|
- We know that Marie Trintignant was battered to death by her French partner, the musician Bertrand Cantat.
- Marie Trintignant'ın Fransız partneri müzisyen Bertrand Cantat tarafından ölesiye dövüldüğünü biliyoruz.
- She proved to be a great musician.
- Harika bir müzisyen olduğunu kanıtladı.
- The boy grew up to be a famous musician.
- Çocuk büyüdü ve ünlü bir müzisyen oldu.
- I've always been a musician.
- Ben her zaman bir müzisyendim.
- Tom wanted to be a professional musician.
- Tom profesyonel bir müzisyen olmak istiyordu.
- Isn't Tom a musician?
- Tom bir müzisyen değil mi?
- Tom is a professional musician.
- Tom profesyonel bir müzisyen.
- He grew up to be a famous musician in later years.
- İlerleyen yıllarda ünlü bir müzisyen oldu.
- Tom is a very talented musician.
- Tom çok yetenekli bir müzisyendir.
- You're not a musician, are you?
- Sen bir müzisyen değilsin, değil mi?
- No musician would have thought of playing that music at the funeral.
- Hiçbir müzisyen, cenazede o müziği çalmayı düşünmezdi.
- Who's your favorite Korean musician?
- En sevdiğiniz Koreli müzisyen kim?
- Mozart was brought up to be a musician.
- Mozart, bir müzisyen olarak yetiştirildi.
- His object in life was to become a musician.
- Hayattaki amacı müzisyen olmaktı.
- He is a scientist and musician.
- O, bir bilim adamı ve müzisyendir.
- I am a Monegasque musician.
- Ben Monakolu bir müzisyenim.
- Tom is a musician, isn't he?
- Tom bir müzisyen, değil mi?
- I used to be a professional musician.
- Profesyonel bir müzisyendim.
- Raul Seixas is a very famous musician among Brazilians.
- Raul Seixas, Brezilyalılar arasında çok ünlü olan bir müzisyendir.
- He is something of a musician.
- Müzisyen sayılır.
- Tom became interested in music because his neighbor was quite a musician.
- Tom tam bir müzisyen olan komşusundan dolayı müzikle ilgileniyordu.
- Tom is a very good musician.
- Tom çok iyi bir müzisyendir.
- I think Tom is a very talented musician.
- Bence Tom çok yetenekli bir müzisyen.
- Galileo's father, Vincenzo Galilei, was a well-known musician.
- Galileo'nun babası, Vincenzo Galilei, tanınmış bir müzisyendi.
- Isn't Tom a musician?
- Tom müzisyen değil mi?
- He is proud of being a musician.
- Müzisyen olmaktan gurur duyuyor.
- He's a very fine musician.
- Çok iyi bir müzisyen.
- The musician left his family poor.
- Müzisyen ailesini fakir bıraktı.
- Tom is a gifted musician.
- Tom yetenekli bir müzisyen.
- Tom is an enormously gifted musician.
- Tom son derece yetenekli bir müzisyen.
- Besides being a businessman, he is a musician.
- Bir işadamı olmasının yanında, o bir müzisyen de.
- He became a great musician.
- Büyük bir müzisyen oldu.
- No musician would have thought of playing that music at the funeral.
- Hiçbir müzisyen, o müziği cenaze töreninde çalmayı düşünmezdi.
- Tom is an accomplished musician.
- Tom başarılı bir müzisyendir.
- You're a better musician than Tom.
- Sen Tom'dan daha iyi bir müzisyensin.
- If I were to live again, I would like to be a musician.
- Eğer tekrar yaşayacak olsaydım, müzisyen olmak isterdim.
- She married a musician.
- O, bir müzisyenle evlendi.
- Who's your favorite musician?
- En sevdiğin müzisyen kimdir?
- Tom is an excellent musician.
- Tom mükemmel bir müzisyendir.
- Mary is a classically-trained musician.
- Mary klasik eğitim almış bir müzisyen.
- Her father was a talented musician.
- Babası yetenekli bir müzisyendi.
- The man you just saw is a great musician.
- Az önce gördüğünüz adam harika bir müzisyen.
