|
- However, a woman's right to have control over her own body ought to be an inalienable right.
- Bununla birlikte, bir kadının kendi bedeni üzerinde kontrol sahibi olma hakkı devredilemez bir hak olmalıdır.
- Seen in this light, professional confidentiality is a lawyer's inalienable duty.
- Bu açıdan bakıldığında, mesleki gizlilik bir avukatın devredilemez görevidir.
- Let us not forget that human rights are indivisible, inalienable and universal.
- İnsan haklarının bölünmez, devredilemez ve evrensel olduğunu unutmayalım.
- Freedom of movement within Europe must be recognised as an inalienable right.
- Avrupa içinde dolaşım özgürlüğü devredilemez bir hak olarak tanınmalıdır.
- This is an inalienable right not only guaranteed in law but also defended in practice.
- Bu sadece yasalarla güvence altına alınmış değil, aynı zamanda uygulamada da savunulan devredilemez bir haktır.
- Let us not forget that human rights are indivisible, inalienable and universal.
- Unutmayalım ki insan hakları bölünmez, devredilemez ve evrenseldir.
- This is a covert way of denying women's inalienable right to abortion.
- Bu, kadınların devredilemez kürtaj hakkını reddetmenin gizli bir yoludur.
- Yet the right of asylum is a fundamental and inalienable right.
- Oysa sığınma hakkı temel ve devredilemez bir haktır.
Show More (5)
|