|
- His first single was a massive hit.
- Çıkardığı ilk teklisi büyük bir hit olmuştur.
- Indonesia is a massive country, both in terms of population and area.
- Endonezya hem nüfus hem de yüzölçümü açısından büyük bir ülkedir.
- This, of course, puts us in a massive dilemma.
- Bu elbette bizi büyük bir ikileme sokuyor.
- That this has been cut to six months since May this year represents a massive step forward.
- Bu yılın Mayıs ayından bu yana bu sürenin altı aya indirilmiş olması ileriye doğru atılmış büyük bir adımdır.
- Massive amounts of State aid are still a problem in many sectors.
- Büyük miktarlardaki devlet yardımları pek çok sektörde hala bir sorun teşkil etmektedir.
- The judges are, admittedly, no longer military men, but there is a massive military presence in the courtroom.
- Kuşkusuz yargıçlar artık asker değil ancak mahkeme salonunda büyük bir askeri varlık var.
- The debate confirms that there is massive support for what is happening next week.
- Tartışmalar, önümüzdeki hafta yapılacak olanlara yönelik büyük bir destek olduğunu teyit etmektedir.
- A massive raid was mounted against military interventions.
- Askeri müdahalelere karşı büyük bir baskın düzenlendi.
- They are the only people who are staging massive demonstrations, who are voting in favour of democracy.
- Büyük gösteriler düzenleyen, demokrasi lehine oy kullanan tek halk onlar.
- Since yesterday, there has been massive flooding in Madagascar.
- Dünden beri Madagaskar'da büyük bir sel felaketi yaşanıyor.
- In this way, a serious basis has been laid for the massive support for enlargement that Parliament has confirmed today.
- Bu şekilde, Parlamento'nun bugün teyit ettiği genişlemeye yönelik büyük destek için ciddi bir temel atılmıştır.
- Its effect will be to create massive quantities of materials in a highly volatile market.
- Etkisi ise son derece değişken bir piyasada büyük miktarlarda malzeme yaratmak olacaktır.
- Currently we are again seeing a massive surge in reliance on intervention buying to support prices.
- Şu anda fiyatları desteklemek için müdahale alımlarına olan bağımlılıkta yine büyük bir artış görüyoruz.
- The debate confirms that there is massive support for what is happening next week.
- Tartışma, önümüzdeki hafta yapılacak olanlara yönelik büyük bir destek olduğunu teyit etmektedir.
- There is massive interdependence between farming and its rural infrastructure.
- Tarım ve kırsal altyapı arasında büyük bir karşılıklı bağımlılık var.
- They claimed numerous lives and inflicted massive physical damage.
- Çok sayıda cana mal olmuş ve büyük fiziksel hasara yol açmışlardır.
- Workers are facing a massive attack on their employment and social rights.
- İşçiler istihdam ve sosyal haklarına yönelik büyük bir saldırı ile karşı karşıyadır.
- Last summer we saw what sort of massive destruction forest fires cause.
- Geçtiğimiz yaz orman yangınlarının ne kadar büyük bir yıkıma yol açtığını gördük.
- That we cannot continue with methods that result in such a massive failure to implement funds.
- Fonların uygulanmasında bu kadar büyük bir başarısızlıkla sonuçlanan yöntemlerle devam edemeyiz.
- We have massive amounts of asbestos hidden in our workplaces, homes, schools and hospitals.
- İşyerlerimizde, evlerimizde, okullarımızda ve hastanelerimizde saklı büyük miktarda asbest var.
- We must make a massive effort to ensure this in the period ahead.
- Önümüzdeki dönemde bunu sağlamak için büyük bir çaba göstermeliyiz.
- They claimed numerous lives and inflicted massive physical damage.
- Çok sayıda cana mal oldular ve büyük fiziksel hasara yol açtılar.
- In this way, a serious basis has been laid for the massive support for enlargement that Parliament has confirmed today.
- Bu şekilde, Parlamento'nun bugün teyit ettiği genişlemeye yönelik büyük destek için ciddi bir temel atılmış oldu.
- Its effect will be to create massive quantities of materials in a highly volatile market.
