
- Ona büyükbabasının adı verildi.
- After the initial shock of hearing of her grandfather's death, the girl started to cry.
- Büyükbabasının ölümünü duymanın ilk şokundan sonra kız ağlamaya başladı.
- What's your grandfather's name?
- Büyükbabanın adı ne?
- Our grandfather is ill.
- Büyükbabamız hasta.
- My grandfather died in the Second World War.
- Büyükbabam İkinci Dünya Savaşı'nda öldü.
- My grandfather used to love reading.
- Büyükbabam okumayı severdi.
- He left the country after his grandfather's death.
- Büyükbabasının ölümünden sonra ülkeyi terk etti.
- As a child, I loved picking peaches in my grandfather's garden.
- Çocukken büyükbabamın bahçesinde şeftali toplamaya bayılırdım.
- I saw my grandfather last week.
- Geçen hafta büyükbabamı gördüm.
- The baby was named Peter after his grandfather.
- Bebeğe büyükbabasının adı olan Peter adı verildi.
- Tom was born on the same day that his grandfather died.
- Tom, büyükbabasının öldüğü gün doğdu.
- Tom rode a horse last week when he was at his grandfather's ranch.
- Tom büyükbabasının çiftliğindeyken geçen hafta ata bindi.
- He is the picture of his grandfather.
- Büyükbabasına çok benziyor.
- Look at this picture of my grandfather's car.
- Büyükbabamın arabasının bu resmine bak.
- He is afraid of his grandfather.
- O, büyükbabasından korkuyor.
- The girl reads with her grandfather.
- Kız büyükbabasıyla kitap okuyor.
- My grandfather used to make his own furniture.
- Büyükbabam kendi mobilyasını yapardı.
- His grandfather bought him the expensive toy.
- Büyükbabası ona pahalı bir oyuncak aldı.
- My grandfather is in his nineties.
- Büyükbabam doksanlı yaşlarında.
- The girl is reading with her grandfather.
- Kız büyükbabasıyla kitap okuyor.
- I was born the year my grandfather died.
- Büyükbabamın öldüğü yıl doğmuşum.
- I'm Tom's grandfather.
- Tom'un büyükbabasıyım.
- His grandfather was a soldier of high degree.
- Büyükbabası yüksek dereceli bir askerdi.
- His grandfather is a native Liechtensteiner.
- Onun büyükbabası yerli bir Liechtensteinlıdır.
- The boy is speaking to his grandfather.
- Çocuk büyükbabasıyla konuşuyor.
- My grandfather died shortly after my birth.
- Büyükbabam benim doğumumdan kısa bir süre sonra öldü.
- His grandfather is still very healthy for his age.
- Büyükbabası yaşına göre hala çok sağlıklı.
- Dan remembers the red interior of his grandfather's car.
- Dan, büyükbabasının arabasının kırmızı iç kısmını hatırlıyor.
- I heard Tom gave you his grandfather's violin.
- Tom'un sana büyükbabasının kemanını verdiğini duydum.
- It was my grandfather that told me that story.
- Bana bu hikayeyi anlatan büyükbabamdı.
- Tom bought this building with the money his grandfather left him.
- Tom bu binayı büyükbabasının ona bıraktığı parayla satın aldı.
- My grandfather loves to read.
- Büyükbabam okumayı sever.
- I wish my grandfather had been alive to see that.
- Keşke büyükbabam hayatta olsaydı da bunu görebilseydi.
- Because of his age, my grandfather doesn't hear well.
- Yaşından dolayı, büyükbabam iyi duymaz.
- Tom stopped at his grandfather's farm on his way to Boston.
- Tom Boston'a giderken büyükbabasının çiftliğinde durdu.
- Tom accused me of stealing his grandfather's antique watch.
- Tom beni büyükbabasının antika saatini çalmakla suçladı.
- My grandfather nodded and smiled at me.
- Büyükbabam başını salladı ve gülümsedi.
- Tom learned how to do that from his grandfather.
- Tom, onu nasıl yapacağını büyükbabasından öğrendi.
- My grandfather was a miller.
- Büyükbabam bir değirmenciydi.
- Tom is Mary's grandfather.
- Tom, Mary'nin büyükbabası.
- My grandfather succumbed to a terminal cancer this year.
- Büyükbabam bu yıl ölümcül bir kansere yenik düştü.
- His 81-year-old grandfather is proud of him.
- 81 yaşındaki büyükbabası onunla gurur duyuyor.
- My grandfather was an archaeologist.
- Büyükbabam bir arkeologdu.
- I lost my grandfather to cancer this year.
- Bu yıl büyükbabamı kanserden kaybettim.
- This is his maternal grandfather.
- Bu onun anne tarafından büyükbabası.
- Tom is old enough to be Mary's grandfather.
- Tom Mary'nin büyükbabası olacak kadar yaşlı.
- He told me that his grandfather is over ninety.
- Büyükbabasının doksanın üzerinde olduğunu söyledi.
- This must be my grandfather's house.
- Büyükbabamın evi bu olmalı.
- My grandfather no longer drives.
- Büyükbabam artık araba kullanmıyor.
- My grandfather was a soldier in the war.
- Büyükbabam savaşta askerdi.
- When we woke up, Grandfather had brought fresh buns for breakfast.
- Biz uyandığımızda büyükbabam kahvaltı için taze çörekler getirmişti.
- I'm taking care of my grandfather.
- Büyükbabama bakıyorum.
- My grandfather died of a disease at eighty.
- Büyükbabam seksen yaşında bir hastalık nedeniyle hayatını kaybetti.
- I wish I hadn't given Tom my grandfather's violin.
- Keşke Tom'a büyükbabamın kemanını vermeseydim.
- Grandfather sat in his habitual place near the fire.
- Büyükbaba, ateşin yanında, her zamanki yerine oturdu.
- Tom was reasonably certain that Mary had stolen his grandfather's gold watch.
- Tom, Mary'nin onun büyükbabasının altın saatini çaldığından oldukça emindi.
