|
- Unfortunately, this horrible practice has also been introduced into the European Union.
- Ne yazık ki bu korkunç uygulama Avrupa Birliği'ne de girmiştir.
- We have seen horrible events such as lynchings in the last few days.
- Son birkaç gün içinde linç gibi korkunç olaylara şahit olduk.
- Unfortunately, this horrible practice has also been introduced into the European Union.
- Ne yazık ki bu korkunç uygulama Avrupa Birliği'nde de uygulanmaya başlanmıştır.
- I've come a long way since those horrible days.
- O korkunç günlerden sonra çok yol kat ettim.
- I suddenly felt a horrible cold, that paralyzed me.
- Aniden beni felç eden korkunç bir soğukluk hissettim.
- I suddenly felt a horrible cold, that paralyzed me.
- Birdenbire beni felç eden korkunç bir soğukluk hissettim.
- I suddenly felt a horrible cold, that paralyzed me.
- Birden beni felç eden korkunç bir soğukluk hissettim.
- Then, you can pass away without feeling horrible.
- O zaman, kendinizi korkunç hissetmeden ölebilirsiniz.
- I've come a long way since those horrible days.
- O korkunç günlerden bu yana çok yol kat ettim.
- It was a horrible experience.
- Bu korkunç bir deneyim oldu.
- Tom delivered the horrible news.
- Tom korkunç haberi iletti.
- You're a horrible human being.
- Sen korkunç bir insansın.
- It was a certainty that the inhabitants of this island had committed horrible crimes.
- Bu adanın sakinlerinin korkunç suçlar işlediği kesindi.
- I think Tom is horrible.
- Sanırım Tom korkunç.
- Sami fantisized on horrible thoughts.
- Sami korkunç hayaller kurdu.
- It's been horrible.
- O korkunçtu.
- That's a pretty horrible thought.
- Bu oldukça korkunç bir düşünce.
- Tom's plan was horrible.
- Tom'un planı korkunçtu.
- Tom looks horrible.
- Tom korkunç görünüyor.
- What a horrible smell!
- Ne korkunç bir koku!
- A horrible thing happened here.
- Burada korkunç bir şey oldu.
- I think this is horrible.
- Bunun korkunç olduğunu düşünüyorum.
- I have horrible heartburn.
- Korkunç mide yanmam var.
- I think Tom is horrible.
- Bence Tom korkunç biri.
- I think that's horrible.
- Bence bu korkunç.
- Why did you take me to this horrible sushi place?
- Beni neden bu korkunç suşi mekanına götürdün?
- The scene of the traffic accident was a horrible sight.
- Trafik kazasının meydana geldiği yer korkunç bir manzaraydı.
- They're horrible.
- Korkunçlar.
- Something horrible has happened.
- Korkunç bir şey oldu.
- Sami's screams were horrible to hear.
- Sami'nin çığlıklarını duymak korkunçtu.
- That's a horrible thing to say.
- Bu söylemek için korkunç bir şey.
- The enemy committed a horrible manslaughter in the city.
- Düşman şehirde korkunç bir cinayet işledi.
- That plan was horrible.
- Bu plan korkunçtu.
- What happened to Tom is horrible.
- Tom'un başına gelenler korkunçtu.
- The food is horrible.
- Yemekler korkunç.
- Tom is a horrible person.
- Tom korkunç bir insan.
- I made a horrible decision.
- Korkunç bir karar verdim.
- That sounds horrible.
- Kulağa korkunç geliyor.
- Alcoholism is a horrible disease.
- Alkolizm korkunç bir hastalıktır.
- What happened to Tom is horrible.
- Tom'a olanlar korkunç.
- The weather yesterday was horrible.
- Dün hava korkunçtu.
- That was horrible.
- O korkunçtu.
- Monday was a horrible day.
- Pazartesi korkunç bir gündü.
- What a horrible thing to say!
- Ne korkunç bir şey söylüyorsun!
- We're horrible.
- Korkunç durumdayız.
- Why did you take me to this horrible sushi place?
- Neden beni bu korkunç suşi restoranına götürdün?
- The pain must be horrible.
- Acı korkunç olmalı.
- You're horrible.
- Siz korkunçsunuz.
