1 |
lump |
yumru |
n. |
|
- A lump that big on your foot can be caused by a serious illness.
- Ayağınızdaki bu denli büyük bir yumru ciddi bir hastalıktan kaynaklanıyor olabilir.
- Tom felt a lump in his throat.
- Tom boğazında bir yumru hissetti.
- Have you noticed any lumps in your breasts?
- Göğüslerinizde herhangi bir yumru fark ettiniz mi?
- The doctor discovered a lump in her breast.
- Doktor onun göğsünde bir yumru keşfetti.
- The doctor discovered a lump in her breast.
- Doktor göğsünde bir yumru keşfetti.
- I have a lump in my breast.
- Göğsümde bir yumru var.
- I have a lump in my breast.
- Benim mememde bir yumru var.
- Have you noticed any lumps in your breasts?
- Göğsünüzde yumru fark ettiniz mi?
Show More (5)
|
2 |
lump |
bir araya toplamak |
v. |
|
- You can't lump all the problems together and blame me for all of them!
- Tüm sorunları bir araya toplayıp hepsi için beni suçlayamazsın!
- We will lump together all expenses.
- Tüm masrafları bir araya toplayacağız.
- The author lumps all the different European literatures together.
- Yazar tüm farklı Avrupa edebiyatlarını bir araya toplamış.
Show More (0)
|
3 |
lump |
parça |
n. |
|
- I need a big lump of cheese.
- Bana büyük bir parça peynir lazım.
- He gave him a lump of silver as big as his head.
- Ona kafası kadar büyük bir parça gümüş verdi.
Show More (-1)
|
4 |
lump |
küp şeker |
n. |
|
- I'd like a tea with two lumps, please.
- İki küp şekerli bir çay alayım, lütfen.
Show More (-2)
|
5 |
lump |
ahmak |
n. |
|
- You are a miserable lump, living in your world of imagination!
- Sen hayal dünyasında yaşayan sefil bir ahmaksın!
Show More (-2)
|