|
- We'd get a nice, quiet little place in the country.
- Taşrada şirin, sakin, küçük bir mekan edinirdik.
- Life in the country is not always tranquil.
- Taşrada yaşam her zaman huzurlu değildir.
- He wants to live in the country after he retires.
- Emekli olduktan sonra taşrada yaşamak istiyor.
- My grandmother lives in the country.
- Büyükannem taşrada yaşıyor.
- He lives all by himself in the country.
- Taşrada tek başına yaşıyor.
- I want to live in the country.
- Taşrada yaşamak istiyorum.
- My parents live in the country.
- Annem ve babam taşrada yaşıyor.
- You'll soon get used to living in the country.
- Yakında taşrada yaşamaya alışacaksınız.
- I grew up in the country.
- Taşrada büyüdüm.
- Once upon a time, there was a pretty little house way out in the country.
- Bir zamanlar taşrada küçük şirin bir ev vardı.
- Living in the town is quite different from living in the country.
- Kasabada yaşamak taşrada yaşamaktan oldukça farklı.
- My dream is to lead a quiet life in the country.
- Benim hayalim taşrada sakin bir hayat sürmek.
- Tom wants to live in the country after he retires.
- Tom emekli olduktan sonra taşrada yaşamak istiyor.
- Kevin was brought up by his aunt in the country.
- Kevin, teyzesi tarafından taşrada büyütüldü.
- My father lives in the country.
- Babam taşrada yaşar.
- My dream is to live a quiet life in the country.
- Hayalim taşrada sakin bir hayat yaşamak.
- Buses in the country don't usually come on time.
- Taşrada otobüsler genelde zamanında gelmez.
- I never thought I would enjoy living in the country.
- Taşrada yaşamaktan zevk alacağımı hiç düşünmemiştim.
- Why do you think Tom prefers living in the country?
- Sizce Tom neden taşrada yaşamayı tercih ediyor?
- Buses in the country do not usually come on time.
- Taşrada otobüsler genellikle zamanında gelmez.
- He has a nice place in the country.
- Taşrada güzel bir yeri var.
- When I was little, I spent a lot of time in the country with my grandparents.
- Küçükken büyükanne ve büyükbabalarımla taşrada çok vakit geçirdim.
- She lived a quiet life in the country.
- Taşrada sakin bir hayat yaşıyordu.
- I'd like to live a quiet life in the country after retirement.
- Emekli olduktan sonra taşrada sakin bir hayat yaşamak istiyorum.
- Tom lives in the country.
- Tom taşrada yaşıyor.
- Tom wanted a place in the country he could call home.
- Tom taşrada evim diyebileceği bir yer istedi.
- We live in the country during the summer.
- Biz yazın taşrada yaşıyoruz.
- Tom wanted to live in the country.
- Tom taşrada yaşamak istedi.
- We lived in the country for many years.
- Uzun yıllar taşrada yaşadık.
- I want to live a relaxed life in the country after I retire.
- Emekli olduktan sonra taşrada rahat bir hayat yaşamak istiyorum.
- In the winter I'm in the city, but I stay in the country for the summer.
- Kışın şehirdeyim ama yazları taşrada kalıyorum.
- I had a good time while I stayed in the country.
- Taşrada kaldığım süre boyunca iyi vakit geçirdim.
- Living in the city is really different to living in the country.
- Şehirde yaşamak taşrada yaşamaya göre gerçekten farklıdır.
- He lived a rich and comfortable life in the country.
- Taşrada zengin ve rahat bir hayat yaşadı.
- Tom wants to live in the country.
- Tom taşrada yaşamak istiyor.
- Tom doesn't like living in the country.
- Tom taşrada yaşamayı sevmez.
- Living in the city is really different to living in the country.
- Şehirde yaşamak taşrada yaşamaktan çok farklı.
- Old practices died hard in the country.
- Taşrada eski alışkanlıklar çok zor ölür.
- Tom decided to give up city life and live in the country.
- Tom şehir hayatını bırakıp taşrada yaşamaya karar verdi.
- My home is in the country.
- Benim evim taşrada.
- When I was little, I spent a lot of time in the country with my grandparents.
- Küçükken, büyükannem ve büyükbabamla taşrada çok zaman geçirirdim.
- Her mother lives in the country all by herself.
- Annesi taşrada tek başına yaşıyor.
- Tom never locked his doors when he lived in the country.
- Tom taşrada yaşarken kapılarını hiç kilitlemezdi.
- I live in the country.
- Taşrada yaşıyorum.
- Tom didn't like living in the country.
- Tom taşrada yaşamayı sevmiyordu.
- My father lives in the country.
- Babam taşrada yaşıyor.
- Kevin was brought up by his aunt in the country.
- Kevin teyzesi tarafından taşrada yetiştirildi.
- When I retire, I'd like to spend the rest of my life in the country.
- Emekli olduğumda, hayatımın geri kalanını taşrada geçirmek istiyorum.
- Tom never locked his doors when he lived in the country.
- Tom taşrada yaşarken asla kapılarını kilitlemedi.
- Fadil bought a new house in the country.
- Fadıl taşrada yeni bir ev satın aldı.
- My aunt lives in a lonely house in the country.
- Teyzem taşrada ıssız bir evde yaşıyor.
- Why do you think he prefers living in the country?
- Sizce neden taşrada yaşamayı tercih ediyor?
- Tom owns a small piece of land in the country.
- Tom'un taşrada küçük bir arazisi var.
- Tom lives in the country now.
- Tom artık taşrada yaşıyor.
- Tom wanted to spend some time in the country.
- Tom taşrada biraz zaman geçirmek istedi.
- He has an estate in the country.
- Taşrada bir mülkü var.
- I'd like to live a quiet life in the country after I retire.
- Emekli olduktan sonra taşrada sakin bir hayat yaşamak istiyorum.
- He dwells in the country.
- Taşrada yaşıyor.
- Both of my parents were brought up in the country.
- Annem de babam da taşrada büyüdüler.
- Tom doesn't want to live in the country.
- Tom taşrada yaşamak istemiyor.
- I was born and raised in the country.
- Ben taşrada doğdum ve büyüdüm.
Show More (58)
|