- The movie was horrible.
- Film korkunçtu.
- I had a horrible day at work.
- İşte korkunç bir gün geçirdim.
- I feel horrible about it.
- Korkunç hissediyorum.
- I'm horrible.
- Ben korkuncum.
- Canadian cuisine is horrible.
- Kanada mutfağı korkunçtur.
- It was a horrible idea.
- Korkunç bir fikirdi.
- If I may speak freely, this ad is horrible.
- Eğer özgürce konuşabilirsem, bu reklam korkunç.
- Sami had a horrible problem with drugs.
- Sami'nin uyuşturucuyla ilgili korkunç bir sorunu vardı.
- This medicine tastes horrible.
- Bu ilacın tadı korkunç.
- What a horrible thing war is!
- Savaş ne korkunç bir şey!
- Your writing is horrible.
- Yazın korkunç.
- Does this sound horrible?
- Bu kulağa korkunç mu geliyor?
- Sami felt horrible.
- Sami korkunç hissediyordu.
- I think something horrible is about to happen.
- Sanırım korkunç bir şey olmak üzere.
- Sami noticed the horrible smell, too.
- Sami de korkunç kokuyu fark etti.
- I had a horrible dream last night.
- Dün gece korkunç bir rüya gördüm.
- You made a horrible mistake.
- Korkunç bir hata yaptın.
- Tom sounds horrible.
- Tom'un sesi korkunç geliyor.
- Tom and Mary were horrible parents.
- Tom ve Mary korkunç ebeveynlerdi.
- What a horrible thing!
- Ne korkunç bir şey!
- I have horrible heartburn.
- Benim korkunç mide ekşimem var.
- Tom smells horrible.
- Tom korkunç kokuyor.
- That would be horrible.
- O korkunç olurdu.
- The voice acting is horrible.
- Seslendirme korkunç.
- I was horrible.
- Korkunçtum.
- That would be horrible.
- Korkunç olurdu.
- I had a horrible childhood.
- Korkunç bir çocukluk geçirdim.
- What's that horrible sound?
- Bu korkunç ses ne?
- Please tell me all these horrible accusations are a lie.
- Lütfen bana tüm bu korkunç suçlamaların yalan olduğunu söyle.
- It's horrible to get caught in rush hour traffic.
- İş çıkışındaki yoğun trafiğe yakalanmak korkunçtur.
- Tom couldn't shake the feeling that something horrible was about to happen.
- Tom korkunç bir şey olacağı hissinden kurtulamıyordu.
- Tom is a talented guitarist, but he's a horrible singer.
- Tom yetenekli bir gitarist ama o korkunç bir şarkıcıdır.
- I thought something horrible had happened.
- Korkunç bir şey oldu sandım.
- It's really horrible.
- Bu gerçekten korkunç.
- You're not a horrible person.
- Korkunç biri değilsin.
- It was really horrible.
- Gerçekten korkunçtu.
- What's that horrible noise?
- Bu korkunç ses de ne?
- Tom has made some horrible decisions recently.
- Tom son zamanlarda korkunç bazı kararlar aldı.
- This tastes horrible.
- Bunun tadı korkunç.
- Once I get through this horrible exam period, we’ll party hard.
- Bu korkunç sınav dönemini atlattıktan sonra, sıkı parti yapacağız.
- Layla has made some horrible decisions in her life.
- Leyla yaşamında bazı korkunç kararlar verdi.
- Tom is in horrible danger.
- Tom korkunç bir tehlike içinde.
- Tom is horrible.
- Tom korkunçtur.
- You must feel horrible.
- Korkunç hissediyor olmalısın.
- You're horrible.
- Sen korkunçsun.
- Tom made a horrible discovery.
- Tom korkunç bir keşif yaptı.
- It looked horrible.
- Korkunç görünüyordu.
- The other day, something horrible happened in the busy square.
- Geçen gün kalabalık meydanda korkunç bir şey oldu.
- Tom has made some horrible decisions recently.
- Tom son zamanlarda bazı korkunç kararlar verdi.
- Sami fantisized on horrible thoughts.
- Sami korkunç düşünceler hayal ediyordu.
- Sami noticed the horrible smell, too.
