|
- Tom gets up early every morning and goes out jogging.
- Tom her sabah erkenden kalkıp koşuya çıkar.
- I'm too tired to go out jogging.
- Koşuya çıkamayacak kadar yorgunum.
- She goes jogging every morning before breakfast.
- Her sabah kahvaltıdan önce koşuya çıkar.
- We'll go jogging in the park.
- Parkta koşuya gideceğiz.
- I just wanted to go jogging.
- Sadece koşuya çıkmak istedim.
- I usually go jogging right after work.
- Genelde işten hemen sonra koşuya çıkarım.
- I go jogging almost every morning.
- Neredeyse her sabah koşuya giderim.
- Tom told me I should go jogging every morning.
- Tom bana her sabah koşuya çıkmamı söyledi.
- Tom didn't have time to go jogging every morning.
- Tom'un her sabah koşuya gitmek için zamanı yoktu.
- Jim says he goes jogging at least three times a week.
- Jim haftada en az üç kez koşuya çıktığını söylüyor.
- He goes jogging in every kind of weather.
- Her türlü havada koşuya çıkıyor.
- Tom didn't go jogging with Mary.
- Tom Mary ile koşuya gitmedi.
- Do you want to go jogging?
- Koşuya çıkmak ister misin?
- Tom didn't have time to go jogging every morning.
- Tom'un her sabah koşuya gidecek zamanı yoktu.
- When do you go jogging?
- Ne zaman koşuya çıkıyorsun?
- I'm going jogging tomorrow.
- Yarın koşuya çıkacağım.
- My older sister goes jogging every day.
- Ablam her gün koşuya gider.
- Tom and I go jogging together almost every morning.
- Tom ve ben neredeyse her sabah birlikte koşuya gideriz.
- Tom told me I should go jogging every morning.
- Tom bana her sabah koşuya gitmem gerektiğini söyledi.
- Tom says he goes jogging three or four times a week.
- Tom haftada üç ya da dört kez koşuya gittiğini söylüyor.
- Tom and Mary sometimes go jogging together.
- Tom ve Mary bazen birlikte koşuya çıkıyorlar.
- I always tie my shoes tightly before I go jogging.
- Ben koşuya gitmeden önce ayakkabılarımı her zaman sıkı bağlarım.
- Do I look like a guy who doesn't want to go jogging?
- Koşuya çıkmak istemeyen birine mi benziyorum?
- My father began jogging last month.
- Babam geçen ay koşuya başladı.
- I didn't go jogging yesterday.
- Dün koşuya çıkmadım.
- My father goes jogging every morning.
- Babam her sabah koşuya gider.
- Tom goes jogging in every kind of weather.
- Tom her türlü hava koşulunda koşuya çıkar.
- Tom asked me this morning if I wanted to go jogging with him.
- Tom bu sabah bana onunla koşuya çıkmak isteyip istemediğimi sordu.
- Tom goes jogging every morning, rain or shine.
- Tom her sabah yağmur çamur demeden koşuya çıkar.
- Tom and Mary often go jogging together.
- Tom ve Mary sık sık birlikte koşuya çıkarlar.
- Do you still go jogging every morning?
- Hâlâ her sabah koşuya çıkıyor musun?
- Tom tells me you go jogging every morning.
- Tom bana senin her sabah koşuya gittiğini söyledi.
- I like swimming better than jogging.
- Yüzmeyi koşudan daha çok seviyorum.
- Tom was surprised to see Mary out jogging so early in the morning.
- Tom, Mary'nin sabahın köründe koşuya çıktığını görünce şaşırdı.
- As usual, he got up early in the morning and went jogging.
- Her zamanki gibi sabah erkenden kalktı ve koşuya çıktı.
- Tom goes jogging almost every afternoon.
- Tom neredeyse her öğleden sonra koşuya çıkar.
- Tom goes jogging every day after work.
- Tom her gün işten sonra koşuya çıkar.
- My father goes jogging every morning.
- Babam her sabah koşuya çıkar.
- I make it a rule to go jogging every morning.
- Her sabah koşuya çıkmayı bir kural haline getirdim.
- Tom began to really enjoy jogging after a few days.
- Tom birkaç günden sonra koşudan gerçekten hoşlanmaya başladı.
- Jack would often go jogging there.
- Jack sık sık oraya koşuya giderdi.
- Tom goes jogging every day.
- Tom her gün koşuya çıkıyor.
- Do you want to go jogging?
- Koşuya gitmek ister misin?
- Tom told Mary that he didn't think it was a good idea for her to go jogging in the park by herself.
- Tom, Mary'ye parkta tek başına koşuya çıkmasının iyi bir fikir olmadığını düşündüğünü söyledi.
- How often do you go jogging?
- Ne sıklıkla koşuya çıkıyorsun?
- I used to go jogging every day.
- Eskiden her gün koşuya çıkardım.
- Tom didn't go jogging with Mary.
- Tom, Mary ile koşuya çıkmadı.
- I make it a rule to go jogging every morning.
- Her sabah koşuya gitmeyi kural haline getiririm.
- I go jogging before breakfast almost every day.
- Neredeyse her gün kahvaltıdan önce koşuya çıkarım.
- Tom still goes jogging every morning.
- Tom hala her sabah koşuya çıkıyor.
- Tom likes to go jogging after work.
- Tom işten sonra koşuya gitmeyi seviyor.
- Tom hates jogging.
- Tom koşudan nefret eder.
- As always, he got up early in the morning and went jogging.
- Her zamanki gibi sabah erkenden kalktı ve koşuya çıktı.
- I always tie my shoes tightly before I go jogging.
- Koşuya çıkmadan önce ayakkabılarımı her zaman sıkıca bağlarım.
- Tom says he goes jogging three or four times a week.
- Tom haftada üç ya da dört kez koşuya çıktığını söylüyor.
- Tom says he goes jogging at least three times a week.
- Tom en az haftada üç kez koşuya gittiğini söylüyor.
- I don't want to go jogging with you.
- Seninle koşuya çıkmak istemiyorum.
- I didn't go jogging yesterday.
- Dün koşuya gitmedim.
- I'm too tired to go jogging now.
- Şimdi koşuya çıkamayacak kadar yorgunum.
- At one time, I used to go jogging every morning.
- Bir zamanlar her sabah koşuya çıkardım.
- Tom didn't have time to go jogging every morning.
- Tom'un her sabah koşuya çıkacak vakti yoktu.
- I wish I had gone jogging or something.
- Keşke koşuya falan çıksaydım.
- I hate jogging.
- Koşudan nefret ederim.
- Jack would often go jogging there.
- Jack orada sık sık koşuya giderdi.
- Tom goes jogging in the park every morning.
- Tom her sabah parkta koşuya çıkar.
- When do you go jogging?
- Ne zaman koşuya gidersin?
- We'll go jogging in the park.
- Parkta koşuya çıkacağız.
- Tom tells me you go jogging every morning.
- Tom bana her sabah koşuya çıktığını söyledi.
- Tom goes jogging every morning.
- Tom her sabah koşuya çıkar.
- Tom and Mary are out jogging.
- Tom ve Mary koşuya çıktılar.
- Tom goes jogging almost every afternoon.
- Tom, neredeyse her öğleden sonra koşuya gider.
- Tom and Mary go jogging together.
- Tom ve Mary birlikte koşuya çıkarlar.
- Tom says he goes jogging at least three times a week.
- Tom haftada en az üç kez koşuya çıktığını söylüyor.
- I go jogging.
- Ben koşuya çıkıyorum.
Show More (71)
|
