|
- That will also give the committee some more time to deliberate on the matter and make sure that the text is correct.
- Bu aynı zamanda komiteye konu üzerinde düşünmesi ve metnin doğruluğundan emin olması için biraz daha zaman tanıyacaktır.
- We are making sure that we take action here.
- Burada harekete geçtiğimizden emin oluyoruz.
- We must make sure that the reform package is comprehensive and solid.
- Reform paketinin kapsamlı ve sağlam olduğundan emin olmalıyız.
- We must make sure that the conditions of our ultimata are met in full.
- Ültimatomlarımızın koşullarının tam olarak yerine getirildiğinden emin olmalıyız.
- We need to look at other communities within the EU to make sure that we learn the lessons.
- Dersler çıkardığımızdan emin olmak için AB içindeki diğer topluluklara bakmamız gerekiyor.
- It is an obligation for us to follow these cases very closely and to make sure that we act accordingly.
- Bu davaları çok yakından takip etmek ve buna uygun hareket ettiğimizden emin olmak bizim için bir yükümlülüktür.
- Will we be watching every arbitrator and regulator to make sure that Community law is correctly applied?
- Topluluk hukukunun doğru uygulandığından emin olmak için her hakemi ve düzenleyiciyi izleyecek miyiz?
- We will also be making sure that there are no assistants helping out committee chairmen.
- Ayrıca komite başkanlarına yardımcı olacak asistanların bulunmadığından da emin olacağız.
- I will ask the services to make sure that is done.
- Servislerden bunun yapıldığından emin olmalarını isteyeceğim.
- We must make sure that what we do makes clear sense.
- Yaptığımız şeyin net bir anlam ifade ettiğinden emin olmalıyız.
- It is an obligation for us to follow these cases very closely and to make sure that we act accordingly.
- Bu vakaları çok yakından takip etmek ve buna uygun hareket ettiğimizden emin olmak bizim için bir zorunluluktur.
- I would like to make sure that Amendment No 7 is adopted.
- Değişiklik No 7'nin kabul edildiğinden emin olmak istiyorum.
- Make sure that Ghent is used to strengthen the EU's ability to promote the open society.
- Ghent'in AB'nin açık toplumu teşvik etme kabiliyetini güçlendirmek için kullanıldığından emin olun.
- We need to make sure that they are allowed to continue.
- Devam etmelerine izin verildiğinden emin olmamız gerekiyor.
- We must make sure that sufficient resources and measures are available in this respect.
- Bu konuda yeterli kaynak ve önlemlerin mevcut olduğundan emin olmalıyız.
- I will make sure that is passed on to the President.
- Bunun Başkan'a iletildiğinden emin olacağım.
- We need to make sure that progress is made on that.
- Bu konuda ilerleme kaydedildiğinden emin olmalıyız.
- We must also make sure that the information requirements in the annex are clear.
- Ayrıca ekte yer alan bilgi gerekliliklerinin açık olduğundan emin olmalıyız.
- We must make sure that our words are followed by deeds.
- Sözlerimizi eylemlerimizin takip ettiğinden emin olmalıyız.
- The European Parliament is a co-legislator here and we need to make sure that we do our work carefully.
- Avrupa Parlamentosu burada ortak bir yasa koyucudur ve işimizi dikkatli bir şekilde yaptığımızdan emin olmamız gerekir.
- We shall check that and make sure that it is correct.
- Bunu kontrol edeceğiz ve doğru olduğundan emin olacağız.
- So we ask the Commission to make sure that this machinery is properly included.
- Dolayısıyla Komisyon'dan bu mekanizmanın düzgün bir şekilde dahil edildiğinden emin olmasını istiyoruz.
- We must first make sure that existing legislation in the same field is being implemented across the European Union.
- Öncelikle aynı alandaki mevcut mevzuatın Avrupa Birliği genelinde uygulandığından emin olmalıyız.
- We must make sure that these two things are not confused.
- Bu iki şeyin birbirine karıştırılmadığından emin olmalıyız.
- We must make sure that we have good administration.
- İyi bir yönetime sahip olduğumuzdan emin olmalıyız.
- We should make sure that we are not always lagging behind.
- Her zaman geride kalmadığımızdan emin olmalıyız.
- We wish to make sure that this is properly addressed.
- Bu konunun doğru bir şekilde ele alındığından emin olmak istiyoruz.
- We must make sure that we do not prescribe ourselves the wrong medicine.
- Kendimize yanlış ilacı reçete etmediğimizden emin olmalıyız.
- If you cross language boundaries you must also make sure that you solve language problems.
- Eğer dil sınırlarını aşıyorsanız, dil sorunlarını çözdüğünüzden de emin olmalısınız.
- Secondly, we need to make sure that the Kyoto targets are respected.
