|
- This ambition of excellence ought to be ours for the present Member States as for the candidate countries.
- Bu mükemmellik tutkusu, aday ülkeler için olduğu kadar mevcut Üye Devletler için de bizim tutkumuz olmalıdır.
- He knows perfectly well that ours is a non-political Head of State.
- Bizimkinin siyaset dışı bir Devlet Başkanı olduğunu gayet iyi biliyor.
- That is why I would request that we first vote on the Liberals' amendment and then on ours.
- Bu nedenle önce Liberallerin değişikliğini, ardından da bizimkini oylamamızı talep ediyorum.
- Mr Putin is a friend of ours, and we should encourage him.
- Sayın Putin bizim dostumuzdur ve onu teşvik etmeliyiz.
- With or without the UN, this war is not ours.
- BM olsun ya da olmasın, bu savaş bizim değil.
- I know that this is not in your interests, but it is in ours.
- Bunun sizin çıkarınıza olmadığını biliyorum, ama bizim çıkarımıza.
- They are fighting for the future of Scottish fisheries and the final decision ultimately rests at their doors, not ours.
- İskoç balıkçılığının geleceği için mücadele ediyorlar ve nihai karar neticede onların kapısına dayanıyor, bizim değil.
- That means, I believe, that another solid success will be ours.
- Bu, inanıyorum ki, bir başka sağlam başarının bizim olacağı anlamına geliyor.
- These exist in the national parliaments and ours would match theirs.
- Bunlar ulusal parlamentolarda mevcuttur ve bizimki de onlarınkine uygun olacaktır.
- We do not want to impinge on your rights, but please respect ours.
- Haklarınızı ihlal etmek istemiyoruz, ancak lütfen bizim haklarımıza saygı gösterin.
- That is important for small Member States such as ours.
- Bu bizimki gibi küçük Üye Devletler için önemlidir.
- They are fighting for the future of Scottish fisheries and the final decision ultimately rests at their doors, not ours.
- İskoç balıkçılığının geleceği için mücadele ediyorlar ve nihai karar bizim değil onların kapısında.
- We are also sympathetic to the amendment from the Green Group, although I fear that this has less chance than ours.
- Yeşil Grup tarafından sunulan değişikliğe de sempati duyuyoruz, ancak korkarım ki bunun bizimkinden daha az şansı var.
- That is why I would request that we first vote on the Liberals' amendment and then on ours.
- Bu nedenle önce Liberallerin değişikliğini sonra da bizimkini oylamamızı talep ediyorum.
- Let ours not be the generation which flunks this opportunity.
- Bizim neslimiz bu fırsatı kaçıran nesil olmasın.
- That means, I believe, that another solid success will be ours.
- Bu da, inanıyorum ki, bir başka sağlam başarının bizim olacağı anlamına gelmektedir.
- Ours is an historic responsibility.
- Bizimki tarihi bir sorumluluk.
- Mr Putin is a friend of ours, and we should encourage him.
- Sayın Putin bizim dostumuzdur ve onu cesaretlendirmeliyiz.
- Just think, after tonight, whatever we desire will be ours.
- Düşünsene, bu geceden sonra istediğimiz her şey bizim olacak.
- Just think, after tonight, whatever we desire will be ours.
- Düşünsene, bu geceden sonra ne istersek bizim olacak.
- It's a straight trade, yours for ours.
- Adil bir takas, sizinkine karşılık bizimki.
- It's a straight trade, yours for ours.
- Bu makul bir takas, sizinkine karşılık bizimki.
- It's a straight trade, yours for ours.
- Dürüst bir takas, sizinkine karşılık bizimki.
- Their apples aren't as tasty as ours.
- Onların elmaları bizimkiler kadar lezzetli değil.
- Your car overtook ours.
- Senin araban bizimkini solladı.
- Their price is below ours.
- Onların fiyatı bizimkinin altında.
- These are ours.
- Bunlar bizim.
- Their apples aren't as good as ours.
- Onların elmaları bizimkiler kadar iyi değil.
- The battle is ours.
- Savaş bizimdir.
- The choice is ours.
- Seçim bizim.
- Is it your fault or ours?
- Bu sizin mi yoksa bizim mi suçumuz?
- Mr Tanaka is a friend of ours.
- Bay Tanaka bizim arkadaşımızdır.