- Bunun etkisi, son derece değişken bir piyasada büyük miktarlarda malzeme yaratmak olacaktır.
- I too wish to see Parliament give massive support to the Commission's proposal.
- Ben de Parlamentonun Komisyonun teklifine büyük destek verdiğini görmek istiyorum.
- Last week there was the massive support for the enlargement project shown by the Irish.
- Geçen hafta İrlandalıların genişleme projesine verdiği büyük destek vardı.
- This will be a voyage over a rough sea for, as I have said, there are massive challenges ahead.
- Bu dalgalı bir denizde yapılacak bir yolculuk olacak, zira daha önce de söylediğim gibi önümüzde büyük zorluklar var.
- There is massive interdependence between farming and its rural infrastructure.
- Çiftçilik ve kırsal altyapı arasında büyük bir karşılıklı bağımlılık vardır.
- We are setting the Commission a massive task, not least in the drawing up of the scoreboard.
- Komisyon'a büyük bir görev yüklüyoruz, özellikle de puan tablosunun hazırlanması konusunda.
- We are seeing a massive slump in tourism, specifically from the USA and Canada.
- Özellikle ABD ve Kanada'dan gelen turizmde büyük bir düşüş görüyoruz.
- They can cause massive damage to these highly vulnerable species.
- Bu son derece hassas türlere büyük zarar verebilirler.
- It is capable of producing hunger and misery on a massive scale.
- Büyük ölçekte açlık ve sefalet üretme kapasitesine sahiptir.
- However, the tax-payers know that what they see as massive amounts of money are involved.
- Bununla birlikte vergi mükellefleri büyük miktarlarda paranın söz konusu olduğunu bilmektedirler.
- The European Union is a massive provider of development assistance.
- Avrupa Birliği büyük bir kalkınma yardımı sağlayıcısıdır.
- The massive military presence around Iraq, and Bush's rhetoric, have finally had their effect on Saddam.
- Irak'ın etrafındaki büyük askeri varlık ve Bush'un söylemleri nihayet Saddam üzerinde etkili oldu.
- Infrastructure upgrading in candidate countries will require massive investment.
- Aday ülkelerde altyapının iyileştirilmesi büyük yatırımlar gerektirecektir.
- We are co-financing a massive mine-clearance operation.
- Büyük bir mayın temizleme operasyonuna eş-finansman sağlıyoruz.
- The massive slaughter could not prevent foot-and-mouth from spreading across England.
- Büyük katliam, şap hastalığının İngiltere'ye yayılmasını engelleyemedi.
- Various sorts of violation of people’s privacy can happen on an absolutely massive scale.
- İnsanların mahremiyetinin çeşitli şekillerde ihlali kesinlikle büyük ölçekte gerçekleşebilir.
- But, on the contrary, we will also be making quite massive demands.
- Ancak, tam tersine, oldukça büyük taleplerde de bulunacağız.
- This massive popular reaction shows that even the regulations of the WTO are socially unacceptable.
- Bu büyük halk tepkisi, DTÖ düzenlemelerinin bile toplumsal olarak kabul edilemez olduğunu göstermektedir.
- We can forge a massive alliance with the people of Europe.
- Avrupa halklarıyla büyük bir ittifak kurabiliriz.
- We have indeed before us two massive and authoritative reports for which we are indebted to the two authors.
- Gerçekten de önümüzde iki yazara borçlu olduğumuz iki büyük ve yetkili rapor var.
- On 17 August 1999, a massive earthquake struck Turkey's industrial core region and caused considerable damage.
- 17 Ağustos 1999'da, büyük bir deprem Türkiye'nin endüstriyel merkez bölgesini vurdu ve büyük hasara neden oldu.
- Workers are facing a massive attack on their employment and social rights.
- İşçiler, istihdam ve sosyal haklarına yönelik büyük bir saldırıyla karşı karşıyadır.
- There is no such massive degree of underutilisation in the administration of any Member State's budget.
- Hiçbir Üye Devletin bütçesinin idaresinde bu denli büyük bir yetersiz kullanım söz konusu değildir.
- To get to where we are today has required a massive input from Members of this House.
