| 1 |
on and on |
durmadan |
adv. |
|
- She talked on and on about her family problems.
- Ailevi sorunları hakkında hiç durmadan konuştu.
- She walked on and on in the rain.
- O durmadan yağmurda yürüdü.
- The teacher talked on and on.
- Öğretmen durmadan konuştu.
- He ran on and on.
- Durmadan koştu.
- She talked on and on about her family problems.
- O, durmadan ailesinin sorunları hakkında konuştu.
- Study on and on!
- Durmadan çalış!
Show More (3)
|
| 2 |
on and on |
sürekli |
adv. |
|
- He walked on and on.
- Sürekli yürüdü.
- The teacher talked on and on.
- Öğretmen sürekli konuştu.
Show More (-1)
|
| 3 |
on and on |
durmaksızın |
adv. |
|
- He walked on and on in the rain.
- Durmaksızın yağmurda yürüdü.
- The lawyer spoke on and on.
- Avukat durmaksızın konuştu.
Show More (-1)
|
| 4 |
on and on |
aralıksız |
expr. |
|
- She walked on and on in the rain.
- Yağmurda aralıksız yürüdü.
- The lawyer spoke on and on.
- Avukat aralıksız konuştu.
Show More (-1)
|
