|
- I saw her there in the moonlight.
- Onu orada ay ışığında gördüm.
- Tom and Mary walked on the beach in the moonlight.
- Tom ve Mary ay ışığında sahilde yürüdüler.
- I saw her there in the moonlight.
- Onu ay ışığında orada gördüm.
- Tom and Mary ate quietly in the moonlight.
- Tom ve Mary ay ışığında sessizce yemek yedi.
- Mary danced in the forest in the moonlight.
- Mary ay ışığında ormanda dans etti.
- The seashore looks particularly romantic in the moonlight.
- Deniz kıyısı ay ışığında özellikle romantik görünüyor.
- The other animals of the forest came to watch the wedding dance, and they, too, danced all night in the moonlight.
- Ormandaki diğer hayvanlar da düğün dansını izlemeye geldiler ve onlar da bütün gece ay ışığında dans ettiler.
- It was romantic to walk in the moonlight.
- Ay ışığında yürümek romantikti.
- The seashore looks particularly romantic in the moonlight.
- Deniz kıyısı özellikle ay ışığında romantik görünüyor.
- Tom and Mary walked on the beach in the moonlight.
- Tom ve Mary ay ışığında kumsalda yürüdüler.
- The fairies danced in the moonlight.
- Periler ay ışığında dans ettiler.
- The couple walked holding hands in the moonlight.
- Çift ay ışığında ele ele tutuşarak yürüdü.
- Tom and Mary ate quietly in the moonlight.
- Tom ve Mary ay ışığında sessizce yemek yediler.
- The fairies danced in the moonlight.
- Periler ay ışığında dans ediyordu.
- The couple walked holding hands in the moonlight.
- Çift ay ışığında el ele yürüyordu.
- The other animals of the forest came to watch the wedding dance, and they, too, danced all night in the moonlight.
- Ormanın diğer hayvanları düğün dansını izlemeye geldi ve onlar da bütün gece ay ışığı altında dans ettiler.
- We swam in the moonlight.
- Ay ışığında yüzdük.
- The island showed black in the moonlight.
- Ada ay ışığında siyah görünüyordu.
Show More (15)
|
