|
- Some make it, others drown, and the process goes on and on.
- Bazıları bunu başarıyor, diğerleri boğuluyor ve süreç devam edip gidiyor.
- We're not gonna make it.
- Başaramayacağız.
- You can make it.
- Siz başarabilirsiniz.
- We will make it.
- Başaracağız.
- He hasn't made it yet.
- Henüz başaramadı.
- I'm not going to make it.
- Ben başaramayacağım.
- I'll never make it.
- Asla başaramayacağım.
- I don't think you'll make it.
- Başaracağını sanmıyorum.
- I hope to make it.
- Başarmayı umuyorum.
- I'm never going to make it.
- Asla başaramayacağım.
- Tom is going to make it work.
- Tom bunu başaracak.
- Tom can't make it.
- Tom başaramaz.
- I don't think I'll make it.
- Başaracağımı sanmıyorum.
- Can we make it?
- Başarabilir miyiz?
- Some of you won't make it.
- Bazılarınız başaramayacak.
- I thought Tom wasn't going to make it.
- Tom'un başaramayacağını düşündüm.
- I'm glad you made it.
- Başardığına sevindim.
- It's hard, but I'm going to make it!
- Zor ama başaracağım!
- We'll never make it.
- Asla başaramayacağız.
- I'm glad that you could make it.
- Başarabildiğine memnun oldum.
- Tom will never make it.
- Tom asla başaramayacak.
- I thought they weren't going to make it.
- Başaramayacaklarını düşünmüştüm.
- We wouldn't make it without them.
- Onlar olmadan başaramayız.
- Did Tom make it?
- Tom başardı mı?
- I bet he doesn't make it.
- Bahse girerim başaramayacak.
- If we hurry, we can still make it.
- Acele edersek hala başarabiliriz.
- She will never make it.
- Hiç başaramayacak.
- I can't make it alone.
- Yalnız başaramam.
- If we leave now, we should make it.
- Eğer şimdi gidersek, başarabiliriz.
- If you hurry, you can make it.
- Acele edersen başarabilirsin.
- He's not going to make it.
- Başaramayacak.
- At last, James Bond made it as an actor.
- Sonunda, James Bond bir aktör olarak başardı.
- Except for Bill, they all made it.
- Bill hariç, hepsi başardı.
- You're never going to make it.
- Asla başaramayacaksın.
- Do you think you could make it before noon?
- Öğleden önce bunu başarabileceğinizi düşünüyor musunuz?
- You'll never make it.
- Asla başaramayacaksın.
- He won't make it to old age.
- Yaşlanmayı başaramayacak.
- I've already made it.
- Çoktan başardım.
- I'm so glad you made it.
- Başardığına çok sevindim.
- I didn't think we were going to make it.
- Başaracağımızı sanmıyordum.
- He hasn't made it yet.
- O, henüz başarmadı.
- We'll never make it.
- Hiçbir zaman başaramayacağız.
- For this, I really think we can make it.
- Bunun için, gerçekten başarabileceğimizi düşünüyorum.
- Tom is going to make it.
- Tom başaracak.
- Can you make it?
- Başarabilir misiniz?
- Is he going to make it?
- Başaracak mı?
- Tom will make it without you.
- Tom siz olmadan da başaracak.
- I don't think Tom will make it.
- Tom'un başaracağını sanmıyorum.
- I'm really happy that I made it.
- Başardığım için çok mutluyum.
- We will make it.
- Bizler başaracağız.
- Tom isn't going to make it, is he?
- Tom başaramayacak, değil mi?
- I'm not going to make it.
- Başaramayacağım.
- Can you make it back to Boston on your own?
- Boston'a tek başına dönmeyi başarabilir misin?
- Tom worked very hard, but he didn't make it.
- Tom çok çalıştı ama başaramadı.
- We'll make it next time.
- Gelecek sefere başaracağız.
- If I just try harder, I'll make it next time.
- Biraz daha uğraşırsam, bir dahakine başarırım.
- Tom may not make it.
- Tom başaramayabilir.
- I don't know how I'll make it.
- Nasıl başaracağımı bilmiyorum.
- We'll make it.
- Başaracağız.
- What if Tom doesn't make it?
- Ya Tom başaramazsa?
- I'll never make it without your help.
- Senin yardımın olmadan asla başaramam.
