|
- If you don't like each other, why do you always hang out together?
- Madem birbirinizden hoşlanmıyorsunuz, neden hep birlikte takılıyorsunuz?
- That's why we like each other.
- Bu yüzden birbirimizden hoşlanıyoruz.
- Tom and Mary don't like each other.
- Tom ve Mary birbirlerinden hoşlanmıyorlar.
- Tom and I are good friends now, but we didn't like each other at first.
- Tom ve ben şimdi iyi arkadaşız, ama ilk başta birbirimizden hoşlanmıyorduk.
- Everybody knows Tom and I don't like each other.
- Herkes Tom ve benim birbirimizden hoşlanmadığımızı bilir.
- They liked each other.
- Birbirlerinden hoşlandılar.
- Tom and I are good friends now, but there was a time when we didn't like each other.
- Tom ve ben şimdi iyi arkadaşız, ama bir zamanlar birbirimizden hoşlanmazdık.
- Everyone knows that Tom and Mary like each other.
- Herkes Tom ve Mary'nin birbirlerinden hoşlandıklarını biliyor.
- Tom and I didn't like each other.
- Tom ve ben birbirimizden hoşlanmıyorduk.
- Everyone knows Tom and I like each other.
- Herkes Tom ve benim birbirimizden hoşlandığımızı bilir.
- I thought you and Tom didn't like each other.
- Tom'la birbirinizden hoşlanmadığınızı sanıyordum.
- Tom and Mary didn't like each other.
- Tom ve Mary birbirlerinden hoşlanmıyorlardı.
- Tom and I didn't like each other.
- Tom ve ben birbirimizden hoşlanmadık.
- We are good friends now, but there was a time when we didn't like each other.
- Şimdi iyi arkadaşız ama bir zamanlar birbirimizden hoşlanmıyorduk.
- Tom and I are good friends now, but we didn't like each other the first time we met.
- Tom ve ben şimdi iyi arkadaşız fakat ilk tanıştığımızda birbirimizden hoşlanmamıştık.
- Even though Tom and Mary didn't like each other at first, they eventually became good friends.
- Tom ve Mary ilk başta birbirlerinden hoşlanmasalar da sonunda iyi arkadaş oldular.
- Tom and I are good friends now, but we didn't like each other the first time we met.
- Tom ve ben şimdi iyi arkadaşız ama ilk tanıştığımızda birbirimizden hoşlanmamıştık.
- I knew you two would like each other.
- Birbirinizden hoşlanacağınızı biliyordum.
- John and Ann like each other.
- John ve Ann birbirlerinden hoşlanıyorlar.
- Tom and Mary stayed married even though they didn't like each other.
- Tom ve Mary birbirlerinden hoşlanmadıkları halde evli kaldılar.
- I'm surprised you and Tom don't like each other.
- Tom'la birbirinizden hoşlanmamanıza şaşırdım.
- We liked each other.
- Birbirimizden hoşlandık.
- I thought you two didn't like each other.
- Birbirinizden hoşlanmadığınızı sanıyordum.
- We are good friends now, but we didn't like each other at first.
- Şimdi iyi arkadaşız ama başta birbirimizden hoşlanmıyorduk.
- Tom and Mary still liked each other.
- Tom ve Mary hala birbirlerinden hoşlanıyordu.
- Everybody knows Tom and I like each other.
- Herkes Tom ve benim birbirimizden hoşlandığımızı biliyor.
- I'm surprised Tom and Mary don't like each other.
- Tom ve Mary'nin birbirlerinden hoşlanmamalarına şaşırdım.
- Tom and Mary like each other.
- Tom ve Mary birbirlerinden hoşlanıyorlar.
- I thought you and Tom didn't like each other.
- Senin ve Tom'un birbirinizden hoşlanmadığınızı sanıyordum.
- We didn't like each other.
- Birbirimizden hoşlanmıyorduk.
- Everyone knows Tom and I don't like each other.
- Herkes Tom ve benim birbirimizden hoşlanmadığımızı bilir.
- We didn't like each other.
- Birbirimizden hoşlanmadık.
- I think Tom and Mary like each other.
- Bence Tom ve Mary birbirlerinden hoşlanıyorlar.
Show More (30)
|