| 1 |
look into |
araştırmak |
v. |
|
- We must look into that.
- Bunu araştırmalıyız.
- I think we need to look into all this.
- Bence tüm bunları araştırmamız gerekiyor.
- This is serious and I would ask you to look into it.
- Bu ciddi bir durumdur ve sizden bunu araştırmanızı rica ediyorum.
- We will certainly look into the possibility of sending another observer team to the presidential elections in 2002.
- 2002 yılındaki başkanlık seçimlerine başka bir gözlemci ekibi gönderme olasılığını kesinlikle araştıracağız.
- I shall look into the matter.
- Bu konuyu araştıracağım.
- It would be preferable to look into strategies which would allow ethical investment to be introduced on a larger scale.
- Etik yatırımın daha geniş bir ölçekte uygulanmasına olanak tanıyacak stratejilerin araştırılması tercih edilir.
- An investigation has now been set up to look into how that could be possible in Sweden today.
- Bugün İsveç'te bunun nasıl mümkün olabildiğini araştırmak üzere bir soruşturma başlatıldı.
- Mr Cappato, I shall look into that and return to you and the House in due course.
- Bay Cappato, bu konuyu araştırıp zamanı geldiğinde size ve Meclise döneceğim.
- I should like to ask you to look into what this vote has cost European taxpayers.
- Sizden bu oylamanın Avrupalı vergi mükelleflerine neye mal olduğunu araştırmanızı rica ediyorum.
- This needs to be looked into because it is clearly an indication that something is seriously wrong.
- Bunun araştırılması gerekiyor çünkü bu, bir şeylerin ciddi şekilde yanlış gittiğinin açık bir göstergesi.
- Would the Commission be able to look into what other facilities there may be at some stage?
- Komisyon bir aşamada başka ne gibi imkanlar olabileceğini araştırabilir mi?
- Tom has been looking into the problem.
- Tom sorunu araştırıyor.
- I'll look into the matter.
- Konuyu araştıracağım.
- Tom is looking into that.
- Tom bunu araştırıyor.
- The police are looking into the matter.
- Polis konuyu araştırıyor.
- I want to look into this.
- Bunu araştırmak istiyorum.
- I'd like you to look into it.
- Bunu araştırmanı istiyorum.
- They're looking into the problem.
- Onlar sorunu araştırıyorlar.
- Someone should look into this.
- Biri bunu araştırmalı.
- I will look into the matter.
- Konuyu araştıracağız.
- I've been looking into the problem.
- Sorunu araştırıyordum.
- Do you want to look into it?
- Bunu araştırmak ister misin?
- I need you to look into something for me.
- Benim için bir şey araştırmanı istiyorum.
- We can look into it.
- Araştırabiliriz.
- Tell them we're looking into it.
- Onlara araştırdığımızı söyle.
- The police are looking into the matter.
- Polisler, meseleyi araştırıyor.
- The police began to look into the matter.
- Polis olayı araştırmaya başladı.
- I'll look into it.
- Bunu araştıracağım.
- The police are looking into the cause of the traffic accident.
- Polis, trafik kazasının nedenini araştırıyor.
- We'll look into that.
- Bunu araştıracağız.
- Do you want me to look into that matter?
- Bu konuyu araştırmamı ister misin?
- They began to look into the problem.
- Sorunu araştırmaya başladılar.
- The police are looking into the cause of the accident.
- Polis kazanın nedenini araştırıyor.
- The detective promised to look into the matter right away.
- Dedektif, konuyu hemen araştıracağına söz verdi.
- We're going to look into it.
- Bunu araştıracağız.
- I think we should look into it.
- Sanırım onu araştırmalıyız.
- You should look into the matter at once.
- Bu konuyu bir an önce araştırmalısınız.
- Tom is actually looking into that right now.
- Tom aslında şu anda bunu araştırıyor.
- Tom will look into it.
- Tom araştıracak.
- He began to look into the matter.
- O, meseleyi araştırmaya başladı.
- We'll look into it.
- Onu araştıracağız.
- Tom has begun to look into the matter.
- Tom konuyu araştırmaya başladı.
- I'll look into it right away.
