1 |
in earnest |
ciddi olarak |
adv. |
|
- He started to study in earnest.
- O ciddi olarak çalışmaya başladı.
- He began to study in earnest.
- O ciddi olarak çalışmaya başladı.
- He took the photos in earnest.
- O ciddi olarak fotoğraf çekti.
- He began courting her in earnest when he found out that she had another suitor.
- Onun diğer talibinin olduğunu öğrendiğinde, ciddi olarak ona kur yapmaya başladı.
- During his seven years in Japan, he studied Japanese in earnest.
- Japonya'da yedi yılı boyunca, ciddi olarak Japonca çalıştı.
- He began working in earnest.
- O ciddi olarak çalışmaya başladı.
Show More (3)
|
2 |
in earnest |
ciddiyetle |
adv. |
|
- Let me reassure you that preparations for publication continue in earnest.
- Yayın hazırlıklarının ciddiyetle devam ettiği konusunda sizi temin ederim.
- He took the photos in earnest.
- Ciddiyetle fotoğrafları çekti.
- He began working in earnest.
- Ciddiyetle çalışmaya başladı.
Show More (0)
|
3 |
in earnest |
ciddi |
adj. |
|
- It began to rain in earnest.
- Ciddi ciddi yağmaya başladı.
- During his seven years in Japan, he studied Japanese in earnest.
- Japonya'da geçirdiği yedi yıl boyunca ciddi bir Japonca eğitimi aldı.
Show More (-1)
|
4 |
in earnest |
gerçekten |
adv. |
|
- The squirrel that you kill in jest, dies in earnest.
- Şaka olsun diye öldürdüğün sincap, gerçekten ölür.
Show More (-2)
|
5 |
in earnest |
çok |
adv. |
|
- It began to rain in earnest.
- Çok yağmur yağmaya başladı.
Show More (-2)
|