- My grandfather is a carpenter.
- Büyükbabam bir marangoz.
- My grandfather on my father's side is celebrating his 88th birthday tomorrow.
- Baba tarafımdan büyükbabam yarın 88. doğum gününü kutluyor.
- My grandfather is very hard to please.
- Büyükbabamı memnun etmek çok zordur.
- He's just like his grandfather.
- Tıpkı büyükbabası gibi.
- We will visit my grandfather this week.
- Bu hafta büyükbabamı ziyaret edeceğiz.
- He resembles his grandfather.
- Büyükbabasına benziyor.
- My grandfather is sick.
- Benim büyükbabam hasta.
- I take care of my grandfather.
- Büyükbabama ben bakıyorum.
- Our grandfather learned five languages as a child.
- Büyükbabamız çocukken beş dil öğrenmiş.
- My grandfather is five times as old as I am.
- Büyükbabam benden beş kat daha yaşlıdır.
- My grandfather was a justice of the peace.
- Büyükbabam sulh hakimiydi.
- I'm a grandfather.
- Ben bir büyükbabayım.
- My grandfather is ninety-nine years old.
- Büyükbabam doksan dokuz yaşında.
- My grandfather tells hundreds of anecdotes.
- Büyükbabam yüzlerce anekdot anlatıyor.
- I sent this letter to my grandfather.
- Bu mektubu büyükbabama gönderdim.
- Tom buried the gold coins his grandfather had given him in his backyard.
- Tom büyükbabasının ona verdiği altınları arka bahçeye gömdü.
- Grandfather is still very active for his age.
- Büyükbaba kendi yaşı için hâlâ çok aktif.
- Do you remember your grandfather?
- Büyükbabanı hatırlıyor musun?
- My grandfather was a justice of the peace.
- Büyükbabam bir sulh hakimiydi.
- I've never been to my grandfather's house.
- Büyükbabamın evine hiç gitmedim.
- My grandfather was a pirate, a treasure hunter.
- Büyükbabam bir korsandı, bir hazine avcısıydı.
- My grandfather speaks very slowly.
- Büyükbabam çok yavaş konuşur.
- My brother was closer to my grandfather than I.
- Kardeşim büyükbabama benden daha yakındı.
- My grandfather goes to mass every Sunday.
- Büyükbabam her pazar ayine gider.
- My grandfather is so fond of reading that not a day passes in which he doesn't open a book.
- Büyükbabam okumaya o kadar düşkündür ki kitap açmadığı bir gün bile geçmez.
- My grandfather goes for walks on days when the weather is good.
- Büyükbabam havanın güzel olduğu günlerde yürüyüşe çıkar.
- My grandfather goes for a walk every morning.
- Büyükbabam her sabah yürüyüşe çıkar.
- My grandfather is planning to retire the year after next.
- Büyükbabam önümüzdeki yıl emekli olmayı planlıyor.
- I didn't believe a word my grandfather said.
- Büyükbabamın söylediği tek kelimeye bile inanmadım.
- My grandfather made the company what it is today.
- Büyükbabam şirketi bugünkü haline getirdi.
- Tom found a dusty box full of photos in his grandfather's attic.
- Tom büyükbabasının tavan arasında fotoğraflarla dolu tozlu bir kutu buldu.
- My grandfather was a policeman.
- Büyükbabam bir polisti.
- My grandfather lived till he was eighty-nine.
- Büyükbabam seksen dokuz yaşına kadar yaşadı.
- I was born the year that my grandfather died.
- Büyükbabamın öldüğü yıl doğdum.
- Tom's grandfather showed him how to do that.
- Tom'un büyükbabası ona bunu nasıl yapacağını göstermişti.
- He inherited some hectares of land from his grandfather.
- Büyükbabasından birkaç hektar arazi miras kaldı.
- I was up all night reading the captivating book my grandfather gave me.
- Bütün gece büyükbabamın bana verdiği büyüleyici kitabı okudum.
- This watch was handed down to me by my grandfather.
- Bu saat bana büyükbabamdan kaldı.
- My grandfather's life was long and happy.
- Büyükbabamın hayatı uzun ve mutluydu.
- Dan remembers the red interior of his grandfather's car.
- Dan büyükbabasının arabasının kırmızı iç kaplamasını hatırlar.
- My grandfather hopes that I will enter college.
- Büyükbabam üniversiteye gireceğimi umuyor.
- Tom told me he knows who Mary's grandfather is.
- Tom bana Mary'nin büyükbabasının kim olduğunu bildiğini söylüyor.
- I'll ask my grandfather to take me there during the next summer vacation.
- Gelecek yaz tatilinde büyükbabamdan beni oraya götürmesini isteyeceğim.
- Hello, Grandfather.
- Merhaba, Büyükbaba.
- My grandfather went to the hospital to seek help for his stomach pain.
- Büyükbabam mide ağrısı için yardım istemek üzere hastaneye gitti.
- Bob met her grandfather early in the morning.
- Bob, sabah erken saatlerde büyükbabası ile buluştu.
- He must have been named after his grandfather.
- Adını büyükbabasından almış olmalı.
- She was brought up by her grandfather.
- Büyükbabası tarafından yetiştirildi.
- Tom's grandfather was a signal officer in the army.
- Tom'un büyükbabası orduda işaret subayıymış.
- My grandfather's picture is on the wall.
- Büyükbabamın resmi duvarda asılı.
- Mary's grandfather used to harvest by scythe.
- Mary'nin büyükbabası tırpanla hasat yapardı.
- My grandfather was superstitious.
- Büyükbabamın batıl inançları vardı.
- This house is my grandfather's.
- Bu ev büyükbabamın.
- How many hats does your grandfather have?
- Büyükbabanın kaç tane şapkası var?
- My grandfather is from Osaka.
- Büyükbabam Osakalı.
- My grandfather built this house.
- Bu evi büyükbabam inşa etti.