- Hemen araştıracağım.
- You should look into it.
- Bunu araştırmalısınız.
- We're looking into that.
- Bunu araştırıyoruz.
- We intend to look into that matter.
- O konuyu araştırmak niyetindeyiz.
- We are going to look into the disappearance of the money.
- Paranın kayboluşunu araştıracağız.
- I must look into it.
- Onu araştırmalıyız.
- They agreed to look into the causes of the accident.
- Onlar kazanın nedenlerini araştırmak için anlaştılar.
- I'll look into it.
- Onu araştıracağım.
- Tom told Mary that he'd look into the problem.
- Tom Mary'ye sorunu araştıracağını söyledi.
- He began to look into the matter.
- Konuyu araştırmaya başladı.
- The police are looking into his disappearance.
- Polis onun kayboluşunu araştırıyor.
- Tom began to look into the problem as soon as Mary brought it to his attention.
- Tom, Mary'nin dikkatini çeker çekmez sorunu araştırmaya başladı.
- Private detectives were hired to look into the strange case.
- Bu garip olayı araştırmak için özel dedektifler tutuldu.
- I could look into it if you want me to.
- İstersen araştırabilirim.
- Tom will look into it.
- Tom bunu araştıracak.
- Tom told Mary that he'd look into the problem.
- Tom, Mary'ye sorunu araştıracağını söyledi.
- You'll look into it for us, won't you?
- Bunu bizim için araştıracaksın, değil mi?
- They began to look into the problem.
- Onlar sorunu araştırmaya başladı.
- Why not look into the matter yourself?
- Neden konuyu kendiniz araştırmıyorsunuz?
- Tom is looking into it.
- Tom araştırıyor.
- I'm still looking into it.
- Hâlâ araştırıyorum.
- The police are looking into the cause of the accident.
- Polis, kazanın sebebini araştırıyor.
- Do you want me to look into that matter?
- O meseleyi araştırmamı ister misin?
- I could look into the matter.
- Konuyu araştırabilirim.
- The problem's being looked into as I speak.
- Ben konuşurken sorun araştırılıyor.
- The police are looking into it.
- Polis araştırıyor.
- I'm looking into that right now.
- Şu anda onu araştırıyorum.
- Tom has begun to look into the matter.
- Tom meseleyi araştırmaya başladı.
- He looked into the possibility of buying a house.
- Bir ev satın alma olasılığını araştırıyordu.
- They're looking into the problem.
- Sorunu araştırıyorlar.
- The government has set up a committee to look into the problem.
- Hükümet, sorunu araştırmak için bir komite kurdu.
- Tom is looking into that now.
- Tom şimdi bunu araştırıyor.
- You should look into the matter at once.
- Konuyu derhal araştırmalısın.
- Let's look into the matter.
- Konuyu araştıralım.
- I will look into the matter.
- Konuyu araştıracağım.
- We are looking into the cause of the accident.
- Kazanın nedenini araştırıyoruz.
- The police will look into the theft.
- Polis hırsızlığı araştıracak.
- He was looking into the possibility of buying a house.
- Bir ev satın alma olasılığını araştırıyordu.
- Tom is looking into the situation.
- Tom durumu araştırıyor.
- Private detectives were hired to look into the strange case.
- Özel dedektifler tuhaf davaları araştırmak için kiralanırlar.
- The police promised to look into the matter.
- Polisler sorunu araştıracaklarına söz verdi.
- We have to look into this.
- Bunu araştırmak zorundayız.
- You might want to have someone look into that.
- Birinin bunu araştırmasını isteyebilirsin.
- Tom is looking into the problem.
- Tom sorunu araştırıyor.
- We looked into it.
- Onu araştırdık.
- The police are looking into the murder case.
- Polis cinayet olayını araştırıyor.
- Tom said that he'd look into it.
- Tom araştıracağını söyledi.
- He was afraid that you would look into your past.
- Geçmişini araştırmandan korkuyordu.
- We're looking into that now.
- Şu anda bunu araştırıyoruz.
- I was asked to look into the matter.
- Konuyu araştırmam istendi.
- The police will look into the cause of the fire.
