|
- Other countries too in old and new Europe are, however, guilty of plundering the natural resources of Africa.
- Ancak eski ve yeni Avrupa'daki diğer ülkeler de Afrika'nın doğal kaynaklarını yağmalamaktan suçludur.
- The Congo has exceptional natural resources.
- Kongo olağanüstü doğal kaynaklara sahiptir.
- This means more pressure on natural resources and more pressure on the environment.
- Bu da doğal kaynaklar üzerinde daha fazla baskı ve çevre üzerinde daha fazla baskı anlamına gelmektedir.
- Poverty is the major enemy to managing natural resources and protecting the environment in a responsible manner.
- Yoksulluk, doğal kaynakların yönetiminin ve çevrenin sorumlu bir şekilde korunmasının en büyük düşmanıdır.
- It has natural resources such as oil, fish, coffee, rice and timber.
- Petrol, balık, kahve, pirinç ve kereste gibi doğal kaynaklara sahiptir.
- The third is the sustainable management and conservation of natural resources.
- Üçüncüsü, doğal kaynakların sürdürülebilir yönetimi ve korunmasıdır.
- Thirdly, that subsidies which encourage wasteful use of natural resources are removed.
- Üçüncü olarak, doğal kaynakların savurgan kullanımını teşvik eden sübvansiyonların kaldırılması.
- This also has large-scale effects on the exploitation of natural resources in these regions.
- Bunun aynı zamanda bu bölgelerdeki doğal kaynakların kullanımı üzerinde de büyük ölçekli etkileri vardır.
- The worst problems are industrial and urban pollution and sustainable management of the coastline and natural resources.
- En kötü sorunlar endüstriyel ve kentsel kirlilik ile kıyı şeridi ve doğal kaynakların sürdürülebilir yönetimidir.
- Economic growth will need to go hand in hand with the responsible use of our natural resources.
- Ekonomik büyümenin, doğal kaynaklarımızın sorumlu bir şekilde kullanılmasıyla el ele gitmesi gerekecektir.
- The fight against poverty can only be won if we use natural resources in a responsible manner.
- Yoksullukla mücadele ancak doğal kaynakları sorumlu bir şekilde kullandığımız takdirde kazanılabilir.
- Poverty is the major enemy to managing natural resources and protecting the environment in a responsible manner.
- Yoksulluk, doğal kaynakları yönetmenin ve çevreyi sorumlu bir şekilde korumanın en büyük düşmanıdır.
- Making more economical use of natural resources means treating them differently from how we treat them now.
- Doğal kaynakları daha ekonomik kullanmak, onlara şu anda davrandığımızdan farklı davranmak anlamına gelir.
- The third is the sustainable management and conservation of natural resources.
- Üçüncü konu ise doğal kaynakların sürdürülebilir yönetimi ve korunmasıdır.
- A weak central authority is not capable of governing the huge country with its many natural resources.
- Zayıf bir merkezi otorite, çok sayıda doğal kaynağa sahip devasa bir ülkeyi yönetme kapasitesine sahip değildir.
- The rich mineral paper industry is beneficial to the economic development of the mountain areas with few natural resources.
- Zengin mineral kağıt endüstrisi, az doğal kaynağa sahip dağlık bölgelerin ekonomik kalkınması için faydalıdır.
- In 1997 the government established the Ministry of the Environment and Natural Resources.
- Hükümet 1997 yılında Çevre ve Doğal Kaynaklar Bakanlığı'nı kurmuştur.
- Russia's large natural resources potential is conditioned by its special place among industrialized countries.
- Rusya'nın büyük doğal kaynak potansiyeli, sanayileşmiş ülkeler arasındaki özel konumundan kaynaklanmaktadır.
- Future development and prosperity depends on access to energy and on reliable supplies of natural resources.
- Gelecekteki kalkınma ve refah, enerjiye erişime ve güvenilir doğal kaynak tedarikine bağlıdır.
- The country is abundant in natural resources.
- Bu ülke doğal kaynak açısından zengindir.
- Making something from recycled materials means using fewer natural resources.
- Geri dönüştürülmüş malzemelerden bir şeyler yapmak, daha az doğal kaynak kullanmak anlamına gelir.
- Subsequently, the range of natural resources that any one protected area may guard is vast.
- Daha sonra, herhangi bir korunan alanın himaye edebileceği doğal kaynak aralığı çok geniştir.
- Overfishing and pollution ruined the sea and fish stock just like many other natural resources.
- Aşırı avlanma ve kirlilik, diğer pek çok doğal kaynak gibi denizleri ve balık stoklarını da mahvetti.
- In 1997, the government established the Ministry of the Environment and Natural Resources.
- 1997 yılında hükümet Çevre ve Doğal Kaynaklar Bakanlığını kurmuştur.
- Strange, since it has a massive amount of natural resources, and buyers from around the world.
