| 1 |
magnify |
büyütmek |
v. |
|
- A microscope magnifies germs so that they can be seen and studied.
- Mikroskop mikropları büyütür, böylece görülebilir ve incelenebilir.
- This microscope magnifies objects by 100 times.
- Bu mikroskop nesneleri 100 kat büyütür.
- She magnified her sufferings.
- Acılarını büyüttü.
Show More (0)
|
| 2 |
magnify |
abartmak |
v. |
|
- It seemed to me that the news magnified the recent developments.
- Haberlerin son gelişmeleri biraz abarttığını düşünüyorum.
- She magnified her sufferings.
- O acılarını abarttı.
Show More (-1)
|
| 3 |
magnify |
ciddileştirmek |
v. |
|
- The downfall of the company was magnified by new tax laws.
- Şirketin yaşadığı ekonomik çöküş, yeni vergi yasaları nedeniyle daha da ciddileşti.
Show More (-2)
|
