|
- The grey zone problem is an additional reason for speeding up the Commission's internal reorganisation.
- Gri bölge sorunu, Komisyon'un iç yapılanmasının hızlandırılması için ilave bir nedendir.
- These structural shortcomings therefore stand in the way of solving the problem of the grey zone.
- Dolayısıyla bu yapısal eksiklikler gri bölge sorununun çözülmesinin önünde engel teşkil etmektedir.
- This also applies to independent resellers, to those known as grey resellers.
- Bu aynı zamanda bağımsız satıcılar, gri satıcılar olarak bilinen satıcılar için de geçerlidir.
- The problem of the grey zone between relief and rehabilitation is well-known.
- Yardım ve rehabilitasyon arasındaki gri bölge sorunu iyi bilinmektedir.
- And the question of the rules is very much a grey area.
- Kurallar meselesi ise oldukça gri bir alan.
- This state of affairs means that many issues fall in a grey area and are delegated.
- Bu durum, birçok konunun gri bir alana girmesi ve delege edilmesi anlamına gelmektedir.
- What I am not at all keen on is being called grey.
- Gri olarak adlandırılmasından hiç hoşlanmıyorum.
- We need to minimise the grey area between these two product categories, food and medical products, as far as possible.
- Bu iki ürün kategorisi olan gıda ve tıbbi ürünler arasındaki gri alanı mümkün olduğunca en aza indirmemiz gerekmektedir.
- The grey economy is also very large, but there are no reliable evaluations of its size.
- Gri ekonomi de çok büyüktür, fakat hacmi konusunda güvenilir değerlendirmeler yoktur.
- Until now, however, no proof has been provided, whereas substantial grey areas remain.
- Ancak şimdiye kadar hiçbir kanıt sunulmamış ve önemli gri alanlar kalmıştır.
- This gap, the famous grey zone, is sometimes giving rise to one or two years' delay.
- Meşhur gri bölge olarak adlandırılan bu boşluk bazen bir ya da iki yıllık gecikmeye yol açmaktadır.
- In another company in my constituency, B&Q, the grey revolution has begun.
- Seçim bölgemdeki bir başka şirket olan B&Q'da gri devrim başladı.
- This problem is referred to in specialist literature as the grey zone.
- Bu sorun uzman literatüründe gri bölge olarak adlandırılmaktadır.
- Of course there are still grey areas that absolutely must be clarified.
- Elbette hala açıklığa kavuşturulması gereken gri alanlar var.
- However the reforms do not seem to aim sufficiently at reducing the grey economy.
- Ancak, reformlar, gri ekonominin küçültülmesini yeterince hedeflemiyor gibi görünmektedir.
- However, the grey and green would not sit well together.
- Ancak gri ve yeşil bir arada pek iyi durmuyor.
- It's a cold, grey world outside, stay here.
- Dışarıda soğuk, gri bir dünya var, sen burada kal.
- However, the grey and green would not sit well together.
- Ancak, gri ve yeşil birlikte güzel durmazdı.
- It's a cold, grey world outside, stay here.
- Dışarısı soğuk, gri bir dünya, burada kal.
- It's a cold, grey world outside, stay here.
- Dışarıda soğuk ve gri bir dünya var, siz burada kalın.
- The elephant is grey.
- Fil gri.
- The grey cat can't climb off the tree.
- Gri kedi ağaçtan inemiyor.
- The lamp is grey.
- Lamba gri.
- The lamp is grey.
- Lamba gridir.
- All of your cats are grey.
- Bütün kedilerin gri.
- Her head was grey.
- Kafası gri renkteydi.
- The grey man appeared in the doorway.
- Gri adam kapı aralığında belirdi.
- Her grey hair makes her look older than she is.
- Gri saçları onu olduğundan daha yaşlı gösteriyor.
- My friend disappeared like a grey mule in the fog.
- Arkadaşım sisin içinde gri bir katır gibi gözden kayboldu.
- My friend disappeared like a grey mule in the fog.
- Arkadaşım sisteki bir gri katır gibi kayboldu.
- My computer is grey.
- Bilgisayarım gri.
- The elephant is grey.
- Fil gri renklidir.
- When candles are out, all cats are grey.
- Mumlar söndüğünde, bütün kediler gri olur.
- All cats are grey in the dark.
- Bütün kediler karanlıkta gridir.
- This pencil is not grey.
- Bu kurşun kalem gri değil.
- Is that cat grey?
- O kedi gri mi?
- Is that cat grey?
- Şu kedi gri mi?
- Although he's young, he has a grey beard.
- Genç olmasına rağmen gri sakalı var.
- Why are some translations in grey?
- Neden bazı çeviriler gri?
- My suit is grey.
- Takım elbisem gri.
- When candles are out, all cats are grey.
- Mumlar söndüğünde bütün kediler gridir.
- All of your cats are grey.
- Senin kedilerinin hepsi gri renkli.
- His grey and lifeless eyes burned like two hot coals.
- Onun gri ve cansız gözleri, iki sıcak kömür gibi yandı.
- My computer is grey.
- Benim bilgisayarım gri renkli.
- It's a legal grey area.
- Bu yasal bir gri alan.
- The father has grey eyes.
- Babasının gri gözleri var.
- This pencil is not grey.
- Bu kalem gri değil.
- His grey and lifeless eyes burned like two hot coals.
- Gri ve cansız gözleri iki kızgın kömür gibi yanıyordu.
- The cloud is grey.
- Bulut gri.
Show More (46)
|
|
- Of course, there are still grey areas that absolutely must be clarified.
- Elbette hala netleştirilmesi gereken belirsiz kısımlar var.
- Until now, however, no proof has been provided, whereas substantial grey areas remain.
- Ancak şimdiye kadar herhangi bir kanıt sunulmamış olup, kayda değer belirsizlikler varlığını sürdürmektedir.
- Of course there are still grey areas that absolutely must be clarified.
- Elbette hala netleştirilmesi gereken belirsiz noktalar mevcuttur.
- Everything about him was grey.
- Onunla ilgili her şey belirsizdi.
Show More (1)
|