|
- Nor can we support the amendments lodged by the Verts/ALE Group at the last minute.
- Yeşiller/Avrupa Özgür İttifakı Grubu tarafından son dakikada yapılan değişiklikleri de destekleyemeyiz.
- Until literally the last minute, he has been fine-tuning the compromises in collaboration with the Council.
- Kelimenin tam anlamıyla son dakikaya kadar, Konsey ile işbirliği içinde uzlaşmalar üzerinde ince ayarlar yapıyordu.
- I asked at the very last minute to give an explanation of vote on both the Müller and Grossetête reports.
- Son dakikada hem Müller hem de Grossetête raporlarının oylamasına ilişkin bir açıklama yapılmasını istedim.
- Until literally the last minute, he has been fine-tuning the compromises in collaboration with the Council.
- Kelimenin tam anlamıyla son dakikaya kadar Konsey ile işbirliği içinde uzlaşmalar üzerinde ince ayarlar yapıyordu.
- And by last minute, I mean we decided like two days before.
- Yani son dakika derken, iki gün önce karar verdik.
- Don't leave everything to the last minute.
- Her şeyi son dakikaya bırakma.
- Tom's date canceled at the last minute.
- Tom'un görüşmesi son dakikada iptal edildi.
- Everything came together at the last minute.
- Her şey son dakikada çözüldü.
- In the last minute, Marcello score an equalizing goal.
- Son dakikada Marcello skoru eşitleyen golü attı.
- I don't like to wait until the last minute to do something.
- Bir şey yapmak için son dakikaya kadar beklemeyi sevmiyorum.
- Sami and Layla cancelled their date at the last minute.
- Sami ve Layla randevularını son dakikada iptal ettiler.
- He leaves everything to the last minute.
- Her şeyi son dakikaya bırakır.
- Tom did that at the last minute.
- Tom bunu son dakikada yaptı.
- Tom often leaves everything to the last minute.
- Tom genellikle her şeyi son dakikaya bırakır.
- Everything came together at the last minute.
- Her şey son dakikada bir araya geldi.
- It was a last minute decision.
- Bu bir son dakika kararıydı.
- Tom canceled his trip at the last minute.
- Tom son dakikada gezisini iptal etti.
- He completed the project at the last minute.
- Projeyi son dakikada tamamladı.
- Tom canceled his date with Mary at the last minute.
- Tom, Mary ile olan randevusunu son dakikada iptal etti.
- Tom's date canceled at the last minute.
- Tom'un randevusu son dakikada iptal oldu.
- The game was canceled at the last minute.
- Oyun son dakikada iptal edildi.
- Tom always leaves everything to the last minute.
- Tom her zaman her şeyi son dakikaya bırakır.
- Tom always waits until the last minute to do anything.
- Tom bir şey yapmak için hep son dakikayı bekler.
- Tom chickened out at the last minute.
- Tom son dakikada cesaret edemedi.
- The game was canceled at the last minute.
- Maç son dakikada iptal edildi.
- Tom doesn't like to wait until the last minute to do something.
- Tom bir şey yapmak için son dakikaya kadar beklemeyi sevmez.
- It was a last minute decision.
- O bir son dakika kararıydı.
- I have the bad habit of leaving everything to the last minute.
- Her şeyi son dakikaya bırakma şeklinde kötü bir alışkanlığım var.
- I am sorry to cancel the appointment at the last minute.
- Ben son dakikada randevuyu iptal ettiğim için üzgünüm.
- Tom found an error at the last minute in his presentation.
- Tom son dakikada sunumunda bir hata buldu.
- Our plans fell through at the last minute.
- Planlarımız son dakikada suya düştü.
- As usual, Tom didn't do his homework until the last minute.
- Her zamanki gibi, Tom ödevini son dakikaya kadar yapmadı.
- We don't know why but, at the last minute, Mary called off the wedding.
- Nedenini bilmiyoruz ama Mary son dakikada düğünü iptal etti.
- They worked out a last minute deal.
- Son dakikada bir anlaşma yaptılar.
- You can't change plans on people at the last minute.
- İnsanların planlarını son dakikada değiştiremezsin.
- As usual, Tom didn't do his homework until the last minute.
- Her zamanki gibi, Tom ev ödevini son dakikaya kadar yapmadı.
- My babysitter canceled at the last minute.
- Benim çocuk bakıcım son dakikada iptal etti.