- Polis yangının nedenini araştıracak.
- We're looking into it.
- Bunu araştırıyoruz.
- Look into that, would you?
- Şunu bir araştırırsın, değil mi?
- They are looking into the problem.
- Sorunu araştırıyorlar.
- We'll look into it.
- Araştıracağız.
- We'll be sure to look into it.
- Mutlaka araştıracağız.
- Tom is looking into it.
- Tom bunu araştırıyor.
- Tom is going to look into it.
- Tom araştıracak.
- The police are looking into the incident.
- Polis olayı araştırıyor.
- You'll look into it for us, won't you?
- Onu bizim için araştıracaksın, değil mi?
- The police started to look into the murder case.
- Polis cinayet davasını araştırmaya başladı.
- I must look into it.
- Araştırmalıyım.
- I'll look into the matter.
- Meseleyi araştıracağım.
- I'll definitely look into it.
- Kesinlikle araştıracağım.
- That's something we're looking into.
- Bu araştırdığımız bir şey.
- Tom said he'd look into it.
- Tom araştıracağını söyledi.
- Look into the matter more carefully.
- Meseleyi daha dikkatli araştır.
- They agreed to look into the causes of the accident.
- Kazanın nedenlerini araştırmayı kabul ettiler.
Show More (107)
|
| 2 |
look into |
bakmak |
v. |
|
- And finally, we then need to look into the specific social and socio-economic aspects of Mediterranean fisheries.
- Ve son olarak, Akdeniz balıkçılığının özel sosyal ve sosyo-ekonomik yönlerine bakmamız gerekiyor.
- However, I believe that we have to look into the deeper causes.
- Bununla birlikte daha derin nedenlere bakmamız gerektiğine inanıyorum.
- However, if we continue to look into history, we will also see both good things and bad things about Turkey.
- Ancak tarihe bakmaya devam edersek Türkiye hakkında hem iyi hem de kötü şeyler göreceğiz.
- However, I believe that we have to look into the deeper causes.
- Bununla birlikte, daha derin nedenlere bakmamız gerektiğine inanıyorum.
- We can look into insurance systems.
- Sigorta sistemlerine bakabiliriz.
- I looked into my brother's frightened bluish green eyes.
- Kardeşimin korkuyla dolan mavimsi yeşil gözlerine baktım.
- I looked into my brother's frightened bluish green eyes.
- Ağabeyimin korku dolu mavimsi yeşil gözlerine baktım.
- Tom looked into Mary's eyes, leaned in, and kissed her.
- Tom, Mary'nin gözlerinin içine baktı, eğildi ve onu öptü.
- He looked into her eyes and suddenly went away.
- Onun gözlerinin içine baktı ve aniden çekip gitti.
- We'll look into the case at once.
- Olaya hemen bakacağız.
- I need you to look into something for me.
- Benim için bir şeye bakmanı istiyorum.
- Tom looked into the classroom, but he didn't see Mary.
- Tom sınıfa baktı, ama Mary'yi görmedi.
- Let's look into it.
- Bir bakalım.
- Tom looked into the classroom, but he didn't see Mary.
- Tom sınıfa baktı ama Mary'yi göremedi.
- Tom and Mary looked into each other's eyes.
- Tom ve Mary birbirlerinin gözlerinin içine baktılar.
- He looked into the sky and at the stars.
- O gökyüzüne ve yıldızlara baktı.
- Look into the box.
- Kutunun içine bak.
- The girl stood looking into the mirror.
- Kız aynaya bakarak durdu.
- I caught Tom looking into the neighbors' windows.
- Tom'u komşuların pencerelerine bakarken yakaladım.
- Tom looked into the room and saw that nobody was there.
- Tom odaya baktı ve orada kimsenin olmadığını gördü.
- We'll definitely look into it.
- Kesinlikle onun içine bakacağız.
- I looked into the box.
- Kutuya baktım.
- I looked into the mirror.
- Ben aynaya baktım.
- He looked into the possibility of buying a house.
- O bir ev satın alma olasılığına baktı.
- Mary looked into her magic mirror.
- Mary onun sihirli aynasına baktı.