- Sami korkunç kokuyu da fark etti.
- You're not so horrible.
- Sen çok korkunç değilsin.
- It was a certainty that the inhabitants of this island had committed horrible crimes.
- Bu adanın sakinlerinin korkunç suçlar işledikleri kesin idi.
- Something horrible happened about three hours ago.
- Üç saat önce korkunç bir şey oldu.
- I think I've made a horrible mistake.
- Sanırım korkunç bir hata yaptım.
- I have horrible heartburn.
- Bende korkunç mide ekşimesi var.
- I will rescue you from these horrible circumstances.
- Seni bu korkunç durumdan kurtaracağım.
- The pain must be horrible.
- Ağrı korkunç olmalı.
- A horrible suspicion wandered around in my brain.
- Beynimde korkunç bir şüphe dolaşıyordu.
- I know I did a horrible thing.
- Korkunç bir şey yaptığımı biliyorum.
- I think it's horrible.
- Bunun korkunç olduğunu düşünüyorum.
- Sami felt horrible.
- Sami kendini korkunç hissediyordu.
- Their performance that year was horrible.
- O yılki performansları korkunçtu.
- The pay is horrible.
- Maaş korkunç.
- I'll get you out of this horrible situation.
- Seni bu korkunç durumdan çıkaracağım.
- It was horrible to hear about the crime.
- Bu suçu duymak korkunçtu.
- That's a horrible plan.
- Korkunç bir plan.
- It was a horrible headache.
- Korkunç bir baş ağrısıydı.
- He saw a horrible face at the top of the stairs.
- O, merdivenin tepesinde korkunç bir yüz gördü.
- I'm horrible.
- Ben korkunç biriyim.
- Layla has made some horrible decisions in her life.
- Layla hayatında bazı korkunç kararlar verdi.
- Horrible helicopter accident in a Belgian cemetery, the rescuers have already salvaged more than 500 corpses.
- Belçika mezarlığındaki korkunç helikopter kazasında, kurtarma ekipleri şimdiden 500'den fazla ceset kurtarmıştır.
- I will rescue you from these horrible circumstances.
- Seni bu korkunç şartlardan kurtaracağım.
- The whiskey was horrible.
- Viski korkunçtu.
- I got a horrible shock when I saw the car accident.
- Araba kazasını gördüğümde korkunç bir şok yaşadım.
- He saw a horrible face at the top of the stairs.
- Merdivenlerin başında korkunç bir yüz gördü.
- Please tell me all these horrible accusations are a lie.
- Lütfen bana bütün bu korkunç suçlamaların bir yalan olduğunu söyle.
- We're horrible.
- Biz korkuncuz.
- This is a horrible tragedy.
- Bu korkunç bir trajedi.
- This picture is horrible.
- Bu resim korkunç.
- The smell was horrible.
- Koku korkunçtu.
- This is a horrible idea.
- Bu korkunç bir fikir.
- What happened was horrible.
- Olan şey korkunçtu.
- Tom said I looked horrible.
- Tom korkunç göründüğümü söyledi.
- Sami had a horrible problem with drugs.
- Sami'nin uyuşturucuyla korkunç bir sorunu vardı.
- Rape is a horrible crime.
- Tecavüz korkunç bir suçtur.
- I've made a horrible mistake.
- Korkunç bir hata yaptım.
- Tom is a horrible driver.
- Tom korkunç bir sürücü.
- I feel horrible.
- Korkunç hissediyorum.
- It's been horrible.
- Korkunçtu.
- This movie is horrible.
- Bu film korkunç.
- You look horrible.
- Korkunç görünüyorsun.
- You're not so horrible.
- O kadar da korkunç değilsin.
- They're horrible.
- Onlar korkunçlar.
- What horrible weather!
- Ne korkunç hava!
- That was a horrible shock.
- O korkunç bir şoktu.
- That's horrible.
- Korkunç bir şey.
- A horrible chaos reigns in the living room.
- Oturma odasında korkunç bir kaos hüküm sürüyor.
- What's that horrible noise?
- O korkunç ses nedir?
- If aspirin will ease my headache, I will take a couple tonight instead of this horrible medicine.