- I'm a musician.
- Ben bir müzisyenim.
- Tom gave up his teaching job to become a full-time studio musician.
- Tom tam zamanlı stüdyo müzisyeni olmak için öğretmenlik mesleğini bıraktı.
- Luis Bonfa is a great musician.
- Luis Bonfa büyük bir müzisyendir.
- Tom is an outstanding musician.
- Tom olağanüstü bir müzisyen.
- Tom doesn't want to be a professional musician.
- Tom profesyonel bir müzisyen olmak istemiyor.
- Tom is an excellent musician.
- Tom mükemmel bir müzisyen.
- Sami is a live musician.
- Sami canlı bir müzisyen.
- Tom is a good musician.
- Tom iyi bir müzisyendir.
- He was a great musician.
- Harika bir müzisyendi.
- Tom is a great musician.
- Tom harika bir müzisyen.
- I thought Tom was a musician.
- Tom'un müzisyen olduğunu düşündüm.
- I don't think much of him as a musician.
- Müzisyen olduğunu pek sanmıyorum.
- She is a natural musician.
- O, doğuştan müzisyen.
- You're a better musician than Tom.
- Tom'dan daha iyi bir müzisyensin.
- I am a translator, programmer and musician.
- Ben bir çevirmen, programcı ve müzisyenim.
- Tom has a daughter who is a musician.
- Tom'un müzisyen olan bir kızı var.
- I used to be a professional musician.
- Eskiden profesyonel bir müzisyendim.
- The musician shook his head and pushed his little piano away.
- Müzisyen kafasını salladı ve küçük piyanosunu itti.
- Tom never really wanted to become a professional musician.
- Tom hiçbir zaman profesyonel bir müzisyen olmak istemedi.
- Mary is a classically-trained musician.
- Mary klasik eğitim almış bir müzisyendir.
- Tom was more than a musician.
- Tom bir müzisyenden daha fazlasıydı.
- I'm not a professional musician anymore.
- Artık profesyonel bir müzisyen değilim.
- I am the first musician in my family.
- Ailemdeki ilk müzisyen benim.
- I don't think much of him as a musician.
- Ben onu bir müzisyen olarak çok düşünmüyorum.
- I never really wanted to become a professional musician.
- Gerçekten asla profesyonel bir müzisyen olmak istemedim.
- I didn't know Tom used to be a professional musician.
- Tom'un eskiden profesyonel bir müzisyen olduğunu bilmiyordum.
- Who's your favorite Canadian musician?
- En sevdiğiniz Kanadalı müzisyen kim?
- She grew up to be a famous musician.
- Büyüdüğünde ünlü bir müzisyen oldu.
- Which dead musician would you like to come back as a zombie?
- Hangi ölü müzisyenin zombi olarak geri dönmesini istersin?
- I thought Tom was just a musician.
- Tom'un sadece bir müzisyen olduğunu sanıyordum.
- Tom is a talented musician.
- Tom yetenekli bir müzisyendir.
- She is a natural musician.
- O doğal bir müzisyen.
- Tom is a better musician than Mary is.
- Tom, Mary'den daha iyi bir müzisyendir.
- I've always wanted to be a professional musician.
- Her zaman profesyonel bir müzisyen olmak istemişimdir.
- He is an excellent musician.
- O mükemmel bir müzisyen.
- Tom couldn't make a living as a musician.
- Tom bir müzisyen olarak geçimini sağlayamıyordu.
- Who's your favorite musician?
- En sevdiğiniz müzisyen kim?
- Tom is something of a musician.
- Tom, müzisyen gibi bir şey.
- Tom is a promising young musician.
- Tom, gelecek vaat eden genç bir müzisyen.
- I thought Tom was just a musician.
- Tom'un sadece bir müzisyen olduğunu düşündüm.
- Yanni is my favorite Greek musician.
- Yanni benim en sevdiğim Yunan müzisyen.
- Tom is a very good musician.
- Tom çok iyi bir müzisyen.
- She made her first appearance as a musician.
- İlk kez bir müzisyen olarak ortaya çıktı.
- I never really wanted to become a professional musician.