- These are ours, aren't they?
- Bunlar bizim, değil mi?
- They live in a house close to ours.
- Onlar bizimkine yakın bir evde yaşıyorlar.
- You said that the problem isn't ours.
- Sorunun bizim olmadığını söylediniz.
- Tom and Mary are good friends of ours.
- Tom ve Mary bizim iyi arkadaşlarımızdır.
- The dog is ours.
- Köpek bizim.
- It's hard to imagine a family more dysfunctional than ours.
- Bir ailenin bizimkinden daha işlevsiz olduğunu düşünmek zor.
- It's hard to imagine a family more dysfunctional than ours.
- Bizimkinden daha işlevsiz bir aile hayal etmek zor.
- Tom is a friend of ours.
- Tom bizim bir arkadaşımız.
- The battle is ours.
- Bu savaş bizim.
- They live in a house close to ours.
- Bizimkine yakın bir evde yaşıyorlar.
- This cat is not ours.
- Bu kedi bizim değil.
- Their parents are older than ours.
- Onların ailesi bizimkinden daha yaşlı.
- Ours is worse.
- Bizimki daha kötü.
- Her parents are older than ours.
- Onun ailesi bizimkilerden daha yaşlı.
- Ours is worse.
- Bizimkisi daha kötü.
- The books are ours.
- Kitaplar bizim.
- Your car overtook ours.
- Senin araban bizimkini geçti.
- I love her, but she says ours is just friendship.
- Onu seviyorum ama o bizimkinin yalnızca arkadaşlık olduğunu söylüyor.
- Which one is ours?
- Bizimki hangisi?
- Which one is ours?
- Hangisi bizim?
- Your team is stronger than ours.
- Senin takım bizimkinden daha güçlü.
- Victory is ours.
- Zafer bizimdir.
- It wasn't ours.
- Bizim değildi.
- We like it when others' mistakes are pointed out, but not when ours are.
- Başkalarının hataları işaret edildiğinde bu hoşumuza gider, fakat bizimkiler işaret edildiğinde değil.
- This place is ours.
- Bu yer bizim.
- This place is ours.
- Burası bizim.
- These cars are ours.
- Bu arabalar bizim.
- You said that the problem isn't ours.
- Sorunun bizim olmadığını söyledin.
- They're good friends of ours.
- Onlar bizim iyi arkadaşlarımız.
- The problem isn't ours.
- Sorun bizim değil.
- We can't let these greedy bastards take what is ours.
- Bu açgözlü piçlerin bizimkileri almalarına izin veremeyiz.
- Which car is ours?
- Hangi araba bizimki?
- This land isn't ours.
- Bu toprak bizim değil.
- The house on the corner is ours.
- Köşedeki ev bizim.
- I think ours is much better.
- Ben bizimkinin çok daha iyi olduğunu düşünüyorum.
- I love her, but she says ours is just friendship.
- Onu seviyorum, ama o bizimkinin sadece arkadaşlık olduğunu söylüyor.
- That's one of ours.
- O bizimkilerden biri.
- That was ours.
- Bu bizimkiydi.
- Are these ours?
- Bunlar bizim mi?
- What did ours cost?
- Bizimkiler kaça maloldu?
- His method is much more effective than ours.
- Onun yöntemi bizimkinden çok daha etkili.
- Is that one of ours?
- Bu bizimkilerden biri mi?
- It is their problem, not ours.
- Bu onların sorunu, bizim değil.
- This one is ours.
- Bu bizim.
- The house on the corner is ours.
- Köşe başındaki ev bizim.
- We often hear it said that ours is essentially a tragic age.
- Sık sık bizim çağımızın esasen trajik bir çağ olduğunun söylendiğini duyuyoruz.
- His opinion is quite different from ours.
- Onun görüşü bizimkinden oldukça farklı.
- Tom and Mary moved into an apartment across from ours.
- Tom ve Mary bizim dairemizin karşısındaki daireye taşındılar.
- Which one is ours?
- Hangisi bizimki?
- Her house is two or three times as large as ours.
- Onun evi bizimkine göre iki-üç kat büyük.
- These books are ours.
- Bu kitaplar bizimdir.
- This problem is both yours and ours.
- Bu sorun hem sizin hem de bizim sorunumuz.
