| 1 |
informant |
muhbir |
n. |
|
- The informant gave information about the gang.
- Muhbir, çete hakkında bilgiler verdi.
- The police got a tip from an informant.
- Polis bir muhbirden bir ipucu aldı.
- Tom is an FBI informant.
- Tom bir FBI muhbiri.
- The police got a tip from an informant.
- Polis bir muhbirden ihbar aldı.
- Tom is an FBI informant.
- Tom bir FBI muhbiridir.
Show More (2)
|
| 2 |
informant |
bilgi veren kimse |
n. |
|
- The linguist sought an informant to learn about the local dialect.
- Dilbilimci, yerel lehçe hakkında ona bilgi verebilecek birini aradı.
Show More (-2)
|
| 3 |
informant |
bilgi veren |
adj. |
|
- I cannot disclose any information about the informant.
- Muhbir hakkında hiçbir bilgi veremem.
Show More (-2)
|