- Tom never knew his grandfather was rich until after he died.
- Tom büyükbabası ölene kadar onun zengin olduğunu bilmiyordu.
- My grandfather can't walk without his cane.
- Büyükbabam bastonu olmadan yürüyemiyor.
- My grandfather made the company what it is today.
- Şirketi bugünkü durumuna büyükbabam getirdi.
- He reminds me of my grandfather.
- Bana büyükbabamı hatırlatıyor.
- Tom pawned the pocket watch his grandfather had given him.
- Tom, büyükbabasının ona verdiği cep saatini rehin verdi.
- This is my grandfather.
- Bu benim büyükbabam.
- When we woke up, Grandfather had brought fresh buns for breakfast.
- Uyandığımızda büyükbabam kahvaltı için taze çörekler getirmişti.
- My grandfather is a tireless worker.
- Büyükbabam yorulmaz bir işçidir.
- Tom never knew his grandfather was rich until after he died.
- Tom büyükbabasının zengin olduğunu ölünceye kadar bilmiyordu.
- My grandfather was part Indian.
- Büyükbabam yarı Kızılderiliydi.
- Tom used to work for my grandfather.
- Tom büyükbabam için çalışırdı.
- My grandfather is fond of taking a walk early in the morning.
- Büyükbabam sabah erkenden yürüyüş yapmayı sever.
- It was your grandfather's.
- Büyükbabanındı.
- Take care of your grandfather.
- Büyükbabana göz kulak ol.
- My grandfather died when I was a boy.
- Büyükbabam ben çocukken öldü.
- Tom is old enough to be my grandfather.
- Tom benim büyükbabam olacak kadar yaşlı.
- She was educated by her grandfather.
- Büyükbabası tarafından eğitildi.
- He's just like his grandfather.
- O tıpatıp büyükbabası gibidir.
- This must be my grandfather's house.
- Burası büyükbabamın evi olmalı.
- This paperweight belonged to my grandfather.
- Bu kağıt tutturma aleti büyükbabama aitti.
- I'm very proud of my grandfather.
- Büyükbabamla gurur duyuyorum.
- My grandfather lived to be ninety.
- Büyükbabam doksan yaşına kadar yaşadı.
- Tom is Mary's grandfather.
- Tom Mary'nin büyükbabası.
- The old man sitting on the bench over there is my grandfather.
- Şuradaki bankta oturan yaşlı adam benim büyükbabam.
- His grandfather always supported his ideas.
- Büyükbabası her zaman onun fikirlerini destekledi.
- His grandfather passed away peacefully.
- Onun büyükbabası huzur içinde vefat etti.
- Tom enjoys watching baseball games on TV with his grandfather.
- Tom büyükbabasıyla televizyonda beyzbol maçı izlemekten keyif alıyor.
- My grandfather no longer has a driver's license.
- Büyükbabamın artık ehliyeti yok.
- My grandfather usually eats breakfast at six.
- Büyükbabam kahvaltıyı genellikle altıda yapar.
- How old might his grandfather be?
- Onun büyükbabası kaç yaşında olabilir?
- My grandfather says he's too old to swim.
- Büyükbabam yüzmek için çok yaşlı olduğunu söylüyor.
- My grandfather likes reading books.
- Büyükbabam kitap okumayı sever.
- This paperweight belonged to my grandfather?
- Bu kağıt tutucu alet büyükbabama mı aitti?
- It was my grandfather that told me that story.
- Bu hikayeyi bana anlatan büyükbabamdı.
- They named the child after the grandfather.
- Çocuğa büyükbabasının adını verdiler.
- My grandfather sometimes talks to himself when he's alone.
- Yalnızken, büyükbabam bazen kendi kendine konuşur.
- The father of a parent is a grandfather.
- Bir ebeveynin babası büyükbabadır.
- Tom's grandfather couldn't read.
- Tom'un büyükbabası okuyamıyordu.
- My grandfather passed away three years ago.
- Büyükbabam üç yıl önce vefat etti.
- His wife now had to take care of his grandfather, not to mention their two children.
- Karısı şimdi büyükbabasına bakmak zorundaydı, iki çocuğundan bahsetmiyorum bile.
- Tell your grandfather I say hi.
- Büyükbabana benden selam söyle.
- Tom had dinner with his grandfather.
- Tom büyükbabasıyla akşam yemeği yedi.
- My grandfather used to work for his grandfather.
- Büyükbabam eskiden büyükbabası için çalışırdı.
- My grandfather doesn't know how to take money out of an ATM.
- Büyükbabam ATM'den nasıl para çekileceğini bilmiyor.
- I got ten dollars from my grandfather.
- Büyükbabamdan 10 dolar aldım.
- Tom pawned the pocket watch his grandfather had given him.
- Tom, büyükbabasının ona verdiği cep saatini rehin bıraktı.
- My grandfather is 90 years old and very lively.
- Büyükbabam 90 yaşında ve çok canlı.
- My grandfather usually eats breakfast at six.
- Büyükbabam sabah kahvaltısını genellikle saat altıda yer.
- My grandfather owned a car just like this.
- Büyükbabamın da böyle bir arabası vardı.
- My grandfather is still active at eighty.
- Büyükbabam seksen yaşında hala aktif.
- How old might his grandfather be?
- Büyükbabası kaç yaşında olabilir?
- My grandfather loved reading.
- Büyükbabam okumayı sevdi.
- My grandfather cannot walk without a walking stick.
- Büyükbabam baston olmadan yürüyemez.
- This was my grandfather's watch.
- Bu büyükbabamın saatiydi.
- My grandfather never dyed his hair.
- Büyükbabam saçını hiç boyamazdı.
- My grandfather will be seventy this year.
- Büyükbabam bu yıl yetmiş yaşında olacak.
- Grandfather is napping on the sofa.
- Büyükbaba kanepede uyukluyor.
- My grandfather has made me what I am.
- Büyükbabam beni ben yaptı.
- The grandfather is about to die.
