|
- Regarding the social dialogue, I listened carefully to the questions which have been put to us.
- Sosyal diyalogla ilgili olarak, bize yöneltilen soruları dikkatle dinledim.
- I have listened carefully to what you have said.
- Söylediklerinizi dikkatle dinledim.
- I will continue to listen carefully to both sides in this House on this issue.
- Bu konuda Meclis'teki her iki tarafı da dikkatle dinlemeye devam edeceğim.
- They were kept regularly informed of negotiations, and the Commission listened carefully to their views.
- Müzakereler hakkında düzenli olarak bilgilendirildiler ve Komisyon onların görüşlerini dikkatle dinledi.
- The Commission would therefore be well advised to listen carefully and take the utmost account of that opinion.
- Bu nedenle Komisyon'un bu görüşü dikkatle dinlemesi ve azami ölçüde dikkate alması tavsiye edilir.
- When we were preparing for this ministerial conference, did we listen carefully enough to their concerns?
- Bu bakanlar konferansına hazırlanırken onların endişelerini yeterince dikkatle dinledik mi?
- Tom seems to be listening carefully.
- Tom dikkatle dinliyor gibi görünüyor.
- Listen carefully to what I am going to tell you.
- Sana söyleyeceklerimi dikkatle dinle.
- I'll only say this once, so listen carefully.
- Bunu sadece bir kez söyleyeceğim, bu yüzden dikkatle dinle.
- Please listen carefully to what I have to say.
- Lütfen söyleyeceklerimi dikkatle dinleyin.
- I want you to listen carefully.
- Dikkatle dinlemeni istiyorum.
- I beg of you to listen carefully.
- Dikkatle dinlemeniz için yalvarıyorum.
- I was listening carefully.
- Dikkatle dinliyordum.
- I'm only going to say this once, so listen carefully.
- Bunu sadece bir kez söyleyeceğim, o yüzden dikkatle dinle.
- Listen carefully and do what I tell you to do.
- Dikkatle dinleyin ve size söylediklerimi yapın.
- Listen carefully to me.
- Beni dikkatle dinle.
- Tom told Mary to listen carefully, but she didn't.
- Tom, Mary'ye dikkatle dinlemesini söyledi ama o dinlemedi.
- Listen carefully to what I say.
- Söylediklerimi dikkatle dinle.
- The important thing is to listen carefully.
- Önemli olan dikkatle dinlemektir.
- I will only say this once, so listen carefully.
- Bunu sadece bir kez söyleyeceğim, bu yüzden dikkatle dinle.
- I was listening carefully.
- Ben dikkatle dinliyordum.
- Tom sat up in bed and listened carefully.
- Tom yatağa oturdu ve dikkatle dinledi.
- I listened carefully.
- Ben dikkatle dinledim.
- We listened carefully in order not to miss a single word.
- Biz bir tek kelime kaçırmamak için dikkatle dinledik.
- If you listen carefully to my instructions, it'll save you some time.
- Talimatlarımı dikkatle dinlerseniz, size biraz zaman kazandırır.
- He listened carefully.
- Dikkatle dinliyordu.
- John listened carefully.
- John dikkatle dinledi.
- Listen and listen carefully.
- Dinleyin ve dikkatle dinleyin.
- Tom asked Mary to listen carefully to everything John said.
- Tom, Mary'den John'un söylediği her şeyi dikkatle dinlemesini istedi.
- We listened carefully in order not to miss a single word.
- Tek bir kelimeyi bile kaçırmamak için dikkatle dinledik.
- Listen carefully to what I have to say.
- Söyleyeceklerimi dikkate dinleyin.
- I suggest you listen carefully.
- Dikkatle dinlemenizi öneririm.
- All right, listen carefully.
- Pekala, dikkatle dinleyin.
- Please listen carefully to what I have to say.
- Lütfen söylemek zorunda olduğum şeyi dikkatle dinle.
- Tom listened carefully to everything Mary said.
- Tom, Mary'nin söylediği her şeyi dikkatle dinledi.