- Tom said he'd look into it.
- Tom ona bakacağını söyledi.
- He looked into the box.
- Kutunun içine baktı.
- Sami looked into the dead eyes of Layla.
- Sami, Leyla'nın ölü gözlerine baktı.
- Tom looked into the fridge.
- Tom buzdolabına baktı.
- I looked into the next room.
- Yan odaya baktım.
- Mary looked into her crystal ball.
- Mary kristal küresine baktı.
- He looked into the sky and at the stars.
- Gökyüzüne ve yıldızlara baktı.
- We have to look into this.
- Bunun içine bakmamız gerekiyor.
- I caught Tom looking into the neighbors' windows.
- Tom'u komşularının pencerelerine bakarken yakaladım.
- Tom looked into the cellar.
- Tom kilere baktı.
- Look into that, would you?
- Şuna bir bak, olur mu?
- Tom looked into the coffin.
- Tom tabutun içine baktı.
- Looking into the room, I found nobody there.
- Odaya baktığımda kimseyi bulamadım.
- Let's look into it.
- Onun içine bakalım.
- Don't look into my room.
- Odama bakmayın.
- Tom looked into the box.
- Tom kutuya baktı.
- Mary looked into her bag and realized that her computer had been stolen.
- Mary çantasına baktı ve bilgisayarının çalındığını fark etti.
- The dog looked into the water.
- Köpek, suya baktı.
- We have to look into our options.
- Seçeneklerimize bakmak zorundayız.
- We'll look into these problems.
- Bu sorunlara bakacağız.
- Look into the box.
- Kutuya bak.
- The boy looked into the room.
- Çocuk odanın içine baktı.
- Tom looked into the car.
- Tom arabaya baktı.
- Sami looked into the dead eyes of Layla.
- Sami, Layla'nın ölü gözlerine baktı.
- Tom looked into the living room.
- Tom oturma odasına baktı.
- Tom lifted the lid and looked into the pot.
- Tom kapağı kaldırdı ve tencerenin içine baktı.
- Look into the future!
- Geleceğe bak!
- Look into the box.
- Kutunun içine bakın.
- Mary looked into Tom's eyes.
- Mary Tom'un gözlerine baktı.
- The girl stood looking into the mirror.
- Kız durmuş aynaya bakıyordu.
- Don't look into the box.
- Kutunun içine bakmayın.
- Tom and Mary looked into each other's eyes and kissed.
- Tom ve Mary birbirlerinin gözlerinin içine baktılar ve öpüştüler.
- I looked into the box.
- Ben kutuya baktım.
- Tom looked into the room.
- Tom odaya baktı.
- Hold my hand and look into my eyes.
- Elimi tut ve gözlerimin içine bak.
- Look into the well.
- Kuyuya bak.
- Mary looked into the mirror while she was brushing her hair.
- Mary saçını tararken aynaya baktı.
- Look into my eyes.
- Gözlerime bak.
- He looked into her eyes.
- Onun gözlerinin içine baktı.
- Mary looked into her crystal ball.
- Mary kristal topuna baktı.
- Tom looked into the car.
- Tom arabanın içine baktı.
- You should look into that.
- Buna bakmalısın.
- He looked into the box.
- O kutuya baktı.
- Tom looked into the mirror and saw an old man.
- Tom aynaya baktı ve yaşlı bir adam gördü.
- Tom looked into the rec room.
- Tom dinlenme odasına baktı.
- Tom was still sleeping the last time I looked into his room.
- Odasına son baktığımda Tom hala uyuyordu.
- The little girl put her arm around his neck, and looked into his eye, but she could see nothing.
- Küçük kız kolunu onun boynuna doladı ve gözlerinin içine baktı ama hiçbir şey göremedi.
- Tom looked into the murky water.
- Tom bulanık suya baktı.
- Tom was still sleeping the last time I looked into his room.
- Odasına son kez baktığımda Tom hâlâ uyuyordu.
- Look into the well.
- Kuyunun içine bak.
- Mary looked into Tom's eyes.
- Mary, Tom'un gözlerinin içine baktı.
- Mary looked into her magic mirror.
- Mary sihirli aynasına baktı.
