infusing - Turco Inglés Diccionario

infusing

Significados de "infusing" en diccionario turco inglés : 29 resultado(s)

Inglés Turco
General
infuse v. doldurmak
His speech was infused with sharp sarcasm towards modern society.
Konuşması, modern topluma yönelik sert bir alaycılıkla doluydu.

More Sentences
infuse v. aşılamak
The speech of the President infused new hope into the desperate people.
Başkan'ın konuşması umutsuz insanlara yeni bir umut aşıladı.

More Sentences
infuse v. ilham vermek
Your comment infused me with an idea for my project.
Yorumunuz bana projem için ilham kaynağı oldu.

More Sentences
infuse v. demlemek
Linden tea ought to be left to infuse for 10 minutes.
Ihlamur çayı 10 dakika boyunca demlenmeye bırakılmalıdır.

More Sentences
infuse v. kafasına sokmak
infuse v. demlenmek
infuse v. demlendirmek
infuse v. demlemek (çay)
infuse v. içine dökmek
infuse v. telkin etmek
infuse v. tanıtmak
infuse v. öne sürmek
infuse v. önermek
infuse v. lanse etmek
infuse v. göstermek
infuse v. sırılsıklam etmek
infuse v. (suya veya sıvıya) batırmak
infuse v. iyice ıslatmak
infuse v. (damar yolu ile) ilaç uygulamak
infuse v. (damar yolu ile) tedavi uygulamak
infuse v. demlenmeye bırakılmak
infuse v. (maddeyi) içine koymak
infuse v. doyurmak
infuse v. doygun hale getirmek
infuse v. içine işlemek
Technical
infuse v. dökmek
infuse v. demlemek
Aeronautic
infuse v. akıtmak
Medical
infuse n. belli zaman ve hızda damar içine zerk etme

Significados de "infusing" con otros términos en diccionario inglés turco: 14 resultado(s)

Inglés Turco
General
infuse into v. ilham vermek
infuse into v. telkin etmek
infuse into v. içine dökmek
infuse into v. aşılamak
infuse into v. içine akıtmak
infuse with v. -i aşılamak
infuse something with something v. (bir olayı değişik özelliklerle) süslemek/donatmak
Phrasals
infuse something into someone v. benimsetmek
infuse (something) with (something) v. (bir şeye bir şey) eklemek
infuse (something) with (something) v. (bir şeye bir şey) karıştırmak
infuse (something) with (something) v. (bir şeyin) içine (bir şey) eklemek/koymak/dökmek
infuse (someone) with (something) v. (birine bir şey) aşılamak
infuse (someone) with (something) v. (birini bir şeyle) telkin etmek
infuse (something) into (someone or something) v. (birine/bir şeye bir şey) nüfuz ettirmek/aşılamak