- Bugün bulunduğumuz noktaya gelebilmek için bu Meclisin Üyelerinin büyük katkısı gerekmiştir.
- Massive amounts of European taxpayer's money are involved.
- Avrupa vergi mükelleflerinin büyük miktarda parası söz konusu.
- We have massive amounts of asbestos hidden in our workplaces, homes, schools and hospitals.
- İşyerlerimizde, evlerimizde, okullarımızda ve hastanelerimizde saklı büyük miktarlarda asbest bulunmaktadır.
- The two previous massive decommissioning rounds have reduced the British white fish fleet by around 40%.
- Daha önceki iki büyük hizmet dışı bırakma turu İngiliz beyaz balık filosunu yaklaşık %40 oranında azaltmıştır.
- The experience sets a massive example of how far virtual reality technology has come.
- Bu deneyim sanal gerçeklik teknolojisinin nereye kadar geldiğinin büyük bir örneği.
- The experience sets a massive example of how far virtual reality technology has come.
- Bu deneyim, sanal gerçeklik teknolojisinin ne kadar ilerlediğinin büyük bir örneğini oluşturuyor.
- A massive earthquake of magnitude 8.8 hit the Japanese islands today.
- 8.8 büyüklüğündeki büyük deprem bugün Japon adalarını vurdu.
- Tom built a massive business empire in the United States.
- Tom, Birleşik Devletler'de büyük bir iş imparatorluğu kurdu.
- A satellite has to operate in space within massive temperature differences.
- Bir uydunun uzayda büyük sıcaklık farkları içinde çalışması gerekir.
- An earthquake, 8.9 on the Richter scale, hits Japan and causes a massive tsunami.
- Richter ölçeğine göre 8.9 şiddetinde bir deprem Japonya'yı vurdu ve büyük bir tsunamiye neden oldu.
- This is the most massive structure I have ever seen.
- Bu şimdiye kadar gördüğüm en büyük yapı.
- The flood was massive.
- Sel büyüktü.
- I think it's a massive problem.
- Sanırım bu büyük bir sorun.
- A massive flood paralyzed the local transportation network.
- Büyük bir sel yerel ulaşım ağını felç etti.
- The massive flood paralyzed the local transportation network.
- Büyük sel felaketi yerel ulaşım ağını felç etti.
- Massive stars are extremely hot.
- Büyük yıldızlar son derece sıcaktır.
- The next four to six weeks are crucial in controlling the massive Ebola outbreak.
- Önümüzdeki dört ila altı hafta, büyük Ebola salgınını kontrol altına almak için çok önemli.
- Jupiter is the most massive planet in the solar system.
- Jüpiter, güneş sistemindeki en büyük gezegendir.
- Tom built a massive business empire in the United States.
- Tom, ABD'de büyük bir iş imparatorluğu kurdu.
- A satellite has to operate in space within massive temperature differences.
- Bir uydu uzayda büyük sıcaklık farklılıkları içinde çalışmak zorundadır.
- Dan operated some of the most massive cranes in the world.
- Dan dünyadaki en büyük vinçlerden bazılarını çalıştırdı.
- This oil company was involved in a massive oil corruption scandal.
- Bu petrol şirketi büyük bir petrol yolsuzluğu skandalına karıştı.
- I think it's a massive problem.
- Bence bu büyük bir sorun.
- Dan operated some of the most massive cranes in the world.
- Dan dünyanın en büyük vinçlerinden bazılarını işletiyordu.
- This is the most massive structure I have ever seen.
- Bu, şimdiye kadar gördüğüm en büyük yapıdır.
- A massive earthquake of magnitude 8.8 hit the Japanese islands today.
- Bugün Japon adalarını 8.8 büyüklüğünde büyük bir deprem vurdu.
- Dan needs a massive crane at his worksite.
- Dan'in, şantiyesinde büyük bir vince ihtiyacı var.
- The bad harvest caused massive food shortages.
- Kötü hasat büyük gıda sıkıntısına neden oldu.
- Our roads and our bridges need massive amounts of repair.
- Bizim yolların ve köprülerin büyük miktarda tamire ihtiyacı var.
Show More (72)
|