- You should make it.
- Başarmalısın.
- You should make it.
- Başarman gerek.
- You'll make it.
- Başaracaksınız.
- You made it, Tom!
- Bunu sen başardın, Tom!
- We wouldn't make it without them.
- Onlar olmadan başaramazdık.
- Ken has made it.
- Ken, başardı.
- Tom will make it.
- Tom başaracak.
- Tom couldn't make it.
- Tom başaramadı.
- I may not make it.
- Başaramayabilirim.
- Did you make it?
- Başardın mı?
- I knew you'd make it.
- Başaracağını biliyordum.
- I wouldn't have made it without you.
- Sensiz başaramazdım.
- He will never make it.
- Hiçbir zaman başaramayacak.
- If we leave now, we should make it.
- Şimdi çıkarsak herhalde başarırız.
- He's going to make it.
- Başaracak.
- You're going to make it after all.
- Sonuçta başaracaksınız.
- Is she going to make it?
- Başaracak mı?
- Tom is never going to make it.
- Tom asla başaramayacak.
- I hope to make it.
- Umarım başarırım.
- Layla will never make it.
- Leyla asla başaramaz.
- How did you make it?
- Nasıl başardınız?
- I'll make it.
- Başaracağım.
- We did not help him, so he made it by himself.
- Biz ona yardım etmedik, o da kendi başına başardı.
- She will never make it.
- O asla başaramayacak.
- You'll make it.
- Başaracaksın.
- Tom wasn't sure if he was going to make it.
- Tom başarıp başaramayacağından emin değildi.
- He finally made it.
- Sonunda başardı.
- Tom will make it.
- Tom başaracaktır.
- Tom won't make it.
- Tom başaramaz.
- Do you know who made it?
- Kimin başardığını biliyor musun?
- They won't make it.
- Başaramayacaklar.
- I thought Tom wasn't going to make it.
- Tom'un başaramayacağını düşünmüştüm.
- They will make it.
- Başaracaklar.
- Everybody made it to the wedding.
- Herkes düğüne gelmeyi başardı.
- Let us know if you can make it.
- Başarabilirsen bize de haber ver.
- We're never going to make it.
- Asla başaramayacağız.
- You made it happen.
- Onu sen başardın.
- He'll make it.
- O başaracak.
- We're not going to make it, Tom.
- Başaramayacağız, Tom.
- He won't make it.
- Başaramayacak.
- She's going to make it.
- Başaracak.
- I know you can make it.
- Başarabileceğini biliyorum.
- Layla will never make it.
- Layla asla başaramayacak.
- We're going to make it.
- Bunu başaracağız.
- I don't think we're going to make it.
- Başaracağımızı sanmıyorum.
- You made it, Tom!
- Başardın, Tom!
- Tom is never going to make it.
- Tom hiçbir zaman başaramayacak.
- We're not going to make it, are we?
- Başaramayacağız, değil mi?
- She finally made it.
- Sonunda başardı.
- You're going to make it.
- Başaracaksın.
- I don't think I'm going to make it.
- Bunu başarabileceğimi sanmıyorum.
- Mary will make it.
- Mary başaracaktır.
- I bet he doesn't make it.
- Bahse girerim başaramaz.
- He will never make it.
- O asla başaramayacak.
- He'll make it.
- Başaracaktır.
- They made it.
- Başardılar.
- I think you're going to make it.
- Sanırım başaracaksın.
- Hey, you're not going to make it.
- Hey, başaramayacaksın.
- I can't believe we finally made it.
- Sonunda başardığımıza inanamıyorum.
- Tom made it, but Mary didn't.
- Tom başardı ama Mary başaramadı.
- The divers didn't make it back.
- Dalgıçlar dönmeyi başaramadılar.
- I thought they weren't going to make it.
- Ben başaramayacaklarını düşündüm.
- She will make it.
- Başaracaktır.
- She hasn't made it yet.
- Henüz başaramadı.
- Tom won't make it.
- Tom başaramayacak.
- You're going to make it after all.
- Her şeye rağmen başaracaksın.
- I thought you weren't going to make it.
- Başaramayacağını düşündüm.
- I don't think I'm going to make it.
- Başaracağımı sanmıyorum.
- She hasn't made it yet.
- O, henüz başarmadı.
Show More (129)
|