- Do you want to look into it?
- İçine bakmak ister misin?
- Tom looked into the box.
- Tom kutunun içine baktı.
- He looked into her eyes and suddenly went away.
- Gözlerinin içine baktı ve aniden uzaklaştı.
- Mary looked into the mirror while she was brushing her hair.
- Mary saçlarını tararken aynaya baktı.
- Tom looked into the room and saw that nobody was there.
- Tom odaya baktı ve orada hiç kimsenin olmadığını gördü.
- He looked into the boy's eyes.
- Çocuğun gözlerinin içine baktı.
- Tom looked into the tank.
- Tom tankın içine baktı.
- Max looked into the mirror all the time he was talking.
- Max, konuştuğu süre boyunca aynaya baktı.
- Tom said that he'd look into it.
- Tom ona bakacağını söyledi.
- I looked into the mirror.
- Aynaya baktım.
- Tom quietly opened the door and looked into the room.
- Tom sessizce kapıyı açtı ve odaya baktı.
- He was looking into the possibility of buying a house.
- O bir ev satın alma olasılığına bakıyordu.
- Look into my eyes.
- Gözlerimin içine bak.
Show More (87)
|
| 3 |
look into |
incelemek |
v. |
|
- Please look into this very carefully and check who signed the slip.
- Lütfen bunu çok dikkatli bir şekilde inceleyin ve belgeyi kimin imzaladığını kontrol edin.
- We look into those as speedily as possible.
- Bunları mümkün olduğunca hızlı bir şekilde inceliyoruz.
- The Commission is also prepared to look into possible follow-up activities on the basis of its report.
- Komisyon ayrıca raporuna dayanarak olası takip faaliyetlerini incelemeye hazırdır.
- I can confirm that the Commission will address the Parliament's concerns by looking into this potential problem.
- Komisyon'un bu potansiyel sorunu inceleyerek Parlamento'nun endişelerini gidereceğini teyit edebilirim.
- We will look into that and we will communicate with you.
- Bu konuyu inceleyeceğiz ve sizinle iletişim kuracağız.
- We assume that the Heads of Government will look into these issues at length in Laeken.
- Hükümet Başkanlarının Laeken'de bu konuları enine boyuna inceleyeceklerini düşünüyoruz.
- Well, we have looked into this and a detailed analysis has brought us to the following conclusion.
- Bu konuyu inceledik ve detaylı bir analiz bizi şu sonuca ulaştırdı.
- Compensation for accidents and diseases is another issue that we would like the Commission to look into.
- Komisyonun incelemesini istediğimiz bir diğer konu da kaza ve hastalık tazminatlarıdır.
- It would be appropriate if the impartial Ombudsman were also to look into that person's punishment.
- Tarafsız Ombudsmanın bu kişinin cezasını da incelemesi uygun olacaktır.
- As far as the famous requests still outstanding are concerned, I will look into it.
- Hala çözülmemiş olan ünlü taleplere gelince, bunları inceleyeceğim.
- We are, however, also looking into other developments.
- Bununla birlikte, diğer gelişmeleri de inceliyoruz.
- I hope that the Commission will look into this issue very carefully.
- Komisyon'un bu konuyu çok dikkatli bir şekilde inceleyeceğini umuyorum.
- Mr Ribeiro e Castro, the competent services will look into it.
- Bay Ribeiro e Castro, yetkili servisler bu konuyu inceleyecek.
- We are, however, also looking into other developments.
- Ancak biz başka gelişmeleri de inceliyoruz.
- If there are no objections, we will look into the matter at the appropriate moment.
- Eğer herhangi bir itiraz yoksa, uygun bir zamanda konuyu inceleyeceğiz.
- Thank you for the report and thank you for looking into the situation.
- Haber için ve durumu incelediğiniz için teşekkür ederiz.
- Needless to say, we have all looked into the figures.
- Söylemeye gerek yok, hepimiz rakamları inceledik.
- We will have the services look into all of that.
- Servislerin tüm bunları incelemesini sağlayacağız.
- We shall look into this very carefully.
- Bunu çok dikkatli bir şekilde inceleyeceğiz.