- Hiçbir zaman profesyonel bir müzisyen olmak istemedim.
- Tom gave up his teaching job to become a full-time studio musician.
- Tom tam zamanlı bir stüdyo müzisyeni olmak için öğretmenlik işini bıraktı.
- You're not a musician, are you?
- Müzisyen değilsin, değil mi?
- The musician shook his head and pushed his little piano away.
- Müzisyen kafasını salladı ve küçük piyanosunu bir kenara itti.
- Tom is a good musician, isn't he?
- Tom iyi bir müzisyen, değil mi?
- Who's your favorite Korean musician?
- Favori Koreli müzisyenin kimdir?
- I know that he is a famous musician.
- Onun ünlü bir müzisyen olduğunu biliyorum.
- Tom is a classically-trained musician.
- Tom klasik eğitim almış bir müzisyen.
- Tom is a musician.
- Tom bir müzisyendir.
- If I could live again, I would like to be a musician.
- Eğer tekrar yaşayabilseydim, müzisyen olmak isterdim.
- I've always wanted to be a professional musician.
- Ben hep profesyonel bir müzisyen olmak istedim.
- It appears that he is a musician.
- O bir müzisyen gibi görünüyor.
- It's obvious that Tom is a skilled musician.
- Tom'un yetenekli bir müzisyen olduğu açıktır.
- He was a great musician.
- O, büyük bir müzisyendi.
- Who's your favorite bluegrass musician?
- En sevdiğin bluegrass müzisyeni kim?
- Besides being a businessman, he is a musician.
- İş adamı olmasının yanı sıra bir müzisyen.
- Frank Zappa was an American musician.
- Frank Zappa Amerikalı bir müzisyendi.
- I am a Monegasque musician.
- Ben bir Monegasque müzisyeniyim.
- I thought Tom was a musician.
- Tom'un müzisyen olduğunu sanıyordum.
- They say he was a musician when he was young.
- Onun gençken bir müzisyen olduğunu söylüyorlar.
- The musician is famous abroad as well as in Japan.
- Müzisyen, Japonya'da olduğu kadar yurtdışında da ünlü.
- He grew up to be a famous musician in later years.
- Yıllar sonra iyi bir müzisyen oldu.
- Tom couldn't make a living as a musician.
- Tom müzisyen olarak hayatını kazanamazdı.
- Tom is a really successful musician.
- Tom gerçekten başarılı bir müzisyen.
- Who's your favorite bluegrass musician?
- Favori bluegrass müzisyenin kim?
- Tom is a promising young musician.
- Tom gelecek vaat eden genç bir müzisyen.
- I'm not a professional musician anymore.
- Ben artık profesyonel bir müzisyen değilim.
- I want to be a musician.
- Müzisyen olmak istiyorum.
- Raul Seixas is a very famous musician among Brazilians.
- Raul Seixas Brezilyalılar arasında çok ünlü bir müzisyen.
- He became a great musician.
- O büyük bir müzisyen oldu.
- They say he was a musician when he was young.
- Gençken müzisyen olduğu söylenir.
- Tom has a daughter who is a musician.
- Tom'un müzisyen bir kızı var.
- My father was a musician and I'm going to follow in his footsteps.
- Babam bir müzisyendi ve ben de onun izinden gideceğim.
- This musician was highly praised in both Japan and America.
- Bu müzisyen hem Japonya'da hem de Amerika'da çok övüldü.
- I think Tom is a very talented musician.
- Bence Tom çok yetenekli bir müzisyendir.
- He has established himself as a musician.
- Kendini bir müzisyen olarak kabul ettirdi.
- He's a very fine musician.
- O çok iyi bir müzisyendir.
- She married a musician.
- Bir müzisyenle evlendi.
- He is a good musician.
- O iyi bir müzisyen.
- Tom became interested in music because his neighbor was quite a musician.
- Tom müzikle ilgilenmeye başladı çünkü komşusu çok iyi bir müzisyendi.
- She grew up to be a famous musician.
- Büyüyüp ünlü bir müzisyen oldu.
- Tom says he's no longer interested in working as a professional musician.
