harass - Inglés Turco Frases
Inglés Turco
harass taciz etmek v.
  • Trolls are harassing the YouTuber.
  • Troller YouTuber'ı taciz ediyor.
  • But it would be pointless to harass small family farms with this.
  • Ancak küçük aile çiftliklerini bununla taciz etmek anlamsız olacaktır.
  • Secularism in Turkey means 130 000 state employees monitoring and harassing the non-Muslim minority.
  • Türkiye'de laiklik 130.000 devlet görevlisinin gayrimüslim azınlığı izlemesi ve taciz etmesi anlamına geliyor.
Show More (33)
harass rahatsız etmek v.
  • I don't want you to harass him.
  • Onu rahatsız etmeni istemiyorum.
  • Sami started harassing Layla.
  • Sami, Leyla'yı rahatsız etmeye başladı.
  • Stop harassing him.
  • Onu rahatsız etmeyi bırak.
Show More (7)
harass taciz n.
  • Was that man harassing you?
  • O adam seni taciz mi ediyordu?
  • Slanderous, defamatory, obscene, indecent, lewd, pornographic, violent, abusive, insulting, threatening and harassing comments are not tolerated.
  • İftira veya karalama amaçlı, müstehcen, ahlaksız, açık saçık, pornografik, şiddet içeren, küfürlü, aşağılayıcı, tehdit ve taciz içeren yorumlara müsamaha gösterilmez.
  • Mary received harassing messages on Twitter.
  • Mary Twitter'da taciz mesajları aldı.
Show More (0)
harass bezdirmek v.
  • Connor harasses his younger brother all the time.
  • Connor küçük kardeşini sürekli bezdiriyor.
Show More (-2)