|
- You see, you are incapable of doing anything except mumbling 'peace'.
- Görüyorsunuz, 'barış' diye mırıldanmaktan başka bir şey yapamıyorsunuz.
- Tom mumbles a lot.
- Tom çok mırıldanıyor.
- People say I mumble a lot.
- İnsanlar çok mırıldandığımı söylüyor.
- The shy disciple mumbled his answer.
- Utangaç öğrenci cevabını mırıldandı.
- Tom was mumbling something to himself.
- Tom kendi kendine bir şeyler mırıldanıyordu.
- He's mumbling something.
- Bir şeyler mırıldanıyor.
- I could understand her better if she didn't mumble so much.
- Bu kadar mırıldanmasa onu daha iyi anlayabilirdim.
- Please don't mumble.
- Lütfen mırıldama.
- The shy boy mumbled his name.
- Utangaç çocuk adını mırıldandı.
- You're mumbling again.
- Yine mırıldanıyorsun.
- Tom mumbles a lot.
- Tom çok mırıldanır.
- He was mumbling something.
- Bir şeyler mırıldanıyordu.
- Tom mumbled something in French.
- Tom Fransızca bir şey mırıldandı.
- Tom mumbled something in French.
- Tom Fransızca bir şeyler mırıldandı.
- Please don't mumble.
- Lütfen mırıldanma.
- He was mumbling something.
- O bir şey mırıldanıyordu.
- Tom started mumbling.
- Tom mırıldanmaya başladı.
- He mumbles a lot.
- O çok mırıldanır.
- People say I mumble.
- Mırıldandığımı söylüyorlar.
- Tom was mumbling something.
- Tom bir şeyler mırıldanıyordu.
- I could understand him better if he didn't mumble so much.
- Bu kadar mırıldanmasa onu daha iyi anlayabilirdim.
- He's mumbling.
- Mırıldanıyor.
- Tom was mumbling to himself.
- Tom kendi kendine mırıldanıyordu.
- He's mumbling something.
- O bir şey mırıldanıyor.
- She mumbles a lot.
- Çok mırıldanıyor.
- Tom is mumbling something.
- Tom bir şeyler mırıldanıyor.
Show More (23)
|