1 |
infancy |
bebeklik |
n. |
|
- Their children died in infancy.
- Çocukları bebeklik dönemindeyken ölmüş.
- My infancy was more than happy.
- Bebekliğim çok mutlu geçti.
Show More (-1)
|
2 |
infancy |
başlangıç aşaması (tasarı/iş vb'nin) |
n. |
|
- The wireless charging technology is still in its infancy.
- Kablosuz şarj teknolojisi henüz başlangıç aşamasında.
- Twenty years ago, the information security industry was still in its infancy.
- Yirmi yıl önce bilgi güvenliği sektörü henüz başlangıç aşamasındaydı.
Show More (-1)
|
3 |
infancy |
emekleme dönemi |
n. |
|
- Twenty years ago, the information security industry was still in its infancy.
- Yirmi yıl önce, bilgi güvenliği sektörü henüz emekleme dönemindeydi.
Show More (-2)
|