- Tuhaf, çünkü çok miktarda doğal kaynak var ve dünyanın dört bir yanından alıcılar var.
- Less natural resources and energy were consumed.
- Daha az doğal kaynak ve enerji tüketildi.
- Activities in this sector are regulated by the Ministry of Ecology and Natural Resources of Azerbaijan Republic.
- Bu sektördeki faaliyetler Azerbaycan Cumhuriyeti Ekoloji ve Doğal Kaynaklar Bakanlığı tarafından düzenlenmektedir.
- The world's stocks of natural resources are already decreasing.
- Dünyanın doğal kaynak rezervleri zaten azalmaktadır.
- They help in clean burning and are probably the best way to replenish the existing stock of natural resources.
- Bunlar temiz yakmaya yardımcı olur ve muhtemelen mevcut doğal kaynak stokunu yenilemenin en iyi yoludur.
- Japan is poor in natural resources.
- Japonya doğal kaynaklar bakımından yoksuldur.
- Japan is not rich in natural resources.
- Japonya doğal kaynakları bakımından zengin değildir.
- Japan is not rich in natural resources.
- Japonya doğal kaynaklarca zengin değildir.
- This county is poor in natural resources.
- Bu ülke doğal kaynaklar açısından fakir.
- Japan is not abundant in natural resources.
- Japonya doğal kaynaklarca zengin değildir.
- Water, forests, and minerals are important natural resources.
- Su, ormanlar ve mineraller önemli doğal kaynaklardır.
- The country is abundant in natural resources.
- Bu ülke, doğal kaynak açısından zengindir.
- It's a shame the way natural resources are wasted.
- Doğal kaynakların israf edilmesi utanç verici.
- This country is rich in natural resources.
- Bu ülke doğal kaynaklarca zengindir.
- The United States is abundant in natural resources.
- Amerika Birleşik Devletleri'nin doğal kaynakları boldur.
- That country has natural resources.
- O ülke doğal kaynaklara sahiptir.
- We must try to conserve our natural resources.
- Doğal kaynaklarımızı korumaya çalışmalıyız.
- This country is poor in natural resources.
- Bu ülke doğal kaynaklar bakımından fakir.
- Japan is poor in natural resources.
- Japonya doğal kaynaklar bakımından fakirdir.
- The United States is abundant in natural resources.
- Birleşik Devletler doğal kaynaklar bakımından zengindir.
- Our country must develop its natural resources.
- Ülkemiz doğal kaynaklarını geliştirmeli.
- This country has few natural resources.
- Bu ülkenin çok az doğal kaynağı var.
- Japan is not rich in natural resources.
- Japonya doğal kaynaklar açısından zengin değildir.
- China is rich in natural resources.
- Çin doğal kaynaklar bakımından zengindir.
- Natural resources are not limitless.
- Doğal kaynaklar sınırsız değildir.
- The country isn't rich in natural resources.
- Bu ülke doğal kaynaklar açısından zengin değil.
- We have consumed all the natural resources.
- Bütün doğal kaynakları tükettik.
- Australia is rich in natural resources.
- Avustralya, doğal kaynaklar açısından zengindir.
- We had better utilize our natural resources.
- Doğal kaynaklarımızı değerlendirsek iyi olur.
- China is rich in natural resources.
- Çin doğal kaynaklar açısından zengindir.
- Natural resources are not abundant in Japan.
- Japonya'da doğal kaynaklar bol değildir.
- This county is poor in natural resources.
- Bu ülke doğal kaynaklar açısından fakirdir.
- We depend on foreign nations for our natural resources.
- Doğal kaynaklarımız için yabancı ülkelere bağımlıyız.
- The country is abundant in natural resources.
- Ülke doğal kaynaklar bakımından zengindir.
- We have consumed all the natural resources.
- Tüm doğal kaynakları tükettik.
- The district is abundant in natural resources.
- Bölge, doğal kaynaklar açısından zengindir.
- We had better utilize our natural resources.
- Doğal kaynaklarımızdan faydalansak iyi olur.
- Japan is not abundant in natural resources.
- Japonya doğal kaynaklar bakımından zengin değildir.
- The country isn't rich in natural resources.
- Ülke, doğal kaynaklarda zengin değildir.
- This country is rich in natural resources.
- Bu ülke doğal kaynaklar açısından zengin.
- We depend on foreign nations for our natural resources.
- Doğal kaynaklarımız için yabancı milletlere bağımlıyız.
- That country has natural resources.
- O ülke, doğal kaynaklara sahip.
- Australia is rich in natural resources.
- Avustralya, doğal kaynaklar bakımından zengindir.
- The district is abundant in natural resources.
- Bölge, doğal kaynaklar bakımından zengindir.
- The country is rich in natural resources.
- Ülke doğal kaynaklar açısından zengindir.
Show More (66)
|