- İkinci olarak, Kyoto hedeflerine uyulduğundan emin olmamız gerekiyor.
- We are certainly willing to be part of that effort and to make sure that it is going in the right direction.
- Bu çabanın bir parçası olmaya ve doğru yönde ilerlediğinden emin olmaya kesinlikle istekliyiz.
- We must also make sure that the environmentally harmful subsidies are abolished.
- Ayrıca çevreye zararlı sübvansiyonların kaldırıldığından da emin olmalıyız.
- They will make sure that the proper definition is used.
- Doğru tanımın kullanıldığından emin olacaklar.
- We should make sure that this is an absolutely safe operation before we embark on it.
- Bu işe girişmeden önce bunun kesinlikle güvenli bir operasyon olduğundan emin olmalıyız.
- So we ask the Commission to make sure that this machinery is properly included.
- Bu nedenle Komisyon'dan bu mekanizmanın düzgün bir şekilde dahil edildiğinden emin olmasını istiyoruz.
- We should make sure that this programme matters.
- Bu programın önemli olduğundan emin olmalıyız.
- We are certainly willing to be part of that effort and to make sure that it is going in the right direction.
- Bu çabanın bir parçası olmaya ve doğru yönde ilerlediğinden emin olmaya kesinlikle hazırız.
- We must rejoice in that and we must make sure that our programme contains significant elements to deal with that.
- Bundan memnuniyet duymalı ve programımızın bu durumu ele alacak önemli unsurlar içerdiğinden emin olmalıyız.
- We need to make sure that progress is made on that.
- Bu konuda ilerleme kaydedildiğinden emin olmamız gerekiyor.
- We're going to make sure that you're safe.
- Güvende olduğundan emin olacağız.
- We need to make sure that nobody's in the building before we lock up.
- Kilitlemeden önce binada kimsenin olmadığından emin olmalıyız.
- Tom is here to make sure that doesn't happen again.
- Tom bunun bir daha olmayacağından emin olmak için burada.
- Please make sure that the door is locked.
- Lütfen kapının kilitli olduğundan emin olun.
- I want to make sure that I don't catch the flu.
- Gribe yakalanmadığımdan emin olmak istiyorum.
- I want to make sure that you do what Tom asked you to do.
- Tom'un yapmanı istediği şeyi yaptığından emin olmak istiyorum.
- He made sure that his son ate everything on his plate.
- Oğlunun tabağındaki her şeyi yediğinden emin oldu.
- It's up to the engineers to make sure that this tunnel doesn't collapse.
- Bu tünelin çökmeyeceğinden emin olmak mühendislere kalmış.
- Tom just wanted to make sure that's what you meant.
- Tom sadece bunu kastettiğinden emin olmak istedi.
- We have to make sure that we never do this again.
- Bunu bir daha asla yapmayacağımızdan emin olmalıyız.
- Tom wants to make sure that Mary doesn't do that.
- Tom, Mary'nin bunu yapmayacağından emin olmak istiyor.
- You had better make sure that he is at home before you call on him.
- Ona uğramadan önce onun evde olduğundan emin olsan iyi olur.
- Tom wants to make sure that Mary doesn't do that.
- Tom, Mary'nin bunu yapmadığından emin olmak istiyor.
- I checked to make sure that he was still alive.
- Hâlâ hayatta olduğundan emin olmak için kontrol ettim.
- You had better make sure that he is at home, before you call on him.
- Ona uğramadan önce evde olduğundan emin olsanız iyi olur.
- I telephoned to make sure that he was coming.
- Geleceğinden emin olmak için onu aradım.
- We have to make sure that no one does that.
- Kimsenin bunu yapmadığından emin olmalıyız.
- You should make sure that you tie a bowline.
- Borina halatı bağladığından emin olmalısın.
- We need to make sure that this is true.
- Bunun doğru olduğundan emin olmalıyız.
- Tom wants to make sure that that doesn't happen again.
- Tom bunun tekrar olmayacağından emin olmak istiyor.
- Tom needed to make sure that Mary knew what she was supposed to do.
- Tom, Mary'nin onun ne yapması gerektiğini bildiğinden emin olmalıydı.
- Tom tried to make sure that every employee was treated with respect.
- Tom her çalışana saygılı davranıldığından emin olmaya çalıştı.
- Please make sure that your seat belt is securely fastened.
- Emniyet kemerinizin güvenle bağlanmış olduğundan emin olun.
- I pinched myself to make sure that I wasn't dreaming.
- Rüya görmediğimden emin olmak için kendimi çimdikledim.
- You'd better make sure that it is true.
- Doğru olduğundan emin olsan iyi olur.
- You should make sure that you have enough money in your pocket to pay for the ticket.
- Cebinde bilet parasını ödeyecek kadar para olduğundan emin olmalısın.
- I'm going to make sure that won't happen.
- Bunun olmayacağından emin olacağım.
