mind - Inglés Turco Frases
The sample sentences have been compiled from various sources and although they have been proofread, there may be some omissions. The sentences do not necessarily reflect the ideology and opinions of Tureng.com. Please let us know about sentences with political, social and sensitive content that offend you.

Inglés Turco
mind akıl n.
  • Generally speaking, this conflict brings three thoughts to my mind.
  • Genel olarak konuşmak gerekirse, bu çatışma aklıma üç düşünceyi getiriyor.
  • Scotland and the fisheries issue spring to mind.
  • Aklıma İskoçya ve balıkçılık meselesi geliyor.
  • It puts one in mind of the Middle Ages.
  • İnsanın aklına Orta Çağ'ı getiriyor.
Show More (758)
mind zihin n.
  • The human mind is more complex than you think.
  • İnsan zihni sizin sandığınızdan daha karmaşıktır.
  • When reading this report, I wonder whether, in the rapporteur's mind, man is still included in this biodiversity.
  • Bu raporu okurken, sözcünün zihninde insanın hala bu biyoçeşitliliğe dahil olup olmadığını merak ediyorum.
  • Right now, the idea of self-determination is present in the Basque people's mind.
  • Şu anda Bask halkının zihninde kendi kaderini tayin etme fikri mevcuttur.
Show More (407)
mind fikir n.
  • The report presented today will not change our minds on that point.
  • Bugün sunulan rapor bu konudaki fikirlerimizi değiştirmeyecektir.
  • Thus far, we are all of one mind.
  • Şu ana kadar hepimiz aynı fikirdeyiz.
  • I believe that, if intelligent people change their minds, we shall be able to win this battle throughout the world.
  • İnanıyorum ki zeki insanlar fikirlerini değiştirirlerse bu savaşı tüm dünyada kazanabiliriz.
Show More (329)
mind sakınca n.
  • I do not mind withdrawing what I said, provided she withdraws what she said.
  • Söylediklerini geri alması koşuluyla, söylediklerimi geri almakta bir sakınca görmüyorum.
  • I hope you do not mind me speaking in such personal terms.
  • Umarım böyle kişisel terimlerle konuşmamın sakıncası yoktur.
  • I hope you will not mind if I mention that tonight even though it is not part of our question.
  • Bu akşam sorumuzun bir parçası olmasa da bundan bahsetmemin sakıncası olmayacağını umuyorum.
Show More (106)
mind aldırmak v.
  • You guys go ahead, don't mind me.
  • Siz devam edin, bana aldırmayın.
  • Tom didn't mind.
  • Tom aldırmadı.
  • I'm sure he won't mind.
  • Onun aldırmayacağına eminim.
Show More (52)
mind umursamak v.
  • Okay some people do not mind being public.
  • Tamam, bazı insanlar halka açık olmayı umursamıyor.
  • Okay some people don't mind being public.
  • Tamam, bazı insanlar halka açık olmayı umursamıyor.
  • Tom doesn't mind what people say about Mary.
  • Tom insanların Mary hakkında söylediklerini umursamaz.
Show More (50)
mind bakmak v.
  • This sort of freedom would equate to getting the fox to mind the geese.
  • Bu tür bir özgürlük, tilkinin kazlara bakmasını sağlamakla eşdeğer olacaktır.
  • Mind your own business and don’t eat junk food.
  • Kendi işinize bakın ve abur cubur yemeyin.
  • Mind your own business and don't eat junk food.
  • Kendi işinize bakın ve abur cubur yemeyin.
Show More (48)
mind kafa n.
  • We are looking to hire young people with analytical minds.
  • Analitik kafası olan gençleri işe almayı istiyoruz.
  • In other words a large part of the human race was giving its mind to this subject.
  • Başka bir deyişle insan ırkının büyük bir kısmı bu konuya kafa yoruyordu.
  • It is high time we put our minds to the problem.
  • Bu soruna kafa yormamızın tam zamanı.
Show More (32)
mind düşünce n.
  • With this in mind, the trial must be annulled and the political prisoners freed immediately.
  • Bu düşünceyle, dava iptal edilmeli ve siyasi tutuklular derhal serbest bırakılmalıdır.
  • With this in mind, we produced a one-page resolution highlighting key areas.
  • Bu düşünceyle, kilit alanları vurgulayan bir sayfalık bir karar tasarısı hazırladık.
  • It is with this in mind that I have prepared this report.
  • İşte bu düşünceyle bu raporu hazırladım.
