|
- Carriers must not be left alone; the authorities have responsibilities too.
- Taşıyıcılar yalnız bırakılmamalıdır; yetkililerin de sorumlulukları vardır.
- Finally, in order for this work to be a success, the Commission must not be left alone.
- Son olarak bu çalışmanın başarılı olabilmesi için Komisyon'un yalnız bırakılmaması gerekmektedir.
- Often, unfortunately, their victims were forgotten and left alone.
- Ne yazık ki çoğu zaman kurbanları unutuldu ve yalnız bırakıldı.
- It is at present extremely difficult to check whether the quoted species are left alone.
- Şu anda alıntı yapılan türlerin yalnız bırakılıp bırakılmadığını kontrol etmek son derece zordur.
- Left alone, they will become more dangerous.
- Yalnız bırakıldıklarında daha tehlikeli hale geleceklerdir.
- Are you sure you want to be left alone?
- Yalnız bırakılmak istediğinden emin misin?
- Tom just wants to be left alone.
- Tom sadece yalnız bırakılmak istiyor.
- Having been left alone, the baby started crying.
- Yalnız bırakıldığı için bebek ağlamaya başladı.
- Puppies don't like to be left alone.
- Yavru köpekler yalnız bırakılmayı sevmezler.
- Tom can't be left alone.
- Tom yalnız bırakılamaz.
- Tom wants to be left alone.
- Tom yalnız bırakılmak istiyor.
- The little boy got into mischief when he was left alone.
- Küçük çocuk yalnız bırakıldığında yaramazlık etti.
- All Tom really needed was to be left alone.
- Tom'un tek istediği yalnız bırakılmaktı.
- All Tom wants is to be left alone.
- Tom'un istediği tek şey yalnız bırakılmak.
- Tom was left alone in the room.
- Tom odada yalnız bırakıldı.
- Tom wished to be left alone.
- Tom yalnız bırakılmayı istiyordu.
- The accident happened because a small child had been left alone in the street.
- Küçük bir çocuk sokakta yalnız bırakıldığı için kaza oldu.
- What makes you think that I want to be left alone?
- Yalnız bırakılmak istediğimi sana düşündüren ne?
- I hate being left alone.
- Yalnız bırakılmaktan nefret ediyorum.
- I want Tom left alone.
- Tom'u yalnız bırakmak istiyorum.
- I'd prefer to be left alone.
- Ben yalnız bırakılmayı tercih ederim.
- Tom and Mary just want to be left alone.
- Tom ve Mary sadece yalnız bırakılmak istiyor.
- They said they only wanted to be left alone.
- Sadece yalnız bırakılmak istediklerini söylediler.
- Left alone, I sometimes feel like crying.
- Yalnız bırakıldığımda, bazen canım ağlamak istiyor.
- Tom should be left alone.
- Tom yalnız bırakılmalı.
- Tom wished to be left alone.
- Tom yalnız bırakılmak istedi.
- Does Tom really want to be left alone?
- Tom gerçekten yalnız bırakılmak istiyor mu?
- I'd rather be left alone.
- Yalnız bırakılmayı tercih ederim.
- Tom was left alone in the room.
- Tom odada yalnız bırakılmıştı.
- I want to be left alone.
- Yalnız bırakılmak istiyorum.
- Tom was left alone.
- Tom yalnız bırakıldı.
- Do you really want to be left alone?
- Gerçekten yalnız bırakılmak ister misin?
- Having been left alone, the baby started to cry.
- Bebek yalnız bırakıldığı için ağlamaya başladı.
- Tom wanted to be left alone.
- Tom yalnız bırakılmayı istiyordu.
- I need to be left alone.
- Yalnız bırakılmam gerekiyor.
- Left alone, the baby began to cry.
- Yalnız bırakılınca, bebek ağlamaya başladı.
- Tom was frightened and didn't want to be left alone.
- Tom korkmuştu ve yalnız bırakılmak istemedi.
- Why is it so hard for people to understand that I just want to be left alone?
- Sadece yalnız bırakılmak istediğimi insanların anlaması neden bu kadar zor?
- The accident happened because a small child had been left alone in the street.
- Kaza, küçük bir çocuk sokakta yalnız bırakıldığı için oldu.
- Puppies don't like to be left alone.
- Köpek yavruları yalnız bırakılmayı sevmez.
- Tom asked to be left alone.
- Tom yalnız bırakılmak istedi.
- Small children are afraid of being left alone in the dark.
- Küçük çocuklar karanlıkta yalnız bırakılmaktan korkuyorlar.
- You're too young to be left alone.
- Yalnız bırakılamayacak kadar küçüksün.
- All I want is to be left alone.
- Tek istediğim yalnız bırakılmak.
- I want them left alone.
- Onların yalnız bırakılmasını istiyorum.
- I want him left alone.
- Onun yalnız bırakılmasını istiyorum.
- Tom and Mary just want to be left alone.
- Tom ve Mary sadece yalnız bırakılmayı istiyorlar.
- Tom and Mary were left alone.
- Tom ve Mary yalnız bırakıldılar.
- Tom is too young to be left alone.
- Tom yalnız bırakılamayacak kadar küçük.
- Would you like to be left alone?
- Yalnız bırakılmak ister misiniz?
- She was left alone in the room.
- O, odada yalnız bırakıldı.
- Tom wanted to be left alone.
- Tom yalnız bırakılmak istedi.
- All Tom really needed was to be left alone.
- Tom'un gerçekten bütün istediği yalnız bırakılmaktı.
- Tom says he just wants to be left alone.
- Tom sadece yalnız bırakılmak istediğini söylüyor.
- I wanted to be left alone.
- Ben yalnız bırakılmak istedim.
- Tom didn't want to be left alone.
- Tom yalnız bırakılmak istemedi.
- Does Tom really want to be left alone?
- Tom gerçekten yalnız bırakılmayı mı istiyor?
- Tom hates being left alone.
- Tom yalnız bırakılmaktan nefret ediyor.
- All we want is to be left alone.
- Bütün istediğimiz yalnız bırakılmaktır.
- I want her left alone.
- Onun yalnız bırakılmasını istiyorum.
- Tom wished to be left alone.
- Tom yalnız bırakılmayı diledi.
- All I really want is to be left alone.
- Gerçekten bütün istediğim yalnız bırakılmak.
- I want them left alone.
- Yalnız bırakılmalarını istiyorum.
Show More (60)
|