- Father makes sure that all the lights are off before he goes to bed.
- Babam yatmadan önce tüm ışıkların kapalı olduğundan emin olur.
- We need to make sure that Tom doesn't hurt himself.
- Tom'un kendine zarar vermediğinden emin olmamız gerekiyor.
- Tom wants to make sure that doesn't happen to him.
- Tom bunun başına gelmeyeceğinden emin olmak istiyor.
- I checked to make sure that he was still alive.
- Onun hâlâ hayatta olduğundan emin olmak için kontrol ettim.
- We're here to make sure that doesn't happen again.
- Bunun tekrarlanmayacağından emin olmak için buradayız.
- I made sure that no one was watching.
- Kimsenin izlemediğinden emin oldum.
- We need to make sure that this is true.
- Bunun doğru olduğundan emin olmamız gerekiyor.
- I want to make sure that I don't catch the flu.
- Gribe yakalanmayacağımdan emin olmak istiyorum.
- I tried to make sure that everyone had fun.
- Herkesin eğlendiğinden emin olmaya çalıştım.
- Tom wants to make sure that doesn't happen to him.
- Tom bunun ona olmayacağından emin olmak istiyor.
- I just want to make sure that doesn't happen again.
- Sadece bunun bir daha olmayacağından emin olmak istiyorum.
- Tom needed to make sure that Mary knew what she was supposed to do.
- Tom'un Mary'nin ne yapması gerektiğini bildiğinden emin olması gerekiyordu.
- Please make sure that the conference room is clean.
- Lütfen konferans odasının temiz olduğundan emin olun.
- I telephoned to make sure that he was coming.
- Geleceğinden emin olmak için telefon ettim.
- Tom made sure that Mary couldn't do that.
- Tom, Mary'nin bunu yapamayacağından emin oldu.
- Tom wants to make sure that that doesn't happen again.
- Tom bunun bir daha olmayacağından emin olmak istiyor.
- You had better make sure that he is at home before you call on him.
- Onu aramadan önce evde olduğundan emin olsan iyi olur.
- Tom wanted to make sure that nothing bad happened to Mary.
- Tom, Mary'nin başına kötü bir şey gelmediğinden emin olmak istedi.
- Please make sure that we leave on time.
- Lütfen zamanında çıktığımızdan emin olun.
- Make sure that nobody goes in there.
- Kimsenin oraya girmediğinden emin olun.
- We've got to make sure that doesn't happen.
- Bunun olmayacağından emin olmalıyız.
- You should make sure that you have enough money in your pocket to pay for the ticket.
- Bileti ödemek için cebinde yeterli paran olduğundan emin olmalısın.
- I'll do whatever it takes to make sure that doesn't happen.
- Bunun olmayacağından emin olmak için ne gerekiyorsa yapacağım.
- We have to make sure that we get there on time.
- Oraya zamanında varacağımız konusunda emin olmak zorundayız.
- Make sure that nobody enters.
- Kimsenin girmediğinden emin olun.
- I asked Tom to make sure that he didn't show up late.
- Tom'dan geç gelmediğinden emin olmasını istedim.
- We need to make sure that we're all on the same page.
- Hepimizin aynı fikirde olduğundan emin olmalıyız.
- Check your car before you drive to make sure that your lights are working.
- Işıklarınızın çalıştığından emin olmak için araç kullanmadan önce otomobilinizi kontrol edin.
- Tom tried to make sure that everyone had a good time at the party.
- Tom partide herkesin iyi vakit geçirdiğinden emin olmaya çalıştı.
- Please make sure that your seat belt is securely fastened.
- Lütfen emniyet kemerinizin sıkıca bağlı olduğundan emin olun.
- You'd better make sure that it is true.
- Onun doğru olduğundan emin olsan iyi olur.
- I asked Tom to make sure that he didn't show up late.
- Tom'un geç kalmadığından emin olmasını istedim.
- You should make sure that you don't make Tom angry.
- Tom'u kızdırmadığınızdan emin olmalısınız.
- We must make sure that this information is correct.
- Bu bilginin doğru olduğundan emin olmalıyız.
- Tom tried to make sure that everyone had a good time at the party.
- Tom partide herkesin eğlendiğinden emin olmaya çalıştı.
- Make sure that the lights are turned off before you leave.
- Çıkmadan önce, ışıkların kapalı olduğundan emin olun.
- I want to make sure that doesn't happen.
- Bunun olmayacağından emin olmak istiyorum.
- Make sure that the sick are properly cared for.
- Hastalara uygun şekilde bakıldığından emin olun.
- Tom told me to make sure that Mary was safe.
- Tom Mary'nin güvende olduğundan emin olmamı söyledi.
- I have to make sure that Tom and Mary don't do that.
- Tom ve Mary'nin bunu yapmayacağından emin olmalıyım.