- The victory is ours.
- Zafer bizimdir.
- This house of ours has just been redecorated, and we haven't lived here for sixth months.
- Bizim bu evimiz sadece yeniden dekore edildi ve altı aylığına burada yaşamadık.
- Tom and Mary moved into an apartment across from ours.
- Tom ve Mary bizimkinin karşısındaki daireye taşındı.
- Tom is just a friend of ours.
- Tom sadece bizim bir arkadaşımız.
- That was ours.
- O bizimkiydi.
- Their lifestyle is different from ours.
- Onların yaşam biçimi bizimkinden farklı.
- This is not ours.
- Bu bizim değil.
- What's ours is ours.
- Bizim olan bizimdir.
- Your team is better than ours.
- Takımınız bizimkinden daha iyi.
- The day is ours.
- Gün bizim.
- Her car overtook ours.
- Onun arabası bizimkini geçti.
- They live in the house opposite to ours.
- Bizim evin karşısındaki evde yaşarlar.
- Tom is a friend of ours.
- Tom bizim bir arkadaşımızdır.
- Their car overtook ours.
- Onların arabası bizimkini solladı.
- Her car overtook ours.
- Onun arabası bizimkini solladı.
- We brought ours.
- Bizimkileri getirdik.
- Her house is two or three times as large as ours.
- Onun evi bizimkinden iki ya da üç kat daha büyük.
- Mr Tanaka is a friend of ours.
- Bay Tanaka bizim bir arkadaşımız.
- It wasn't ours.
- O bizimki değildi.
- This land isn't ours.
- Bu arazi bizim değil.
- Their parents are older than ours.
- Onların ailesi bizimkilerden daha yaşlı.
- Their price is below ours.
- Onların fiyatı bizimkinin altındadır.
- This problem is both yours and ours.
- Bu sorun hem sizin hem de bizim.
- It's their problem, not ours.
- Bu onların sorunu, bizim değil.
- These cars are ours.
- Bu arabalar bizimdir.
- This school is ours.
- Bu okul bizimdir.
- If you compare our product with others, you'll see ours is far better in quality.
- Ürünümüzü diğerleriyle karşılaştırırsanız, bizimkinin çok daha kaliteli olduğunu göreceksiniz.
- Isn't that ours?
- Bizimki değil mi?
- We can't let these greedy bastards take what is ours.
- Bu açgözlü piçlerin bizim olanı almasına izin veremeyiz.
- The roses are ours.
- Güller bizim.
- This school is ours.
- Bu okul bizim.
- If you compare our product with others, you'll see ours is far better in quality.
- Eğer ürünümüzü diğerleriyle karşılaştırırsanız, bizimkinin kalitede çok daha iyi olduğunu göreceksiniz.
- Their car is parked near ours.
- Arabaları bizimkinin yanına park etmiş.
- His opinion is quite different from ours.
- Onun düşüncesi bizimkinden oldukça farklı.
- Which team is ours?
- Hangi takım bizimki?
- The day is ours.
- Gün bizimdir.
- What we obtain by asking is not really ours.
- İsteyerek elde ettiğimiz şey aslında bizim değildir.
- These books are ours.
- Bu kitaplar bizim.
- We've got to protect what's ours.
- Bizim olanı korumak zorundayız.
- That would be Tom's problem, not ours.
- Bu Tom'un sorunu, bizim değil.
- I think ours is much better.
- Bence bizimki çok daha iyi.
- They live in the house opposite to ours.
- Bizimkinin karşısındaki evde oturuyorlar.
- Her parents are older than ours.
- Onun anne babası bizimkinden daha yaşlı.
- Theirs is not as old as ours.
- Onlarınki bizimki kadar eski değil.
- What we obtain by asking is not really ours.
- İsteyerek elde ettiğimiz şey gerçekten bizim değildir.
- Tom is a good friend of ours.
- Tom bizim iyi bir arkadaşımız.
- Your team is better than ours.
- Sizin takım bizimkinden daha iyi.
- Isn't that ours?
- Bu bizim değil mi?
- Their lifestyle is different from ours.
- Onların yaşam tarzı bizimkinden farklı.
- It is their problem, not ours.
- O bizim değil, onların problemi.
- What did ours cost?
- Bizimki neye mal oldu?
Show More (136)
|