|
- Why is it not possible for Chechnya to have something comparable?
- Çeçenistan için benzer bir şey neden mümkün olmasın?
- Unfortunately, the short time available meant that it was not possible to negotiate this.
- Ne yazık ki mevcut sürenin kısalığı nedeniyle bu konuyu müzakere etmek mümkün olmadı.
- If a solution is not possible, how will it react when the European Union enlarges?
- Çözüm mümkün olmazsa Avrupa Birliği genişlediğinde nasıl tepki verecek?
- And all this in areas where binding European Union legislation is not desirable or not possible.
- Ve tüm bunlar bağlayıcı Avrupa Birliği mevzuatının arzu edilmediği veya mümkün olmadığı alanlarda gerçekleşmektedir.
- That is why it is regrettable that it was not possible to negotiate this with the Council.
- Bu nedenle Konsey ile bu konuda pazarlık yapmanın mümkün olmaması üzüntü vericidir.
- Why is it not possible for Chechnya to have something comparable?
- Çeçenistan'ın da benzer bir şeye sahip olması neden mümkün olmasın?
- Unfortunately, the short time available meant that it was not possible to negotiate this.
- Ne yazık ki, mevcut sürenin kısalığı nedeniyle bu konuyu müzakere etmek mümkün olmadı.
- We were told at one time that a Code of Conduct was not possible.
- Bir keresinde bize bir Davranış Kurallarının mümkün olmadığı söylenmişti.
- However, it was not possible for the Council to accept our amendments on the legal framework at that stage.
- Ancak Konsey'in bu aşamada yasal çerçeveye ilişkin değişikliklerimizi kabul etmesi mümkün olmamıştır.
- I am surprised that even minimal evaluation by Parliament of these decisions is not possible.
- Bu kararların Parlamento tarafından asgari düzeyde bile değerlendirilmesinin mümkün olmamasına şaşırıyorum.
- I am sorry that it was not possible to get it on the agenda for this month.
- Bu ayki gündemde yer alması mümkün olmadığı için üzgünüm.
- When that is not possible, we will be told why.
- Bu mümkün olmadığında bize nedeni söylenecektir.
- I'm not saying that it's not possible.
- Bunun mümkün olmadığını söylemiyorum.
- I know it's not possible.
- Mümkün olmadığını biliyorum.
- I know it's not possible.
- Bunun mümkün olmadığını biliyorum.
- Tom says he thinks it's not possible.
- Tom bunun mümkün olmadığını düşündüğünü söylüyor.
- You know that's not possible.
- Bunun mümkün olmadığını biliyorsun.
- I'm not saying it's not possible.
- Bunun mümkün olmadığını söylemiyorum.
Show More (15)
|