- We have to make sure that doesn't happen again.
- Bunun bir daha olmayacağından emin olmalıyız.
- I tried to make sure that everyone was entertained.
- Herkesin ağırlanmış olduğundan emin olmaya çalıştım.
- Make sure that the lights are turned off before you leave.
- Gitmeden önce ışıkların kapalı olduğundan emin olun.
- I'll follow up with them to make sure that the work gets done.
- İşin yapıldığından emin olmak için onları takip edeceğim.
- I pinched myself to make sure that I wasn't dreaming.
- Hayal görmediğimden emin olmak için kendimi çimdikledim.
- We must make sure that Tom doesn't hurt himself.
- Tom'un kendine zarar vermediğinden emin olmalıyız.
- We have to make sure that doesn't happen again.
- Onun tekrar olmayacağından emin olmak zorundayız.
- I tried to make sure that everyone was entertained.
- Herkesin eğlendiğinden emin olmaya çalıştım.
- You had better make sure that he is at home, before you call on him.
- Ona uğramadan önce onun evde olup olmadığından emin olsan iyi olur.
- Tom told me to make sure that Mary was safe.
- Tom bana Mary'nin güvende olduğundan emin olmamı söyledi.
- Father makes sure that all the lights are off before he goes to bed.
- Babam yatmaya gitmeden önce bütün ışıkların kapalı olduğundan emin olur.
- You should make sure that you tie a bowline.
- Bir papyon bağladığından emin olmalısın.
- We've got to make sure that doesn't happen.
- Onun olmayacağından emin olmalıyız.
- Please make sure that the dog doesn't go outside.
- Lütfen köpeğin dışarı çıkmadığından emin olun.
- I just want to make sure that doesn't happen again.
- Sadece bunun tekrar olmayacağından emin olmak istiyorum.
- Make sure that they come here late.
- Buraya geç geldiklerinden emin olun.
- We're here to make sure that doesn't happen again.
- Onun tekrar olmayacağından emin olmak için buradayız.
- Tom made sure that Mary couldn't do that.
- Tom, Mary'nin bunu yapamadığından emin oldu.
- You should make sure that you don't make Tom angry.
- Tom'u kızdırmayacağından emin olmalısın.
- Tom wants to make sure that Mary does that.
- Tom, Mary'nin bunu yaptığından emin olmak istiyor.
- I'm going to make sure that won't happen.
- Ben onun olmayacağından emin olacağım.
- Tom looked around the room, making sure that everything was alright.
- Tom her şeyin yolunda olduğundan emin olmak için odaya baktı.
- We're going to make sure that you're safe.
- Güvende olduğunuzdan emin olacağız.
- Tom tried to make sure that every employee was treated with respect.
- Tom her işçiye saygı ile davranıldığından emin olmaya çalıştı.
- We're gonna make sure that no one is taking advantage of the American people for their own short-term gain.
- Hiç kimsenin kendi kısa vadeli çıkarları için Amerikan halkından faydalanmadığından emin olacağız.
- Tom wanted to make sure that nothing bad happened to Mary.
- Tom, Mary'nin başına kötü bir şey gelmediğinden emin olmak istiyordu.
- We're here to make sure that doesn't happen.
- Onun olmadığından emin olmak için buradayız.
- Please make sure that she wakes up on time.
- Lütfen zamanında uyandığından emin olun.
- We have to make sure that we get there on time.
- Oraya zamanında gittiğimizden emin olmalıyız.
- I want to make sure that you do what Tom asked you to do.
- Tom'un senden yapmanı istediği şeyi yaptığından emin olmak istiyorum.
- Tom looked around the room, making sure that everything was alright.
- Tom her şeyin yolunda gittiğinden emin olmak için odaya bakındı.
- Tom is here to make sure that doesn't happen.
- Tom bunun olmayacağından emin olmak için burada.
- You have to make sure that Tom does that.
- Tom'un bunu yaptığından emin olmalısın.
- Tom told Mary to make sure that she wasn't late.
- Tom Mary'ye geç kalmadığından emin olmasını söyledi.
- We need to make sure that Tom doesn't hurt himself.
- Tom'un kendine zarar vermediğinden emin olmalıyız.
- We need to make sure that nobody's in the building before we lock up.
- Kapıyı kilitlemeden önce binada kimsenin olmadığından emin olmalıyız.
- Tom has to make sure that Mary does that.
- Tom, Mary'nin bunu yaptığından emin olmalı.
- Make sure that the gas has been turned off.
- Gazın kapalı olduğundan emin olun.
- I have to make sure that Tom and Mary don't do that.
- Tom ve Mary'nin bunu yapmadığından emin olmalıyım.
- We have to make sure that no one does that.
- Bunu kimsenin yapmadığından emin olmalıyız.
Show More (143)
|