- He stood motionless, listening carefully.
- Hareketsiz durdu, dikkatle dinledi.
- Tom stood motionless, listening carefully.
- Tom hareketsiz durdu, dikkatle dinledi.
- Please listen carefully.
- Lütfen dikkatle dinleyin.
- I listened carefully.
- Dikkatle dinledim.
- Now listen carefully.
- Şimdi dikkatle dinle.
- I think your problem is that you don't listen carefully when people are explaining things.
- Bence sizin sorununuz, insanlar bir şeyleri açıklarken onları dikkatle dinlememeniz.
- Tom sat up in bed and listened carefully.
- Tom yatakta doğruldu ve dikkatle dinledi.
- Tom listened carefully, but he didn't hear anything.
- Tom dikkatle dinledi ama hiçbir şey duymadı.
- He listened carefully.
- Dikkatle dinledi.
- Everyone but Tom listened carefully.
- Tom dışında herkes dikkatle dinledi.
- I'm only going to say this once, so listen carefully.
- Bunu yalnızca bir kez söyleyeceğim. Bu nedenle dikkatle dinle.
- I'm only going to say this once, so you'd better listen carefully.
- Bunu sadece bir kez söyleyeceğim, o yüzden dikkatle dinlesen iyi edersin.
- Tom listened carefully.
- Tom dikkatle dinledi.
Show More (45)
|
|
- Tom listened carefully to everything Mary said.
- Tom Mary'nin söylediği her şeyi dikkatlice dinledi.
- Now, I want you to listen carefully.
- Şimdi dikkatlice dinlemeni istiyorum.
- All you need to do is listen carefully.
- Tek yapman gereken dikkatlice dinlemektir.
- Listen carefully, or you'll miss what he says.
- Dikkatlice dinleyin, yoksa onun söylediklerini kaçıracaksınız.
- Listen and listen carefully.
- Dinleyin ve dikkatlice dinleyin.
- Tom stood motionless, listening carefully.
- Tom hareketsiz durdu, dikkatlice dinledi.
- Now, I want you to listen carefully.
- Şimdi, beni dikkatlice dinlemeni istiyorum.
- Listen carefully and do exactly what I tell you.
- Dikkatlice dinle ve tam olarak sana söylediğimi yap.
- We have very little time, so listen carefully.
- Çok az zamanımız var, bu yüzden dikkatlice dinle.
- I think your problem is that you don't listen carefully when people are explaining things.
- Bence senin sorunun insanlar bir şeyler açıklarken dikkatlice dinlememen.
- Please listen carefully.
- Lütfen dikkatlice dinleyin.
- Everyone but Tom listened carefully.
- Tom'un haricinde herkes dikkatlice dinledi.
- Listen carefully to what I am going to tell you.
- Sana söyleyeceklerimi dikkatlice dinle.
- Listen carefully to what I have to say.
- Söylemem gerekenleri dikkatlice dinle.
- Listen carefully.
- Dikkatlice dinle.
- All right, listen carefully.
- Pekala, dikkatlice dinle.
- Tom listened carefully, but he didn't hear anything.
- Tom dikkatlice dinledi, ama hiçbir şey duymadı.
- Listen carefully to what I say.
- Söylediğimi dikkatlice dinle.
- Listen carefully and do what I tell you to do.
- Dikkatlice dinle ve yapmanı söylediğim şeyi yap.
- We listened carefully in order not to miss a single word.
- Bir tek kelimesini bile kaçırmamak için dikkatlice dinledik.
- Listen carefully and do exactly what I tell you.
- Dikkatlice dinle ve sana söylediklerimi aynen yap.
- I will only say it once, so listen carefully.
- Bunu sadece bir kez söyleyeceğim, bu yüzden dikkatlice dinle.
- I will say this only once, so listen carefully.
- Bunu yalnızca bir kere söyleyeceğim bu yüzden dikkatlice dinle.
- All you need to do is listen carefully.
- Tek yapman gereken dikkatlice dinlemek.
Show More (21)
|