|
- The Union has no right to interfere in the internal affairs of a sovereign country such as the Russian Federation.
- Birliğin, Rusya Federasyonu gibi egemen bir ülkenin içişlerine karışma hakkı yoktur.
- We cannot interfere in the internal affairs of a sovereign country.
- Egemen bir ülkenin iç işlerine karışamayız.
- My intention in saying this is not to interfere in other people's business but to stress the need for effectiveness.
- Bunu söylemekteki amacım başkalarının işine karışmak değil, etkinliğin gerekliliğini vurgulamaktır.
- We do not want to interfere in the affairs of Member States.
- Üye Devletlerin işlerine karışmak istemiyoruz.
- Don't interfere in other people's affairs.
- Başkalarının işlerine karışmayın.
- Why did you interfere in an affair that did not concern you at all?
- Sizi hiç ilgilendirmeyen bir meseleye neden karıştınız?
- Don't interfere in others' affairs.
- Başkalarının işlerine karışmayın.
- You shouldn't interfere in other people's business.
- Başka insanların işlerine karışmamalısınız.
- Don't interfere in private concerns.
- Özel meselelere karışmayın.
- Don't interfere in my affairs.
- Benim işlerime karışmayın.
- No country should interfere in another country's internal affairs.
- Hiçbir ülke başka bir ülkenin iç işlerine karışmamalıdır.
- Bob told Jane not to interfere in his personal affairs.
- Bob Jane'e, kişisel işlerine karışmamasını söyledi.
- Don't interfere in other people's affairs.
- Diğer insanların işlerine karışmayın.
- You have no right to interfere in other people's affairs.
- Diğer insanların işlerine karışmaya hakkın yoktur.
- He has no right to interfere in our family affairs.
- Aile işlerimize karışmaya hakkı yok.
- You have no right to interfere in other people's affairs.
- Başkalarının işlerine karışmaya hakkınız yok.
- Tom told Mary not to interfere in his personal affairs.
- Tom, Mary'ye şahsi işlerine karışmamasını söyledi.
- You shouldn't interfere in other people's business.
- Başka insanların işine karışmamalısın.
- Tom told Mary not to interfere in his personal affairs.
- Tom, Mary'ye kişisel meselelerine karışmamasını söyledi.
- Don't interfere in my affairs.
- İşlerime karışma.
- Bob told Jane not to interfere in his personal affairs.
- Bob, Jane'e, onun kişisel işlerine karışmamasını söyledi.
Show More (18)
|
|
- The directive does not intend to interfere in the way Member States organise their pension systems.
- Direktif, Üye Devletlerin emeklilik sistemlerini düzenleme biçimlerine müdahale etme niyetinde değildir.
- This is an independent institutional body, an independent institution and we cannot interfere in its discussions.
- Bu bağımsız bir kurumsal yapıdır, müstakil bir kuruluştur ve bizler onların tartışmalarına müdahale edemeyiz.
- We do not want to interfere in the general debate on commitology.
- Komitoloji konusundaki genel tartışmaya müdahale etmek istemiyoruz.
- This clearly gives licence to interfere in matters of national sovereignty and national autonomy.
- Bu durum açıkça ulusal egemenlik ve ulusal özerklik konularına müdahale etme yetkisi vermektedir.
- Therefore, the Council cannot interfere in the decision-making of the authorities.
- Bu nedenle Konsey, yetkililerin karar alma süreçlerine müdahale edemez.
- I do not think that the EU should interfere in the matter of where Turkey has embassies.
- AB'nin Türkiye'nin nerede büyükelçilik bulunduracağı konusuna müdahale etmesi gerektiğini düşünmüyorum.
- The European Union should not interfere in any way with the territorial organisation of its Member States.
- Avrupa Birliği, Üye Devletlerinin bölgesel örgütlenmesine hiçbir şekilde müdahale etmemelidir.
- So on what grounds, then, are we interfering in the domestic affairs of this sovereign state?
- Öyleyse hangi gerekçeyle bu egemen devletin içişlerine müdahale ediyoruz?
- It would be inappropriate for the EU to interfere in the democratic process in a third country.
- AB'nin üçüncü bir ülkedeki demokratik sürece müdahale etmesi uygunsuz olacaktır.
- This clearly gives licence to interfere in matters of national sovereignty and national autonomy.
- Bu açıkça ulusal egemenlik ve ulusal özerklik konularına müdahale etme ruhsatı vermektedir.
- He has no right to interfere in our family affairs.
- Onun aile ilişkilerimize müdahele etme hakkı yok.
- No country should interfere in another country's internal affairs.
- Hiçbir ülkenin başka bir ülkenin içişlerine müdahale etmemesi gerekir.
Show More (9)
|