1 |
indulge |
şımartmak |
v. |
|
- She never indulged her children with fancy toys.
- Çocuklarını asla süslü oyuncaklarla şımartmazdı.
- Young parents often indulge their children.
- Genç ebeveynler sık sık çocuklarını şımartırlar.
- We're not supposed to indulge pets.
- Hayvanları şımartmamamız gerek.
- You can indulge yourself without spending a fortune.
- Bir servet harcamadan kendinizi şımartabilirsiniz.
- We're not supposed to indulge pets.
- Evcil hayvanları şımartmamamız gerekiyor.
- Sometimes you can indulge yourself in some luxury.
- Bazen kendinizi biraz lüksle şımartabilirsiniz.
- You can indulge yourself without spending a fortune.
- Bir servet harcamadan kendini şımartabilirsin.
- Young parents often indulge their children.
- Genç ebeveynler genellikle çocuklarını şımartırlar.
Show More (5)
|
2 |
indulge |
bulaşmak |
v. |
|
- He occasionally indulged in petty theft.
- Ara sıra ufak tefek hırsızlıklara bulaşırdı.
- A member of Al Qaeda is not an illegal immigrant who indulges in terrorism, but an international criminal.
- El Kaide üyesi bir kişi terörizme bulaşmış yasadışı bir göçmen değil, uluslararası bir suçludur.
Show More (-1)
|
3 |
indulge |
şımarmak |
v. |
|
- She let herself indulge in a box of chocolate.
- Kendini bir kutu çikolatayla kendini şımarttı.
Show More (-2)
|
4 |
indulge |
teslim olmak (sakınılması gereken bir şeye) |
v. |
|
- You must not indulge in drinking.
- İçkiye teslim olmamalısın.
Show More (-2)
|