- Tom artık profesyonel bir müzisyen olarak çalışmakla ilgilenmediğini söylüyor.
- Tom is an aspiring musician.
- Tom hevesli bir müzisyen.
- Tom has always been a musician.
- Tom her zaman bir müzisyen olmuştur.
- Because he was a great musician.
- Çünkü o büyük bir müzisyendi.
- He is proud of being a musician.
- O, bir müzisyen olmakla gurur duyuyor.
- It's obvious that Tom is a skilled musician.
- Tom'un yetenekli bir müzisyen olduğu besbelli.
- I didn't know Tom used to be a professional musician.
- Tom'un profesyonel bir müzisyen olduğunu bilmiyordum.
- Tom is a musician, isn't he?
- Tom bir müzisyendir, değil mi?
- He is an excellent musician.
- O mükemmel bir müzisyendir.
- Luis Bonfa is a great musician.
- Luis Bonfa harika bir müzisyen.
- Tom is something of a musician.
- Tom bir müzisyen sayılır.
- His object in life was to become a musician.
- Yaşamdaki amacı bir müzisyen olmaktı.
- He was a poor musician.
- Fakir bir müzisyendi.
- Tom thinks he knows who Mary's favorite musician is.
- Tom, Mary'nin en sevdiği müzisyenin kim olduğunu bildiğini düşünüyor.
- Tom is a gifted musician, isn't he?
- Tom yetenekli bir müzisyen, değil mi?
- Tom is a better musician than Mary.
- Tom, Mary'den daha iyi bir müzisyen.
- I've never met a musician that I didn't like.
- Hiç sevmediğim bir müzisyenle tanışmadım.
- Tom is an accomplished musician.
- Tom başarılı bir müzisyen.
- He is as great a musician as ever lived.
- O şu ana kadar yaşamış büyük bir müzisyendir.
- Some say that he was a musician in his youth.
- Bazıları onun gençliğinde müzisyen olduğunu söylüyor.
- Tom is a musician.
- Tom bir müzisyen.
- Do you have to be good at sight-reading in order to be a studio musician?
- Stüdyo müzisyeni olmak için deşifrede iyi olmak zorunda mısın?
- Who's your favorite Canadian musician?
- En sevdiğin Kanadalı müzisyen kim?
- I want to become a musician.
- Müzisyen olmak istiyorum.
- I want to be a musician.
- Bir müzisyen olmak isterim.
- Though I mainly work as a studio musician, I do a little busking to make some extra money.
- Genelde stüdyo müzisyeni olarak çalışsam da, fazladan para kazanmak için biraz sokak müzisyenliği yapıyorum.
- Aren't you a musician?
- Sen bir müzisyen değil misin?
- I want to become a musician.
- Bir müzisyen olmak isterim.
- If I were to live again, I would like to be a musician.
- Eğer tekrar yaşasam bir müzisyen olmak isterdim.
- The musician is enjoying great popularity both in Japan and in America.
- Müzisyen hem Japonya'da hem de Amerika'da büyük bir popülariteye sahip.
- Tom has always wanted to be a professional musician.
- Tom her zaman profesyonel bir müzisyen olmak istedi.
- The musician shook his head and pushed his little piano away.
- Müzisyen başını salladı ve küçük piyanosunu itti.
- Galileo's father, Vincenzo Galilei, was a well-known musician.
- Galileo'nun babası Vincenzo Galilei tanınmış bir müzisyendi.
- He was a poor musician.
- O fakir bir müzisyendi.
- She made her first appearance as a musician.
- İlk görüntüsünü bir müzisyen olarak yaptı.
- Tom is an outstanding musician.
- Tom çok iyi bir müzisyendir.
- He is as great a musician as ever lived.
- Şimdiye kadar yaşamış en iyi müzisyen.
- Tom is an aspiring musician.
- Tom gelecek vadeden bir müzisyen.
- The musician left his family poor.
- Müzisyen, ailesini yoksul bıraktı.
- The conductor of this orchestra is a fine musician.
- Bu orkestranın şefi iyi bir müzisyen.
- Tom is a better musician than Mary.
- Tom Mary'den daha iyi bir müzisyendir.