- Büyükbaba ölmek üzere.
- The old man you just saw is my grandfather.
- Az önce gördüğün yaşlı adam benim büyükbabam.
- We named my son after my grandfather.
- Oğluma büyükbabamın adını verdik.
- My grandfather breathed his last on that night.
- Büyükbabam o gece son nefesini verdi.
- He adores his grandfather.
- Büyükbabasına tapıyor.
- He was educated by his grandfather.
- Büyükbabası tarafından eğitildi.
- I am helping my grandfather.
- Büyükbabama yardım ediyorum.
- Tom's grandfather and Mary's grandfather fought together in World War II.
- Tom'un büyükbabası ve Mary'nin büyükbabası İkinci Dünya Savaşı'nda birlikte savaşmışlar.
- Grandfather has retired because he is getting old.
- Büyükbaba yaşlandığından dolayı emekli oldu.
- I bought a scarf for my grandfather for his 88th birthday.
- Büyükbabama 88. yaş günü için bir atkı aldım.
- His grandfather died of cancer a year ago.
- Büyükbabası bir yıl önce kanserden öldü.
- I'll ask my grandfather to take me there during the next summer vacation.
- Bir sonraki yaz tatilinde büyükbabamın beni oraya götürmesini isteyeceğim.
- Tom's grandfather was a signal officer in the army.
- Tom'un büyükbabası orduda bir işaret subayıydı.
- I went to visit my grandfather's grave today.
- Bugün büyükbabamın mezarını ziyarete gittim.
- My grandfather was a miller.
- Büyükbabam değirmenciydi.
- My grandfather was pretty tall.
- Büyükbabam oldukça uzundu.
- My grandfather was a hero.
- Büyükbabam bir kahramandı.
- Tom took care of his grandfather.
- Tom büyükbabasına baktı.
- My grandfather has retired because he's grown old.
- Büyükbabam yaşlandığı için emekli oldu.
- Tom ought to show more respect to his grandfather.
- Tom büyükbabasına daha fazla saygı göstermeli.
- We named our only son after my grandfather.
- Tek oğlumuza büyükbabamın adını verdik.
- Every day grandfather and grandmother gave the kitten plenty of milk, and soon the kitten grew nice and plump.
- Büyükbaba ve büyükanne her gün yavru kediye bol bol süt verdiler, kısa sürede yavru kedi güzelce büyüdü ve tombullaştı.
- My grandfather was always grumbling about something or other.
- Büyükbabam her zaman, şu ya da bu nedenle söyleniyor.
- Our grandfather learned five languages when he was growing up.
- Büyükbabamız büyürken beş dil öğrendi.
- He must have been named after his grandfather.
- Ona büyükbabasının adı verilmiş olmalı.
- And the grandfather, won't you bury him?
- Ve büyükbaba, onu gömmeyecek misin?
- How is your grandfather doing?
- Büyükbaban nasıl?
- Tom is my grandfather.
- Tom benim büyükbabam.
- My grandfather likes to walk.
- Büyükbabam yürümeyi sever.
- I bought a scarf for my grandfather on my father's side's 88th birthday.
- Baba tarafımın 88. doğum gününde büyükbabam için bir atkı aldım.
- Tom bought an engagement ring for Mary with money he inherited from his grandfather.
- Tom büyükbabasından miras kalan parayla Mary için bir nişan yüzüğü aldı.
- When I see him, I think of my grandfather.
- Onu gördüğümde aklıma büyükbabam geliyor.
- My father, who's still alive, and my grandfather were language professors.
- Hâlâ hayatta olan babam ve büyükbabam dil profesörüydü.
- They named the boy after his grandfather.
- Çocuğa büyükbabasının adını vermişler.
- I'm taking care of my grandfather.
- Ben büyükbabamla ilgileniyorum.
- How old is your grandfather?
- Büyükbaban kaç yaşında?
- The girl is reading with her grandfather.
- Kız, büyükbabasıyla okuyor.
- My grandfather has made me what I am.
- Beni bugünkü durumuma büyükbabam getirdi.
- Bob went to meet her grandfather early in the morning.
- Bob sabah erkenden büyükbabasıyla buluşmaya gitti.
- Both my grandfather and grandmother are dead.
- Hem büyükbabam hem de büyükannem öldü.
- I'm named after your grandfather.
- Bana senin büyükbabanın adını vermişler.
- My grandfather is a bit hard of hearing.
- Büyükbabam biraz ağır işitir.
- His grandfather died of cancer last year.
- Büyükbabası geçen yıl kanserden öldü.
- Tom used to work for my grandfather.
- Tom eskiden büyükbabam için çalışırdı.
- Tom's grandfather passed away last Monday.
- Tom'un büyükbabası geçen pazartesi vefat etti.
- My grandfather was killed in World War II.
- Büyükbabam İkinci Dünya Savaşı'nda öldürüldü.
- My grandfather is a tireless worker.
- Büyükbabam yorulmak bilmez bir işçidir.
- He looks like his grandfather.
- Büyükbabasına benziyor.
- My grandfather's photograph is on the wall.
- Büyükbabamın fotoğrafı duvarda asılı.
- He went to see his grandfather off at the station.
- O, büyükbabasını yolcu etmek için istasyona gitti.
- My grandfather on my mother's side passed away ten years ago.
- Anne tarafımdan büyükbabam on yıl önce vefat etti.
- My grandfather wants to live quietly for the rest of his life.
- Büyükbabam hayatının geriye kalan kısmını sakin bir şekilde yaşamak istiyor.
- Grandfather nodded toward me.
- Büyükbaba bana doğru kafasını salladı.
- My grandfather is from Osaka.
- Benim büyükbabam Osakalı.
- Tom is like his grandfather.
- Tom büyükbabasına benziyor.
- Sami's grandfather was captured during the Mexican Revolution.
- Sami'nin büyükbabası Meksika Devrimi sırasında esir düşmüştü.
- That broken vase is my grandfather's.