Show More (19)
mind sorun etmek v.
  • I don't think I'd mind eating Chinese food every day.
  • Her gün Çin yemeği yemeyi sorun edeceğimi sanmıyorum.
  • I'm sure Tom wouldn't mind if you left early.
  • Erken çıkarsan eminim Tom bunu sorun etmez.
  • You won't mind, will you?
  • Sorun etmezsin, değil mi?
Show More (9)
mind zeka n.
  • I think that a sharp mind must have worked on this report.
  • Bu rapor üzerinde keskin bir zekânın çalışmış olması gerektiğini düşünüyorum.
  • He has a nimble mind.
  • Onun çevik bir zekası var.
  • He has a nimble mind.
  • Çevik bir zekası var.
Show More (8)
mind aldırış etmek v.
  • Tom didn't mind that Mary had small breasts.
  • Tom, Mary'in küçük göğüsleri olmasına aldırış etmedi.
  • Tom definitely didn't mind.
  • Tom kesinlikle aldırış etmedi.
  • Tom doesn't mind the cold, but Mary can't stand it.
  • Tom soğuğa aldırış etmiyor ama Mary dayanamıyor.
Show More (4)
mind önemsemek v.
  • I hope nobody minds my being straggly and unkempt at five in the morning.
  • Sabah saatin beşinde dağınık ve bakımsız olmamı umarım kimse önemsemez.
  • I didn't think you'd mind.
  • Önemseyeceğini sanmıyorum.
  • Tom says he doesn't mind.
  • Tom önemsemediğini söylüyor.
Show More (4)
mind dikkat etmek v.
  • While driving, mind the potholes.
  • Araba kullanırken çukurlara dikkat edin.
  • He had a lot on his mind, so he wasn't paying enough attention to his driving.
  • Aklında çok şey vardı, bu yüzden araba kullanırken yeterince dikkat etmiyordu.
  • Tom had to mind his P's and Q's when he met Mary's parents for the first time.
  • Tom Mary'nin ebeveynleriyle ilk kez tanıştığında söz ve hareketlerine dikkat etmek zorundaydı.
Show More (3)
mind ilgilenmek v.
  • Mary minded her neighbours' children while they went to a funeral.
  • Mary, komşuları cenazeye giderken onların çocuklarıyla ilgilendi.
  • Mind your own business!
  • Seni ilgilendirmez.
  • Tom was minding his own business.
  • Tom kendi işiyle ilgileniyordu.
Show More (0)
mind karşı çıkmak v.
  • How could anyone in their right mind disagree with this?
  • Aklı başında biri buna nasıl karşı çıkabilir?
  • Tom doesn't mind sleeping on the couch.
  • Tom kanepede uyumaya karşı çıkmıyor.
Show More (-1)
mind hatır n.
  • Memories of my college days come to my mind.
  • Üniversite günlerimin anıları hatırıma geliyor.
  • What is important is to keep this in mind.
  • Önemli olan bunu hatırınızda tutmanız.
Show More (-1)
mind zekâ n.
  • We were all captivated by the child's brilliant mind.
  • Çocuğun parlak zekası hepimizi büyüledi.
Show More (-2)
mind deha n.
  • Hawking was one of the finest minds of our time.
  • Hawking bizim dönemimizin en büyük dehalarından biriydi.
Show More (-2)
mind göz kulak olmak v.
  • Will you mind my phone while I go to the ladies' room?
  • Ben tuvalete giderken telefonuma göz kulak olur musun?
Show More (-2)
mind itaat etmek v.
  • I taught my dog to mind certain instructions like "rollover."
  • Köpeğime "yuvarlan" gibi bazı talimatlara itaat etmesini öğrettim.
Show More (-2)
mind gönül n.
  • When this House votes tomorrow on this directive, it can do so, I believe, with its mind very much at ease.
  • Bu Meclis yarın bu yönergeyi oyladığında, inanıyorum ki bunu gönül rahatlığıyla yapabilir.
Show More (-2)
mind dikkatli olmak v.
  • We must be cautious with this tendency and not give in to every thought that enters our minds.
  • Bu eğilime karşı dikkatli olmalı ve aklımıza gelen her düşünceye teslim olmamalıyız.
Show More (-2)
mind kafaya takmak v.
  • I've never minded her behaving badly.
  • Onun kötü davranışını hiç kafama takmadım.
Show More (-2)
mind sözünü dinlemek v.
  • This dog minds well.
  • Bu köpek iyi söz dinliyor.
Show More (-2)