- Aspirin baş ağrımı dindirecekse, bu korkunç ilaç yerine bu gece bir çift alacağım.
- It was horrible.
- Korkunçtu.
- That was a horrible shock.
- Korkunç bir şoktu.
- Tom did something horrible.
- Tom korkunç bir şey yaptı.
- Tom and Mary are both horrible liars.
- Tom ve Mary ikisi de korkunç yalancılar.
- This is a horrible thing to say to a woman.
- Bu bir kadına söylenecek korkunç bir şey.
- You're a horrible driver.
- Korkunç bir şoförsün.
- You're a horrible person.
- Sen korkunç bir insansın.
- It's horrible to get caught in rush hour traffic.
- Yoğun saatlerde trafiğe yakalanmak korkunç bir şey.
- This place is horrible.
- Burası korkunç bir yer.
- That was horrible.
- Korkunçtu.
- People in the village still talked about the horrible way Tom had died.
- Köydeki insanlar hâlâ Tom'un korkunç ölüm şeklini konuşuyordu.
- This horrible hot weather is killing me.
- Bu korkunç sıcak hava beni öldürüyor.
- I think it's horrible.
- Bence bu korkunç.
- You're a horrible singer.
- Korkunç bir şarkıcısın.
- Tom is a horrible dancer.
- Tom korkunç bir dansçı.
- I've had a horrible day.
- Korkunç bir gün geçirdim.
- I will never go back to that horrible place.
- O korkunç yere asla geri dönmeyeceğim.
- It's horrible.
- Korkunç bir şey.
- This is a horrible thing to say to a woman.
- Bu bir kadın için söylenecek korkunç bir şeydir.
- You're a horrible teacher.
- Sen korkunç bir öğretmensin.
- Canadian cuisine is horrible.
- Kanada mutfağı korkunç.
- I had a horrible childhood.
- Ben korkunç bir çocukluk geçirdim.
- How can you say such a horrible thing?
- Böyle korkunç bir şeyi nasıl söylersin?
- The flesh smells horrible.
- Et korkunç kokuyor.
- What horrible weather!
- Ne korkunç bir hava!
- This is horrible.
- Bu korkunç bir şey.
- Tom and Mary are both horrible liars.
- Hem Tom hem de Mary korkunç yalancılar.
- I wish I hadn't seen such a horrible film.
- Keşke böyle korkunç bir film izlememiş olsaydım.
- I just wish we could leave this horrible place.
- Keşke bu korkunç yerden gidebilsek.
- I have horrible heartburn.
- Bende korkunç mide yanması var.
- That's a horrible idea.
- Bu korkunç bir fikir.
- I'll get you out of this horrible situation.
- Seni bu korkunç durumdan kurtaracağım.
- What Tom did was horrible.
- Tom'un yaptığı korkunçtu.
- It was so horrible.
- Çok korkunçtu.
- The scene of the traffic accident was a horrible sight.
- Trafik kazasının olay yeri korkunç bir manzaraydı.
- I know that something horrible has happened.
- Korkunç bir şey olduğunu biliyorum.
- Tom is horrible.
- Tom korkunç.
- Tom made a horrible mistake.
- Tom korkunç bir hata yaptı.
- The refs were horrible.
- Hakemler korkunçtu.
- What happened was horrible.
- Olanlar korkunçtu.
- The enemy committed a horrible manslaughter in the city.
- Düşman, şehirde korkunç bir katliam yaptı.
- You've made a horrible mistake.
- Korkunç bir hata yaptın.
- Something horrible happened in the busy square.
- Kalabalık meydanda korkunç bir şey oldu.
- That's a horrible thing to say.
- Bunu söylemek korkunç bir şey.
- Tom delivered the horrible news.
- Tom korkunç haberi verdi.
- I think this is horrible.
- Bence bu korkunç.
- What's that horrible sound?
- Bu korkunç ses de ne?
- What a horrible dream!
- Ne korkunç bir rüya!
- How horrible!
- Ne kadar korkunç!
- Tom and Mary had a horrible fight.
- Tom ve Mary korkunç bir kavga ettiler.
- What a horrible man!
- Ne korkunç bir adam!
- It was a horrible experience.
- Korkunç bir deneyimdi.
Show More (198)
|
