|
- The entire Galician coast, one thousand kilometres, is closed to fishing and shellfish-gathering.
- Galiçya kıyılarının tamamı, bin kilometre boyunca, balıkçılık ve kabuklu deniz canlılarının toplanmasına kapalı.
- The entire Galician coast, one thousand kilometres, is closed to fishing and shellfish-gathering.
- Bin kilometrelik Galiçya kıyılarının tamamı balıkçılık ve kabuklu deniz hayvanlarının yakalanmasına kapatılmıştır.
- The United Kingdom has agreed to admit one thousand illegal immigrants, but then what?
- Birleşik Krallık bin yasadışı göçmeni kabul etmeyi kabul etti, ama sonra ne olacak?
- The United Kingdom has agreed to admit one thousand illegal immigrants, but then what?
- Birleşik Krallık bin yasadışı göçmeni kabul etmeyi kabul etti, peki sonra ne olacak?
- If you go down to the Sheraton in Kampala, you pay one thousand Ugandan shillings for one single cup of coffee.
- Kampala'daki Sheraton'a gittiğinizde tek bir fincan kahve için bin Uganda şilini ödüyorsunuz.
- Is one thousand yen enough?
- Bin yen yeterli midir?
- We estimated the damage at one thousand dollars.
- Hasarın bin dolar olduğunu tahmin ediyoruz.
- This antique clock is worth one thousand dollars.
- Bu antika saat bin dolar değerinde.
- Her classmates folded three hundred and fifty-six cranes so that one thousand were buried with her.
- Sınıf arkadaşları, bin tanesi onunla birlikte gömüllsün diye üç yüz elli altı turna katladılar.
- It cost me one thousand yen to get the bicycle fixed.
- Bisikleti tamir ettirmek bana bin yene mal oldu.
- We estimate the damages to be one thousand dollars.
- Biz bin dolar zarar olacağını tahmin ediyoruz.
- One thousand two hundred and fifty-six soldiers destroyed the fortress of Alamut.
- Bin iki yüz elli altı asker Alamut kalesini yerle bir etti.
- That book is a real epic; it's over one thousand pages long.
- O kitap gerçek bir destan; bin sayfadan daha uzun.
- I have one thousand and five hundred cows.
- Bin beş yüz ineğim var.
- Nine thousand nine hundred and ninety nine plus one is one thousand.
- Dokuz bin dokuz yüz doksan dokuz artı bir bindir.
- Each person paid one thousand dollars.
- Her kişi bin dolar ödedi.
- Our school has about one thousand students.
- Okulumuzda yaklaşık bin öğrenci var.
- One thousand two hundred and fifty-six soldiers destroyed the fortress of Alamut.
- Bin iki yüz elli altı tane asker Alamut kalesini yıktı.
- He sold me the book for one thousand yen.
- Kitabı bana bin yene sattı.
- He has at least one thousand books.
- En az bin kitabı var.
- One hundred, two hundred, three hundred, four hundred, five hundred, six hundred, seven hundred, eight hundred, nine hundred, one thousand.
- Yüz, iki yüz, üç yüz, dört yüz, beş yüz, altı yüz, yedi yüz, sekiz yüz, dokuz yüz, bin.
- You can count on me for a one thousand dollar donation.
- Bin dolarlık bir bağış için bana güvenebilirsiniz.
- We estimate the damage at one thousand dollars.
- Hasarın bin dolar olduğunu tahmin ediyoruz.
- Nine thousand nine hundred and ninety nine plus one is one thousand.
- Dokuz bin dokuz yüz doksan dokuz artı bir, bin eder.
- He has at least one thousand books.
- O en az bin adet kitaba sahiptir.
- Is one thousand yen enough?
- Bin yen yeter mi?
- We estimate the damages to be one thousand dollars.
- Zararın bin dolar olduğunu tahmin ediyoruz.
- One thousand million adults are illiterate.
- Bin milyon yetişkin okuma yazma bilmiyor.
- The number of the people working in this city will be more than one thousand by the end of this month.
- Bu ayın sonunda bu şehirde çalışan insan sayısı binden fazla olacak.
- We estimate the damage at one thousand dollars.
- Zararın bin dolar olduğunu tahmin ediyoruz.
- You can count on me for a one thousand dollar donation.
- Bin dolarlık bir bağış için bana güvenebilirsin.
- I have one thousand dollars in travelers' checks and five hundred in cash.
- Seyahat çeki olarak bin dolarım ve nakit olarak da beş yüz dolarım var.
- There were about one thousand people.
- Yaklaşık bin kişi vardı.
- Our school has about one thousand students.
- Okulumuzun yaklaşık bin öğrencisi vardır.
- That book is a real epic; it's over one thousand pages long.
- Bu kitap gerçek bir destan; bin sayfadan uzun.
- I gave them one thousand yen each.
- Onların her birine bin yen verdim.
- She has no more than one thousand yen.
- Bin yenden fazla parası yok.
- One thousand dollars will cover all the expenses for the party.
- Bin dolar partinin tüm masraflarını karşılayacaktır.
- The number of the people working in this city will be more than one thousand by the end of this month.
- Bu ayın sonunda, bu şehirde çalışan insanların sayısı bini geçmiş olacak.
- The repairs for my bicycle cost me one thousand yen.
- Bisikletimin tamiratı bin yenime mal oldu.
- Each person paid one thousand dollars.
- Her biri bin dolar ödedi.
- The repairs for my bicycle cost me one thousand yen.
- Bisikletimin tamiri bana bin yen'e mal oldu.
Show More (39)
|