- O kırık vazo büyükbabamın.
- My grandfather does moderate exercise every morning, which is why he is strong and healthy.
- Büyükbabam her sabah ölçülü egzersiz yapar, güçlü ve sağlıklı olmasının nedeni budur.
- My grandfather doesn't drive anymore.
- Büyükbabam artık araba kullanmıyor.
- Tom is Mary's grandfather.
- Tom Mary'nin büyükbabasıdır.
- My grandfather tells us about old things.
- Büyükbabam bize eski şeylerden bahseder.
- Whatever happened to your grandfather's gold watch?
- Büyükbabanın altın saatine ne oldu?
- We named him Thomas after his grandfather.
- Büyükbabasına hürmeten ona Thomas adını koyduk.
- His grandfather is still very healthy for his age.
- Büyükbabası yaşına göre hâlâ oldukça sağlıklı.
- My grandfather's house was on that street.
- Büyükbabamın evi o sokaktaydı.
- The girl reads with her grandfather.
- Kız büyükbabasıyla okuyor.
- My grandfather takes medicine every day.
- Büyükbabam her gün ilaç alıyor.
- Today I'm going to visit my grandfather's grave.
- Bugün büyükbabamın mezarını ziyaret edeceğim.
- Look at this picture of my grandfather's car.
- Büyükbabamın arabasının resmine bak.
- Tom took care of his grandfather.
- Tom büyükbabasının bakımıyla meşgul oldu.
- Can you help me find the shark that has swallowed my grandfather's dentures?
- Büyükbabamın takma dişlerini yutan köpekbalığını bulmama yardım eder misin?
- I tried to help my grandfather.
- Büyükbabama yardım etmeye çalıştım.
- If anything, my grandfather seems happier than before.
- Tersine, büyükbabam eskisinden daha mutlu görünüyor.
- My grandfather loved reading.
- Büyükbabam okumayı severdi.
- My grandfather always sits in this chair.
- Büyükbabam her zaman bu sandalyede oturur.
- In the attic is my grandfather's old first-aid kit from World War II.
- Tavan arasında büyükbabamın İkinci Dünya Savaşı'ndan kalma eski ilk yardım çantası var.
- Tom is old enough to be Mary's grandfather.
- Tom, Mary'nin büyükbabası olacak kadar yaşlı.
- I'm colour-blind because my grandfather was as well.
- Ben renk körüyüm çünkü büyükbabam da öyleydi.
- Tom still remembers his grandfather.
- Tom hâlâ büyükbabasını hatırlıyor.
- Tell your grandfather I say hi.
- Büyükbabana selamımı söyle.
- My grandfather does moderate exercise every morning, which is why he is strong and healthy.
- Büyükbabam her sabah orta düzeyde egzersiz yapıyor, bu yüzden güçlü ve sağlıklı.
- My grandfather died in the same room in which he was born.
- Büyükbabam doğduğu odada öldü.
- Since when do you care what happens to your grandfather's house?
- Ne zamandan beri büyükbabanın evine ne olduğunu umursuyorsun?
- He went to see his grandfather off at the station.
- Büyükbabasını istasyonda uğurlamaya gitti.
- I'm old enough to be your grandfather.
- Büyükbaban olacak kadar yaşlıyım.
- My grandfather used to make furniture for himself.
- Büyükbabam kendisi için mobilya yapardı.
- My grandfather has an antique television that he wants to give me.
- Büyükbabamın bana vermek istediği antika bir televizyonu var.
- They are my grandfather's books.
- Onlar büyükbabamın kitapları.
- Tom is old enough to be my grandfather.
- Tom benim büyükbabam olacak yaşta.
- I am your grandfather.
- Ben senin büyükbabanım.
- My grandfather was a farmer.
- Büyükbabam bir çiftçiydi.
- My grandfather gave his old car to me.
- Büyükbabam eski arabasını bana verdi.
- Tom found a dusty box full of photos in his grandfather's attic.
- Tom büyükbabasının tavanarasında fotoğraflarla dolu tozlu bir kutu buldu.
- Tom buried the gold coins his grandfather had given him in his backyard.
- Tom büyükbabasının ona verdiği altın sikkeleri arka bahçesine gömdü.
- He is afraid of his grandfather.
- Büyükbabasından korkuyor.
- My grandfather used to make his own furniture.
- Büyükbabam kendi mobilyalarını yapardı.
- I take care of my grandfather.
- Büyükbabamla ben ilgilenirim.
- My grandfather gets up early.
- Büyükbabam erken kalkar.
- My grandfather can't walk without his cane.
- Büyükbabam köpeği olmadan yürüyemez.
- My grandfather lived a long life.
- Büyükbabam uzun bir hayat yaşadı.
- My grandfather was part Indian.
- Benim büyükbabam kısmen Hintliydi.
- Those photos were taken in my grandfather's place.
- Bu fotoğraflar büyükbabamın evinde çekildi.
- Grandfather sat in his habitual place near the fire.
- Büyükbabam her zamanki yerine, ateşin yanına oturdu.
- It's been ten years since my grandfather died.
- Büyükbabam öleli on yıl oldu.
- My grandfather was a soldier during the war.
- Büyükbabam savaş sırasında askerdi.
- This watch was your grandfather's.
- Bu saat büyükbabanındı.
- Sami's grandfather is fully Native American.
- Sami'nin büyükbabası tamamen Amerikan yerlisi.
- Tom is still at his grandfather's house.
- Tom hâlâ büyükbabasının evinde.
- Tom is afraid of his grandfather.
- Tom büyükbabasından korkuyor.
- My grandfather made it a rule to take a walk before breakfast.
- Büyükbabam kahvaltıdan önce yürüyüş yapmayı bir kural haline getirmişti.
- This tree was planted by my grandfather.
- Bu ağaç büyükbabam tarafından dikildi.
- Tom's grandfather was illiterate.
- Tom'un büyükbabası okuma yazma bilmezdi.
- My grandfather used to work for his grandfather.