- The plan was kept under wraps until the last minute.
- Plan son dakikaya kadar gizli tutuldu.
- He cancelled the meeting at the last minute.
- Son dakikada toplantıyı iptal etti.
- Tom found an error at the last minute in his presentation.
- Tom sunumunda son dakikada bir hata buldu.
- We still don't know what happened during the last minutes of the flight.
- Uçuşun son dakikalarında ne olduğunu hâlâ bilmiyoruz.
- He leaves everything to the last minute.
- O her şeyi son dakikaya bırakır.
- Tom chickened out at the last minute.
- Tom son dakikada korktu.
- I don't want to wait till the last minute.
- Son dakikaya kadar beklemek istemiyorum.
- I am sorry to cancel the appointment at the last minute.
- Randevuyu son dakikada iptal ettiğim için üzgünüm.
- I have the bad habit of leaving everything to the last minute.
- Her şeyi son dakikaya bırakmak gibi kötü bir alışkanlığım var.
- He went to the store at the last minute, just before it closed.
- Son dakikada, kapanmadan hemen önce mağazaya gitti.
- I worked on it until the last minute.
- Son dakikaya kadar bunun üzerinde çalıştım.
- The wedding was canceled at the last minute.
- Düğün son dakikada iptal edildi.
- Don't wait till the last minute.
- Son dakikaya kadar bekleme.
- Tom often leaves everything to the last minute.
- Tom sık sık her şeyi son dakikaya bırakır.
- This time, the same as always, I crammed at the last minute.
- Her zaman olduğu gibi, bu defa da son dakikada çalıştım.
- Laura pretended to get closer, only to turn around and run away at the last minute.
- Laura son dakikada sadece arkasını dönmek ve kaçmak için yaklaşıyor numarası yaptı.
- Takeshi promised to help me with my homework, but at the last minute he let me down.
- Takeshi, ödevime yardım edeceğine söz verdi ama son dakikada beni yüzüstü bıraktı.
- In the last minute, Marcello score an equalizing goal.
- Son dakikada Marcello bir beraberlik golü attı.
- Tom canceled his date with Mary at the last minute.
- Tom, Mary ile olan buluşmasını son dakikada iptal etti.
- Tom found an error at the last minute.
- Tom son dakikada bir hata buldu.
- We still don't know what happened during the last minutes of the flight.
- Biz hala uçuşun son dakikasında ne olduğunu bilmiyoruz.
- I waited until the last minute.
- Son dakikaya kadar bekledim.
- I worked on it until the last minute.
- Son dakikaya kadar üzerinde çalıştım.
- Tom always leaves everything to the last minute.
- Tom her şeyi son dakikaya bırakır.
- Tom always waits until the last minute to do anything.
- Tom bir şey yapmak için her zaman son dakikaya kadar bekler.
- Tom frequently waits until the last minute to pay his bills.
- Tom faturalarını ödemek için genellikle son dakikaya kadar bekler.
- He completed the project at the last minute.
- O son dakikada projeyi tamamladı.
- Why did you wait until the last minute to do this?
- Bunu yapmak için neden son dakikaya kadar bekledin?
- He promised to help me, but at the last minute he let me down.
- O bana yardım etmeye söz verdi ama son dakikada beni hayal kırıklığına uğrattı.
- I knew I shouldn't have put off doing my homework until the last minute.
- Ödevimi yapmayı son dakikaya kadar ertelememem gerektiğini biliyordum.
- Tom changed his mind at the last minute.
- Tom son dakikada fikrini değiştirdi.
- He cancelled the meeting at the last minute.
- O, toplantıyı son dakikada iptal etti.
- Takeshi promised to help me with my homework, but at the last minute he let me down.
- Takeshi, ödevimde bana yardım etmeye söz verdi ancak son dakikada beni yüzüstü bıraktı.
- Tom canceled at the last minute.
- Tom son dakikada iptal etti.
- This time, the same as always, I crammed at the last minute.
- Her zaman olduğu gibi bu sefer de son dakikada çalıştım.
- I don't like to wait until the last minute to do something.
- Bir şeyler yapmak için son dakikaya kadar beklemekten hoşlanmıyorum.
- He promised to help me, but at the last minute he let me down.
- Bana yardım edeceğine söz verdi ama son dakikada beni yüzüstü bıraktı.
- The deal fell apart at the last minute.
- Anlaşma son dakikada bozuldu.
Show More (72)
|