- We shall look into this, as you have asked.
- İstediğiniz gibi bu konuyu inceleyeceğiz.
- The Council will have to look into the scope of the new proposal.
- Konsey'in yeni teklifin kapsamını incelemesi gerekecektir.
- We shall also have to look into how this information is handled by the institutions involved.
- Ayrıca bu bilgilerin ilgili kurumlar tarafından nasıl ele alındığını da incelememiz gerekecek.
- I urge you to look into this as a matter of urgency.
- Bu konuyu acilen incelemenizi tavsiye ediyorum.
- If there are no objections, we will look into the matter at the appropriate moment.
- Eğer herhangi bir itiraz olmazsa, uygun bir zamanda konuyu inceleyeceğiz.
- I have also looked into some of the smaller issues such as the car service for Members.
- Üyeler için araç hizmeti gibi bazı küçük konuları da inceledim.
- Could the Commission look into this matter at the earliest opportunity?
- Komisyon ilk fırsatta bu konuyu inceleyebilir mi?
- We have been looking into the problems in Galicia very carefully and are continuing to do so.
- Galiçya'daki sorunları çok dikkatli bir şekilde inceledik ve incelemeye devam ediyoruz.
- I would therefore ask you to have someone look into this matter.
- Bu nedenle sizden birisinin bu konuyu incelemesini rica ediyorum.
- We are looking into the request to review the Works Councils Act.
- Çalışma Konseyleri Yasasının gözden geçirilmesi talebini inceliyoruz.
- We shall look into this matter very carefully.
- Bu konuyu çok dikkatli bir şekilde inceleyeceğiz.
- As far as I am aware the Strasbourg authorities are currently looking into the matter.
- Bildiğim kadarıyla Strazburg makamları şu anda bu konuyu inceliyor.
- We shall look into the whole matter very carefully.
- Bu konuyu çok dikkatli bir şekilde inceleyeceğiz.
- We shall have to look into this.
- Bu konuyu incelememiz gerekecek.
- I looked into the chronological order in which resolutions were received.
- Kararların alındığı kronolojik sırayı inceledim.
- We shall therefore look into it properly to ensure that everything is as it should be.
- Bu nedenle her şeyin olması gerektiği gibi olduğundan emin olmak için konuyu düzgün bir şekilde inceleyeceğiz.
- The Commission is also prepared to look into possible follow-up activities on the basis of its report.
- Komisyon ayrıca rapor temelinde olası takip faaliyetlerini incelemeye hazırdır.
- If you have specific examples of this, we shall of course be glad to look into them.
- Bu konuda elinizde somut örnekler varsa, bunları incelemekten elbette memnuniyet duyarız.
- Obviously, we have not yet looked into the technical aspects of coordination.
- Açıkçası koordinasyonun teknik yönlerini henüz incelemedik.
- We are looking into the request to review the Works Councils Act.
- İşçi Konseyleri Yasasının gözden geçirilmesi talebini inceliyoruz.
- We are looking into other specific proposals which we will discuss with Parliament.
- Parlamento ile görüşeceğimiz diğer spesifik önerileri de inceliyoruz.
- The Environment Agency looked into matter and found no environmental harm.
- Çevre Ajansı konuyu incelemiş ve çevreye zarar vermediğini tespit etmiştir.
- We will look into that and we will communicate with you.
- Bu konuyu inceleyeceğiz ve sizinle iletişime geçeceğiz.
- We shall look into this matter extremely carefully.
- Bu konuyu son derece dikkatli bir şekilde inceleyeceğiz.
- I have no knowledge but, in any event, I will be very happy to look into it and I will inform the honourable Member.
- Bilgim yok ama her halükarda bu konuyu incelemekten mutluluk duyacağım ve Sayın Üyeyi bilgilendireceğim.
- The Council will have to look into the scope of the new proposal.
- Konseyin yeni teklifin kapsamını incelemesi gerekecektir.
- Yes, I can tell you that the Quaestors will be looking into this issue.
- Evet, size Quaestors'ın bu konuyu inceleyeceğini söyleyebilirim.
- I shall look into the issues you raised.