- Büyükbabam büyükbabası için çalışırdı.
- My brother was closer to my grandfather than I.
- Erkek kardeşim büyükbabama benden daha yakındı.
- I remember your grandfather well.
- Büyükbabanı iyi hatırlıyorum.
- He was educated by her grandfather.
- Büyükbabası tarafından eğitildi.
- My grandfather died in Korea.
- Büyükbabam Kore'de öldü.
- Last night, his grandfather passed away in the hospital.
- Dün gece büyükbabası hastanede vefat etmiş.
- My grandfather no longer drives.
- Büyükbabam artık araba sürmüyor.
- Hello, Grandfather.
- Merhaba büyükbaba.
- My mother's father is my maternal grandfather.
- Annemin babası benim anne tarafından büyükbabam.
- The children were happy to see their grandfather and grandmother, whom they hadn't seen for some time.
- Çocuklar bir süredir görmedikleri büyükbabalarını ve büyükannelerini gördükleri için mutluydular.
- My grandfather gave me a car for my twentieth birthday.
- Büyükbabam yirminci yaş günümde bana bir araba vermişti.
- My grandfather turned 89 years old.
- Büyükbabam 89 yaşına girdi.
- The baby was named Richard after his grandfather.
- Bebeğe büyükbabasının adı olan Richard adı verildi.
- My grandfather takes a walk every morning.
- Büyükbabam her sabah yürüyüşe çıkar.
- I sent this letter to grandfather.
- Bu mektubu büyükbabama gönderdim.
- Tom had to pawn the watch his grandfather had given him.
- Tom büyükbabasının ona verdiği saati rehin vermek zorunda kalmıştı.
- It is ten years since my grandfather died.
- Büyükbabam öleli on yıl oldu.
- It was my grandfather that told me that story.
- O hikayeyi bana anlatan büyükbabamdı.
- Tom told me he knows who Mary's grandfather is.
- Tom bana Mary'nin büyükbabasının kim olduğunu bildiğini söyledi.
- My grandfather was wounded in the war.
- Büyükbabam savaşta yaralandı.
- My grandfather goes for a walk every day.
- Büyükbabam her gün yürüyüşe çıkar.
- My grandfather was given a gold watch when he retired.
- Büyükbabam emekli olduğunda ona altın bir saat hediye edilmişti.
- My grandfather on my mother's side is celebrating his 60th birthday tomorrow.
- Anne tarafımdan büyükbabam yarın 60. doğum gününü kutlayacak.
- My grandfather gave me a car for my twentieth birthday.
- Büyükbabam yirminci yaş günümde bana bir araba verdi.
- My grandfather cannot walk without a stick.
- Büyükbabam bir baston olmadan yürüyemiyor.
- Tom doesn't remember his grandfather.
- Tom büyükbabasını hatırlamıyor.
- Many people in my grandfather's generation grew up on farms.
- Büyükbabamın kuşağındaki birçok insan çiftliklerde büyüdüler.
- My grandfather died five years ago.
- Büyükbabam beş yıl önce öldü.
- Tom and his grandfather communicate in French.
- Tom ve büyükbabası Fransızca konuşuyorlar.
- Tom rode a horse last week when he was at his grandfather's ranch.
- Tom geçen hafta büyükbabasının çiftliğinde ata bindi.
- If anything, my grandfather seems happier than before.
- Bilakis, büyükbabam eskisinden daha mutlu görünüyor.
- Take care of your grandfather.
- Büyükbabana iyi bak.
- And the grandfather, won't you bury him?
- Ya büyükbabası, onu gömmeyecek misin?
- I have a pocket watch that my grandfather gave me.
- Büyükbabamın bana verdiği bir cep saatim var.
- Tom's grandfather knew my grandfather.
- Tom'un büyükbabası benim büyükbabamı tanırdı.
- Tom is a grandfather now.
- Tom artık bir büyükbaba.
- Many people in my grandfather's generation grew up on farms.
- Büyükbabamın kuşağındaki birçok insan çiftliklerde büyüdü.
Show More (388)
|
|
- My grandfather used to tell fascinating stories about his adventures.
- Dedem, başından geçenlerle ilgili muhteşem hikâyeler anlatırdı.
- It is still impossible to settle on one allocation method, be it grandfathering or auctioning, even within our group.
- Grubumuz içinde bile, dede usulü ya da açık arttırma gibi tek bir tahsis yöntemi üzerinde uzlaşmak hala mümkün değildir.
- He assisted his medicine man grandfather as a child after his parents' death.
- Ailesinin ölümünden sonra çocukken büyücü hekim olan dedesine yardım etmiş.
- After years, his grandfather passed away unexpectedly.
- Yıllar sonra dedesi beklenmedik bir şekilde vefat etti.
- Tom is old enough to be my grandfather.
- Tom dedem olacak kadar yaşlı.
- Tom is old enough to be your grandfather.
- Tom senin deden olacak kadar yaşlı.
- It was my grandfather that told me that story.
- Bana o masalı anlatan dedemdi.
- Because of his age, my grandfather doesn't hear well.
- Dedem yaşından dolayı pek iyi duymaz.
- Tom accused me of stealing his grandfather's antique watch.
- Tom beni dedesinin antika saatini çalmakla suçladı.
- We named him Thomas after his grandfather.
- Ona dedesinin adı olan Thomas'ı koyduk.
- My grandfather was killed in World War II.
- Dedem 2. Dünya Savaşı sırasında öldürüldü.
- Bob went to meet her grandfather early in the morning.
- Bob sabah erken vakitte dedesiyle buluşmaya gitti.
- Tom is still at his grandfather's house.
- Tom hala dedesinin evinde.
- Bob met her grandfather early in the morning.
- Bob sabah erkenden dedesiyle buluştu.
- My grandfather tells us about old things.
- Dedem bize eski eşyalardan bahseder.
- I sent this letter to grandfather.
- Bu mektubu dedeye gönderdim.
