1 |
overload |
aşırı yükleme |
n. |
|
- The overload of demands has put pressure on the shop.
- Talebin aşırı bir hal alması, mağaza üzerinde baskı yaratmıştır.
- We do not want to overload this system by taking it on here.
- Bu sistemi buraya taşıyarak aşırı yüklenmek istemiyoruz.
- Constant overload and misuse may cause permanent deformation.
- Sürekli aşırı yükleme ve yanlış kullanım kalıcı deformasyona yo açabilir.
- Constant overload and misuse may cause permanent deformation.
- Sürekli aşırı yüklenme ve yanlış kullanım kalıcı deformasyona neden olabilir.
- Constant overload and misuse may cause permanent deformation.
- Sürekli aşırı yükleme ve esnetme yapmak kalıcı deformasyona sebebiyet verebilir.
Show More (2)
|
2 |
overload |
aşırı yük |
n. |
|
- Our institutional overload, as we all know, is quite dramatic in the Union and with enlargement it will get worse.
- Hepimizin bildiği gibi Birlik'teki kurumsal aşırı yükümüz oldukça dramatik ve genişlemeyle birlikte daha da kötüleşecek.
- We know that this overload sometimes gave rise to alcohol-related problems.
- Bu aşırı yükün bazen alkolle ilgili sorunlara yol açtığını biliyoruz.
Show More (-1)
|
3 |
overload |
yüklenme |
n. |
|
- Please bear in mind that the meltdown in Seattle was due to an overload of the international agenda.
- Lütfen Seattle'daki çöküşün uluslararası gündemin aşırı yüklenmesinden kaynaklandığını aklınızdan çıkarmayın.
- Please bear in mind that the meltdown in Seattle was due to an overload of the international agenda.
- Lütfen Seattle'daki çöküşün uluslararası gündemin aşırı yüklenmesinden kaynaklandığını unutmayın.
Show More (-1)
|
4 |
overload |
aşırı iş vermek |
v. |
|
- During the Black Friday week, all the staff in our company are overloaded with work.
- Kara Cuma haftası boyunca şirketimizdeki tüm personel aşırı iş yükü altında kaldı.
Show More (-2)
|
5 |
overload |
fazla doldurmak |
v. |
|
- My mom told me not to overload the washing machine.
- Annem bana çamaşır makinesini fazla doldurmamamı söyledi.
Show More (-2)
|
6 |
overload |
fazla yüklemek |
v. |
|
- She turned off some devices not to overload the circuit.
- Devreyi fazla yüklememek için bazı cihazları kapattı.
Show More (-2)
|