- Dile getirdiğiniz hususları inceleyeceğim.
- The Council is looking into this report to draw any possible conclusions.
- Konsey olası sonuçlara varmak için bu raporu incelemektedir.
- The symposium agreed to form a working party to look into the deteriorating health of bees.
- Sempozyum, arıların kötüleşen sağlığını incelemek üzere bir çalışma grubu oluşturulmasına karar verdi.
- If you have specific examples of this, we shall of course be glad to look into them.
- Bu konuda somut örnekleriniz varsa, bunları incelemekten elbette memnuniyet duyarız.
- I would like to know whether the Commission has looked into how its new approach will affect industrial strategy.
- Komisyonun yeni yaklaşımının sanayi stratejisini nasıl etkileyeceğini inceleyip incelemediğini öğrenmek istiyorum.
- We'll look into these problems.
- Bu sorunları inceleyeceğiz.
- The boy looked into the room.
- Çocuk odayı inceledi.
- The police promised to look into the matter.
- Polis konuyu inceleyeceğine söz verdi.
- You should look into it.
- Onu incelemelisin.
- I'll definitely look into it.
- Kesinlikle onu inceleyeceğim.
- Why not look into the matter yourself?
- Neden konuyu kendiniz incelemiyorsunuz?
- We'll be sure to look into it.
- Kesinlikle onun içini inceleyeceğiz.
- The police are looking into the incident.
- Polis, olayı inceliyor.
- Let me look into it.
- Onu inceleyeyim.
- We'll look into the case at once.
- Davayı derhal inceleyeceğiz.
- The detective promised to look into the matter right away.
- Dedektif, meseleyi derhal incelemek için söz verdi.
- Let me look into it.
- Bırak ben inceleyeyim.
- The police have decided to look into the case.
- Polis davayı incelemeye karar verdi.
- Tom began to look into the problem as soon as Mary brought it to his attention.
- Tom, Mary problemi dikkatine sunar sunmaz sorunu incelemeye başladı.
- We'll look into the case at once.
- Hemen vakayı inceleriz.
- The police started to look into the murder case.
- Polis, cinayet davasını incelemeye başladı.
- Tom is looking into that now.
- Tom şimdi bunu inceliyor.
- I looked into the situation carefully.
- Durumu dikkatlice inceledim.
- I could look into it if you want me to.
- Eğer yapmamı istersen onu inceleyebilirim.
- Look into the matter more carefully.
- Konuyu daha dikkatli inceleyin.
- Tom is looking into the problem.
- Tom sorunu inceliyor.
- I want to look into this.
- Bunu incelemek istiyorum.
- We're looking into that now.
- Şimdi onu inceliyoruz.
- I'm part of the committee that's looking into that problem.
- Ben bu sorunu inceleyen komitenin bir parçasıyım.
- We'll look into that.
- Onu inceleyeceğiz.
- We'll look into it.
- Onu inceleyeceğiz.
- The police began to look into the matter.
- Polis, konuyu incelemeye başladı.
- The police are looking into the records of those people.
- Polis bu kişilerin kayıtlarını inceliyor.
- The police are looking into his disappearance.
- Polis, onun kayboluşunu inceliyor.
- I looked into the situation carefully.
- Durumu dikkatle inceledim.
- We should look into the problem.
- Sorunu incelemeliyiz.
- Tom quietly opened the door and looked into the room.
- Tom sessizce kapıyı açtı ve odayı inceledi.
- I'd like you to look into it.
- Bunu incelemeni istiyorum.
- I'm part of the committee that's looking into that problem.
- O sorunu inceleyen komitenin bir üyesiyim.
- The police will look into the cause of the fire.
- Polis, yangının sebebini inceleyecek.
- I'm still looking into it.
- Onu hâlâ inceliyorum.
- We can look into it.
- Onu inceleyebiliriz.
- The government has set up a committee to look into the problem.
- Hükümet sorunu incelemek üzere bir komite kurdu.
Show More (86)
|
| 4 |
look into |
soruşturmak |
v. |
|
- The police are looking into the murder case.
- Polisler, cinayet vakasını soruşturuyor.
Show More (-2)
|