- His grandfather died of cancer a year ago.
- Dedesi bir yıl önce kanserden öldü.
- I can't believe that Tom and John are grandfathers.
- Tom ve John'un dede olduklarına inanamıyorum.
- My grandfather takes medicine every day.
- Dedem her gün ilaç alır.
- My grandfather was an archaeologist.
- Dedem bir arkeolog idi.
- My grandfather is ninety-nine years old.
- Dedem doksan dokuz yaşında.
- My grandfather died when I was boy.
- Dedem ben çocukken öldü.
- My grandfather was killed in World War II.
- Dedem İkinci Dünya Savaşı'nda öldürüldü.
- Tom's grandfather was a signal officer in the army.
- Tom'un dedesi kara irtibat subayıydı.
- My grandfather is over eighty years old, but he is a good walker.
- Dedem seksen yaşının üzerinde ama iyi yürüyor.
- Grandfather nodded toward me.
- Dedem bana doğru başını salladı.
- I look after my grandfather.
- Dedeme bakıyorum.
- My grandfather is 90 years old and very lively.
- Dedem doksan yaşında ve çok canlı.
- Tom is a grandfather now.
- Tom artık bir dede.
- My grandfather goes for a walk on fine days.
- Dedem, güzel günlerde yürüyüşe gider.
- We named our only son after my grandfather.
- Tek oğlumuza dedemin adını verdik.
- Tom's grandfather was a signal officer in the army.
- Tom'un dedesi orduda irtibat subayıydı.
- He carried his grandfather on his back.
- Dedesini sırtında taşımış.
- My grandfather has a piece of shrapnel in his chest.
- Dedemin göğsünde bir şarapnel parçası var.
- The scent of tobacco cologne brought back memories of Tom's visits to his grandfather's.
- Tütün kolonyasının kokusu dedesinin evini ziyaret ettiği zamanlara dair Tom'un hatıralarını canlandırdı.
- Has Tom told Mary who his grandfather is?
- Tom Mary'e dedesinin kim olduğunu söyledi mi?
- It's the living image of your grandfather.
- O senin dedenin tıpkısı.
- My grandfather sometimes talks to himself when he's alone.
- Dedem bazen yalnız kaldığında kendi kendine konuşur.
- Both his grandfathers are dead.
- İki dedesi de ölmüş.
- I remember your grandfather well.
- Dedeni iyi hatırlıyorum.
- My grandfather goes for a walk every morning.
- Dedem her sabah yürüyüşe çıkar.
- The baby was named Richard after his grandfather.
- Bebeğe dedesinin ismi olan Richard ismi kondu.
- His grandfather died of cancer last year.
- Dedesi geçen yıl kanserden öldü.
- Because of his age, my grandfather doesn't hear well.
- Yaşından dolayı dedem iyi duymuyor.
- Grandfather is still very active for his age.
- Dedem yaşına göre hala çok aktif.
- He must have been named after his grandfather.
- Dedesinin ismini almış olmalı.
- His grandfather always supported his ideas.
- Onun dedesi her zaman onu fikirlerini destekledi.
- Tom was born on the same day that his grandfather died.
- Tom dedesinin öldüğü gün doğdu.
- I sent this letter to my grandfather.
- Ben bu mektubu dedeme gönderdim.
- My grandfather gave me a car for my twentieth birthday.
- Dedem yirminci doğum günüm için bana bir araba verdi.
- I'm very proud of my grandfather.
- Dedemle çok gurur duyuyorum.
- I'm coming from my grandfather's and going to my uncle's.
- Ben dedemlerden geliyorum ve amcamlara gidiyorum.
- As a child, I loved picking peaches in my grandfather's garden.
- Bir çocukken dedemin bahçesinde şeftali toplamayı severdim.
- I was born the year that my grandfather died.
- Dedemin öldüğü sene doğmuşum.
- My grandfather is very hard to please.
- Dedemi memnun etmek çok zordur.
- I take care of my grandfather.
- Dedemle ben ilgilenirim.
- Tom's grandfather was a signal officer in the army.
- Tom'un dedesi kara muhabere subayıydı.
- Sami recited Surah Yaseen at his grandfather's grave.
- Sami dedesinin mezarı başında Yasin Suresi'ni okudu.
- I am your grandfather.
- Ben senin dedenim.
- My grandfather loves to read.
- Dedem okumayı sever.
- My grandfather was born in 1920.
- Dedem 1920'de doğmuş.
- Tom is afraid of his grandfather.
- Tom dedesinden korkuyor.
- I went to visit my grandfather's grave today.
- Ben bugün dedemin mezarını ziyarete gittim.
- My grandfather died of a disease at eighty.
- Dedem seksen yaşında bir hastalıktan öldü.
- I love my grandfather's anecdotes.
- Dedemin anekdotlarını seviyorum.
- My grandfather was given a gold watch when he retired.
- Emekli olduğunda dedeme altın bir saat hediye edildi.
- The old man sitting on the bench over there is my grandfather.
- Şurada bankta oturan yaşlı adam benim dedem.
- When he was forty-nine years old, my grandfather emigrated to Brazil.
- Dedem kırk dokuz yaşında iken Brezilya'ya göç etti.
- I'm old enough to be your grandfather.
- Senin deden olacak yaştayım.
- My grandfather has an antique television that he wants to give me.
- Dedemin, bana vermek istediği antika bir televizyonu var.
- How old is your grandfather?
- Senin deden kaç yaşında?
- I've just become a grandfather.
- Daha yeni dede oldum.
- He must have been named after his grandfather.
- Ona dedesinin ismini vermiş olmalılar.
- Tom is my grandfather.
- Tom benim dedem.
- My grandfather has snowy white hair.
- Dedemin bembeyaz saçları var.
- Tom's grandfather was illiterate.
- Tom'un dedesi okuma yazma bilmiyordu.
- The boy is speaking to his grandfather.
- Oğlan, dedesiyle konuşuyor.
- My grandfather is in his nineties.