- Tom never really wanted to become a professional musician.
- Tom gerçekten profesyonel bir müzisyen olmak istemedi.
- The musician is famous abroad as well as in Japan.
- Müzisyen, Japonya'nın yanı sıra yurtdışında da ünlüdür.
- Tom is a great musician.
- Tom büyük bir müzisyen.
- Beethoven was a great musician.
- Beethoven, büyük bir müzisyendi.
- Since Tom couldn't make a decent living as a nightclub musician, he had to get a day job.
- Tom bir gece kulübü müzisyeni olarak iyi bir yaşam sürdüremediği için günlük bir iş bulmak zorunda kaldı.
- He has established himself as a musician.
- Bir müzisyen olarak kendini kanıtladı.
- Tom is a gifted musician.
- Tom yetenekli bir müzisyendir.
- She proved to be a great musician.
- Büyük bir müzisyen olduğunu kanıtladı.
- My father was a musician and I'm going to follow in his footsteps.
- Babam bir müzisyendi ve ben onun yolundan gideceğim.
- Everybody loves the musician.
- Herkes müzisyeni sever.
- A musician can appreciate small differences in sounds.
- Bir müzisyen seslerdeki küçük farkları anlayabilir.
- Tom thinks he knows who Mary's favorite musician is.
- Tom Mary'nin favori müzisyeninin kim olduğunu bildiğini düşünüyor.
- Which dead musician would you like to come back as a zombie?
- Hangi ölü müzisyenin zombi olarak geri gelmesini isterdiniz?
- He is a scholar and a musician simultaneously.
- O aynı anda hem bir bilgin hem de bir müzisyen.
- Tom isn't a professional musician.
- Tom profesyonel bir müzisyen değil.
- It appears that he is a musician.
- Görünüşe göre o bir müzisyen.
- Tom's father is a musician.
- Tom'un babası bir müzisyen.
- Tom is an enormously gifted musician.
- Tom çok yetenekli bir müzisyen.
- Though I mainly work as a studio musician, I do a little busking to make some extra money.
- Esas olarak bir stüdyo müzisyeni olarak çalışsam da, fazladan para kazanmak için biraz sokak çalgıcılığı yaparım.
- The man you just saw is a great musician.
- Az önce gördüğün adam harika bir müzisyendir.
- I know Tom is a famous musician.
- Tom'un ünlü bir müzisyen olduğunu biliyorum.
- He is a scientist and musician.
- O bir bilim insanı ve müzisyen.
- The musician beat his drums loudly.
- Müzisyen davulunu yüksek sesle çaldı.
- Tom has always been a musician.
- Tom her zaman bir müzisyendi.
- Tom has always wanted to be a professional musician.
- Tom her zaman profesyonel bir müzisyen olmak istemiştir.
- Her father was a talented musician.
- Onun babası yetenekli bir müzisyendi.
- Tom is a better musician than Mary is.
- Tom, Mary'den daha iyi bir müzisyen.
- Tom is a very fine musician.
- Tom çok iyi bir müzisyen.
- Tom is something of a musician.
- Tom müzisyen sayılır.
- Tom wants to be a professional musician.
- Tom profesyonel bir müzisyen olmak istiyor.
- You're a good musician.
- Sen iyi bir müzisyensin.
- Aren't you a musician?
- Sen müzisyen değil misin?
- The musician began to play the violin on the stage.
- Müzisyen sahnede keman çalmaya başladı.
- Yanni is my favorite Greek musician.
- Yanni en sevdiğim Yunan müzisyen.
- He is a scholar and a musician simultaneously.
- O bir bilim adamı ve aynı zamanda bir müzisyen.
- I've never met a musician that I didn't like.
- Sevmediğim bir müzisyenle hiç karşılaşmadım.
- I am a translator, programmer and musician.
- Ben çevirmen, programcı ve müzisyenim.
- I've always been a musician.
- Ben hep bir müzisyen oldum.
- The musician is enjoying great popularity both in Japan and in America.
- Müzisyen hem Japonya hem de Amerika Birleşik Devletleri'nde büyük ilgi görüyor.
Show More (203)
|