| 1 |
hallmark |
özellik |
n. |
|
- First of all we must recognise that a thriving media is the hallmark of a free society.
- Her şeyden önce, gelişen bir medyanın özgür bir toplumun ayırt edici özelliği olduğunu kabul etmeliyiz.
- The right to tax citizens is one of the hallmarks of a government.
- Vatandaşları vergilendirme hakkı, bir hükümetin ayırt edici özelliklerinden biridir.
- This compromise has all the hallmarks of a compromise.
- Bu uzlaşma, bir uzlaşmanın tüm özelliklerini taşımaktadır.
- The right to tax citizens is one of the hallmarks of a government.
- Vatandaşlardan vergi alma hakkı bir hükümetin ayırt edici özelliklerinden biridir.
- Sabena was a Belgian public company with all the hallmarks of the Belgian State and of the Parti Socialiste.
- Sabena, Belçika Devleti'nin ve Parti Socialiste'in tüm özelliklerini taşıyan bir Belçika kamu şirketiydi.
- The hallmark of a sociopath is a lack of empathy.
- Bir sosyopatın ayırt edici özelliği empati eksikliğidir.
Show More (3)
|
| 2 |
hallmark |
ayırıcı özellik |
n. |
|
- Style is a hallmark of good poetry.
- Üslup, iyi şiirin ayırıcı özelliğidir.
Show More (-2)
|
| 3 |
hallmark |
(altın/gümüş) ayar damgası |
n. |
|
- There weren't any hallmarks on the silver coins.
- Gümüş paraların üzerinde herhangi bir ayar damgası bulunmuyordu.
Show More (-2)
|
| 4 |
hallmark |
ayar damgası vurmak |
v. |
|
- Hallmarking any gold object on your own is illegal.
- Herhangi bir altın nesneye kendi başınıza ayar damgası vurmak yasa dışıdır.
Show More (-2)
|
| 5 |
hallmark |
(kartpostal şirketi) hallmark |
n. |
|
- We offered the cards from Hallmark.
- Hallmark'ın kartlarını satışa sunuyorduk.
Show More (-2)
|