- Dedem doksanlarında.
- My grandfather was pretty tall.
- Dedem oldukça uzundu.
- He reminds me of my grandfather.
- Bana dedemi anımsatıyor.
- Tom has a beard just like his father, grandfathers and brothers do.
- Tom'un tıpkı babası, dedesi ve erkek kardeşleri gibi sakalı var.
- I'm named after your grandfather.
- Bana senin dedenin adı verilmiş.
- I'm Tom's grandfather.
- Tom'un dedesiyim.
- My grandfather succumbed to a terminal cancer this year.
- Dedem bu yıl ölümcül bir kansere yenik düştü.
- My grandfather died when I was a boy.
- Dedem ben çocukken öldü.
- Sami went to get his grandfather's medicine.
- Sami dedesinin ilacını almaya gitti.
- My grandfather was a soldier in the war.
- Dedem savaşta askerdi.
- Tom's grandfather couldn't read.
- Tom'un dedesi okuyamazdı.
- He left the country after his grandfather's death.
- Dedesinin ölümünün ardından ülkeden ayrıldı.
- I wish I hadn't given Tom my grandfather's violin.
- Keşke Tom'a dedemin kemanını vermeseydim.
- Did you know that Tom's grandfather died of a heart attack?
- Tom'un dedesinin kalp krizinden öldüğünü biliyor muydun?
- I was up all night reading the captivating book my grandfather gave me.
- Dedemin bana verdiği büyüleyici kitabı okumak için tüm gece oturdum.
- My grandfather is fond of taking a walk early in the morning.
- Dedem sabah erkenden yürüyüşe çıkmayı çok sever.
- Grandfather is napping on the sofa.
- Dede koltukta uyukluyor.
- The girl reads with her grandfather.
- Kız dedesiyle birlikte kitap okuyor.
- My grandfather nodded and smiled at me.
- Dedem başını salladı ve bana gülümsedi.
- Sami recited Surah Yaseen at his grandfather's grave.
- Sami dedesinin mezarı başında Yasin okudu.
- I can't believe that Tom is a grandfather.
- Tom'un dede olduğuna inanamıyorum.
- Can you help me find the shark that has swallowed my grandfather's dentures?
- Dedemin takma dişlerini yutan köpekbalığını bulmamda bana yardımcı olur musun?
- Tom had to take care of his grandfather.
- Tom dedesine bakmak zorundaydı.
- My grandfather used to make furniture for himself.
- Dedem kendisi için mobilya yapardı.
- He must have been named after his grandfather.
- Adını dedesinden almış olmalı.
- My grandfather is a bit hard of hearing.
- Dedem duymakta biraz zorluk çekiyor.
- My grandfather was superstitious.
- Dedem batıl inançlıydı.
- My grandfather is planning to retire the year after next.
- Dedem gelecek yıl emekli olmayı planlıyor.
- He told me that his grandfather is over ninety.
- Bana dedesinin doksan yaşını aştığını söyledi.
- My grandfather died shortly after my birth.
- Dedem ben doğduktan kısa bir süre sonra öldü.
- My grandfather cannot walk without a stick.
- Dedem bastonsuz yürüyemez.
- My grandfather never dyed his hair.
- Dedem saçlarını hiç boyamadı.
- How is your grandfather doing?
- Deden ne yapıyor?
- My grandfather died three years ago.
- Dedem üç yıl önce öldü.
- Sami's grandfather was captured during the Mexican Revolution.
- Sami'nin dedesi Meksika Devrimi sırasında yakalandı.
- This watch was handed down to me by my grandfather.
- Bu saat bana dedem tarafından miras bırakıldı.
- Tom looks like his grandfather.
- Tom dedesine benziyor.
- Because of his age, my grandfather doesn't hear well.
- Dedem yaşından dolayı pek iyi duyamıyor.
- My grandfather comes from Osaka.
- Dedem Osaka'dan geliyor.
- My grandfather doesn't drive anymore.
- Dedem artık araç kullanmıyor.
- My grandfather doesn't drive anymore.
- Dedem araba kullanmıyor artık.
- My grandfather raises ducks.
- Dedem ördek yetiştirir.
- Tom's grandfather knew my grandfather.
- Tom'un dedesi benim dedemi tanıyordu.
- Where's my grandfather?
- Dedem nerede?
- My grandfather gave his old car to me.
- Dedem eski arabasını bana verdi.
- My grandfather lived to be ninety-nine years old.
- Dedem doksan dokuz yaşına kadar yaşadı.
- Tom enjoys watching baseball games on TV with his grandfather.
- Tom dedesiyle TV'de beyzbol maçları izlemekten hoşlanır.
- Tom's going to be a grandfather again.
- Tom yeniden dede olacak.
- She was brought up by her grandfather.
- Dedesi tarafından büyütüldü.
- My mother's father is my maternal grandfather.
- Annemin babası, anne tarafından dedemdir.
- This paperweight belonged to my grandfather.
- Bu kağıt ağırlığı dedeme aitti.
- I saw my grandfather last week.
- Geçen hafta dedemi gördüm.
- Tom bought this building with the money his grandfather left him.
- Tom dedesinin ona bıraktığı parayla bu binayı satın aldı.
- My grandfather wants to live quietly for the rest of his life.
- Dedem hayatının geri kalanında sessizce yaşamak istiyor.
- Those photos were taken in my grandfather's place.
- O fotoğraflar dedemin evinde çekildi.
- Tom still remembers his grandfather.
- Tom hâlâ dedesini hatırlar.
- I'm colour-blind because my grandfather was as well.
- Ben renk körüyüm çünkü dedem de öyleydi.
- Sami's grandfather is fully Native American.
- Sami'nin dedesi safkan Kızılderili.
- My grandfather was always grumbling about something or other.
- Dedem hep bir şeylere homurdanırdı.
- Sami's grandfather is fully Native American.
- Sami'nin dedesi safkan Amerika yerlisidir.
Show More (134)
|