1 |
grill |
ızgara yapmak |
v. |
|
- Grill the meat for 10 minutes for medium-rare.
- Orta pişmiş et için 10 dakika ızgara yapın.
- What did you grill?
- Ne ızgara yaptın?
- We are grilling fish for dinner tonight.
- Bu akşam yemekte balık ızgara yapacağız.
- Tom hasn't grilled the fish yet.
- Tom henüz balığı ızgara yapmadı.
- Mackerel tastes good whether you simmer it or grill it.
- Uskumruyu ister ızgara yap, ister pişir, tadı güzeldir.
- Mary hasn't grilled the meat yet.
- Mary henüz eti ızgara yapmadı.
- Halloumi is a salty cheese that can be fried or grilled.
- Hellim, kızartılabilen veya ızgara yapılabilen tuzlu bir peynirdir.
- Where did you grill them?
- Nerede ızgara yaptınız?
- Tom will be grilling fish for dinner tonight.
- Tom bu akşam yemek için balık ızgara yapacak.
- When was the last time you grilled meat?
- En son ne zaman et ızgara yaptın?
- Where did you grill them?
- Onları nerede ızgara yaptın?
- Tom is grilling meat.
- Tom eti ızgara yapıyor.
- Halloumi is a salty cheese that can be fried or grilled.
- Hellim kızartılabilen veya ızgara yapılabilen tuzlu bir peynirdir.
- I am grilling fish.
- Balık ızgara yapıyorum.
- Grilling prohibited here.
- Burada ızgara yapmak yasak.
- We are grilling sausage.
- Sosis ızgara yapıyoruz.
Show More (13)
|
2 |
grill |
ızgara |
n. |
|
- A grill puts out a lot of heat.
- Bir ızgara çok fazla ısı verir.
- The grill is hot.
- Izgara sıcak.
- Tom took the meat off the grill.
- Tom eti ızgaradan aldı.
- I burned my arm on the grill.
- Izgarada kolumu yaktım.
- A grill puts out a lot of heat.
- Bir ızgara çok ısı yayar.
- Can you put the shish kebabs on the grill?
- Şiş kebapları ızgaraya koyabilir misin?
Show More (3)
|
3 |
grill |
kızartmak |
v. |
|
- Tom hasn't grilled the fish yet.
- Tom henüz balıkları kızartmadı.
- As soon as I've grilled the fish, you can taste it.
- Balığı kızartır kızartmaz tadına bakabilirsin.
- Mary hasn't grilled the meat yet.
- Mary henüz eti kızartmadı.
- What did you grill?
- Ne kızarttın?
Show More (1)
|
4 |
grill |
ızgara (alet) |
n. |
|
- Put it under the grill for 20 minutes.
- Izgaranın altına koyarak 20 dakika bekletin.
- Can you put this beef onto the grill?
- Bu eti ızgaraya koyabilir misin?
- Most luxury cars have huge grills in the front nowadays.
- Bugünlerde çoğu lüks arabanın önünde kocaman ızgaralar var.
Show More (0)
|
5 |
grill |
et lokantası |
n. |
|
- We will eat at a local grill tonight.
- Bu akşam yerel bir et lokantasında yiyeceğiz.
Show More (-2)
|
6 |
grill |
sorguya çekmek |
v. |
|
- The child grilled her mother about the animals.
- Çocuk annesini hayvanlar hakkında sorguya çekti.
Show More (-2)
|
7 |
grill |
ızgarada pişirmek |
v. |
|
- Tom grilled the steak.
- Tom bifteği ızgarada pişirdi.
Show More (-2)
|
8 |
grill |
ızgara et |
n. |
|
- Tom is grilling meat.
- Tom ızgara et yapıyor.
Show More (-2)
|